•İsrail Başbakanı Lapid´in iki devletli çözüme destek açıklamalarının, mevcut politik konjonktür gereği kıymeti olmakla birlikte hayata geçirilmesinin önündeki engeller nedeniyle siyaseten bir karşılığı bulunmamaktadır. Yine de bu açıklama, son yıllarda sağa kayarak iyice muhafazakârlaşan İsrail siyasetinde hâlâ barış için ihtimal olduğuna dair umutların yeşermesine sebep olmuştur. Haydar Oruç – www.dirilispostasi.com -----------------------------------------------------------------------
Bu Haftanın “Takılanlar”ı
Prag zirvesi davetlileri arasındaki sürpriz ülke ise İsrail.
AB dönem başkanlığını yürüten Çek Cumhuriyeti'nin hep iyi ilişkiler içinde olduğu İsrail'i, Avrupa'nın bir parçası olmamasına rağmen "ev sahibi ülke" ayrıcalığını kullanarak Prag'a davet etmesi işin sadece bir parçası.
Diğer tarafta ise, İsrail ile Rusya arasındaki ilişkilerde son dönemde yaşanan gerilim var.Ukrayna Savaşa öncesinde ve savaşın ilk günlerinde İsrail'in Rusya ile ilişkileri, Tel Aviv yönetiminin barış için "arabuluculuk yapmayı" önerebileceği kadar yakındı. Bu yakınlık, İsrail'in Suriye'de kendince tehlikeli bulduğu hedefleri bombalamak istediğinde, Moskova'nın hava savunma sistemlerini kapatmasıyla da iyice somutlaşmıştı.
Ancak son bir kaç ay içinde Rusya'nın İsrail tarafından en büyük tehlike olarak görülen ülke ya da gruplarla yakınlaşması durumu değiştirmiş görünüyor. Rusya'nın İran'la, başta savunma, pek çok alanda sıkı işbirliğine girmesi, ardından Hamas heyetinin Moskova'da ağırlaması İsrail'de alarm zilleri çalmasına neden oldu. Buna bir de Hamas'ın Suriye'de Rusya'nın güdümündeki Esad yönetimi ile kopuk ilişkilerini tamir etme çabası eklenince, İsrail'in Moskova'ya yönelik bakışı iyiden iyiye değişti.
Bu durum da, Avrupa kıtasında yer almasa bile, Batı cephesinin tartışmasız üyeleri arasındaki İsrail'in "Putin karşıtı kulüp" olarak anılmaya başlanan Avrupa Siyasi Topluluğu'na dahil edilmesinin önünü açtı.
Zeynep Gürcanlı
Geçmişte yaşanan üzücü hadiseler (Ocak 2009'da Davos'ta Erdoğan'ın Peres'e yönelik "Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz" çıkışı, Ocak 2010'da Türk büyükelçinin alçak koltuğa oturtulması krizi, mayıs 2010 Mavi Marmara saldırısı, EastMed projesi gibi) iki ülkenin ilişkilerini derinden zedeledi.
Fakat kopma noktasına gelen ilişkilerin her iki ülkeye de zarar verdiği açıkça görülünce, normalleşme safhasına girildi.
İsrail, öncelikli olarak terör örgütü olarak tanımladığı Hamas'ın İstanbul ofisinin kapatılmasını ve Türkiye'nin bu örgüte desteğini kesmesini talep eder iken, Türk tarafı ise ikili ilişkilerin onarılmasında defaatle Filistin meselesine, iki devletli çözüme, akil ve müşfik diplomasi temelinde bahsi geçen insani yaklaşımlara vurgu yapıyor.
Şu anki İsrail Başbakanı Yair Lapid'in de iki devletli çözümden yana olduğunu göz önüne alırsak, ilişkilerin önünün açılacağını öngörebiliriz.
Peki, iki ülkenin olası yakınlaşmasının doğuracağı pozitif gelişmeler neler olabilir?
1.Jeostratejik olarak analiz edecek olursak, Türkiye ile İsrail'in İran'daki vaziyet, Suriye, Azerbaycan-Ermenistan ile Ukrayna-Rusya savaşlarında kimi benzer hassasiyetlere sahip olduğunu teslim etmemiz gerekir. İlişkilerin en kopma noktasına geldiği zamanlarda dahi iki ülkenin istihbarat örgütleri ve diplomatik misyonları diyalogu sürdürmüşlerdir. İlişkilerin onarılması, dış politikada daha fazla iş birliğini ve başarıyı getirecektir.
2.Yakınlaşma sayesinde İsrail, Müslüman çoğunluklu laik bir devletle barışmak suretiyle, Balkanlar, Orta Asya ve Kafkasya'da (özellikle Azerbaycan) daha fazla ağ kurabilecektir. Türkiye'nin ise, Abraham Anlaşmalarını onaylayan Arap ülkeleriyle arası düzelebilecektir.
3.Türkiye'yi yok sayan EastMed projesi ortadan kaldırılabilecektir. Bu ihtimalin gerçekleşmesi durumunda, Doğu Akdeniz gazı Türkiye'yi de içerek bir proje ile Avrupa'ya taşınabilir.
4.Türkiye'deki antisemitizm, İsrail'deki İslamofobi ve Türkofobi azalmaya doğru gidecektir. Şüphesiz ki bunun mümkün olabilmesi için bazı eğitim materyelleri, turistik seyahatlarin yaygınlaştırılması ve iki halkın birbirini tanıyıp anlaması gerekmektedir. Bu sadece uzun vadede ve iki devletin de takdiri, isteği ve onayı ile gerçekleşebilir.
5.Yakınlaşma, bölgede İran'ın etkisini sınırlayabilecek ve Türkiye'nin gücünü pekiştirebilecektir. Zira İsrail, mevcut İran rejimini devlet terörizmi ile itham etmektedir.
...
Özetlemek gerekirse Türkiye-İsrail normalleşmesi uzun yıllar ve gayretler gerektirecek.
Dikkat edilmesi gereken konu şudur ki, bazı bürokratlar, meseleye başka zihniyetlerde yaklaştıkları için, normalleşmeye karşı çıkıyor. İstedikleri şey, ilişkilerdeki gergin durumun devamı.
Bu yüzden diplomatik bağların yeniden tesis edilmesi, yeterli gelmeyecektir. Fakat kişiler ve makamlar gelip geçici, devletler kalıcı.
İki devlet de zaman içerisinde birbirlerine ihtiyaçları olduğunu daha iyi fark edecek ve bugünleri unutacaklardır.
Gökçe Hubar (Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak)
Sonuç olarak, Lapid’in iki devletli çözüme destek verdiğine yönelik açıklamaları zımni olarak da olsa iktidar bloku tarafından desteklenmekte olup, bu blokta yer alan sağ partilerin asıl pozisyonlarını kasımdaki erken seçimin sonucuna göre alacakları tahmin edilmektedir. Lapid’in bu vaatlerle seçimden galip çıkması veya mevcut koalisyon partilerinin oylarını koruması halinde Lapid’e sorun çıkarmayacakları ve bazı rezervlerle olsa da iki devletli çözümü destekleyecekleri tahmin edilmektedir. Ancak koalisyonun seçimden galip çıkmakla birlikte bu başarıyı Meclisteki sandalye dağılımına tahvil edememeleri halinde yasal olarak çıkmaza girecekleri ve çözüm sürecinin sadece söylemlerden ibaret kalacağı da ortadadır.
Muhalefet blokunun lideri durumunda olan Netanyahu’nun ise geçmişte benzer açıklamaları olmakla birlikte, Lapid’in muhtemel bir seçim başarısını engellemek için bu sözlerini koz olarak kullanacağı, hatta seçmen önünde Lapid’i ihanet suçlamasıyla itham edeceği tahmin edilmektedir. Özellikle son anketlere göre Netanyahu’nun Mecliste 60’a yakın sandalye kazanacağına dair sonuçlar paylaşılırken, Netanyahu’nun bu kozu çok iyi değerlendireceği ve Mecliste çoğunluğu elde edip, barış yanlısı partilerin desteği olmaksızın bir hükûmet kurmaya çalışacağı değerlendirilmektedir. Böyle bir durumda ise muhtemel bir iki devletli çözümden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla İsrail Başbakanı Lapid’in iki devletli çözüme destek açıklamalarının, mevcut politik konjonktür gereği kıymeti olmakla birlikte hayata geçirilmesinin önündeki engeller nedeniyle siyaseten bir karşılığı bulunmamaktadır. Yine de bu açıklama, son yıllarda sağa kayarak iyice muhafazakârlaşan İsrail siyasetinde hâlâ barış için ihtimal olduğuna dair umutların yeşermesine sebep olmuştur. Kasım ayındaki seçimlerin bu umutların hayata geçirilmesini sağlayacak sonuçlara vesile olması temennisiyle…
Haydar Oruç
https://www.dirilispostasi.com/haber/12235730/lapidin-iki-devletli-cozum-sarmali
Shushan şöyle konuştu: “Diplomatik ilişkilerin ısınmasıyla önümüzdeki sene İsrail’in Türkiye’ye ihracatında, topraktan daha çok verim alınmasını sağlayan akıllı tarım teknolojileri gibi onların ihtiyaç duyduğu ürünler başta olmak üzere çok büyük bir artış bekliyoruz. Bunların arasında mahsul kontrolünde kullanılan planörler, genetik olarak işlenmiş tarımsal ürünler, arıların yerine polinasyon yapan robotlar gibi en gelişkin tarım teknolojileri olacak.”
Shushan, Türkiye’de çok sevilen bir gıda maddesi olan ve normalde tropikal bölgelerde yetişen vanilyanın üretimine yönelik özel sera ihracatını da gündeme getirdi. Bir İsrail firmasının ürettiği ve bakımını yaptığı seralar hâlihazırda Türkiye’de kuruluyor ve sayılarının önemli oranda artması bekleniyor. Bir başka önemli alan da su arıtma. Türkiye’nin çoğu bölgesinde su kıtlığı söz konusu değil ancak içme suyunun ıslahı ve kanalizasyon suyunun arıtılıp tarımda kullanımı yetersiz.
Erdoğan, Akdeniz’in bir başka önemli ülkesi Mısır’la da ilişkileri düzeltmeye çalışıyor. Bu çabaların özünde Doğu Akdeniz’deki geniş doğalgaz kaynakları ve bunların, Rus gazına bağımlılığından kurtulmak isteyen Avrupa’ya ulaştırılması yatıyor. İsrail hâlihazırda Avrupa Birliği’ne Mısır üzerinden gaz satmak için bir anlaşma imzalamış durumda. Bir diğer olasılık, İsrail kıyılarındaki gaz yataklarından Türkiye kıyısına kadar boru hattı döşenmesi ve gazın buradan mevcut boru hatları üzerinden Avrupa’ya taşınması.
Bir diğer önemli alan turizm. İsrail hükümeti 4 Eylül’de İsrailli hava yolu şirketlerinin Türkiye’ye sefer düzenlemesini sağlayan anlaşmayı onayladı. Temmuzda imzalanan bu anlaşmayla iki ülke arasında yolcu sayısının önemli ölçüde artması bekleniyor.
İsrailli şirketler yıllardır Türkiye’ye uçmuyordu. Seferlerin çoğu 2007 yılında kesilmişti. Türk Hava Yolları ise İsrail ile İstanbul arasında günde en az 10 sefer yapmaya devam etti, Pegasus gibi başka Türk şirketleri de bu durumdan faydalandı.
Anlaşmayı imzalayan İsrail Ulaştırma Bakanı Merav Michaeli, durumu daha dengeli bir hâle getirmeyi, Türkiye’ye ve oradan dünyanın farklı köşelerine uçan İsrail vatandaşlarının artan talebini karşılamayı amaçladıklarını belirtti. Bakan, “Havacılıkta bölgedeki diğer ülkelerle ilişkilerimiz, İsrail ekonomisini geliştirmek ve İsrail’in bölgedeki direncini korumak için stratejik bir araçtır” ifadesini kullandı.
Bu sözün başka alanlar için de geçerli olduğu muhakkak.
Danny Zaken
Takılan tweetler
Shalom Israel! 😃
https://twitter.com/DjokerNole/status/1574672386452070402
Tarih boyunca Yahudiler, Avrupa'nın birçok yerinde cinayet, zulüm, zorla din değiştirme, sınır dışı etme, asılsız suçlamalar, cadı avı, gettolaştırma ve nefret kurbanı oldular, bu da uygun bir günah keçisi oldu. Bu harita, Orta Çağ'da güvenli bir cennet için yapılan yolculuğun tasviridir.
https://twitter.com/LeonSaltiel/status/1574766559813312514
"Her zaman taraf tutmak zorundasın. Tarafsız kalmak zalime yardım eder, mazluma asla. Sessizlik işkence edeni güçlendirir, asla eziyet çekeni.”
Holokost'tan kurtulan Elie Wiesel
30 Eylül 1928 - 2 Temmuz 2016
https://twitter.com/Peine01/status/1575712174382669824
Günlerden Babi Yar, günlerden katliam! Tek seferde en çok Yahudinin katledildiği katliam olarak biliniyor Babi Yar. Silahların saatlerce susmadığı kanlı iki günü anlatan Şostakoviç’in demir leblebisi, her dinlendiğinde gözleri yaşartmaya devam ediyor…
https://www.youtube.com/watch?v=A2XgKban1-c
https://twitter.com/Alimhamarat/status/1575380781249224706
https://ungo.com.tr/2022/09/babi-yar-katliami/
1943'te bugün: Almanların Babi Yar Katliamı'nda öldürdükleri 34.000 Yahudinin cesetlerini imha etmekle görevlendirilen Syrets Toplama Kampı'ndaki 292 mahkûm kaçma girişiminde bulundu. Mahkûmlardan 280'i teşebbüs sırasında öldürülürken, kaçmayı başarn 12 kişi katliamı ifşa etti.
https://twitter.com/ww2turkiye/status/1575432702227992576
"Geri döneceğim."
@AuschwitzMuseum ziyaretçi defterindeki @Schwarzenegger tarafından yazılan not
https://twitter.com/AuschwitzMuseum/status/1575078409826631681
Türkiye'nin batısındaki #Bergama kasabası, 20. yüzyılın ortalarına kadar önemli bir Sefarad topluluğuna ev sahipliği yapmıştır. Kasabadaki çeşitli siteler ve eserler, bu uzun süredir devam eden topluluğun hatırlatıcıları olarak hareket etmeye devam ediyor. #Thread
Yabets Sinagogu: Bu sinagog 1875 yılında inşa edilmiştir. 1948 yılında Bergama'nın Yahudi nüfusunun çoğunluğu İsrail'e göç edince terk edilmiştir. Yıllar içinde terk edilmiş, ancak 2014 yılında restore edilerek yeniden açılmıştır.
https://twitter.com/kenancruz/status/1575152195745587200
Yemenli Yahudi Kıyafetleri Üzerine
#Yemen'deki Yahudiler kendilerine özgü el yapımı, geleneksel kıyafetleriyle tanınırlardı. Hafta içi, Şabat, bayramlar ve özel günler için tasarlanmış kıyafetler vardı.Çoğu kişi düğün kıyafetlerimize aşinadır, ancak çok daha fazlası var. 👇
https://twitter.com/ZechariahSharab/status/1576458181223800832
https://twitter.com/Martha_Vickers/status/1576636249057923072
Suriye'de yaşayan son Yahudilerden Albert Kamou geçtiğimiz günlerde vefat etmiş. Suriye'de 1942 yılında Arapça konuşan Yahudi bir ailede doğan Albert Kamou Şam'daki mezarlık ve Al-Franj Sinagog'una göz kulak oluyordu.
https://twitter.com/DritaEsadi2/status/1575865691152224257
@Mitvim tarafından yapılan yıllık kamuoyu anketine göre temsili örneklemin %72’si İsrail’in #Türkiye ile ilişkilerini daha da güçlendirmesi gerektiği görüşünde.
https://twitter.com/GLindenstrauss/status/1576525637598470144
Ağa Takılanlar Öneriyor”
https://www.youtube.com/watch?v=gQHApmQZVW8
https://www.bbc.com/turkce/articles/cy9l5j07g9yo
Ankara ve Tel Aviv'in yakınlaşma süreci ile birlikte ileri teknoloji sektöründeki iş birliğinin de hızla artması ön görülüyor. İsrail'de bir özel sermaye fonunun ortaklığını yapan Lisya Bahar Manoah konuyla ilgili CNN TÜRK'e özel konuştu.
Bahar Manoah yakın vadede ileri teknoloji alanındaki iş birliğinin hızla artacağını ön gördüğünü ifade etti. İş insanı, ileri teknoloji sektöründe kurulan Türk şirketlerin son dönemde hızla yol aldığına dikkat çekti. Bahar Manoah, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kopma noktasına geldiği dönemde dahi iş birliğinin sürdüğüne dikkat çekti. Siyasi ve diplomatik olarak yeni bir sayfa açılması ile bu birliğin daha da güçleneceğini söyledi.
https://www.cnnturk.com/video/turkiye/turkiye-ve-israil-arasinda-yeni-donem
https://hasturktv.net/yair-lapid-neler-soyledi-rafael-sadi/
https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/serpil-yilmaz/yahudi-sermayesi-goz-kirpti-7385257/
https://www.dikgazete.com/yazi/israil-turkiye-ye-kedisever-buyukelci-irit-lillian-i-atadi-4888.html
https://www.bbc.com/turkce/articles/cy7d34p0yg8o
https://www.haberturk.com/yazarlar/serdar-turgut-2025/3524978-jerry-lewis-in-gizlenen-filmi
Britanya’da ‘sör’ unvanı verilen usta oyuncu Anthony Hopkins (84) yeni filmi ‘One Life’ta Nazilerin elinden 669 çocuğu kurtaran Nicholas Winton’u canlandırıyor.
1938’de, Çekoslovakya’nın başkenti Prag’a giden borsacı Nicholas Winton’ın amacı oradan İsviçre’ye kayak tatiline gitmekti. Ancak Nazilerin işgali altındaki Çekoslovakya’da sığınmacı krizi olduğunu duyunca planını değiştirdi. Çekoslovakya’dan Britanya’ya çocukları taşıyan sekiz tren seferi organize etti. 1015’te, 106 yaşındayken ölen Winton, 2003’te ülkesinde kendisine nişan verildiğinde, ”Böyle şeylere imza atmak için size o fırsat sunulmuş olmalı. Ne kadar şanslıymışım” demişti.
https://www.diken.com.tr/britanyanin-schindleri-sette-goruntulendi/
Şalom gazetesinin genel yayın yönetmeni İvo Molinas, İspanya'nın önde gelen gazetelerinden El Pais'e röportajında, kendisinden sonraki nesilde artık Ladino bilen kalmayacağını söyledi.
60 yaşındaki Molinas, "Biz Ladino konuşan son Sefarad Yahudisi nesliyiz. Çocuklarım bile bu dili zar zor anlıyor" dedi.
Şalom'un aylık eki olarak basılan ve dünyada tamamı Ladino dilinde hazırlanan tek gazete niteliğindeki El Amaneser'i de yöneten Molinas, Ladino'nun yok olmasının hem kültürel hem de nüfusa bağlı sebeplerden kaynaklandığını söyledi.
İstanbul doğumlu gazeteci, Türkiye'deki Sefarad Yahudilerinin sayısının son 10 küsur yılda 50 binden 16 bine gerilediğine dikkat çekti.
Molinas yeni neslin Türkçe, İngilizce ve İspanyolca konuşmayı tercih ettiğini ve Yahudi İspanyolcası olarak da bilinen Ladino'yu öğrenmediğini söyledi.
Gazeteci, "Yahudi topluluğunun yüzde 40'ı aslında bu dili anlıyor ama artık ebeveynlerimizin yaptığı gibi Ladino konuşmuyoruz" ifadelerini kullandı.
İstanbul'da her çarşamba yayımlanan gazetenin haftada en az 3 bin okurla buluştuğunu belirten Yahudi asıllı yazar, Ladino'nun gazeteler aracılığıyla ayakta kalacağına inandığını da sözlerine ekledi.
Ayrıca Molinas, İspanya devletinin de Ladino'ya sahip çıkmadığını savundu.
Gazeteci, İspanya devletine bağlı İstanbul Cervantes Enstitüsü'nün geçen yıl yeterli öğrenci sayısına ulaşılamadığı için ücretsiz verdiği Yahudi İspanyolcası derslerini iptal etmek zorunda kaldığını hatırlattı.