Leon Bass, II. Dünya Savaşı´nda Buchenwald Kampının kurtarılmasına yardım eden Afrikalı-Amerikalı bir askerdi. Bass savaşın ertesinde bir eğitimci, sivil haklar aktivisti ve Siyah-Yahudi birliğinin savunucusu oldu.
NPR (National Public Radio) tarafından yapılan kapsamlı bir röportajda Leon, güneyde bir siyahi ve Avrupalı Yahudilerin, Amerikalı bir kurtarıcısı olarak deneyimlerinin tarihçesini anlattı.
Philadelphia’da doğup büyüyen Leon Bass, 1943’te liseden mezun oldu ve gönüllü olarak orduya katıldı. Beyaz bazı arkadaşlarıyla ‘Asker Celp Merkezi’ne gitti. Orada Leon arkadaşlarının arasında rastladığı ayrımcılıkların karşısında afalladı. Bu Leon’un ABD ordusunun, tüm siyahilere ayrımcılık yaptığını fark ettiği zamandı.
Ülkesine hizmet için hayatını ortaya koymanın, beyaz askerlerle eşit sayılması için yeterli olmadığına öfkeyle tanık oldu. Eğitim için güneyin en aşağı bölümlerine gittiğinde, yerel beyaz halk ona genellikle kötü, kılık değiştirmiş bir küçümsemeyle davrandı.
Leon, “Maçon, Georgia’da, halka açık bir çeşmeden su içmek için yeterince iyi değildim. Beaumont Teksas’ta bir restoranda yemek için yeterince iyi olmadığımı söylediler. Mississippi’de, yeterince iyi olmadığımı söyledikleri için, oturmama izin verilmeyen bir otobüste, boş koltuklara bakarak, 100 milden fazla süren bir yolculukta ayakta durmak zorunda bırakıldım” diye ifade ediyordu.
Leon savaşın sonlarına doğru, yurtdışına, Almanya’ya gönderildiğinde ‘öfkeli, genç bir siyah asker’ olduğunu söylüyor. Teğmen Leon’a iki askerin kendisiyle gelmesi söylendiğinde Weimar’da kamp kuruyordu. Toplama kampına gidecekleri söylendi. Leon bunun ne anlama geldiğini bilmiyordu.
Buchenwald’a giriş
Leon izlenimlerini şöyle dile getirdi: “Toplama kampları hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Bana verdikleri tüm eğitimlerde hiç kimse toplama kamplarından bahsetmedi. Ama 1945 yılının nisan ayında bir gün hayatımın şokunu yaşayacaktım. Çünkü Buchenwald adlı bir toplama kampının kapısından içeri girecektim. Buna hazır olmadığımı söylediğimde yalan söylemiyordum. Böyle bir duruma tamamen hazırlıksızdım. Ama o günü asla unutmam. Nisan ayının bir bahar günüydü, o kapılardan geçtim ve önümde ‘Yürüyen Ölüler’ dediğim şeyi gördüm.
İnsanları gördüm; dövülmüş, aç bırakılmış, işkence görmüş ve her şeyleri ellerinden alınmış insanları, hayatı yaşanabilir kılacak her şeyleri… Orada önümde durdular. Hepsi bir deri bir kemikti. Çukura kaçmış gözleriyle iskelet gibi yüzleri vardı. Kafaları tıraşlıydı ve yırtık pırtık, çizgili pijamalarıyla duruyorlardı. Bazıları çıplaktı. Vücutlarında yaralar görebiliyordum; bunun yetersiz beslenmeden kaynaklandığı söylendi. Bir adam ellerini uzattı. Parmakları kabuklarla örtülüydü… Birdenbire anladım ki, insanın ıstırabı sadece bana ait değil. Hem ABD’de hem de Nazi Almanya’sında gördüğüm acı, ıstırap, hepimize dokunuyor. İyi ve kötü, hepimiz ırkçılığın ve antisemitizmin, bağnazlığın, önyargının şerrinden zarar görüyoruz.”
Bu deneyim Leon’u değiştirdi. “İlk defa şimdi uğruna savaşacak bir şeyim olduğunu fark ettim. Değişim fırsatının mümkün olduğu bir ülkede yaşadığım için ne kadar şanslı olduğumun farkında olmalıydım” diyordu.
Bir Holokost eğitimcisi oldu
Savaştan sonra Leon, Philadelphia’daki üniversiteden mezun oldu; ancak siyah olduğu için yurtta kalamadı. Martin Luther King’den ilham alan Leon, ırksal adaletsizliğe duyduğu öfkeyi olumlu eylemlere çevirmeye başladı. Eğitimci oldu.
Dr. King öldürüldükten hemen sonra, Leon bir lisenin müdürü oldu. Kaostan düzen yaratması ve öfkeli siyahi öğrencilerin, şiddetin çözüm olmadığını anlamasını sağlamalıydı. Bir gün bir sınıfın yanından geçerken bir gürültü duydu; öğrenciler bağırıyor, ayaklarını sıralara koyuyor ve sigara içiyorlardı. Neler olup bittiğini anlamak için içeri girdi ve onlarla konuşmaya çalışan küçük bir yaşlı kadın gördü.
Leon kısa bir süre sonra onun, hikâyesini anlatmaya çalışan Nina Kaleska adında bir Holokost kurtulanı olduğunu öğrendi. Tüm ailesini ve birçok neslini kaybetmişti ve o hayatta kalmıştı.
Onunla bir saat boyunca konuştular. Yaşlı kadın, Leon’un Buchenwald’ı kurtarmakla ilgili hikâyesini duyduğunda,”Genç adam, söyleyeceğin çok şey var. İnsanlara Nazi Almanya’sındaki o kampta gördüklerini anlatmalısın” dedi.
Leon derhal atağa kalktı ve okulundaki öğrencilerle, Buchenwald’ı özgürleştirme konusunda konuşmaya başladı. Deneyimini paylaşmak öğrencilere daha gerçekçi geldi ve Nina Kaleska gibi hayatta kalanların ifadelerini dinlemeye daha hazır oldular.
Leon ‘Holokost Eğitimi Programı Okulu’nda o kadar başarılı oldu ki, ülkenin dört bir yanındaki diğer eğitim kurumlarında da konuşmaya başladı. Irkçılık ve Holokost konusunda tanınmış bir öğretim görevlisi oldu. Leon’un hem zulmün kurbanı hem de zulmün tanığı olarak benzersiz bakış açısı izleyicileri büyüledi. Leon siyahi ve Yahudi topluluğu arasında bir köprü oldu. Her ırktan binlerce öğrenciye tanık oldukları hakkında konuşarak, Holokost hakkında bilgileri olan yeni nesiller yetiştirdi.
Leon, eleştirmenlerce beğenilen bir belgesel olan ‘Liberators: Fighting on Two Fronts in II World War’da yer aldı. 2015 yılında 90 yaşındayken yaşama veda etti.
Kötülüğe karşı eğitici olan Leon Bass yeni nesillere tanıklıklarını aktardığı için insanlık adına bir kahramandır.
Kaynak: Accidental Talmudist-Wisdom For All