Nazi'nin metresi 13 hayat kurtardı

Sara YANAROCAK Kavram
9 Kasım 2022 Çarşamba

İrene Gut, Polonyalı bir hemşireydi. Varlıklı ve dindar Katolik bir ailenin beş kızından biriydi. 1922’de Polonya’nın Kozience kentinde doğdu. Babası bir mimar ve bir fabrikanın sahibiydi. İrene’nin çocukluğu mutlu geçti. En yakın arkadaşları, babasının Yahudi iş ortağının çocuklarıydı.

İrene güzel, parlak ve iyi kalpli bir kızdı; 1939’da Orta Polonya’da hemşirelik okuluna kaydoldu. Kısa bir süre sonra Almanlar ve Sovyetler Polonya’yı işgal etti. Ayrıntılar belirsiz, ancak İrene Rus askerleri tarafından yakalandı ve kaçıp memleketine dönemeden önce kötü muamele gördü. Ama sorunlar daha yeni başlıyordu. Kızın babası, büyük bir olasılıkla Katolik inancı yüzünden Almanlar tarafından tutuklandı. İrene ve kız kardeşi Polonya’nın Radom kentine bir teyzelerinde yaşamaya gittiler. Orada Almanlar tarafından, bir mühimmat fabrikasında çalışmak üzere askere alındılar.

Nazi işgali, İrene ve ailesi için korkunç zorluklara ve aksamalara neden oldu, ancak İrene 1942 yılına kadar, yaşamını tamamen değiştiren bir şey olana kadar, durumun dehşetini tam olarak kavrayamamıştı. Bir gün İrene, bir Nazi askerinin sokakta Yahudi bir bebeği öldürüşüne tanık oldu. Derinden sarsılarak Yahudilere yardım etmek için elinden geleni yapmaya karar verdi.

Polonyalı güzel İrene, Polonya’nın Tarnopol kentine (bugün Ukrayna’da) kardeşiyle birlikte geldiğinde, orada yaşayan Yahudilerin ceketlerine sarı yıldızlar taktıklarını ve sefil bir gettoya girmeye zorlandıklarını gördü. İrene on iki Yahudi’den oluşan bir grupla arkadaş oldu ve onlara garsonluk işinde kulak misafiri olduğu baskınlar ve tutuklamalar hakkında bilgi vermeye başladı. Gettodaki Yahudi arkadaşlarına gizlice yiyecek taşıdı ve sahte seyahat belgeleri temin etti.

Yahudiler villada saklandı

Bir gün, İrene gettoyu tasfiye etme ve tüm Yahudileri ölüm kamplarına gönderme planlarına kulak misafiri oldu. İrene Yahudi arkadaşlarına yardım etmeye kararlıydı ama ne yapabileceğini bilmiyordu. Kısa bir süre sonra Binbaşı Reugmer büyük bir villaya taşındığında ve İrene’yi kâhyası yaptığında, bir mucize gerçekleşti. Şaşırtıcı bir şekilde, İrene, biri hamile on iki Yahudi’yi gecenin köründe villaya getirdi ve bodrum katında onlar için güvenli bir saklanma yeri buldu. İrene kendi hayatını büyük bir riske attığını biliyordu ama arkadaşlarını kurtarmak için ölmeye hazırdı. Onlara yiyecek, tıbbi malzeme ve hayatta kalmaları için gereken her şeyi sağladı.

Nazi subayı, Yahudilerin aylarca bodrumda saklandıklarını bilmiyordu. Sonra, orada yaşadıklarını fark edince, gizlenen Yahudiler ve kurtarıcıları için kesin ölüm anlamına geldiğini bildiğinden İrene’den onları teslim etmelerini emretti. İrene, Binbaşı Reugmer’e Yahudileri teslim etmemesi için yalvardı, ağladı, rica etti. Binbaşı kızın bu isteğini korkunç bir şartla kabul etti. İrene ona kadınlığı ile hizmetler sunarsa, on iki Yahudi’yi görmezden geleceğini söyledi.

İrene artık Binbaşı Reugmer’in metresiydi. Bodrumdaki Yahudilerin ise, onları güvende tutabilmek için, kızın yaptığı fedakârlıklardan haberleri bile yoktu.

1944 yılında Ruslar Polonya üzerinde ilerledi ve Alman ordusu geri çekilmeye başladı. İrene ve gizlenmiş olan Yahudiler Nazi’nin villasından kaçma ve ormanda saklanma fırsatını yakaladı. Ancak Gestapo daha güçlüydü ve İrene tutuklandı, ancak Kızıl Ordu bölgeyi özgürleştirmeden hemen önce kaçmayı başardı. O yılın mayıs ayında, İrene tarafından hayatı kurtarılan hamile Yahudi kadın İda Haller, bir erkek bebek doğurdu. Sağlıklı bebeği gördüğünde, İrene inanılmaz özverilerinin boşa gitmediğini anladı.

Savaş sonrası

Savaştan sonra İrene yerinden edilmiş mültecilerin kampında çalışmaya başladı ve burada Birleşmiş Milletler Yardım Ajansı çalışanı William Opdyke ile tanıştı. 1949’da evlendiler ve bir kızları oldu. ABD’ne göç ettiler. İrene, 1975’te bir neo-Nazi’nin Holokost’un asla yaşanmadığını iddia ettiğini duyuncaya kadar, kendi kahramanlığından bahsetmemişti. Bunu daha somut bir şekilde ortaya koymak için İrene, ‘Ellerimde: Bir Holokost Kurtarıcısının Anıları’ adlı bir kitap yazdı. 1982’de İsrail’deki Holokost Müzesi Yad Vaşem, İrene’yi ‘Uluslararası Dürüst’ unvanı ile onurlandırdı.

İrene, kurtardığı on iki Yahudi’den biri olan Hermann Morks ile bir Amerikan TV programı için İsrail’e gitti. İsrail’deyken İsrail Başbakanı Şimon Peres ve diğer ileri gelenlerle bir araya geldi. Belki de ziyaretinin en duygusal kısmı, kurtardığı hamile kadının doğurduğu bebek Roman Haller ile tanışmasıydı. Roman Haller, Nazi kurbanları için tazminat müzakereleri yapan, dünya Yahudilerini temsil eden bir organizasyon olan Claims Conference’ın (Tazminat Talepleri Konferansı) direktörü olmuştu.

Şaşırtıcı bir şekilde, Haller Ailesi, İrene’nin kendileri için yaptığı fedakârlıktan tamamen habersizdi; Nazi Binbaşı Reugmer’e onları koruduğu için derinden müteşekkirdiler. İsrail’de Alman subayını evlerinde misafir ettiler ve Roman Haller artık eski Nazi’yi ‘zeide’ (Yidiş dilinde büyükbaba) olarak gördü. Reugmer ayrıca, ölümünden sonra, ‘Uluslararası Dürüst’ unvanı ile onurlandırıldı ve 90 yaşındaki oğlu ödülü onun adına kabul etti.

İrene 2003 yılında California’da vefat etti. Birkaç yıl sonra, onun kitabına dayanan bir oyun ‘İrene’nin Yemini’ Broadway’da gösterime girdi. İngiliz söz yazarı Katy Carr, 2012’de İrene’den esinlenerek ‘Mala Little Flower’ adlı bir şarkı yayınladı.

Kaynak: Accidental Talmudist- Wisdom For All

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün