“Yom Kipur´un huşu ve ciddiyetinin altında aslında tek bir gerçek parıldar: Tanrı bizi, bizim kendimizi sevdiğimizden daha fazla seviyor. Bize, bizim kendimize inandığımızdan daha fazla inanıyor. Defalarca, ne kadar çok kayıp düşsek de bizden asla vazgeçmez.” (R. Lord Jonathan Sacks) Bu yıl Yom Kipur 4 Ekim Salı gün batımıyla başlayıp 5 Ekim Çarşamba yıldızlar çıkınca sona eriyor (şofar 19.05). Nazlı Doenyas
Roş Aşana ile başlayan ve kişinin her zamankinden daha yoğun olarak teşuva, tefila ve tsedaka ile Tanrı’ya yakınlaşmaya çalıştığı On Teşuva Günü- Aseret Yeme Teşuva’nın doruk noktası olan Yom Kipur’da tüm dünya Yahudileri Tanrı’ya karşı hatalarını samimiyetle itiraf eder ve bunların affedilmesi için Tanrı’ya yalvarıp dua eder. Yıl boyunca tutulan oruçlar içinde Tora’da açık olarak belirtilen tek oruç günü olan Yom Kipur, insanların samimiyet ve dürüstlükle istedikleri ve buna karar verdikleri her an daha iyiye doğru değişebilecekleri ve kendilerini geliştirebilecekleri mesajı verir.
Yom Kipur - Bizi nasıl değiştirir?
R. Jonathan Sacks zt”l, Yom Kipur’un, kendilerini buna tamamen açanlar için yaşam değiştirici bir deneyim olduğuna dikkat çeker. R. Sacks, evreni sevgi ve bağışlama içinde yaratan Tanrı’nın, bizlere sevgi ve bağışlamayla ulaştığını, bizim de başkalarını sevmemizi ve bağışlamamızı istediğini anlatır. R. Sacks’a göre, Tanrı bizden asla hata yapmamamızı istemez. Tek istediği, hatalarımızı kabul etmemiz, onlardan öğrenmemiz, onlarla büyümemiz ve elimizden geldiğince bu hatalar üzerinde düzeltmeler yapmamızdır.
Bizi kendi suretinde yaratan Tanrı, bize özgürlük verdi. İlk günah tarafından lekelenmedik, başarısız olmaya mahkûm değiliz, aksine her birimizin içinde yaşamı seçme gücü var. Hep birlikte dünyayı değiştirme gücüne sahibiz.
İnsan özgürlüğü – olduğumuzdan daha iyi olmayı seçme özgürlüğü – bir gizem olmaya devam ediyor. Bu özgürlük Tanrı vergisi olmasının yanında aslında bir kas gibidir ve onu ne kadar çok çalıştırırsak o kadar güçlü ve sağlıklı olur.
Yahudilik sürekli olarak iyi olanı seçme özgürlüğümüzü kullanmamızı ister. Yahudi olmak, akıntıya uymak, herkes gibi olmak, en az dirençle karşılaşacak yolu izlemek, çağın geleneksel bilgeliğine tapmak değildir. Tam tersine Yahudi olmak, herkesin yaşamadığı bir şekilde- Tanrı’yı hayatımızın her alanına getirecek şekilde- yaşama cesaretine sahip olmaktır. Ne zaman yesek, içsek, dua etsek veya işe gitsek, Tanrı’ya olan inancımızın bizden beklediklerinin bilincindeyiz: Tanrı'nın Yolunda, Tanrı’nın İsteği doğrultusunda yaşama ve O'nun dünyadaki elçilerinden biri olma, O’nu yeryüzünde temsil etme.
Kolektivizm dönemlerinde Yahudiler bireyin değerini vurguladılar. Bireycilik çağlarında Yahudiler güçlü topluluklar inşa ettiler. İnsanlığın çoğu cehalete terk edildiğinde Yahudilerin büyük çoğunluğu eğitimli ve kültürlüydü. Diğerleri anıtlar ve amfi tiyatrolar inşa ederken, Yahudiler okul inşa ediyorlardı. Materyalist zamanlarda inançları ile maneviyatlarını korudular. Yoksulluk zamanlarında, hiç kimse onurlu bir yaşamın temellerinden yoksun kalmasın diye tsedaka uyguladılar. Bilgeler, Avraam’a a-ivri yani ‘İbrani’ denildiğini, çünkü tüm dünyanın bir tarafta (ever ehad) ve Avraam’ın diğer tarafta olduğunu belirtir. Yahudi olmak akıntıya karşı yüzmek, hangi idol olursa olsun, hangi dönemde olursa olsun çağın putlarına meydan okumaktır.
Yahudi olmak kolay değil
Yani atalarımızın dediği gibi, ‘Yahudi olmak kolay değil’. Ancak Yahudilerin insan mirasına olan katkılarının dünya üzerindeki nüfusları ile bu kadar orantısız olmasının açıklaması da yine burada yatıyor. Kendilerinden büyük şeyler beklenen kişiler, doğaları gereği diğerlerinden daha iyi ya da daha yetenekli oldukları için değil, onlardan büyük olmalarının beklendiğini, büyüklüğe çağrıldıklarını ve bunun için teşvik edildiklerini hissettikleri için büyük olurlar.
Tora’da 613 emir vardır. Yahudi kanunu, en yüksek amaçlardan gündelik hayatın en sıradan ayrıntılarına kadar varlığımızın her yönü için geçerlidir. Kutsal metinlerden oluşan kütüphanemiz – Tanah, Mişna, Gemara, Midraş, kodlar ve yorumlar – o kadar geniştir ki hiçbir ömür bunlar üzerine ustalaşmak için yeterince uzun değildir.
Yahudilik, dünyadaki ilk affedici dindir
Yahudilik çıtayı o kadar yükseğe koyar ki, bizim tekrar tekrar düşmemiz kaçınılmaz. Bu da bağışlama olgusunun senaryoda en başından yazılı olması anlamına gelir. Tanrı, der bilgeler, dünyayı mutlak adalet özelliği altında yaratmayı amaçladı ancak dünyanın bu şekil ayakta kalamayacağını gördü. Ne yaptı? Adalete merhameti, hak edilen cezaya merhameti, hukukun katı kuralına hoşgörüyü kattı. Tanrı affeder. Yahudilik, dünyadaki ilk affedici dindir.
Yahudiliğin görkemi ve gizemi, en iyi dönemlerinde küçük bir ülkede küçük bir halk olmalarına, rakip teşkil edecek durumda olmamalarına rağmen onlara periyodik olarak saldıran çevredeki imparatorlukların zulümlerine rağmen Yahudilerin kendi kendilerinden nefret etmeye, öz saygısızlığa ya da umutsuzluğa kapılmamalarından gelir.
Yahudiliğin hikâyesi, Tanrı’nın bize olan Sevgi’sinin hikâyesidir
Yom Kipur'un huşu ve ciddiyetinin altında aslında tek bir gerçek parıldar: Tanrı bizi, bizim kendimizi sevdiğimizden daha kadar seviyor. Bize, bizim kendimize inandığımızdan daha fazla inanıyor. Defalarca, ne kadar çok kayıp düşsek de bizden asla vazgeçmez. Tanrı’nın ebedi Sevgi’sine nadiren tam olarak karşılık verebilen, ancak bu Sevgi’nin varlığından daima güç alan bir halka karşı Tanrı’nın duyduğu Sevgi’nin hikâyesi, baştan sona Yahudiliğin hikâyesini oluşturur.
R. Akiva bunu iki kelimeyle en iyi şekilde ifade eder: Avinu malkenu. Evet, Sen bizim hükümdarımızsın, her şeye gücü yeten Tanrı, kozmosun yaratıcısı, kralların kralısın. Ama sen aynı zamanda bizim babamızsın. Moşe’ye Senin adına Firavun'a: ‘Çocuğum, ilk oğlum İsrail’ demesini söyledin. Bu sevgi, bir ulusun büyük olabilmesi için geniş, nüfuz sahibi olabilmesi için güçlü olması gerekmediğine tanıklık ederek, Yahudilerin insanlık için bir umut sembolü olmalarına devam etmelerini sağlıyor. Her birimiz, özümüzden, içimizden gelen tek bir iyilik veya cömertlik ile İlahi ışığın bir ışınının insan karanlığında parlamasını sağlayabilir ve Tanrı’nın Varlığı-Şehina'nın en azından bir an için dünyamızda kendi evinde hissetmesine katkıda bulunabiliriz.
Yom Kipur, Tanrı'ya olan inancımızı ifade etmekten çok, Tanrı'nın bize olan inancının ifadesidir.”
KISA KISA YOM KİPUR
İsmi: Yom-Gün, Kipur-Kökü k-p-r Kefaret sağlamak, Yom Kipur-Kefaret Günü anlamına gelir.
Bugünün önemi: Tişri ayının 10. günü, Moşe Rabenu, ikinci On Emir tabletleri ile Sina Dağından iner ve İsrailoğulları’na Tanrı’nın onları altın buzağı günahından dolayı affettiği müjdesini verir. Bundan sonra 10 Tişri-Yom Kipur, Tora’da belirtildiği gibi ebediyen Tanrı’ya karşı yapılmış hatalar için bir onarım günü olarak yerini alır. “Kodeş Akodaşim’de onarım sağlayacak, Buluşma Çadırı’nda ve altın Mizbeah’ta onarım sağlayacak, hem Koenler hem de tüm halk topluluğu için onarım sağlayacaktır. Bu – yılda bir kez Bene-Yisrael adına tüm hataları için onarım sağlanması – sizin için ebedi bir kanun olacaktır.” (Vayikra 16:33-34)
Tora’da nerede yazılı? Vayikra 16:29-34; 23:26-32
Geleneksel Yom Kipur hazırlıkları: Elul ayından beri daha yoğun olarak yapılan teşuva (Tanrı’ya, içimizdeki Tanrısal kıvılcıma dönüş), tefila (Tanrı ile bir-leşme, Tanrı’ya bağlanma), tsedaka (Tanrı’nın bize hediyelerini adaletle dağıtmak) daha da arttırılır.
Kapara: Geleneksel olarak canlı bir tavuk, ya da bir miktar para, insanın başının üstünde döndürülüp, kapara duası edilerek kefaret olarak ilan edilir. Bu gelenek Yad-Kapara bölümü telefonla aranılarak yerine getirilebilir. Kaparanın tam olması için tavuk kesmek veya bunu karşılayacak miktarda tsedaka vermenin yanında bu sembolik geleneğin bizi hayatımızı samimiyetle sorgulamaya, yaşantımızda daha iyiye taşıyabileceğimiz konularda harekete geçmeye ve içimizdeki ‘iyi’yi hareketlerimize yansıtmaya motive etmesi gerekir.
Aramızda olmayan yakınları ziyaret etme: Yom Kipur’dan önce mezarlığa gidip artık aramızda olmayan yakınlarımızı ziyaret etme âdeti vardır.
Bayram mumları: 9 Tişri (bu yıl 4 Ekim Salı) güneş batmadan önce bayram şerefine mumlar yakılır. Mumları yaktıktan sonra şu dua söylenir: “Baruh Ata Ad.Elo-enu Meleh Aolam, Aşer Kideşanu Bemitsvotav Vetsivanu Leadlik ner şel Yom Hakipurim/Bizleri mitsvaları ile kutsayan ve bize Yom Kipur mumlarını yakma mitsvasını veren,Evren’in Efendisi Tanrı’mız, Sen Mübareksin.”
*Bayram mumları yakılmadan yemek ve sonrasında çay kahve vb bitmiş olmalıdır.
Çocukların kutsanması: Yom Kipur’da sinagoga gitmeden önce, artık günün kutsallığı başladığı ve merhamet ve bağışlayıcılık kapıları açıldığı için, anne ve babaların, çocuklarının başının üzerine ellerine koyarak onları kutsaması ve onlar için güzel dileklerle dua etme âdeti vardır.(Duaların tam metni ve Türkçe açıklamaları-KİPUR s.46- Gözlem yayınları-www.gozlemkitap.com)
Beyaz kıyafet giyilir: Yom Kipur’da beyaz kıyafetler giyilir. Bu geleneğin çıkış yeri hakkında sayısız yorumlardan bazıları: Bugün fiziksellikten çıkıp meleklere benzediğimiz için, Koen Gadol’un Yom Kipur’da giydiği beyaz giysileri anımsattığı için, Tanrı’nın kırmızı olan günahlarımızı aklayıp bembeyaz yapacağına olan inancımızı temsil ettiği için.
Deri ayakkabı giyilmez: Bunun sebebi hakkındaki yorumlardan birine göre deri, vücüdu ve fizikselliği temsil eder. Yom Kipur günü biz yeme, içme, eşler arası ilişkide bulunma ve benzeri aktivitelerden imtina eder, maneviyata yoğunlaşırız. Bu yüzden fizikselliği en üst düzeyde temsil eden deri ayakkabı giymeyiz.
Tanrı’nın on üç merhamet özelliği: “Ad. , Ad., El rahum vehanun, ereh apayim verav hesed veemet, notser hesed laalafim, nose avon vafeşa, vehataa venake- “Aşem, Aşem, Tanrı, merhametli, lütufkâr, öfkesini geciktiren, iyilikte cömert, gerçek, iyilikleri bin nesil için hatırda tutar, bile bile, kasıtlı işlenen günahları ve dikkatsizlikle işlenen günahları affeder, temizler.” Yom Kipur duaları sırasında Tanrı’nın on üç merhamet özelliğini defalarca tekrar ederken biz de bu özellikleri kendi hayatımızın, hareketlerimizin, ilişkilerimizin dokusuna işlemeye, bu özellikleri içselleştirmeye niyet ederiz.
ŞABAT TEŞUVA- 1 Ekim Cumartesi
Roş Aşana ile Kipur arasındaki Şabat, (bu yıl 1 Ekim Cumartesi) Şabat Teşuva (veya Şabat Şuva) olarak adlandırılır. Bunun bir sebebi, bu haftanın aftarası Vayeleh’in, Oşea Peygamberin “Şuva Yisrael Ad Aşem Elokeha / Tanrı’n Aşem’e Dön Ey Yisrael!” nevua’sı ile başlamasıdır (nevua: peygamberin Tanrı’dan gelen mesajı aktarması). Bu aftara, İsrailoğulları’nı Teşuva’ya/Tanrı’ya dönmeye davet ettiği için bu Şabat, ‘Şabat Teşuva (veya Şabat Şuva ) olarak ifade edilir. Buna ek olarak, bu özel Şabat, Roş Aşana ile başlayan ‘On Teşuva Günü’nün içinde olması nedeniyle de bu isimle anılır.
Şabat Şuva’nın diğer Şabat’lardan farkı; Yahudi toplumunu bir araya getirip, Tanrı’nın Evreni Yaratışı ve İsrailoğulları’nı Mısır’dan kurtarması ve Tanrı’nın benzersiz mucizelerinin anılmasının yanı sıra, dikkati Tanrı’ya, içimizdeki Tanrısallığa, özümüzde olan iyiliğe dönüş ihtiyacına yöneltmektir.
Yom Kipur’un ABC’si, Felsefesi, Kal Nidre Duasının Anlamı, Barışma Günü, Değişmek İçin Dört Adım, Yarışı Kazanmak, Keçiler, Merhamet, Gözyaşı Kapıları, Kipur İkilemi, Yom Kipur’da okunan Yona’nın Kitabının Bize Anlattıkları, Yom Kipur videoları ve daha fazlası: http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=22&Itemid=105
Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla Yom Kippur-It’s Significance, Laws and Prayers; Every Person’s Guide to High Holy Days, 60 Days-A Spiritual Guide to the High Holy Days, Kutsal Kitap, Kipur (Gözlem) kitaplarından ve rabbisacks.org, www.chabad.org, www.jewfaq.org, www.torah.org, www.myjewishlearning.com sitelerinden derlenerek hazırlanmıştır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.
*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.