TENİSTE YENİ DÖNEM - 3 büyükler ve Serena out

İgal MEVORAH Spor
14 Eylül 2022 Çarşamba

Pazar günü dört grand slam’den biri olan ve 2019’dan bu yana erkeklerde üç büyüğün (Roger Federer, Rafael Nadal, Novak Djokovic) kazanamadığı tek grand slam Amerika Açık tamamlandı. Kadınlarda İga Swiatek ipi göğüslerken, erkeklerde 19 yaşındaki Carlos Alcaraz ilk grand slam’ine ulaştı ve bu alandaki en genç tenisçi oldu. Bu Amerika Açık, 2003’ten sonra ilk defa üç büyüğün ve Serena’nın çeyrek final ve sonrasında yer almadığı ilk turnuvaydı. Yani bir nevii, 19 senedir süregelen dominasyonun bitiş sinyallerinin en ağır görüldüğü turnuva oldu. Acaba yeni nesil artık yola çıktı mı? 

TENİSTEN BİR SERENA GEÇTİ 
Serena Williams… Dile kolay. Dünyanın açıl dönemde en çok grand slam kazanan tenisçisi. 23 grand slam, toplamda 319 hafta WTA sıralaması birincilik, 40 yaş ve bir evlat. İşte Serena, bütün bunları hayatına, hayatımıza sığdırdı. Geçtiğimiz hafta son grand slam’ini kendi evine oynadı ve tenis dünyasından bir Serena geçti. Bir daha öylesi gelir mi tabii bilinmez, fakat Serena bir karakterdi, bir divaydı. Onun başarılarıyla beraber büyüdüğüm için o kadar şanslı hissediyorum ki… Kırk yılda bir gibi bir dönemi daha sonlandırdık. Serena’dan boşalan dominasyonu kadınlarda kim sürdürebilecek? Bir var olan bir yok olan Osaka mı, Amerika Açık’ta ilk turda elenen geçen senenin şampiyonu Raducanu mu? Sanki, Serena’yı arayacağız gibi… 

ÜÇ BÜYÜKSÜZ FİNALLER ETABI
Söylediğim gibi, 2003’ten bu yana ilk defa çeyrek final ve sonrasında üç büyük oyuncudan hiçbiri yer almadı. Peki neredeydi üç büyük? 
Roger Federer yaşından da ötürü uzayan sakatlığı nedeniyle riske girmek istemedi ve kendisini ilerideki turnuvalara saklamayı tercih etti. Novak Djokovic ise aynı Avustralya Açık’ta başına geldiği gibi COVID-19’a karşı aşısız olduğu için Amerika’ya giriş yapamadı. 
Rafael Nadal ise 4. turda daha önceden de hayatını gazeteye taşıdığım Francesc Tiafoe’ye boyun eğerek turnuva dışında kaldı. 
Her ne kadar olamama sebepleri birbirlerinden farklı olsa da, sonuç olarak, çok uzun zaman sonra üç büyüksüz bir final etabı izledik. Güzel miydi, yoksa hüzünlü müydü? Sanırım bu kişiye göre değişebiliyor fakat yine de yeni jenerasyon tenisçilerin böyle bir zafere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. ‘Bölüm sonu canavarı’nın en nihayetinde yenilebilir olduğunu görmeleri onlara özgüven verecektir. Finalde karşılaşan Carlos Alcaraz ve Casper Ruud, sırasıyla 1. ve 2. sıraları alarak erkekler tenis sıralamasında adeta bir devri kapatmak için kapıları iyice itmeye başladılar. Yine de üç büyüklerin sağı solu belli olmaz, öldü dersin bir bakarsınız cenazenizi kışıyorlar deyimi onlar için doğru olacaktır sanırım. 

TIAFOE ATEŞİ YAKTI
Francesc Tiafoe belki de kimsenin yapabileceğine bile inanmadığı bir şeyi başararak, Rafael Nadal’ı 4. turda saf dışı bıraktı. Maç boyunca fiziki olarak Nadal’dan daha kuvvetli gözüken Tiafoe, Nadal’ı her zamankinden daha zayıf bulmuşken affetmedi ve yeni jenerasyonun ateşini yaktı. Fakat ben yine de üç büyüğün hala söyleyecek sözü olduğunu ve en az üç grand slam daha kazanacağını düşünüyorum. Unutulmamaladır ki, bu üçlüyü her seyrettiğimiz an bir lütuf ve keyif. Umalım da daha izleyebilelim. Peki üç büyükleri bir daha nerede izleriz? 

EN EFSANE LAVER CUP GELİYOR ! 
Her sene yapılan ve tenis takvimine eklenen Laver Cup’ta, dünya ve Avrupa ismiyle iki farklı takım kuruluyor. Her takımda (Avrupa vatandaşları Avrupa takımında, geri kalan ülke vatandaşı oyuncular ise dünya takımında oluyor) altı oyuncu bulunuyor. Bu iki takımdaki oyuncular oluşturulan takvime göre birbirleriyle bazen tekli bazen de iki kişi olacak şekilde double maç yapıyorlar. Ve inanılmaz keyifli bir görsel şölen ortaya çıkıyor. İşte bu sene, 23-25 Eylül arasında Londra’da gerçekleştirecek Laver Cup’ta üç büyük oyuncu da Avrupa takımında olacak. Yani, üçünü beraber izleyebileceğimiz harika bir fırsat. Umarım ben de yerinden takip edip fotoğrafları ve gözlemlerimi aktaracağım…. 
Üç büyük oyuncu tenisin şansıdır, her vaktinden keyif almalı… 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün