"BİNA BİNA HİKAYELERİ" - 9

Neşe Binark, yazmakta olduğu "İlk Türk Yahudi Fantastik Romanı" Bina Bina Hikayeleri´nin bir bölümünü her hafta yayınlamaya devam ediyor.

Neşe BİNARK Perspektif
19 Ekim 2022 Çarşamba

Tefrika No: 9

12

GIRNATA’DA PURİM ZAMANI

18 MART 1490 – HİRAM EFENDİ KONAĞI – KÜTÜPHANE ODASI – PARŞÖMEN OKUNUYOR

-        “Değerli Hiram Efendi ve Akabin Hanım. Avram Besim Efendi bu parşömeni size Purim Bayramında ulaştıracak. O bayram ki Yahudiler için aydınlık, sevinç ve neşe vardır.

Hiram Efendi, üç gün sonra Kral Ferdinand, Gırnata’nın kendisine teslim edilmesini isteyecek. Boabdil ise yani Ebu Abdullah iki sene ve ocak ayının ikisine kadar dayanacak. Gırnata iki sene kuşatma altında inleyecek. Açlık, sefalet, salgın hastalık boy gösterecek.

Sen Hiram Efendi, Purim Bayramından sonra bütün Yahudileri topla, üç gün oruç tutsunlar. Teşuva yapsınlar”. Üçüncü günün sonunda bir araya toplanılsın. Gırnata’dan gönderileceksiniz, teşkilatlanın. Canınızı, malınızı, kitaplarınızı kurtarın zira topraklarınızı kurtaramayacaksınız.

Teşkilatın başında Hekim Akabin Hanım olsun. Hekimliğini yapsın, Yahudileri kendilerini korumaları için birleştirsin. Sen de hem Gırnata’yı savunasın hem de teşkilata destek veresin.

Teşkilatın adı, hekim hanımın adı olsun “AKABİN”.

Avram Besim Efendi’nin getirdiği emanete bakasınız. Bu, “Zamana dayanacak sayfalardan Moshe Efendi’nin yaptığı, cildini “Cordovan Derisinden” gerdiği üzerine latif desenler işlediği, kilit takarak kapattığı, kalın ve büyük deftereAKABİN teşkilatının mücadelesini yazasınız.

Moshe Efendi’nin ailesi Sara Hanımın “Gümüş işlemelerle bezediği, üzerine A ve B harflerini yerleştirdiği, ortadan ikiye bölünebilir sonra tekrar birleştirilebilir madalyon” bu defterin kilidini açan anahtardır. Zinciri vasıtasıyla boyunda taşınacak bir kolyedir. Anahtar Akasya Bina’nın boynuna asılsın ki mücadelesi şah damarı kadar yakın olsun.

Bu kolyeyi kızınız Adina’nın, ki bundan sonra adı “Akasya Bina” olarak anılacaktır, sekiz yaşına bastığı gün boynuna takasınız ve teşkilat görevini anlatasınız. Kızınız ilk “Akasya Bina” dır.

Ondan doğacak nesiller boyunca ilk doğan kız çocuklarına “Akasya Bina” ismi koyulsun ve teşkilatın görevi nesilden nesile aktarılsın. Her “Akasya Bina” kendi kızına, sekiz yaşına bastığı gün Teşkilat Defteri ve anahtar kolyeyi emanet etsin.

Mücadeleniz AMALEKLER’ledir.

Teşkilat defterine tarih boyunca Yahudilerin AKABİN teşkilatı ile kendilerini nasıl korudukları, Amalekler’e karşı nasıl savaştıkları yazılsın ki yeni nesil Yahudiler her devrin Amaleklerine karşı kendilerini koruyabilsinler.

Bu parşömeni saklayasınız. Sekiz yaşına girdiğinde kızınız Akasya Bina’ya şimdi okumakta olduğunuz satırları okutasınız:

“Eski adı Adina olan, AKABİN teşkilatının ilk Akasya Bina’sı, selamlar olsun sana. Adını ben koydum, adınla devrin daim olsun. Sen ki Yahudilerin Amaleklerle olan mücadelesini sonraki nesil Yahudilere aktaracak olan seçilmiş kişisin. Sen ve senin neslinden olacak olan ilk kız çocukları ki adlarıyla Akasya Bina’lar;”Mitzvalarını bütünüyle yerine getiren, akıllı, dirayetli, tevazu sahibi, insanlığa derin sevgi besleyen, sabırlı, kaşerut kurallarına bağlı yaşayan, gelecek nesil Yahudileri yetiştirecek seçilmiş Yahudi kadınlar” olacak. Her devrin Amalekleri ile mücadele edeceksiniz. Dünyanın neresine giderseniz gidin peşinizde canınıza kasteden bir Amalek olacak. O Amalek ki Yahudilerin ezeli düşmanıdır Yahudileri her daim yok etmek isteyecek. Soyunuz hiç tükenmesin, her devrin bir Akasya Bina’sı olsun. Elim her daim başınızın üzerinde olsun.”

Hiram Efendi, Akasya Hanım bundan sonraki sözlerim sizedir, dikkatle okuyasınız: “ENGİZİSYON GIRNATA’YA GELİYOR”. İspanya’da yaşayan, Katolik olmayan herkes için işkenceler, katliamlar, ölümler geliyor. Sadece Yahudilere değil bütün insanlığa hizmet edesiniz. Kuşatma kalkana kadar Gırnata’dan çıkamayacaksınız. Yahudileri ikna ediniz. 2 Ocak 1492’den sonra hemen bu toprakları terk ediniz. “Hayat ağacınızı kök salacağınız, ağaçlarının gölgesinde huzurla serinleyip umutla yaşayacağınız bir ülke sizi bekliyor. O ülke ki Yahudilere hak ettiği insanlık değerini verecek, iyi niyetinden sual edilmeyecek, sizlere ve gelecek nesillerinize yurt olacak bir ülke, bir vatan, devasa ve güçlü bir imparatorluktur. Sizi almaya gemileriyle komutanlarını gönderecek. O ülkeye gidin. Feraha çıkacaksınız.” Buradan gidin, gidin ama bir gün dönmek üzere gidin. Öyle bir dönüş ki bu sizin olanı geri almak için olsun.

Hiram Efendi, her devrin bir Amalek’i var. Bu devrin Amalek’inin adı Tomas Torquemada’dır. Amalek Kralı Agag ve onun kötü soyundan gelmektedir. Bu kişi Engizisyonun başındadır. Gırnata’yı yakacak, yıkacak, işkence yapacak, katliam yapacak zira bu Amalek, omuzlarında ölümün pelerini ile dolaşıyor. Kitaplarınızı meydanlara yığıp yakacak. İnsanlık için ilime sahip çıkın kitaplarınızı kurtarın, onları kaçırın.

Amalekler bir tarikat kuracak. “Ölüm Pelerininin” ismini taşıyacak. Bu tarikatın her devirde gezen bir “Ölüm Pelerini” olacak. Her dönemin Akasya Binası bu pelerinle mücadele verecek. Uyarın kızlarınızı, gözlerini açın.

Ölüm Pelerini Torquemada buraya gelecek, sizden kendi önünde eğilmenizi bekleyecek, sakın ola hiçbir Yahudi onun önünde eğilmesin.

Çünkü; “AMAN LANETLİDİR, MORDEHAY MÜBAREKTİR. ZEREŞ LANETLİDİR, ESTER MÜBAREKTİR. TÜM KÖTÜLER LANETLİDİR…”

-        Tamam Moshe Efendi, vurma ayaklarını daha fazla yere. Mektup okundu ve bitti. Hiram Efendi, parşömende bahsedilen defter işte bu! Buyurunuz. Moshe Efendi mücellitidir. Bu da anahtarı olan madalyon, Moshe Efendi’nin ailesi Sara Hanım’ın el işlemesidir ve saf gümüştendir. İkiye bölünür, tekrar birleşir. İçinde mıknatıs taşları vardır. Üzerine A ve B harfleri oturtulmuştur. Tam parşömende yazıldığı gibi, Akasya Bina isminin baş harfleri.

-        Ne diyeceğimi bilemiyorum, nutkum tutuldu Avram Besim Efendi. Böyle kutsal bir görev için benim ve ailemin seçilmiş olması gurur verdi ama içimi de bir korku kapladı. Sizlere minnetarım. Bu parşömende yazılanlar ve parşömeni kimin yazdığına dair olanaksız fikrim, kendimi tuhaf bir boşlukta hissettiriyor. Kim bu kadın? Bu kadar büyük bir görev için neden bizi seçti? Akabin, ne diyorsun?

-        Düşünüyorum Hiram Efendi, düşünüyorum. Hayatta bize doğal görünen olayların aslında Tanrı’nın Yahudilere gösterdiği mucizeler olduğunu düşünüyorum. Bu parşömeni yazanın da kim olduğunu… Aman ya Rabbi! Şimdi yemeğimizi yiyelim üzerine Orejas de Haman tatlımızı yiyelim, içinde erik kurusu ve afyon tohumu var. Sonra dışarı çıkalım ve Gırnata’lı Yahudilerle Purim Bayramımızı kutlayalım. Döndüğümüzde uzun uzun konuşuruz. Haydi buyurun yemek salonuna bu kapıdan. Adina! Ne zamandır oradasın?

-        Adımın Akasya Bina olduğunu duyacak kadar. Kolyemi alayım.

PURİM BAYRAMI KUTLAMALARI – GIRNATA MEYDANI

-        Bu ne kalabalık Avram Besim Efendi? Herkes neşeli, herkes eğleniyor. Dans ediyor. Başlarına ne gelecek bilmiyorlar tabii… Ne büyük ziyafet sofraları bunlar. Yaklaşalım birine doğru.

-        Az sabret Moshe Efendi. Akabin Hanım’ın kurduğu ziyafet sofrasından kalkalı iki saat olmadı. Ne vakit acıktın? Bekle, Hiram Efendi ile ailesi de geliyor.

-        Bu sene Purim Bayramını sizinle kutlamak kısmetmiş Avram Besim Efendi, ailem Akabin ve kızımla her sene çok eğleniriz. Akabin, sen hediyeleşmeye başla, ben de bağışta bulunayım. Bu sofranın başında buluşalım. Sinagog’a gidelim mi Efendiler, Hazan hazır ise halka açık olarak ESTER TOMARI okunacak. Size de maske getirdim, hepimiz maskeli olalım.

-        Takalım tabii Hiram Efendi. Ne kadar komik göründüğünü bilsen Moshe Efendi, burnun maskeden fırladı.

-        Senin de kulaklar buradayım diyor Avram Besim Efendi, yakıştı sana bu maske, aynı sen!

-        Durun Efendiler!

-        Ne oldu Hiram Efendi? Dur Moshe Efendi.

-        Ailemin yanına yaklaşan bu mavi elbiseli, erguvan pelerinli kadın da kim? Başlıktan yüzü görünmüyor.

-        İşte bu o! Söylesene Avram Efendi.

-        Hiram Efendi, bu bize kitapla parşömeni emanet eden kadın.

-        Gidelim soralım kendisine. Akabin’e bir şeyler verdi, kızımın başına da iki elini koydu? Ne yapıyor öyle, kutsuyor mu? Kim bu kadın? Gidiyorum yanlarına.

-        Yürü, Moshe Efendi.

-        Yok faydası Avram Besim Efendi, çoktan gözden kayboldu yine Mavili Kadın.

-        Akabin. Kimdi o kadın? Mavi elbiseli, erguvan pelerinli? Sana ne verdi? Kızımın başına neden dokundu? Avram Efendi diyor ki: Parşömeni bize bu kadın göndermiş. Ne oldu ikinize, neden böyle kalakaldınız?

-        Bu kese ve avucumun içindekini verdi Hiram Efendi. Muhteşem bir duygu hissettim, anlamlandıramıyorum. Mucizenin kendisini görmüşüm gibi.

-        Mucize mi? Purim Bayramını kutluyoruz, öyle hissetmen normal. Bakayım keseye? Sonra da avucundakilere bakarım. Bu kesede kuruyemiş ve tohum var. Aç avcunu bakayım? Bu yapraklar da ne?

-        Aman ya Rabbi Moshe Efendi, sana yolda dememiş miydim?

-        Deme be Avram Efendi, demeyesin. Akabin Hanım Mersin ağacı yaprakları mı onlar?

-        Mavili kadın bu yaprakları cebinden çıkardı, önce ufaladı avucunun içinde, sonra kokladı, sol elimi aldı, avucumu açtı, yaprakları içine bıraktı ve avucumu kapattı. Sonra da keseyi verdi diğer elime. Şaşkınım.

-        Avram Besim Efendi gerçekten Mersin Ağacı yaprakları imiş yani ya…

-        Onun diğer adı olan Adasa yani.

-        Ne oluyor size Efendiler, haliniz pek tuhaf. Neden heyecanlandınız? Adasa kimin diğer adı?

-        Beruha Ester’in diğer adı Hiram Efendi.

-        Ne diyorsun sen Avram Besim? Adina iyi misin kızım? Konuşabilecek misin? O kadın ne yaptı sana bir şey söyledi mi?

-        Adina değil baba Akasya Bina. Ellerini başımın üzerine koydu ve şu cümleyi söyledi: “Ve Harvona iyiliğiyle hatırlanır”.

-        Parşömendeki duanın son cümlesi yani Moshe Efendi.

-        Sus Avram Efendi, ne yaşıyoruz biz? O kalabalık nedir oradaki Hiram Efendi?

-        Çığırtkan orada bir haber var demek ki. Yanlarına gidelim.

-        Yürü Adina elimi tut.

-        Akasya Bina anne bir daha söylemeyeceğim..

-        “Duyduk duymadık demeyin. Gırnata Hükümdarı Ebu Abdullah bütün Yahudilerin Purim Bayramını kutluyor. Üzülerek sizin bayram eğlencenizi karartacak bir haber gönderdi: “Kastilya Kraliçesi Isabella ve Aragon Kralı Ferdinand Gırnata Hükümdarı Ebu Abdullah’tan Gırnata’yı derhal kendilerine teslim etmesini istiyor. Ebu Abdullah bu isteklerini reddetti. Katolik orduları Gırnata’yı kuşatma altına aldı.”

Tefrika No: 9’un Sonu

 "Dijital Manipülasyon Kolaj: Neşe Binark"

Tefrikanın önceki bölümlerini okumak için:

https://www.salom.com.tr/haber/123078/bina-bina-hikayeleri-1

https://www.salom.com.tr/haber/123110/bina-bina-hikayeleri-2

https://www.salom.com.tr/haber/123209/bina-bina-hikayeleri-3

https://www.salom.com.tr/haber/123266/bina-bina-hikayeleri-4

https://www.salom.com.tr/haber/123312/bina-bina-hikayeleri-5

https://www.salom.com.tr/haber/123389/bina-bina-hikayeleri-6

https://www.salom.com.tr/haber/123426/bina-bina-hikayeleri-7

https://www.salom.com.tr/haber/123522/bina-bina-hikayeleri-8

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün