Tutulmalar dönemi geldi, hazır mısınız? Ben değilim galiba. Bazen çok bilmek de zor.
Astrolojiye her gün daha hayran olan ben, karanlığa ışık tutmasını, yol kenarlarına uyarı levhaları yerleştirmesini, bize vaad edilen seçenekleri bilebilmeyi, önlem almayı çok seviyorum.
Ama gel gör ki astrolojide de tıpkı yaşamdaki gibi kadersel olaylar ve dönemler var; bunları ne tam bilebiliriz ne de önüne geçebiliriz. İşte tutulmalar da böyle kaderseldir.
Genç yaşımda babamı aniden kaybettiğim gün kaderin ne olduğunu anladım. Üzülmek, sindirmek, kabullenmek, sonra da hayata devam etmek, sevgisi hep baki kalarak, hem de çoğalarak.
Unutmak mı? Bende bir baba düğmesi var, çok da sık üzerine basılır. Bir kelime, bir şarkı, birinin üzmesi hemen tetiklenir ve küçük kızı olup ağlaya ağlaya onu yine yeniden anarım. Beni üzeni anlatır, ona şikayet ederim. Birisinin küçük prensesi olmak öyle güzel ki bu hayatta…
Gelelim şimdiki zamana.
Tutulmalar yaklaştıkça aldı beni bir telaş.
Boğa-Akrep aksı üzerinde gerçekleşecek bu iki tutulma, 25 Ekim ve 8 Kasım’da başlayarak, önümüzdeki altı ayı dönem dönem etkileyecek.
Herkesi ucundan etkilese de, kimini son anda teğet geçecek, kimine değecek, kimini ittirecek, kiminin de canını acıtacak.
Birincisi tam benim güneş derecemin üzerinde, ikincisi de yükselenimin üzerinde gerçekleşecek bu kadersel olayları bekler buldum bir an kendimi.
Çok doğal olarak, insanlar etraftan duyduklarıyla telaşlanıp sorular soruyor sürekli.
Böyle de olumsuz söylemleri hiç sevmiyorum ama yalan da söyleyemem ki. Her şey harika olacak demeyi ben herkesten çok isterdim.
Bu tutulmalar tüm dünyayı etkilerken, tutulmaların gözlemlenebildiği yerlerde etkileri daha güçlü olacak.
Sorunuza cevap veriyorum; evet ülkemiz de payını alıyor hiç merak etmeyin. Bir kere de bizi teğet geçse ya…
Benim güneş derecemle, Türkiye’nin güneş derecesi aynı; ikimiz de 29 Ekim doğumluyuz.
İlk tutulma bizim üstümüzde, bakalım başımıza neler gelecek? İkincisi de tam karşısında Boğa burcunda.
Sabit burçlar olan Boğa, Akrep, Aslan, Kova üzerindeki tutulmalar çok daha zorlu ve güçlü etkiler yaratır. Allah hepimizin yardımcısı olsun.
Ne olabilir derseniz; zaten görünen köy kılavuz istemez. Ekonomik bir tufana giriyoruz.
Ama ben anladım, ülkemizde ekonomi ne kadar dibe batarsa batsın, bize bişey olmuyor. Batıyoruz diyen haberler başka bir ülkeyi anlatıyor sanki. Batan ülkenin vatandaşları hayata tam gaz devam edebiliyoruz. Bu da bizim becerimiz.
Bunun dışında; doğal afetler olasıdır. Hastalıklar yine yeniden başrol oyuncuları olabilir. Ve liste böyle devam eder…
Akrep ölümü temsil eden burç, ama illa ki bu ölüm fiziki olmak zorunda değil. Bir bitiş ve sonra daha güçlü yeniden doğuş. Değişim ve dönüşümü anlatır. Sancılı süreç ve sonrasında her şey daha güzel olacak hepimiz için.
Bu sancılar altı ay kadar etkili, ama en zoru kasım, aralık, ocak ayları. Bu üç ay, lütfen sağlığınıza, maddi durumunuza, öfkenize, ilişkilerinize, yatırımlarınıza, attığınız adımlara, kimlere güvendiğinize, neleri riske ettiğinize, kısaca her şeye dikkat edin.
Akrep maneviyat tarafı, Boğa ise elle tutulan, maddi olanı anlatandır. Yani maddi manevi etkiler olacak hayatlarımızda.
Ne yapalım derseniz; iyilik yapın, yardım edin, biraz başkalarının dertlerini dinleyin, empati kurun, kapınızın önünü süpürün, başkalarına ve hatalarına değil, kendinize ve işinize odaklanın.
Aldatmayın, kandırmayın. Akrep etkisi var; hepsi yakalanır ve ortalığa saçılır, demedi demeyin.
Sürekli başkalarından beklemek yerine, “Ben ne yapabilirim” deyin. Herkes biraz ucundan tutarsa, her şey daha güzel ve kolay olacak, inanın. Hayat zaten yeterince zor. Gelin bu sefer birbirimize köstek değil, destek olalım. Birlik olmak, el ele omuz omuza olmak her şeyin ilacıdır.
Kalp kırmayın. Bu tutulmalar yetmezmiş gibi Mars retrosu da aynı zamanda başlıyor. Öfke, şiddet, saldırı, savaş etkileri artacak, herkesin sinirleri tavan yapacak.
Gelin biraz sakin olalım, biraz kontrolde duralım, biraz anlayışlı olalım. En ufak bir şeyde alev almayalım. Kalp kırmayalım. Hele para için hiç kırmayalım. İnanın değmez. Para geri gelir, kalp kırığı kolay geçmez.
Bir hatırlatma yapmak istiyorum. Bu dünya sultan süleymana kalmadı arkadaşlar. Biraz şu hırsları çıkarıp kenara bırakalım. Yetmedi mi bu kadar zorlu bir dönem.
Sadece eleştirmek, şikayet etmekle olmaz. Sadece ben demekle olmaz. Hadi bakalım herkes ucundan bi tutsun artık.
Ne olacak diye panik yapmayın. Tedbirli olun. Bilmediğiniz yatırımlara, yeni işlere, maddi risklere, tanımadığınız insanlara hemen güvenmeyin. Bir akrep gibi şüpheci ve bir boğa gibi tedbirci olun bu üç ay. Belli bir paranızı sağlama alın.
Kepenkleri kapatın, iş yapmayın, bekleyin demek değil bu, tabi ki de hayat devam ediyor. Ama risklerden uzak durun.
Dünyada çiviler çıkmaya başladı, bunun devamı domino etkisi gibi gelir. O yüzden, önümüzü görene kadar deli cesaretine hiç gerek yok. Bilmediğiniz sularda yüzmeyin.
Bir anlık öfkeyle, hızlı araba kullanmayın. Trafikte arabadan inip kavgaya girişmeyin. Üç ay külhan beyliği yasak.
Sağlık kontrollerinizi yaptırın, stresten uzak durun, bağışıklığınızı yüksek tutun, spor yapın. Gülün, güldürün! Bardağın dolu tarafını görün.
Kendinize vakit ayırın. Bazıları sürekli talep ederken, bazıları ise sürekli memnun etmeye programlanmış gibi. Talepler azaltılsın, hep verenler dengeyi bulsun artık.
Bunlar hep kendime de not!
Bir süreliğine mesleğim gereği Güzin Abla imajımı her ne kadar çok sevsem de, içimdeki çocuğa da biraz vakit ayırmak istiyorum.
Çalışmaya devam, üretmeye devam.
Ama her görenin ‘bir derdim var’ demesini de azaltmak istiyorum bu dönem.
Ajda ne demiş; “Beni böyle bilen böyle seven / başımda tac olsun / Yoluma yoldaş olsun.”
Yoldaş olalım arkadaşlar. Zorlu dönemler yoldaş olunca kolay atlatılır. Olduğu kadar elimizden geleni yapalım gerisi zaten kader
Bir tatlı huzur almaya geldik şu dünyaya ne de olsa…