•İsrail bu aile bağlantısını da kullanarak ama daha da önemlisi ulusal çıkarları açısından her iki ülkenin de diğerini yok sayamayacağı olgusuna dayanan ilişkilerin yumuşaması ve geliştirilmesi çabası Türkiye ve İsrail´in milli menfaatleri açısından başlatılmıştır. Türkiye açısından buradaki temel nokta, ideoloji ve İslam dayanışmasına devam mı edeceği yoksa hem dış politikada hem ekonomik olarak ciddi bir kriz yaşayan bir ülke olarak sıkışmışlığını aşmanın yolunu mu arayacağıdır. Aslında bu sene başlatılan karşılıklı ziyaretler Türkiye´nin ikinci yolu tercih ettiğini göstermektedir. UMUT UZER - https://www.uikpanorama.com
Bu Haftanın “Takılanlar”ı
Kongre seçimleri öncesinde Türkiye’ye karşı Yunanistan ve Ermenistan lobileri hem ayrı ayrı hem de birlikte tutum alıyorlar. Sıcak gündemlerinde F-16 modernizasyon programına izin verilmemesi, ya da Yunanistan’a (buna PKK’yı ekleyenler de var) bağlanması için Biden’a baskı kuruyorlar. Biden açısından hayranı olduğu Yunanistan yolu daha açık ama Erdoğan’ın BM konuşmasındaki yumuşama çağrısının onlara yeteceğini sanmıyorum.
İsrail ile aralar kötüyken bu ikiliye İsrail lobisi de dahil oluyordu. Erdoğan’ın kendisiyle sık görüştüğü için “dostum” dediği Donald Trump döneminde Türkiye’nin F-35 programından çıkarılıp yaptırım listesine alınmasında İsrail lobisi de etkili olmuştu.
Şimdi ilişkiler düzeltilmeye çalışılıyor. Az önce bahsettiğimiz görüşmelerden hemen önce İsrail’den Ankara Maslahatgüzarı İrit Lilian’ın Büyükelçi olarak atandığı haberi gelmişti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 18 Ağustos’ta “Ama Filistin’in haklarını savunmaya devam edeceğiz” eklemesiyle, Türkiye’nin de büyükelçi atayacağını söylemişti; eli kulağındadır.
Erdoğan’ın 2023 seçimleri için çok ihtiyaç duyduğu dış kaynak doğrudan İsrail’den gelmeyebilir. Ama İsrail’den gelecek olumlu sinyallerin Avrupa ve ABD’de mali çevreleri Erdoğan’dan yana hareketlendireceği söylenebilir.
Murat Yetkin
https://yetkinreport.com/2022/09/21/bidena-giden-yol-israilden-mi-geciyor-yunanistandan-mi/
Erdoğan, Türk Evi’nde bir gün önce de Amerikan Yahudi Toplumu Çatı Kuruluşları temsilcilerini kabul etti. Temasları kapsamında Dünya Yahudi Kongresi Başkanı Lauder ile ayrı bir görüşme yaptı. Erdoğan’ın kabulünde Amerikan Yahudi Kuruluşları Başkanları Konferansı Başkan Yardımcısı Malcolm Hoenlein, New York Yahudi Toplum İlişkileri Konseyi Başkanı Gideon Taylor, Etnik Anlayış Vakfı Başkanı Haham Marc Schneier, Amerikan Yahudi Kongresi Başkanı Jack Rosen, İnkârla Mücadele Ligi Onursal Direktörü Abraham Foxman, Amerikan Yahudi Kuruluşları İcra Kurulu Başkanları Konferansı Başkanı William Daroff, Türk Yahudi Toplumu Eşbaşkanları İshak İbrahimzadeh ile Erol Kohen’in de aralarında bulunduğu çok sayıda çatı kuruluş temsilcisi yer aldı. Bu kurumlar Türkiye ile İsrail arasındaki yakınlaşmayı memnuniyetle takip ediyor ve bütünüyle destekliyor.
Bu listenin çok ilginç bir yönü daha var. Yahudi toplum kuruluşları dışarıdan bakıldığı kadar homojen değil. Aralarında ciddi görüş ayrılıkları ve rekabet de var. Bu listedeki örgütler arasında asla bir araya gelmeyenler söz konusu. Bana kalırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu kadar karşıt görüşteki yapıları bir araya getirmiş olması büyük bir başarı. Gerek Yahudi örgüt temsilcileri gerekse İsrailli diğer isimlerle yaptığım görüşmede hepsinin ortak mesajı Türkiye sevgisi ve ilgisi oldu.
Hakan Çelik
https://www.posta.com.tr/yazarlar/hakan-celik/new-yorktaki-en-onemli-gelisme-2562371
Bu seneki buluşma, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerde yaşanan normalleşme adımları nedeniyle çok daha önemli. Tel Aviv-Ankara yakınlaşmasının ABD’deki etkin Yahudi lobisinin yaklaşımına da yansıması beklenebilir. Türkiye; Ermeni ve Rum lobilerinin karşı çabalarını yoğunlaştırması nedeniyle özellikle Amerikan Kongresi’nde çok sıkıntılı bir dönem yaşıyor.
Yahudi lobisi geçmişte Türkiye aleyhindeki pek çok karar tasarısının engellenmesini veya yumuşatılmasını sağlamıştı. Uluslararası sanat çevrelerinde saygı gören, başarılı Türk piyanist Renan Koen’in ABD’de Türkiye’nin Kültür Ataşesi olarak görevlendirilebileceğini duymuştum. Keşke böyle bir adım gelebilse.
Renan Koen’in, donanım ve çalışmalarıyla bu göreve çok yakışacak bir isim olduğuna inanıyorum. Diğer taraftan Ankara’nın böyle bir kararı, Türkiye’nin dini ve kültürel çeşitliliğinin üst seviyede idari kadrolara yansımasını göstermesi bakımından da dikkat çekici olur.
Hakan Çelik
https://www.posta.com.tr/yazarlar/hakan-celik/erdogan-new-yorkta-diplomasi-maratonunda-2561704
İlişkiler normalleşirken, diyelim ki İsrail’le karşılıklı büyükelçiler atanırken, üstelik de zamanında normal olmayan durumdan şikayet edilmişken, iktidarı geçmişteki sözleriyle eleştirmek, siyasetin eksenine geçmişin hata olan “doğrularına” oturtmak, bugünü o güne bakarak yargılamak, şimdi atılan bir adımın atılmaması gerektiğini aracıları vasıtasıyla bile olsa ima etmek bence iktidardan çok bir bütün olarak muhalefeti yorar. Türkiye’nin o kadar çok sorunu varken çözülenlere odaklanmak siyasi enerji kaybına yol açar…
Mensur Akgün
https://www.karar.com/yazarlar/mensur-akgun/olumluyu-olumsuzlamak-1594196
Bu görüşmeye dair yazılan perde arkası haberlerden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu buluşmada Yahudi toplumu temsilcilerine “İsrail’e gideceğini” söylediğini biliyoruz. Hoenlein, “Öncelikle bazı bakanların özellikle de Enerji Bakanı’nın İsrail’e gidebileceğini, sonrasında kendisinin iade-i ziyaret yapacağını söyledi” ifadelerini kullandı. (İsrail Cumhurbaşkanı İzak Herzog geçen Mart ayında Türkiye’ye gelmişti.)
Yahudi temsilciler, Filistinli örgüt Hamas’a yönelik hassasiyetlerini de masaya koydu. Hoenlein, “Biz Hamas’ın Türkiye’deki mevcudiyetinden duyduğumuz rahatsızlığı ilettik. Bazı arkadaşlarımız resimler gösterdi, Hamas’ın Türkiye’deki varlığının bu yapıya bir ‘güvenli bölge’ yarattığını ve buradan yönlendirildiğini söyledi. O da kendisinin tüm taraflarla konuşabildiğini ve bunun süreçlere yardımcı olduğunu anlattı. Hamas’ın Türkiye’den yönlendirilmediğini düşünüyor” dedi. Peki bu kez İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkiler uzun vadeli olabilecek mi? Yahudi temsilciler de bu soruya net bir cevap veremiyor. Hoenlein “Umuyoruz. Emin olamıyoruz” demekle yetiniyor.
Deniz Kilislioğlu
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/deniz-kilislioglu/yahudi-toplumuyla-gorusme-6830365
Türkevi’nde Dünya Yahudi Kongresi (WJC) Başkanı Ronald Lauder’i kabul etti. Cumhurbaşkanı yine aynı yerde Amerikan Yahudi Toplumu Çatı Kuruluşları Temsilcilerini misafir etti.
Lauder, WJC’nin başkanlığına yeni seçildi sayılır. Eski başkana göre daha etkin olduğu dikkat çekiyor.
Bu yapılanma dünyanın dört bir yanındaki Yahudi cemaatlerinin öncülüğünü üstleniyor. Başka bir ifadeyle dünya ölçeğinde bir lobi gücüne sahip.
Cumhurbaşkanının bu temasları ve Türkevi’nde dünyaya verdiği mesaj, kuşkusuz Türkiye’nin “yeni dünya”daki yeriyle ilgili.
İsrail’le ilişkilerin normalleştirilmesi ve diplomatik temsil krizinin çözülmesi de bu sürecin bir parçası.
Esasen bu normalleşmenin sinyalleri, Türkiye-Azerbaycan ittifakının zirveye ulaştığı Karabağ Zaferi’nde, aynı güç dengesinde İngiltere ve İsrail’in de yer almasıyla ortaya çıkmıştı.
Gelişmelere bakılırsa devam da edecek.
Nasuhi Güngör
https://www.haberturk.com/yazarlar/nasuhi-gungor/3522163-en-bati-daki-asyali
“Ortadoğu ülkeleri çatışma ve karmaşa sarmalı içinde cebelleşir ve karşılaştıkları istikrarsızlık ekonomilerini daha da kırılgan hale getirirken İsrail, gelişmesini sürdürdü, gücünü pekiştirdi. İzleyen yıllarda İran’ın tehdit olarak görüldüğü bir arka planda, ABD’nin de desteğiyle İsrail, Arap normalleşmesinin önü açıldı. İsrail, Arap ülkeleri arasında Filistin dayanışmasını kırarak, birçok Arap ülkesinin kendisiyle diplomatik ilişkiler kurmasını sağladı. Türkiye ise tam aksi yönde İsrail ile ilişkilerinde Tel Aviv’e yıllardır büyükelçi göndermeyerek diyalog kanallarını sınırlandırdı; İsrail ile geleneksel ilişkilerimizde maalesef referans noktası haline getirildiği görülen Hamas bile, İsrail ile belirli bir diyaloğa girerken Türkiye geride kaldı. Oysa, İsrail ile ilişkilerimiz bize Arap ülkeleri nezdinde ağırlık ve saygınlık kazandıran bir husustu. Araplar kendi ilişkilerini tesis etmeye başlarken biz bunun da gerisine düştük.”
Emekli Büyükelçi Tunç Üğdül
Yüce Bayramlar, gerçekte, üzüntülü ve kendimizi alçaltıcı pişmanlık günleri olarak değil, "geri dönüp", Tanrı ile olan ilişkimizi yeniden ateşlediğimiz önemli ve ciddi bir fırsat zamanı olarak algılanmalıdır.
Tanrı'nın bize en yakın ve en ulaşılabilir olduğu bu özel zamanda, gerçek değerlerimizle bağdaşmayan hareketlerimizden dolayı üzüntü duyduğumuz ve kendimizi yeniden O'na adayacağımız konusunda O'nun güvenini tazeleriz.
Hareketlerimizi iyileştirme ve O'na dönme konusunda söz vererek ruhlarımızı Tanrı'ya yakınlaştırırız.
İşte o zaman bu bayramların kendimizi değerlendirmek için neden bu kadar kritik olduklarını ve bu günlerde neden içten olmamız gerektiğini anlayabiliriz.
Tanrı'ya ve O'nun kutsal yollarına düzgün bir biçimde dönebilmek için önceliklerimiz ve dikkatimiz manevi değerlerle kesişmelidir.
Roş Aşana ve Yom Kipur'da dikkatimizi Tanrı'ya ve O'nun bizden beklentilerine yöneltiriz.
Geçmişteki hatalarımızdan duyduğumuz samimi pişmanlık hisleriyle bu günler, ağırbaşlı olmalarına rağmen, üzüntülü günler değildirler.
Roş Aşana ve Yom Kipur kendimizi geliştirebileceğimiz ve yeni bir başlangıç yapabileceğimiz neşe günleridir.
Bizim için gerçekten önemli olana dönebilmek için ikinci şansların bulunduğunun yıllık hatırlatmalarıdırlar.
Hepimiz, Tanrı ile olan ilişkimizin yakın ve el üstünde tutulduğu, kutsanmış tatlı bir yeni yıl için yazılalım, imzalanalım ve mühürlenelim.
Rav Mendy Chitrik
Orta Doğu'da yeni bir dönemi başlatan Abraham Anlaşmalarının üzerinden iki yıl geçti.
İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arasındaki diplomatik ilişkileri normalleştiren Abraham Anlaşmaları, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'da düzenlediği resmi bir törenle 15 Eylül 2020’de imzalandı. Bu normalleşme adımları aynı yıl içerisinde genişleyerek Fas ve Sudan’a da ulaştı. Bu diplomatik atılımların gerçekleşmesinde İsrail’in ekonomik açıdan güçlü bir ülke olması ve katılımcı ülkelerin ABD ile daha yakın ilişkiler içerisinde bulunma umutları en önemli etken oldu.
Beklendiği üzere bu normalleşme, anlaşmaya imza atan ülkelere güvenlik, ekonomi, bilim ve kültür alanlarındaki büyük değişimlerden yararlanma şansını sundu. Bu şansı değerlendiren Abraham Anlaşmalarına taraf ülkeler, özellikle ekonomik alanda ortak çıkarları önceleyen yeni iş birliklerine adım attı. Geçtiğimiz 2 yılda İsrail, anlaşmaya taraf ülkelerin her birinde diplomatik temsilcilikler açtı. Bu ülkeler ile ulaşım, yenilenebilir enerji, savunma, sağlık, siber güvenlik, tarım, sulama, turizm ve tıp gibi alanlarda bir dizi anlaşmalar imzaladı. Tüm ülkelerden bakanlar ve önde gelen iş insanları karşılıklı resmi ziyaretler gerçekleştirdi. İş birliğine dayanan ekonomik girişimler, Abraham Anlaşmaları ülkeleri ile İsrail’in ticaret rakamlarında çarpıcı bir artış sağladı. Atılan tüm bu adımlarda İsrail ve BAE arasındaki dinamik ilişkiler en dikkat çekici unsur oldu.
...
Normalleşmenin bölgeye yansımaları Ürdün ve Mısır’ı, İsrail ile donuk olan ekonomik ve siyasi ilişkilerini yeniden canlandırmaya yöneltti. İsrail ve Mısır ekonomik ve ticari bağları derinleştirme konusunda görüşmeler gerçekleştirdi. İsrail ile Mısır arasındaki anlaşmaların geliştiği alanlardan biri enerji sektörü oldu. İsrail, Ürdün üzerinden Mısır’a gaz ihracatını onaylayarak bölgesel enerji bağlarını derinleştirdi. Bu durum ileride BAE’nin dahil olacağı bir bölgesel enerji entegrasyonunun Avrupa gibi büyük pazarlara genişlemesine fırsat sunabilir. Ayrıca jeopolitik konumu ile ön plana çıkan ve enerji üssü olma konusunda geleceğin ülkesi olarak anılan Türkiye’nin, yakın zamanda BAE ve İsrail ile ortak projeler yapmasının önü de açılabilir.
Şerife Akıncı
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/ikinci-yilinda-abraham-anlasmalari-ve-gelinen-nokta/2691849
lk olarak vurgulanması gereken nokta, tarih boyunca Türkiye-İsrail ilişkileri inişli çıkışlı bile olsa, İsrail’i, kurulduktan bir yıldan az bir süre sonra Mart 1949’da tanıyan Türkiye’nin bu ülke ile ilişkilerini hiçbir zaman tamamen kesmediği olgusudur. Zaman zaman Tel Aviv’deki Türkiye Büyükelçiliği’nde temsil derecesi düşürülmüş ve halihazırda olduğu gibi büyükelçi yerine maslahatgüzar görev yapmış olmasına rağmen, büyükelçilik daima açık tutulmuştur. Öbür taraftan Türkiye’nin Kudüs Başkonsolosluğu İsrail’in 1980 yılında çıkardığı Kudüs yasası sebebiyle kapatılmış, ancak 1992 yılında tekrar açılmıştır.
Aslında, İsrail 14 Mayıs 1948’de kurulduğunda, Türkiye’nin bu yeni devlet hakkında endişeleri vardı. Temel mesele, İsrail’in kurucu liderliğinin köklerinin Rusya ve Polonya gibi komünist devletlere dayanmasıydı. Halbuki birçoğu, daha bu devletler komünist olmadan Filistin’e göç etmişlerdi. Mesela İsrail’in kurucu başbakanı David Ben Gurion, Osmanlı idaresindeki Filistin’e 1906 yılında göç etmişti.
Dolayısıyla, Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında Türk devlet adamları ve hatta basını İsrail’in komünist bir devlete dönüşebileceği endişesi taşıyordu ancak, bu kısa sürede sona erdi ve yukarıda ifade edildiği gibi Türkiye, Yahudi devletini kısa zaman içinde tanıdı. Daha sonra 1950’li yıllarda Ben Gurion’ın Çevre Paktı adını verdiği gizli ittifaklar zincirine dahil olan Türkiye ile İsrail, askeri ve istihbari ilişkiler ağı ördüler. 1960’larda Türkiye, Arap dünyasına ve Afrika’ya açılım yaptığı için ilişkilerin yoğunluğu azalsa da 1990’lar ile İsrail-Türkiye ilişkilerinin altın çağı başladı. Askeri, diplomatik, kültürel, ekonomik ve eğitimsel boyutları olan derinlikli ve neredeyse stratejik diyebileceğimiz ilişkiler, 1992 yılında İspanya ve Portekiz Yahudileri’nin (Sefarad Yahudileri) Osmanlı İmparatorluğu’na gelişlerinin 500. yılı dolayısıyla düzenlenen törenlerle pekiştiriliyordu. Nitekim, şimdiki İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un babası olan dönemin cumhurbaşkanı Chaim Herzog 1992 yılında Türkiye’yi ziyaret edip bu törenlere katılmıştı. Dolayısıyla, İsrail bu aile bağlantısını da kullanarak ama daha da önemlisi ulusal çıkarları açısından her iki ülkenin de diğerini yok sayamayacağı olgusuna dayanan ilişkilerin yumuşaması ve geliştirilmesi çabası Türkiye ve İsrail’in milli menfaatleri açısından başlatılmıştır. Türkiye açısından buradaki temel nokta, ideoloji ve İslam dayanışmasına devam mı edeceği yoksa hem dış politikada hem ekonomik olarak ciddi bir kriz yaşayan bir ülke olarak sıkışmışlığını aşmanın yolunu mu arayacağıdır. Aslında bu sene başlatılan karşılıklı ziyaretler Türkiye’nin ikinci yolu tercih ettiğini göstermektedir.
Bu arada şunu ifade etmek gerekir ki yakınlaşmanın başlatılabilmesi için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, yerini Naftali Bennett’e bırakması da bir rol oynamıştı. 2021-2022 arası kısa bir dönem Başbakan olan Bennett, her ne kadar Netanyahu’dan daha sağ kanatta yer alan bir siyasetçi olsa da bu değişiklik yeni açılımlara imkan sağladı. Öbür taraftan, İstanbul’daki İsraillilere İran unsurları tarafından saldırı yapılacağına dair İsrail tarafından yapılan uyarılar, her iki ülkenin güvenlik birimlerinin iş birliği sonucu bertaraf edildi. Bu da iki tarafın birbirine güvenlerini artırmış görünüyor.
Umut Uzer
https://www.uikpanorama.com/blog/2022/09/05/tr-isr-2/
Takılan tweetler
Bugünkü yazımı ve gazete linkini paylaşıyorum ➡️https://gazeteikinciyuzyil.com/20220921/
https://twitter.com/TulinDaloglu/status/1572438710435872771
Türk Kurtuluş Savaşı'nda(1919-1922) Musevi Yetimleri İzmir-1923 /
Kaynak: Yahudi Halkı Müzesi-Tel Aviv
https://twitter.com/djtlizmrktphnsi/status/1569612538786070528
Memlekette antisemitizm yapılmadan kimse meramını anlatamıyor. Biri Erdoğan Yahudilerle görüştü diyor beriki Muhalefetin Yahudi ataları olduğunu iddia ediyor. Ne ucuz siyaset ne ucuz vicdan. Çünkü Yahudi'nin siyasette olmaya hakkı yok, Yahudi'nin varlığını gösterme hakkı yok(!)
https://twitter.com/muradcobanoglu/status/1572253908302712832
Bir kez daha soluk karelerin Edirne'sine uzanıyor, bir asrı geride bırakmaya hazırlanan Edirnelilerin arasına karışıyoruz...
Bu kez karşımızda, Toledo ailesi...
https://twitter.com/birvakitler1/status/1572938083619700736
Huzur içinde yat Ed Mosberg. Nazi ölüm kamplarından sağ kurtularak Holokost kurbanlarının en güçlü savunucusuydunuz. Sizi tanımak ve Auschwitz/Birkenau ziyaretinizde size eşlik etmek benim için bir onurdu. Hafızanızda “Bir Daha Asla” diyoruz.
https://twitter.com/DavidM_Friedman/status/1573009942201749509
Varşova Gettosu Ayaklanması'nda, yakın bir ölümle karşı karşıya kalan Yahudiler, Nazilere karşı birkaç silah ama büyük bir güçle savaştı.
IDF Genelkurmay Başkanı bugün Varşova'daki bir anma töreninde bu kahramanları selamladı.
Yahudi halkı bir daha asla savunmasız kalmayacak.
https://twitter.com/IDF/status/1572228906421198848
Dünyanın dört bir yanına dağılmış Yahudi cemaatinin Hz. Süleyman Tapınağı’nı aydınlatan 7 kollu şamdanı Menora’nın işgal edilen Roma’dan Kudüs’e, oradan Bizans’a uzanan yolculuğu. Efsane odur ki, Menora halen İstanbul-Pera’da bir ulu ağacın gölgesinde medfun bulunmaktadır.
https://twitter.com/AliCaatay/status/1573233034593468418
Bursa'nın inanılmaz 16. yüzyıl Geruş Sinagogu. "Gerush" (גירוש) kelimesi İbranice'de sürgün anlamına gelir - 1492'de Sefarad Yahudilerinin İspanya'dan kovulmasına atıfta bulunur. Günümüz Yahudi cemaati #Bursa , buraya yerleşen Sefaradların torunlarından oluşur.
https://twitter.com/kenancruz/status/1572231333635661824
@lonah_salpeter , #Israel 🇮🇱 Şampiyon, #Münih2022 Avrupa Atletizm Şampiyonası 10.000m 🏃🏽♀️ 'de ikinci madalyasını kazandı. 🥇’yı 🇹🇷 #YaseminCan aldı. Birlikte çok uzağa gidebiliriz!
Fotoğraf Matthias Schrader /AP
https://twitter.com/iritlillian/status/1559408270359543808
Geçmişte aile büyükleri uzun yıllar Gelibolu’da yaşamış olan ve İsrail’den gelen Tal Ruso, Belediye Başkanımız Özacar’ı ziyaret ederek, Gelibolu Musevi Mezarlığındaki çalışmaları için teşekkür etti. Başkanımız da nezaket ziyareti ve hediyesi için konuğuna ayrıca teşekkür etti.
https://twitter.com/gelibolubel/status/1571840969284141057
Yahudi kadınlar sinagogda Roş Aşana duasında, Iran 1974.
https://twitter.com/HistoricalJW/status/1573990771371511809
Ağa Takılanlar Öneriyor”
https://www.bbc.com/turkce/articles/c727k09y3l2o
Zincirleme Antisemitizm tamlaması. Yahudi ile kimse konuşamaz, kimse çalışamaz, kimse iş yapamaz, kimse fotoğraf çektiremez. Neden: "çünkü Yahudi içten pazarlıkçı, gizli hesaplar yapandır" altı metni var bu görsellerin her birinde.
https://twitter.com/muradcobanoglu/status/1572596901572386816
Türkiye’de kimse Yahudi’nin üzerine basmadan siyaset yapamıyor mu, Varank’ı eleştirebilecek binlerce konu varken antisemitizme başvurmak kadar adice bir oyun yoktur. Yazıklar olsun bu siyasete yazıklar olsun! Üstelik de fotoğraftaki kişi Türkiye’de yaşayan bir din adamı. Yazık!
https://twitter.com/muradcobanoglu/status/1572523364614545408
500 sene önce geldim ben bu ülkeye
Dedem Atatürk'ün naașı geçerken düğmesini söküp atanlardan
Dayımı hiç tanımadım askerde vefat etmiş
Atatürk'ün okulu Ișık Lisesinde okudum ben
Tam 6 defa yurt dışına yerleştim geri döndüm
Burada yaşamaktan bolca şikayet eder yine dönerim
3 pasaportum var ama hep ben Türküm derim, aklımın ucundan başka ülke vatandaşı olduğumu söylemek geçmedi hiç
10 Kasım'da ayağa kalkarım saat tam 9.05 de
Okul hayatım boyunca andımızı okudum her sabah, bir kez şikayetçi olmadım
Kızım 29 Ekim gosterisinde şiir okudu gurur duydum
Kimse bana kendi ideolojisi üzerinden hangi vatanı seçecegimi öğretmesin!
Benim ırkım yahudi vatanım Türkiye Cumhuriyeti!
Sürekli bıktım Yahudileri düşmanlaştırmalarından
https://twitter.com/iriscibre/status/1572617918055079936
https://ayam.com.tr/rapor/israil-raporu-21-31-agustos-2022/
https://www.indyturk.com/node/556076/t%C3%Bcrki%CC%87yeden-sesler/podcast-antik-i%CC%87srailin-di%C4%9Fer-dinlere-meydan-okumas%C4%B1
https://www.youtube.com/watch?v=ccS_N_Koiok
Türkiye'de Yahudi nüfusu ne kadar? Türkiye'nin yönünü belirleme sürecini nasıl etkilediler? Filistin sorununa bakışları nasıl? Her eleştiri anti-semitizm mi? Darbe süreçlerinde ne yaptılar? 12 Eylül darbesine nasıl baktılar? Türk Yahudileri hangi siyasi partilere yakın oldular? 27 Mayıs'tan 28 Şubat'a darbelere nasıl baktılar?
Gerçek Fikri Ne'de Eren Eğilmez sordu; Araştırmacı Rıfat Bali yanıtladı.
https://www.youtube.com/watch?v=Icrsua-tYsA
İsrail, ekonomik gelişim önceliklerinin yüksek teknoloji, hizmetler ve enerjiye yönelmesinin etkisiyle ülkemizin rekabet gücüne sahip olduğu birçok sektörde ithalatçı konumunda. Yerel sanayisi büyük ölçüde yüksek teknolojiye odaklanmış olan İsrail, milli gelirden araştırma ve geliştirmeye en fazla pay ayıran ülkeler arasında yer alıyor. Üretim faaliyetlerinde kimya sanayi, savunma sanayi, ilaç endüstrisi ve elmas sanayi öne çıkıyor. İsrail devletinin gayri safi milli hasılasının yaklaşık %15’ini bilişim şirketleri oluşturuyor. Vergi gelirlerinin %25’i, toplam istihdamın %10’u bu sektörden kaynaklı. İsrail borsasının en büyük 35 şirketinin 14’ü (%40) yüksek teknoloji firması. 2021 yılında yüksek teknoloji alanındaki girişimlerin değeri yaklaşık 27 milyar dolara ulaştı.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/israil-ekonomisi-ve-dis-ticareti/669928
Yahudi Yeni Yılı bu sene 25 Eylül akşamı başlıyor ve 27’si akşamı bitiyor. Yeni yılı takiben Yom Kipur (10 Tişri), yani “Kefaret Günü” geliyor. 4 Ekim gece başlayan Kipur ile yeni yıl arasında neredeyse 10 gün kadar bir zaman var. Yeni yılı takiben geçirdiğimiz bu 10 gün aslında geçtiğimiz yıl içerişinde yaptığımız hâl ve hareketleri sorgulamamız ve gözlemlememiz, sonraki sene için af dilememiz ve “Nasıl daha iyi olabilirim?” diye düşünmeye ayırdığımız bir zaman.
Her Şabat geleneksel olarak yediğimiz challah ekmeği biraz daha ince ve uzun örgülü şekildedir. Roş HaŞanah’da ise yuvarlaktır; hayatın döngüsünü temsil eder. Ekmek bu bayramda tatlı ve bal gibi bir yılın umuduyla bala batırılır. Aynısı elma için de geçerlidir, normalde tatlı olan bu meyveyi bala batırıyoruz, daha da tatlı olması dileğiyle… Tabii ki lezzetli yemeksiz de bayram seyran olmuyor. Bugüne özel olarak Antakya Yahudilerinin yaptığı bir tarifi sizlerle paylaşıyorum.
Kibbe bıl Fırın (Tepside İçli Köfte)
Malzemeler
• İnce bulgur⎮ 2 su bardağıİrmik⎮1 su bardağı
• Yumurta⎮1 adet
• Un⎮2 çorba kaşığı
• Biber salçası⎮1 çorba kaşığı
İçi için
• Dana Kıyma (Orta Yağlı)⎮300gr
• Soğan (orta boy)⎮2 adet
• Karabiber, tuz
Tarif
1. Bulguru yıkayın ve süzün.
2. İçine irmik koyarak yarım saat bekletin.
3. Üzerine yumurta, biber salçası biraz kimyon koyup iyice yoğurun.
4. Bulgurun şişmesini beklerken kıymalı harç için tavada kıymayı pişirin, iyice suyunu salıp çektikten sonra içine küp küp doğranmış soğan ekleyin.
5. Soğan da iyice piştikten sonra altını kapatın; karabiber, yenibahar ve bol ceviz ekleyerek soğumaya bırakın.
6. Yoğrulmuş bulgurun yarısı yağlanmış tepsiye incecik açın, üstüne kıymalı harç her tarafı eşit olacak şekilde yayın. Kalan yarım köfte kıymanın üstüne açın ve şekil verin.
7. Baklava deseni verilerek kesin. Üstüne sıvı yağ koyarak fırında nar gibi kızarana kadar pişirin.
Şimdiden afiyet olsun ve Şana tova umetuka!
https://nehna.org/hos-geldin-5783-bir-antakya-tarifiyle-ros-hasanah/