´´İnsan haddini aşmadıkça, tanrılara ayak diremedikçe, insanlığını bilip yaşadıkça, ezasız cefasız bir ömür sürer.´´ Bakkhalar, Euripides
Yine bir Amerikan yapımı ve yine Yunan mitolojisinden bir kahraman… Netflix’te yılın en iddialı yapımlarından biri yayınlandı; ‘The Sandman’. 5 Ağustos tarihinde izleyici ile buluşan dizinin kahramanı Yunan mitolojisinden tanıdığımız düşler kralı Morpheus. Babası uyku tanrısı Hipnoz olan kahramanımızın, annesi gece tanrıçası Nyx’tir. Bazı kaynaklarda ise annesinin rahatlamanın ve dinlenmenin tanrıçası Pasithea olduğu söylenir.
Başrollerinde Tom Sturride’nin yer aldığı dizinin konusu ise Neil Gaiman’in yazdığı, DC Comics tarafından yayımlanan bir çizgi romana dayanmakta. Her zaman olduğu gibi güç ve tutkuları uğruna büyüye başvuran bazı okült çevreler kahramanımızı tutsak eder. Ona ait olan ve gücüne kaynaklık eden özel objelerine el koyarlar. Yıllar süren tutsaklığın ardından düşler kralı Morpheus, ondan çalınanları bulup gücünü geri kazanmak için dünyalar arasında bir yolculuğa çıkacaktır. Bu çağlardır anlatılan başka bir ‘Kahramanın Yolculuğu’ hikâyesidir. Morpheus ölümsüzler soyu olarak bilinen, ‘Ölüm, Rüya, Yıkım, Arzu, Çaresizlik, Çılgınlık’ adında yedi kardeşten oluşan bir ailenin üyesidir. Kardeşlerinin desteği ve objeleri peşinde çıktığı arayış yolculuğunda kendini bulmaya dair bir olgunlaşma sürecinden geçecektir…
Dizinin yayına girdiği 5 Ağustos 2022 tarihinde ben de tanrıların yürüdüğü topraklardan Berlin’e doğru yola çıkmıştım. Neresi olduğunu merak ettiğinizi biliyorum. O kutsal coğrafya Yunan mitolojisindeki ölümsüzler soyundan Dionysos’un doğup büyüdüğü ‘Karya Uygarlığı’.
Karya, günümüzde Aydın ve Muğla illerinin büyük bir bölümü ile Denizli ilinin batı uç kısmını kapsayan Anadolu'nun güneybatı ucunda yer almaktaydı. Dünyaya şarabı ve tiyatroyu armağan eden, iki kez doğan, bereket, coşkunluk, yardımseverlik tanrısı Dionysos’un doğumu ve maceralarının önemli bir kısmı bu topraklarda gerçekleşmiştir.
Neden bu bölgede olduğuma gelince: Yazıp yönettiğim ‘Kibele’nin Kızları’ tiyatro oyununun film gösterimi için Bodrum’daydım. 23 Temmuz 2022 tarihinde Bodrum’un en yüksek noktalarından birinde şarabın ve tiyatronun kesişiminde düşler tanrısı Morpheus’a yaraşır bir etkinlik gerçekleştirdik. Etkinliğe bir dizi eşzamanlılığın eşlik ettiğini ise sonradan öğrendim.
Öncelikle gösterimin olduğu coğrafya Ana Tanrıça Kibele inancının yoğun yaşandığı bir bölge. Kaunos Artemis/Kibele Kutsal Alanı, Kaya Deresi Kibele Kutsal Alanı, Labraunda Artemis/Kibele Kutsal Kayalığı, Loryma Kibele Deresi gibi noktalar Kibele tapınışının ne kadar yoğun yaşandığının kanıtı. Ve etkinlik tam da bu alanların merkezinde gerçekleşti.
Kibele’nin torunu olan tiyatro ve şarap tanrısı Dionysos’un hayatı da tıpkı Netflix’in yeni dizisinde olduğu gibi hiç kolay olmamıştır. Onun hayatı diğer tanrılar ile kıyaslandığında daha renklidir. Mucizevi doğumu, parçalanıp yeniden doğması, hayatta kalmak için kılıktan kılığa girerek verdiği mücadeleler onun acılardan geçerek olgunluğa erişmiş olduğunun ispatıdır. Hatta bir tanrı olduğunu bile kanıtlamak zorunda kalmıştır. Euripides’in yazdığı Bakkhalar adlı oyunda Dionysos bu mücadelesini şu sözlerle dile getirir “Thebaililere Zeus’un oğlunun bir tanrı olduğunu gösterip anama sürdükleri lekeyi temizleyeceğim.”
Euripides’in Bakkhalar eseri insanlığın içinde bulunduğu doğa-kültür çatışması üzerine kuruludur. Ataerkil kültürü ve düzeni simgeleyen Kral Pentheus’a Dionysos baskın kültürün susturmaya çalıştığı doğanın ve büyükannesi Kibele’nin sesi olur.
Hiçbir hiyerarşik güce boyun eğmeyen Dionysos, Thebai’ye tek bir amaçla gelmiştir; o da eşitliği sağlamaktır. Zamanında Dionysos’un teyzeleri, kendi kız kardeşleri Semele için bir iftira atmışlardır. Onun bir ölümlüden hamile kaldığını ve Dionysos’un tanrı Zeus’tan olmadığını söylerler. Bu yalana inanan Zeus da Semele’yi öldürür. İşte Dioynsos’un Thebai’ye gelip kendisinin bir tanrı olduğunu herkese kabul ettirme arzusu, annesine atılan bu çirkin iftira ve Kral Pentheus dâhil hiç kimsenin onu tanrı yerine koymamasından kaynaklanmaktadır.
Bakkhalar oyununda Dionysos baskın düzen tarafından küçük düşürülmek istenen doğanın sesi olur ve delilik olgusuyla birlikte de bastırılan tüm kadınların mevcut düzene ve ataerkil düzene başkaldırışını yansıtır. Kadınlar Ana Tanrıça’nın gücüyle hareket ederler ve karşılarına çıkan tüm erksel güce doğanın taşkınlığıyla karşılık verirler. Onlar yalnızca Dionysos’un, kültür tarafından dizginlenemeyen içgüdülerinin ışığından giderler. Böylece Kral Pentheus’un yaratmış olduğu ataerkil sistem kadınlar tarafından alt edilmiş ve aşırı baskı yanlısı düzen de doğayla dengelenmiş olur.
Enteresan bir diğer benzerlik de: Bakkhalar eserini okumadan yazdığım Kibele tiyatro oyunundaki kahraman kadınların da içindeki tanrısal dişi gücün yardımıyla mevcut düzene başkaldırarak başarıya ulaşmalarının anlatılmasıdır.
Aynı coğrafya, tanrıça inancı, şarap, tiyatro, Kibele, Dionysos kültü, farklı bir sunum ve dille anlatılan aynı hikâye… Sizce tüm bunlar bir tesadüf olabilir mi?