Luset Yaeş 20 senelik eğitim kariyerinin ardından hayatına yepyeni bir yön verdi. Yaeş, artık yaşam koçu olarak hayatındaki sorumluluklardan ve yüklerden bunalmış, kendini dengede ve güvende hissedemeyen kişilere destek oluyor.
Kendinizi okurlarımız için tanıtır mısınız?
1969 İstanbul doğumluyum. Evliyim ve dünya güzeli iki kızım var. İstanbul Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü mezunuyum. 20 senelik öğretmenlik kariyerimin 15 senesini Ulus Özel Musevi Lisesinde gecirdim. Bu yıllar boyunca yüzlerce öğrenci yetiştirdim. Onların eğitimine katkı sağlamak benim için müthiş bir deneyim oldu. Her dakikasından keyif aldığım mesleğimle her zaman gurur duyuyorum.
2010 senesinde ailece verdiğimiz bir kararla İstanbul’dan İsrail’e taşındık. Tası toprağı toplayıp, sevdiklerimi, geçmişimi, biriktirdiklerimi ve kariyerimi geride bırakarak, yepyeni bir yaşama yelken açmak üzere eşim ve iki kızımla birlikte atıldık bu maceraya. Kolay olmadı… Hele başlarda, sanki içimdeki bilgisayarın belleği tamamen silinmiş, tüm dataları yitirmiş gibi bir kaybolmuşluk duygusuna teslim oldum. Eyvah! Şimdi her şeyi, her datayı tekrardan bilgisayara girmem gerekiyormuş gibi bir aciliyet hissi içindeydim.
İş kur, ev kur, çevreye alış, yeni bir sosyal çevre edin, çocukları alıştır… Liste çok uzundu! Üstelik yaşamımda listedekilerin hepsi zaten bende hazır varken, bunların hepsini silip tekrardan yapacaktım. İtiraf etmeliyim ki o zamanlar farkında olmasam da şimdi bu değişim sürecinin bana çok şey kattığını ve beni yeni kariyerime hazırladığını görebiliyorum.
İsrail’deki ilk yıllarımızda kurumsal bir şirkette çalışırken, eğitimler vererek başkalarının hayatına dokunmanın ve paylaşımın benim için ne kadar önemli değerler olduğunu derinden farkettim. Anlayacağınız, kurumsal şirkette de eğitim kimliğimle buldum kendimi. Ancak, bir süre sonra kurumsal hayatın bana göre olmadığını, öğrendiklerimi alarak yola devam etmek istediğimi ve daha derin bir şeyler yapmak istediğime karar verdim. Altı yıl süren kurumsal hayatımın sonunda kendi ellerimle kurduğum konfor alanımdan ve sıkışmışlık hissinden kurtulmak istediğime fark edip yeni serüvenim için yelken açıp İngiltere'ye ‘Heal Your Life’ eğitmenliği almaya gittim.
2017'den beri İngilizce ve Türkçe hem kişisel gelişim grup çalışmaları hem de bireysel yaşam koçluğu yapıyorum. Hem evimdeki ofisimden yüz yüze, hem de online dünyanın dört bir yanından danışanla çalışmaktayım.
Yaşam koçluğunu nasıl tanımlarsınız?
Yaşam koçluğu, danışan kişinin potansiyelinin en üst limitlerine çıkmasını ve yaşam hedeflerine ulaşmasını sağlayan profesyonel bir rehberlik sistemidir.
Heal Your Life Yaşam Koçluğu ise, düşünce kalıpları üzerinde çalışarak, sınırlayıcı özüne hizmet etmeyen inançlarını ortadan kaldırarak öz şefkat, öz sevgi, özgünlük, aidiyet ve değerlilik geliştirmelerine ve hak ettikleri hayatı yaratmaları için kişiye rehberlik eder.
Bu yolda nasıl bir eğitim aldınız?
İngiltere’de ‘Heal Your Life’ Grup Liderliği ve Yaşam Koçluğu Setifikasyon programına katıldım. Bu, dünyaca ünlü Louise Hay öğretileriyle hazırlanmış bir sertifika programıdır.
Yaşam koçu hangi durumlarda danışan kişiye yardımcı olur? Psikolojik sorunlar dışında, kariyer seçimi, ilişki, iyi ebeveyn olma vs gibi konularda da yardımcı olur mu?
Her yaşam koçu kendine göre farklı alanlara eğilir. Ben, endişeleri, kaygıları olan, ilişkilerinde problem yaşayan, huzur ve mutluluk arayışı içinde olan, kendini sıkışmış hisseden, sürekli aynı döngünün içinde savrulmaktan yorulan, hayatındaki sorumluluklardan ve yüklerden bunalmış, kendini dengede ve güvende hissedemeyen, bundan dolayı etrafındaki insanlara ve hayata negatif tepkiler veren, hedef koyamayan ve tüm bunların tek başına altından kalkamayan, desteğe ihtiyacı olan insanların elinden tutuyor, kendileriyle yüzleşmek, kendilerini tanımak ve negatif duygularıyla nasıl baş edeceğini göstermek, ilişkilerinde farklı bakış açıları sunmak, böylece daha huzurlu, mutlu, ve özgürleşmiş hissetmelerini sağlamak üzere bir farkındalık/dönüşüm programı sunuyorum.
İyi bir yaşam koçunun ne gibi özellikleri olmalı?
En büyük özelliği danışanla sıcak, samimi güvenilir ve aynı zamanda profesyonel bir ortam sağlamasıdır. Kişiye, kendini rahatça ifade etmesi ve kendiyle yüzleşebilmesi için alan açmalı, yargıdan uzak, sevgi dolu bir ilişki kurması gerekir. Aynı zamanda destekleyici, yüreklendirici ve sabırlı olması da çok önemlidir.
Size danışanlara yardımcı olabilmek için ne gibi yöntemler, teknikler kullanıyorsunuz?
Louise Hay öğretilerinin en önemli dayanağı, insanın kendini sevmesi ve her haliyle kabul etmesidir. Tabi, çalısmalara bu şekilde başlamıyoruz. Kişi, zamanla aslında sorunlarının altında kendisiyle ilgili problemlerinin olduğunu farkediyor ve kendi ile yüzleşerek kendine kavuşuyor.
Aslında her problemin altında çocukluğumuzdan getirdiğimiz kendimizle, yaşamla ve ilişkilerimizle ilgili kök inançlarımız yatıyor. Herkes, yaşamını doğduğu evde hayata dair yapmış olduğu tanımlamalarla deneyimliyor. Bu kök inançlarımız bizim düşüncelerimizi oluşturuyor, bu duygularımıza yansıyor ve tabi ki hayata verdigimiz tepkileri ve deneyimlerimizi belirliyor. Bir zincir gibi...
-‘Inner child/içimizdeki çocuk’ çalışması ile bu inanışların nerelerden geldiğini, kaynağını bulup, bunları olumlu ve bize hizmet eden inanışlara çevirmeye çalışıyoruz. O ana kadar inandığımızın dışına çıkıp yeni bir yol haritası çıkarıyoruz. Aslında durumlar, şartlar, kişiler aynı kalıyor, ancak biz baktığımız pencereyi değiştiriyoruz.
Hayatımızda bizi engelleyen geçmişe dair öfkelerimiz, hayal kırıklıklarımız, travmalarımız ve korkularımızı inceliyor, bizi etkileyen olay ve kişileri affetme ve serbest bırakma ve şifalandırma çalışmaları yapıyoruz. Bunu yapmaktaki amacımız, üstümüzdeki yüklerden kurtulmak, özgürleşmek ve endişelerimizden arınmak.
-Kendini sevme /değerlilik ve haketme calışmaları ile kalbimizi sevgiye açıyoruz. Kendi değerimizin farkına varıp, kurban rolünden çıkıp, hayatı ve kendimizi kucaklamayı öğreniyoruz.
-İlişkilerimizi inceleyip, nerelerde tıkandığımızı belirleyip, bunları iyileştirme çalışmaları yapıyoruz.
-Hedef belirliyoruz. Hedef nasıl belirlenir? Ne yapmak istiyorum? Nasıl hissetmek istiyorum? Neden hissetmiyorum? Ne endişesi yaşıyorum? Bunlara cevap arıyoruz.
-Hayata pozitif bakmak aslinda ne demektir? Nasıl yapabilirim? Mutlak huzuru nasıl elde edebilirim? Öz şefkat çalışmaları ile duygularımızı ifade etmeyi deneyimliyoruz.
-Eger kişinin sağlık problemi varsa, o rahatsızlığın altında yatan ruhsal sebepler üzerinde de farkındalık calışmaları yapıyoruz.
Bütün bunları zihin-beden-ruh uyumu içerisinde meditasyonlar, ayna çalışmaları, olumlama ve imgeleme çalışmaları ile destekliyoruz.
Kişinin yeterli yardımı alması için ne kadar zaman gerekiyor? Buna siz mi, yoksa kendisi mi karar veriyor?
İlk önce tanışma seansı yaparak, kişiyi dinliyor ve duruma göre bir çalışma programı düzenleyip sunuyorum. Bir dönüşüm yaşanması için en az 12 seanslık calışma yapmayı öneriyorum. Duruma gore seans sayısı değişebiliyor.
Psikolog ile yaşam koçu arasında ne fark vardır?
Psikolog, insanların davranışsal ve zihinsel süreçlerini çalışan, değerlendiren ve yorumlayan kişidir. Psikolog olmak için kişinin yaşadığı ülkede geçerli seviyede, genelde yüksek lisans veya doktora seviyesinde ilgili alanda üniversite eğitimi almış olması gerekir.
Yaşam koçu, kişilerin bireysel hedeflerini ortaya çıkarmalarını sağlayan, daha sonra da bu hedeflere ulaşma yolculuğunda kişiye destek olan kişidir. Yaşam koçu olmak için sertifika programı bitirmesi gerekir.
Bu tanım itibariyle yaşam koçu, psikolojik rahatsızlıkları olan kişilerle çalışmamalıdır, böyle bir yetkinliği yoktur. Yaşam koçu problem çözmeye uğraşmaz. Koçluğun odağı, kişinin psikolojik problemlerini veya başka nitelikli problemlerini (iş hayatı problemleri, sağlık problemleri vb.) çözmek değildir! Koçluk, kişinin A noktasından B noktasına gitmesi için bir destek mekanizmasıdır. Akıl vermez. Doğru sorularla, kişinin kendini keşfetme yolculuğunda rehberlik eder.
Mesleğinizi icra ederken kendinizi geliştirdiğinizi hissediyor musunuz?
Kesinlikle. Her çalışmaya başladığım kişi ile beraber bir yolculuğa çıktığımızı söylüyorum. Bu karşılıklı bir iletişim ve öğrenme süreci. İnsanın, her zaman öğrenci olmayı kabul ettiği anda gelişebildiğini düşünenlerdenim.
İnsanlar bilinç altını yönetebilir mi? Bilinçaltındaki izler silinebilir mi?
Alışkanlıklar ve davranış kalıpları bilinçaltımızda yer alan otomatik pilot sistemleridir. Düşünmeden yaptığınız her şey otomatik pilotun eseridir. Bilinçli zihnimiz, zihnimizin ortalama yüzde 10’unu oluşturur, yüzde 90’lık bilgi bilinçaltında depolanır. Bu yüzden bizi idare eden bilinçaltımızdır.
Bilinçaltının yasaları sizin inanç ve kabullerinizdir. Kabul ettiğine ve inandığına ulaşırsınız. Bilinç kabul verir, bilinçaltı inanır. Bilinçaltı gücü mıknatıs gibi kendi inancına uyan şeylerle rezonansa girer ve buna uyan insanları, olayları kendine çeker. Bu, yerçekimi gibi bir evrensel yasadır. İnansanız da inanmasanız da işler.
Örneğin, paranın zor kazanıldığına inanıyorsanız önünüze parayı zor şartlarda kazanmanızı sağlayacak deneyimler gelir. Çünkü bilinçaltı inançlarınız gerçeğinizi yaratır. Ancak bilinçaltına yerleştirdiğiniz bu inancı değiştirmeniz mümkündür.
Biz bilinç gücümüzü bir fikri kabul etmek için kullanırız, bilinçaltımızda sonuçları kendimize çekmek için kullanırız. Bilinçaltını bilgisayarın sabit diski gibi kabul edersek ekranda gördüklerimiz de yaşamınızın gerçekleridir. Yaşamınızda deneyimledikleriniz bilinçaltınızdaki inançlarınızın yansımasıdır. İnançlarımızın farkına varıp, çeşitli çalısmalarla onları dönüştürmek ve yeni düşünceleri seçmek her zaman mümkün.