İki haftada dünya gündemi ne kadar hızla değişiyor. Tahıl anlaşmasının gıda fiyatlarına etkisini konuşurken hoooop gündeme Pasifik girdi. Brent petrol 100 dolar altına sarkarken çip krizi olur mu soruları gündeme geldi. Acaba doğalgaz krizi de tahıl gibi çözülür mü derken Ruble ile ödemeler öne çıktı. Derken ABD´nin ´Enflasyonu Düşürme Yasası´ kabul edildi. İstihdam verisi iyi gelince Fed 75 yapar mı sorusu için gözler bu hafta gelecek enflasyon verisine çevrildi.
Dünyadaki 208 ülkeden yaklaşık 40’ı 2022 yılında politika faizini arttırdı. Tabii en ilgi çekeni Fed… Hayır, Fed faiz politikaları faydalı olacaksa, sağlık ve enerji maliyetlerini ABD hane halkı adına düşürmek için 430 milyar dolarlık son paket niye Senato’dan geçirildi? Gerçi, Harris’in eşitlikte devreye giren son oyu ile 50-51 geçen paket için acaba demokrat çoğunluklu Senato’nun mu kafası karışık, Cumhuriyetçi Powell’ın başkanı olduğu Fed’in mi? Bernie Sanders bu son paket için ‘enflasyon üzerinde etkisi olmaz derken’ daha önceki paketler için de aynı şeyi iddia edip yanılan 17 Nobel Ödüllü İktisatçı’nın kervanına mı katılmak istiyor? Yoksa enflasyon eşzamanlı devreye giren maliye ve para politikaları ile düşüşe geçerse Cumhuriyetçiler mi yanılanlar kervanına katılacak? Bu paket enflasyonu körüklemeye devam ederse Cumhuriyetçiler (Senato’yu) kazanırken Fed mi kaybeden tarafta olup stagflasyonu seçime giderken resmileştirecek?
Piyasaların kafasında deli sorular
ABD tarım dışı istihdam verisi beklenenin iki katı iyi gelirken ekonomist Peter Schiff bu istihdamın ağırlıklı part-time ve düşük gelirli işlerden geldiğini ve bir işe sahip olanlara ek istihdam şeklinde gittiğini tweetliyordu. Bloomberg Economics’te yer alan bir haberde ise Liz Truss Muhafazakâr liderliğe gelirse Bank of England’ın (BOE) yüzde 2’lik enflasyon hedefini bırakıp ekonomik büyümeyi önceliklendirmesini isteyeceğini yazıyor. O kadar agresif (?!) politika faiz artışı ve alkış, tebriği ofsayta düşürebilecek bir başlık daha. Malum Powell bizden önce faiz arttıranlar (Botswana, Şili, Romanya, Uganda, Yeni Zelanda dâhil 40 merkez bankası için) gereksiz yaptılar kıvamında konuşmuştu. Şimdi bu durumda Powell mı doğru, BOE mi, Liz Truss mu? Sadece soru(n)ları sıralayıp ekonomi yorumculuğu mu olur, çözüm önerin nedir, bunları biz de biliyoruz. Habercilik ve yorumculuk bu kadar kafa karışıklığı arasında karışmış çok mu? İktisat biliminin kurallarını konuşurken eğer konu habercilik ise medya etiğini de buradan biz hatırlatmış olalım. Eğer sosyal medyada yapılan çoğu bilgi habercilik değil yorum ise yorumlamada farklı görüşlere inanmak ve saygı göstermek lazım. Tabii yorumları tüm bilgiler ile bir bütün olarak vermek lazım yani Norveç’in faiz artışı doğru ama hâlâ enflasyonunun altında o petrol gelirlerine rağmen, sekiz milyon nüfusu da unutmamak lazım. Bir de sörf tahtası üstünde can yeleksiz gitmek dışında en büyük dertlerinin balıkçılarının çatlayan elleri olduğunu da düşünerek. Yok, ekonomistlikse konu o zaman buyurun devam edelim. Ama ekonomistler politika faizi artınca enflasyon çözülür diyorlar. Harvard ve MIT mezunu Ben Şalom Bernanke (vd. 2004) fiyat (petrol) şoklarında faizin sabit tutulmasını önerdiğine göre (ki tek değil) ekonomist değil o zaman. Yok, yani MIT veya Harvard’lıların arasında olduğu 17 Nobel Ödüllü İktisatçı’ya inanıp Princeton iktisat hocası olmuş Bernanke’nin ekonomist olmadığına inanmamak bir tercih tabii ki. Nasıl, iktisat biliminin sınırları yeterince big bang seviyesine geldi mi? Cevap hayır ise devam edelim. İstihdam verisi iyi geldi, demek ki resesyon olmayacak, Fed soft landing yapacak, Eylül’de faizi 75 baz puan arttırır. İyi de hangi resesyon tanımını dikkate alacağız faiz artışı için? Beyaz Saray'ın NBER resesyon tanımını mı, iktisat biliminin kuralları içindeki resesyon tanımını mı? Fed ilkini dikkate alıyor. Brent petrol düşüşe geçti, ons altın ise yükseldi, PMI verileri düşerken, Baltık Kuru Yük Endeksi inişini sürdürüyor. Brent petroldeki düşüş resesyondan mı, ambargolardan mı, kömüre talepten mi, OPEC arz artışı beklentisinden mi kaynaklanıyor, kalıcı mı, dip dalgası mı? Yoksa tüm bunlar bir resesyon fiyatlaması mı? AB ise Paris İklim Anlaşmasını bir köşeye koydu, kömüre, fosil bazlı yakıtlara dönüyor. Enflasyon ve resesyon soğuk kışla birlikte hâlâ Euro için sıkıntı. 2014’ten beri Euro Ruble ile doğalgaz alımlarının payı artarken FT, Bloomberg, The Economist başta olmak üzere birçok haber platformunun gündemi ise Ruble TL dış ticaret ödemeleri. Tek konu dünyada buymuş gibi. Bu aralar iktisat dünyası boy vermiyor, kafalar çok karışık.