“İnsanlar neden uyumak zorunda?” Şimdiye kadar, bilim bu soruya açıkça cevap veremedi. Açık olan tek şey, uykusuz yaşayamayacağımızdır. Uyku ve hafıza farklı şekillerde bağlantılıdır. Uyurken, bilgiler beynimizde düzenlenir, uzun süreli belleğe aktarılır veya silinir. Uzun vadede düzensiz uyuyanlar, birçok rahatsızlığın yanı sıra, daha düşük bir zihinsel performansa sahiptir.
Uyku ihtiyacı bireysel olarak farklılık gösterir ve genetik olarak değişir. Bu hem uyku saatlerimiz hem de uyku süreci için geçerlidir. İnsanlar belirli bir süreye kadar düzensiz uyku saatlerine uyum sağlayabilir; örneğin erken kalkabilir, daha kısa uyuyabilir veya gece çalışabilirler. Ancak, kendi biyolojik saatinizin aksi şekilde uzun süre yaşamak sağlıklı değildir.
Uyku ve uyanma ritmi, beyindeki hormonlar ve iletici maddeler tarafından kontrol edilir. En önemli hormon, sizi yorgun yapan, uykunuzu getiren ve sadece karanlıkta salınan melatonindir. Bir diğer önemli madde ise fiziksel aktivite ile üretilen adenosindir. Bu nedenle, aydınlık, karanlık veya hareketlilik, uyku bozuklukları ile başa çıkmada önemli bir etkendir.
Yaşlılıkta Uyku
Yaşlı insanlar daha kısa, daha hafif uyur ve daha sık uyanır. Tüm uyku-uyanıklık döngüsü yaşla birlikte değişebilir. Bunun nedeni, yaşlı insanların aydınlık ve karanlık gibi çevresel etkenlere bağlı dış saate az duyarlı olmasıdır. Birçok insan için uyku bozuklukları yaşlanmanın bir parçasıdır. Demans ve uyku arasında yakın ve karşılıklı bir ilişki vardır: Yetersiz uyku demansı tetikler aynı zamanda demans da kötü ve yetersiz uykuya neden olur.
Uyku bozuklukları demans riskini artırır
Bilimsel çalışmalar, sağlıklı yetişkinlerde uyku bozukluklarının demans riskinin artışıyla ilişkili olduğunu göstermiştir. Uyku bozukluğu yaygın olarak, genellikle aşırı kilolu olmanın veya nazofarenksde gelişen değişikliklerin bir sonucu olan uyku apnesinden kaynaklanır. Bu sendromla, üst solunum yolu uyku sırasında kısa süreliğine tekrar tekrar kapanır ve kişide boğulma hissi yaratır. Bu durum, gece uykusunu daha az derin ve daha az dinlendirici hale getirir. Gece boyunca yaşanan solunum bozuklukları kişide 2-6 kat artan bilişsel bozukluk ve bunama riski ile ilişkilidir.
Uyku bozuklukları ve Alzheimer hastalığı
Uyku bozukluklarının beyindeki beta-amiloid birikimi ile yakından ilişkili olduğu söylenebilir. Bu birikintiler Alzheimer hastalığının nedenlerinden biridir. Uyku yoksunluğunun, artan betaamiloid birikimi ile ilişkili olan sinir hücrelerinin uyarılabilirliğine neden olduğu bilinmekte. Ancak her şeyden önce, uyku beyindeki drenaj sistemi için önemli gibi görünüyor. Uyku sırasında yaşanan bu drenaj sistemi nörodejeneratif hastalıklardan kaynaklanan zararlı metabolik ürünleri (örneğin beta-amiloid) atar. Drenaj sistemi özellikle uyuduğumuzda aktiftir ve az ve/veya kötü uyku bu sistemin işlevini engeller.
Demans uyku bozukluklarına yol açar. Aynı zamanda, demansı olan insanlar sıklıkla yaşlılıkta yaygın olanlardan daha öte uyku bozukluklarından muzdariptir. Demans hastalarının yüzde 80’inde uyku apnesi görülür. Demansın şiddetine göre de bu oran artar. Demansla birlikte bozulmuş uyku-uyanma ritmi, kısa süren uyku hali (iç geçirme) ve akşama doğru huzursuzluk, davranış bozuklukları da tipiktir. Demansın bu yönleri, özellikle bakan hasta yakınları için genellikle büyük bir yüktür. Bu durum evde yaşan kişilerin günlük rutinini şekillendirir ve gece uyku ritmini bozar. Sonuç olarak, bakan aile fertleri daha az uyur, daha az üretken ve daha az tatmin olurlar.
Sabit günlük rutinleri etkinleştirmek zaman yönelimine yardımcı olur
Temel olarak, günü geceden mümkün olduğunca açık bir şekilde tüm yönleriyle ayırt etmek ve gün boyunca yeterli aktivasyon oluşturmak yararlıdır. Demans hastaları için, gün boyunca uyanık kalmanın ‘değerli’ olacağını kendisine hissettirmeniz gerekir.
Sabit yemek öğünleri ve sosyal ilişkileri teşvik eden bir günlük ritim sağlamak bakan hasta yakınına yardımcı olur. Demans hastalarında gündüz uykusunu sınırlamak oldukça önemlidir ve özellikle öğleden sonra mümkünse uyku olmadan hastaya dinlenme süreleri sağlanması gerekir. Mümkün olduğunca parlak gün ışığı ritim üzerinde dengeleyici bir etkiye sahip olabilir. Ayrıca yeterli oda sıcaklığı (maks. 18 derece) ve aydınlatma ile etkilenen kişiler iyi bir gece uykusuna dalabilir. Demans hastaları geceleri huzursuzlarsa, kısa sakinleştirici bir konuşama genellikle yardımcı olur.
Bu tür geleneksel önlemler işe yaramazsa, yapay ışık banyoları veya melatonin içeren ilaçlar ile tedavi denenebilir. Yukarıda belirttiğim gibi melatonin insanlarda gündüz-gece ritmini kontrol eden ve uyku yardımı olarak da kullanılabilen bir hormondur. Nöroleptikler sadece belirgin huzursuzluk ve ajitasyon olan çok zor durumlarda kullanılmalıdır.
Demans hastalığı sadece etkilenen kişinin hafıza performansını değil, aynı zamanda beslenme davranışlarını da etkiler. Tipik bir huzursuzluğu/hareketliliği de varsa, hastanın kalori tüketimi çok çabuk günde 3000 – 4000’e yükselir. Anlayış ve küçük püf noktaları ile bakan hasta yakınları hastalarını yemek yemeye ve içmeye teşvik edebilir.
Demans ile yeme alışkanlıkları değişir
Demans sadece hafıza kaybına neden olmaz. Etkilenen kişiler açlık, susuzluk veya tokluk hissini her zaman doğru algılayamaz. Bu nedenle demans hastası kişiler sürekli veya zorlukla yemek yerler. Demans hastası kişilerin isteksizliği çoğunlukla ekşi, tuzlu ve acı yemekler için tipiktir. Bu sebepten tatlı yiyecekler tercih edilmeye başlanır. Alışveriş, yiyecek hazırlama ve/veya yeme-içme unutulur, kimi zaman demans hastaları az önce yediklerini düşündükleri için bakan hasta yakını yemek veya içecek teklif ettiğinde reddedilir. Bozulmuş hatta zehirli yiyecek korkusu, yemeğin tamamen reddedilmesine yol açar.
Yemek masasındaki tavır veya durumlar artık anlaşılmaz. Tabak, bardak, çatal ve bıçakların kullanımı anlamı kaybeder, yeme görgüsü kaybolur. Etkilenen kişi masanın etrafındaki aile fertleri tarafından yaptığı uygunsuz tavır ve hareketlerden dolayı alaya alınır veya rencide edilirse, hasta kendi içine çekilir ve tamamen yemeyi ve içmeyi reddeder. Artık hasta yeterince yiyip içmiyorsa özellikle malnutrisyonu ve dehidrasyon riskini yükseltir.
Gıdalar enerji ve besin bakımından yüksek olmalıdır
Demans hastaları ve sağlıklı yaşlılar için aynı beslenme önerileri geçerlidir: Alınan besin yeterli enerji, bol vitamin, mineral ve sıvı sağlamalıdır. Bununla birlikte, gıdaların artık çok iyi tölere edilmediği ve çiğneme ve yutma becerilerinin bozulduğu da dikkate alınmalıdır.
Yemek tanıdık olmalı
Demans hastaları için, tanıdık ve istenen/sevilen yemekler sağlıklı yiyeceklerden daha önemlidir. Birçok yaşlı bilinmeyeni ve yeniyi reddeder ve çocukluğundan beri bildikleri yiyecekleri tercih eder. Bazı yemekler veya yiyecekler hoş olmayan savaş anılarını, açlık zamanlarını veya kişisel deneyimleri uyandırdığı içinde reddedilir. Öte yandan, sevilen, tanıdık yemekler ve ritüeller ile demans hastalarını kendilerini evlerinde hissetmelerini, güvenliliğini ve oryantasyonunu sağlayabilirsiniz.
Yeme ve içme biyografisi
Yemeklerin etrafında hangi yemek, içecek ve alışkanlıkların olumlu duygular uyandırdığını bulmak için demanslı kişilerin yeme ve içme biyografisinin oluşturması yararlı olur.