•İsrail´le ilişkileri, Türkiye´nin doğrudan meselesi olmayan Filistin davası yüzünden koparan taraf Erdoğan hükümetleri tarafıydı. İlişkinin yeniden tesisinde de belki Herzog´un Ankara´yı ziyaretindense Erdoğan´ın İsrail´e gitmesi daha isabetli olabilirdi. İsrail tarafının böyle bir beklenti içine girmeden attığı adımları, görselden ziyade içerikte işleri sağlam tutmaya öncelik vermesi olarak okumak gerekir. •Neticede İsrail, Türkiye´nin, Erdoğan hükümetleri boyunca Hamas perspektifinden İsrail´i değerlendirme yaklaşımına ket vurdu. Bu, Türkiye´nin, Filistin davasına kayıtsız kaldığı ve/ya umursamadığı anlamına elbette gelmiyor. Aksine çözüm odaklı politikaların tesisi için etkin bir güç olarak kendini yeniden ve belki de daha sağlam konumlandırmasına olanak sağlayabilir. TÜLİN DALOĞLU – WWW.GAZETEİKİNCİYUZYİL.COM
Bu Haftanın “Takılanlar”ı
İsrail’in ilişkileri normalleştirme şartları arasında Hamas ve diğer Müslüman Kardeşler/İhvan uzantısı hareketlerin Türkiye’deki unsurlarının “sınır dışı edilmesi” yer alıyordu. İsrail yönetiminin, tam da ülkedeki erken seçim öncesinde Ankara ile normalleşme gibi kritik bir karara imza atmasını, Türkiye’deki gelişmeleri “tatminkâr bulması” olarak yorumlamak mümkün.
Arap basını daha önce de AK Parti hükümetinin Mısır’la normalleşme adına, Türkiye’deki Müslüman Kardeşler medyasını etkisizleştirdiğini yazıp çizmişti.
Tüm bunlara bir de Tunus’ta yaşananları AK Parti siyasetçilerinin neredeyse “görmezden gelmesini”; AK Parti hükümetinden gelen Suriye’de Müslüman Kardeşler hareketini bitirmeye kararlı Esad rejimi ile barışma sinyallerini ekleyin.
Uluslararası ilişkilerdeki yeni dönemde siyasal İslam hareketlerinin “aktör” olma olasılığı tamamen ortadan kalkıyor gibi…
Zeynep Gürcanlı
https://www.dunya.com/kose-yazisi/israille-normallesme-siyasal-islamciligin-sonu/666787
Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi ve Suriye ile diyalog kurulması konularını son iki yıldır bu köşede defalarca dile getirmiştim. Bugün atılan adımların doğru istikamette olduklarını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aldığı realist ve akılcı kararlarla, Suudi Arabistan, BAE ve Ermenistan konularında da normalleşme süreçleri yaşandığını unutmayalım. Mısır’la ağır aksak giden bir diyalog var. İsrail’e büyükelçi atamaya karar veren Türkiye’nin Mısır’a atamaması düşünülemez.
Prof. Dr. Çağrı Erhan
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/prof-dr-cagri-erhan/631353.aspx
Son iki yıldır ise ilişkilerin normalleşmesi için seviyesi giderek yükselen görüşmeler dikkat çekiyordu. Ancak bu süreci belirgin hale getiren temel iki gelişmeden biri bölgede ikili ve çoklu başlayan normalleşme adımları diğeri de İsrail’deki yönetim değişimiydi. Zira ekonomik ilişkiler devam etse de siyasi ilişkilerin yeniden elçi tayinine varan bir noktaya taşınması ancak bu değişimle olabilirdi.
Nitekim İsrail’de cumhurbaşkanı ve başbakan değişti. Haziran 2021’de Isaac Herzog, parlamentoda yapılan oylamayı kazanarak İsrail’in 11'inci Cumhurbaşkanı seçildi. Geçen ay başında da Yair Lapid başbakanlığı Bennet’ten devralarak 1 Kasım’da yapılacak erken seçime kadar ülkeyi yönetecek. 20 Haziran akşamı Bennet ve Lapid meclisi feshederek bu kararı almışlardı. Bu seçim İsrail'de 3,5 yıl içinde gerçekleşecek beşinci genel seçim olacak. Bennet şimdiden aday olmayacağını açıkladı.
Türkiye’de yaklaşan seçimler de bu normalleşme adımlarında bir başka etkiye sahip. Hem ekonomide hem de Suriye ve Doğu Akdeniz’de elini kuvvetlendirmek isteyen siyasi iktidarın birbiriyle bütünleşik biçimde bu adımları atması dikkat çekici.
İşte bu yüzden peş peşe adımların hedeflediği sonuçlar umarım sağduyu ve gerçekçilik zemininde götürülebilir ve salt iç siyasetin ağır kuşatmasında kalmaz.
Prof. Dr. Kürşad Zorlu
https://www.haberturk.com/yazarlar/prof-dr-kursad-zorlu/3513211-simdi-de-israil-ile-normallesme
Türkiye ve İsrail’in karşılıklı büyükelçi atama kararı Ortadoğu ve Akdeniz’de tüm hesapları değiştirecek.
Diplomasinin sorun çözme sanatında bizim pek hatırlamadığımız bir sürü ayrıntıyı İsrail hatırlıyor.
Mesela, Mayıs 2020’de, 10 yıl sonra bir İsrail uçağının Türkiye’ye inmesini sağlayan, koronavirüsün dünyayı kasıp kavurduğu dönemde İsrail’e yapılan tıbbi malzeme yardımı.
Cumhurbaşkanı Herzog’u Ankara ziyaretinde süvari alayının karşılaması sırasında çekilen fotoğraflar İsrail medyasında geniş yer bulmuştu, İsrail Cumhurbaşkanı da yeni dönemi bu kareyle duyurdu halkına.
İsrail gazının Avrupa’ya ulaşmasından, Türkiye-İsrail-Birleşik Arap Emirlikleri üçgeninin bambaşka bir Ortadoğu oluşturma ihtimaline kadar çok şey yazıldı son iki günde.
Küçük jestler belki tek başına sorun çözemez ama sorunların çözümünü kolaylaştırdığı da bir gerçek.
Özay Şendir
Erdoğan’ın yıllar içinde İsrail’e yönelik ağır sözlerini de anımsayarak bugünkü geldiğimiz noktaya baktığımızda, ilişkilerin bugün neden iyileştirilmesine karar verildiğini; bunun, kime ve nasıl hizmet ettiğini sorgulayabiliriz. Ki bu soruların cevapları, kolay ve net. Yaşadığımız coğrafyanın güç dengesine baktığımızda, Türkiye ve İsrail’in birbirlerine düşman olmaktansa iş birliği içinde olmaları kendi çıkarlarına hizmet etmekte. Bu, İsrail’le, Filistin davası adına ipleri kopardığımız gün de geçerliydi; bugün de.
Hamas’ın İsrail’e karşı kullandığı şiddeti makul gören Erdoğan hükümetleri, Filistinliler ve Kürtlerin tarihin kader ortakları oldukları hissiyatlarını görmezden geldiler. Halbuki Türkiye, zamanında, Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yasir Arafat’ın, PKK’nın, Bekaa vadisinde eğitim görmesine aracılık etmesiyle ve bir dizi imkandan faydalanması için gösterdiği gayretle de uğraşmak zorunda kalmıştı.
Yüzeysel ve algı düzleminde bakıldığında, haksızın yanında ve güçlünün karşısında durmak bireyi adeta “kahraman” gibi iyi hissettirebilir. Gerçekte olan ise her zaman göründüğü gibi olmayabilir. Dış politikada da benzeri durumlar vardır ve ülke çıkarlarını isabetli gözetebilmek adına, orta yolu bularak siyasi kararları şekillendirmek elzemdir.
Erdoğan’ın seçmeni, Cumhurbaşkanı’nın vatanperverliğinden şüphe duymuyorsa – ülkesinin toprak bütünlüğüne kast etmiş bir tarafla ikinci defa ilişkileri normalleştirme çabasına girmiş olmasını beklemesi akıl dışı olur. Tersi, Truva atının, çok yüksek mevkilerde olduğunu açık eder ki bu, büyük hayal kırıklığı yaratmakla kalmaz, ötesinde başka olayları da tetikleyebilir.
Haliyle de Türkiye, bu gelişmeleri müttefiklerine duyduğu güvensizliği tamir, ilişkileri karşılıklı sağlıklı bir zemine taşıma ve yapıcı diyalog fırsatı olarak değerlendirebilir. Bu da Türkiye’nin normalleşmesi adına kritik önemdedir.
Erdoğan’ın, ikinciye bu hamleyi yapmış olmasının önemi hafife alınamaz. İsrail’le ilişkileri, Türkiye’nin doğrudan meselesi olmayan Filistin davası yüzünden koparan taraf Erdoğan hükümetleri tarafıydı. İlişkinin yeniden tesisinde de belki Herzog’un Ankara’yı ziyaretindense Erdoğan’ın İsrail’e gitmesi daha isabetli olabilirdi. İsrail tarafının böyle bir beklenti içine girmeden attığı adımları, görselden ziyade içerikte işleri sağlam tutmaya öncelik vermesi olarak okumak gerekir.
Neticede İsrail, Türkiye’nin, Erdoğan hükümetleri boyunca Hamas perspektifinden İsrail’i değerlendirme yaklaşımına ket vurdu. Bu, Türkiye’nin, Filistin davasına kayıtsız kaldığı ve/ya umursamadığı anlamına elbette gelmiyor. Aksine çözüm odaklı politikaların tesisi için etkin bir güç olarak kendini yeniden ve belki de daha sağlam konumlandırmasına olanak sağlayabilir. Artık kimsenin ikinci bir Eitan Naeh vakasına istekli olmadığını ve önleyici tedbirlerin baştan alınarak yol yüründüğünü varsaymak ve büyükelçiler atamasının Herzog ve Lapid'in ziyaretlerinin ardından gelmesinin bu tedbirliliğin bir devamı olduğunu düşünmek isabetli olur.
Tülin Daloğlu
https://www.gazeteikinciyuzyil.com/haber/normallesen-turkiye-olabilir-mi_623
İktidarın dış politikası, bölgede Türkiye'yi yalnızlaştırdı. ABD ile Biden döneminde yaşanan gerginlik aşılabilmiş değil ve bu sorunu ancak ve ancak İsrail giderebilir. Doğu Akdeniz'de İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi, Mısır hatta Filistin aynı cephede yer alıyor.
Mısır'ın Yunanistan'la yakınlaşması ve Türkiye'nin Libya ile yaptığı mutabakata benzer bir anlaşma yapması, Türkiye'yi farklı alternatiflere yönelmeye zorladı. Mısır'la ilişkilerin düzeltilmesi girişimlerinin sebeplerinden biri de bu...
Türkiye olmadan İsrail'in gazı Batı'ya sevk etmesi mümkün ancak kolay değil. Türkiye'de boru hatları var. Gazı Türkiye üzerinden Avrupa'ya satmak en ekonomik, en uygun çözüm. İki ülkenin birbirine ihtiyacı var.
Yıllardan beri var olmayan düzgün ve akıllı bir 'dış politika', Türkiye'yi bölgede yalnızlığa mahkûm etti. Diğer ülkeler bu boşluğu doldurdu ve bölgedeki güçlerini artırdılar. Fırsat bu fırsat... Bugün İsrail, daha sonra da Mısır ve diğerleri...
Zeynel Lüle
https://t24.com.tr/yazarlar/zeynel-lule/israil-ile-normallesme-sureci,36381
"Çok geç kalındı. 10 yıllık bir kayıp var arada aşağı yukarı. 10 yıldır ilişkiler çok sınırlı bir siyasi çerçevede yürütülüyordu. Bu Türkiye açısından büyük kayıplara yol açtı. Bu kayıplar, siyasi alanda olduğu kadar, ticari, ekonomik ve teknolojik alanda, enerji işbirliği konusunda, potansiyeli hiç karşılamayan bir süreç oldu. Yerinde bir adım bu. Ancak güven kaybı yaşandığı için güven kaybının yerine gelmesi biraz zaman alacaktır. Yıkmak her zaman kolaydır ama yeniden yapmak zordur."
...
"Yani profesyonel diplomatlar arasından seçilmeli. Bu konuda Türkiye'de çok yetenekli, bugüne kadar başarılı çalışmalar yapmış diplomatlarımız var. Onlardan birisinin gönderilmesi iyi olur. Ne de olsa bu güvenin yeniden yerine gelmesi sürecinde hassas bir dönem yaşanacaktır. Çünkü bugüne kadar Türkiye ideolojik zeminde bir nevi popülist politika uyguladı bölgeye yönelik olarak. Bundan bir geriye dönüş var. Eğer siyasi bir atama olursa, bu hassasiyet yaratabilir ve ilişkilerde yeni birtakım gerginliklere sebep olabilir diye düşünüyorum. Bu kararın, profesyonel memurların atanması süreciyle taçlandırılması gerekir diye düşünüyorum.”
Namık Tan
Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi kuşkusuz çok olumlu ve geç kalmış bir adım. Ancak ilişkilerin yeniden 1990’lardaki işbirliği seviyesine dönmesini beklemek gerçekçi olmaz. Aradan geçen zamanda karşılıklı güven çok aşındı, iki tarafta da ilişkilerin aleyhinde güçlü kamuoyları oluştu, bölgesine entegre olma yönünde ciddi adımlar atan İsrail Türkiye’ye eskisi gibi ihtiyaç duymuyor ve ne İsrail’de ne Türkiye’de ilişkiye sahip çıkacak bir kurum mevcut.
Dolayısıyla ilişkilerin normalleşmesi konusunda kısa vadede fazla beklenti içinde olmamak, uzun vadede ise gerçekçi bir temelde ve daha geniş tabanlı olarak yeni bir ilişki inşa etmekte fayda var. Gelinen noktada enerji, sanayi, ticaret ve teknoloji alanlarında işbirliğini öne çıkaran, toplumsal etkileşim boyutunu dışlamayan, her iki ülkenin bazı konularda farklı düşünseler de birbirlerinin güvenlik çıkarlarına zarar vermekten kaçınacağı bir ikili ilişki kurgulamanın daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.
ÖZGÜR ÜNLÜHİSARCIKLI
https://www.perspektif.online/turkiye-israil-normallesmesi-ve-sinirlari/
Dıştan nasıl görünüyor olursa olsun, Türkiye’nin İsrail’le ilişkileri belli alanlarda hiç kesintiye uğramadı. Bir süredir iki ülke başkentlerinde büyükelçi bulunmuyor, ancak işler onlar olmaksızın da alışıldık zemininde devam ediyor. Ekonomik ilişkiler her zamankinden daha verimli. İstihbarat alışverişinin işbirliği düzeyinde olduğu ortak operasyonlarda görüldü. İsrail cumhurbaşkanı Isaac Herzog Türkiye’yi ziyaret etti, Ankara’da en üst düzeyde karşılandı. Dışişleri bakanı Çavuşoğlu İsrail’e gitti, AK Parti’nin itibar ettiği medya bunu ‘tarihi ziyaret’ olarak duyurdu.
Ne eksik kaldı? Büyükelçiler mi? SETA’da dış politika araştırmaları direktörü görevinin sahibiyken Dışişleri Bakanlığı’na stratejik araştırmalar merkezi müdürü olarak geçişi sağlanmış Birol Ulutaş’ın Tel Aviv’e büyükelçi gönderileceği iki yıl üst üste -2020 ve 2021’de- haber konusu olmuştu.
Tek sorun, İsrail’in ülkenin başkenti olarak Kudüs’ün tanınmasını ve büyükelçiliğin de oraya taşınmasını istemesiydi. O sorunun da Herzog’un Ankara ziyareti sırasında çözüldüğü anlaşılıyor.
İktidarın destekçileri arasından bu yeni gelişmeden çeşitli gerekçelerle rahatsızlık duyacaklar çıksa bile, konunun iki yıl önce isim de verilerek gündeme gelmiş olması, onları da bu gelişmeye fikren alıştırmıştır.
Lafı fazla uzatmayayım, İsrail’le ilişkilerin yeniden büyükelçilik düzeyine yükseltilmesinde fazla şaşılacak bir yön bulunmuyor.
Fehmi Koru
Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesinden sonra lehimize sonuçlar üretebilmek için neler yapmalıyız? Bu soru, oldukça kritik bir konum işgal ediyor. Kuşkusuz, ikili ilişkilerin normalleşmesinde her iki ülke için de avantajlar hesaplanabilir. Lakin Türkiye’nin bu normalleşmeden elde edebileceklerinin / uygulayacağı yöntemlerin envanterine yönelik zihin jimnastiği yapmak özellikle faydalı olabilir. Madde madde gidelim:
Dr. Ceyhun Çiçekçi
https://www.yenisafak.com/dusunce-gunlugu/turkiye-israil-normallesmesi-3854255
Geniş faaliyet yelpazesine sahip, doğru ve pozitif ikili ilişkilere giriyoruz. Ancak anlaşamadığımız noktalar olduğunu, mükemmel bir evlilik olmayacağını biliyoruz.
https://www.timesofisrael.com/israels-top-diplomat-in-turkey-were-not-going-into-a-perfect-marriage/
Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Ermeni vatandaş kaymakam oldu.
Hayrettir, faşistler kıyameti koparmadılar. Adam olma yolundalar galiba.
Çocuk 27 yaşında, adı Berk Acar.
Bir Türk ve Müslüman ismiyle olabilmiş, "asıl adı" nedir acaba? Berç Acaryan falan mıdır? Cumhuriyet tarihinde dedim, çünkü Osmanlı tarihinde Ermeni bakanlarımız bile vardı.
Kaymakam, Işık Lisesi ve Bilgi Üniversitesi mezunu.
Aaa, bizden pek bir farkı da yok yani.
O da insan, o da vatandaş. O da okumuş.
Demek ki olabiliyormuş...
Öyleyse, doksan dokuz yıldır ne beklediniz?
Niçin bu insanlara "ikinci sınıf muamelesi" yaptınız? Niçin ayırdınız, niçin ötekileştirdiniz, niçin ezdiniz?
Bakınız Fedon gençliğinde hep "deniz subayı" olmak istermiş, şarkıcı olmuş.
Niçin bu insanlara başka yaşama alanı bırakmadınız?
Böyle yaptınız da Kürt ayaklanmasını mı önleyebildiniz?
Bakalım günün birinde bir Hıristiyan general, bir vali ya da bir Musevi ticaret bakanı görebilir miyiz?
Korkmayın, Türkiye Cumhuriyeti'nin süsü bozulmaz.
Tam tersine, cumhuriyet cumhuriyete benzer.
Hani demokrasi falan diyorsunuz ya...
Önce ezdiğiniz insanlarla helalleşin.
Engin Ardıç
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ardic/2022/08/19/ayiptir
Takılan tweetler
İsrail’e atanacak elçinin, yeni yetme-çiçeği burnunda bir görevli olmasından ziyade; “dışişlerinin mutfağında” yetişmesi, iki ülke ilişkilerinin tarihi arka planına hakim ve deneyimli olması gerektiğine inanıyorum; yoksa sağlıklı bir istişare ve “iletişim diplomasisi” çok zor.
https://twitter.com/remzzicetin/status/1560187357772513281
Türkiye-İsrail ilişkileri, sadece 1948 temelli alınırsa eksik kalır.
“Türk-Yahudi Tarihi”ni, İstanbul’un fethinde, Selim ve Kanuni’nin altın çağında ve sonrasında; Balkan ve Kafkas kuşağındaki “ortak acı”, “ortak çıkar” ve “tarihi paylaşımlar”, ayrıca okunmalıdır.
https://twitter.com/remzzicetin/status/1559901483520385024
Paris'te yaşadığı sırada Naziler tarafından tutuklanıp #Auschwitz ölüm kampına gönderilen ve kamptan sağ çıkamayan İstanbullu Isaac Pinto'nun doğum günüymüş bugün. Via @AuschwitzMuseum
https://twitter.com/DritaEsadi2/status/1560989339303174145
https://twitter.com/SephardicBrothe/status/1559931705422761992
Dün sahafta Yahudi bir aileye ait fotograflar buldum. Böyle aile anılarının sahaflara düşmesi çok üzücü.. şu penceredeki kadının güzelliğine bakar mısınız?
https://twitter.com/melikecapan/status/1561306476903387136
1895 yılında bugün, Korfu'da dünyaya gelen Albert Cohen, Grand Prix du roman de l'Académie française ödülünü kazandı ve edebi, diplomatik ve insani dünyalarda önemli bir figür haline geldi.
https://twitter.com/LeonSaltiel/status/1559458927091253249
https://www.bbc.com/turkce/articles/cv2pjz58875o
Rusya Yahudileri,Rusya'yı terk ediyor
Sayı hayli yüksek,binlerce
Ruslar da,Almanlar gibi Yahudi katliamı yapmışlar
Büyük Pogrom-Katliamı,1881'de yapılmış
Yahudiler"çok zeki"millet
Bir ülkeyi terk ediyorlarsa,korku duymanın yanında, o ülkenin felaketle yüzleşeceğini de bilirler
https://twitter.com/AdelinaSfishta/status/1561273997828014080
Adana’da Rafael Gilodo’nun yağ fabrikası nasıl Sabancıların Marsa’sı oldu
veya bir aile el birliğiyle nasıl yok edildi
https://twitter.com/karelvalansi/status/1559084007618498561
Yahudi mezarlığı veya Bergama (Antik Bergama).
(Etrafına acilen çit lazım...)
https://twitter.com/mchitrik/status/1559877627258732548
Seraya Şapşaloğlu. İlginç bir soyadı var. Kırım Çufutkalede doğmuş önemli bir Karay Musevisi Türkolog. 1920lerde İstanbulda yaşamış. Karayların Hazar Türklerinin soyundan geldiğini iddia etmiş. Bu sayede Nazilerin Karayları Türk kabul edip toplama kamplarına göndermdği söylenir
https://twitter.com/onderkayaistan1/status/1560942224816459777
İsrail’in Türkiye Maslahatgüzarı Irit Lillian ve beraberindeki heyet ile birlikte afet bölgelerinde temiz suya erişimi sağlayacak ve ESKİ’ye hibe edilen Nuf Filtrasyon Arıtma Üniteleri inceledik.
Bu değerli bağış için İsrail Büyükelçiliğine teşekkür ediyorum.
https://twitter.com/Y_Buyukersen/status/1560225105782898688
https://www.youtube.com/watch?v=8QH1RKIZfWQ
https://www.youtube.com/watch?v=kZJMP8qLang
https://hasturktv.net/israilin-turkiyeden-talebi-net-olmali-simetri/
https://www.odatv4.com/dunya/israil-le-normallesmenin-7-sarti-247788
https://www.youtube.com/watch?v=9QE6aXi2C8I
https://www.youtube.com/watch?v=9QE6aXi2C8I
https://www.youtube.com/watch?v=UvTCRYONkkE
https://www.youtube.com/watch?v=naopif5XhxU
https://www.kibrispostasi.com/c1-KIBRIS_POSTASI_GAZETESI/j229/a39243-yillarca-yasaklanan-bilgiler
https://hasturktv.net/tel-avivdeki-en-iyi-restoranlar/
https://www.gazeteyenigun.com.tr/sabetay-sevinin-evi
https://www.politikyol.com/spinozanin-dusunceleri-ve-mirasi-6/
https://www.indyturk.com/node/544146/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/antik-i%CC%87srailde-defin