İnsan hayatının en uç noktalarda değersizleştirildiği, artık kollarına kazınmış bir dizi numaradan ibaret görüldüğü, insan dışı şartlarda yaşamak zorunda bırakıldıkları bir dönemi anarken insanları “kurban” kimliğinden çıkartıp tek tek isimlerini dile getirmenin önemi aşikâr.
Biz de buna inanan bir grup insan olarak 9 Kasım Çarşamba gecesi bunun için toplandık. Bu seneki anma törenine 150 kişi katıldı ve konuşma yapan şehrin Hahamı Janusz Pawelczyk-Kissin, hâlâ var olan Antisemitizmden ve şimdilerde nasıl bu nefretin maalesef etrafımızda duyduğumuz ve şahit olduğumuzdan da öte farklı ve üstü kapalı şekillerde var olduğundan söz etti.
Toplandığımız yer Heidelberg’deki eski sinagog alanıydı. Sinagog Meydanı (Synagogenplatz) olarak geçen alan, 2001’de anıt olarak yeniden tasarlandı ve şehir yerleşiminin eski kısmında (Altstadt)’ta yer alıyor. Anıtın bulunduğu nokta tarihi sinagogda Tora’nın bulunduğu yere denk geliyor (Aron HaKodeş). Beyaz mermer döşemede yıkılan sinagogun zemin planı gösteriliyor. Gri granit, pencerelerini ve ön kapısını işaret ediyor. On iki kumtaşı küpü de İsrail'in on iki kabilesini ve sinagogdaki eski bankları temsil ediyor.
Sinagog, Nasyonel Sosyalistsler (Naziler) tarafından 10 Kasım 1938’de yıkılıyor ve yakılıyor. 1939’da ise, yakıp yıktıkları sinagog için şehirdeki Yahudi cemaatine tahrip parasını ödeme emri veriliyor. Başlı başına abes olan bu durumun benzer örneklerini farklı yerlerde de görüyoruz.
Toplama baktığımızda, pogromlar sırasında 91 Yahudi öldürüldü, Almanya ve Avusturya'da 1.400'den fazla sinagog ateşe verildi ve Yahudilere ait dükkânlar ve işletmeler yağmalandı ve yıkıldı. Ayrıca Yahudiler-yukarıda bahsettiğim ve Heidelberg’de örneğini gördüğümüz gibi-sebep olunan zararlar için “tazminat” ödemeye zorlandılar ve yaklaşık 30.000 Yahudi tutuklanarak Dachau ve Buchenwald gibi toplama kamplarına gönderildiler.
Magdeburg, Almanya
Yazıya eklemeyi seçtiğim görsel bence yaşananları çok iyi resmediyor. Bir yanda gülen ve duruma kayıtsız kalan halk sakinleri, bir yanda ise paramparça olmuş camlar, paramparça olmuş hayatlar…
Geçtiğimiz günlerde andığımız 9-10 Kasım Pogromları, veya diğer bilinen adlarıyla Kristallnacht; Kırık Camlar Gecesi; adını yaşanan şiddetin ardından sokaklarda kalan kırık vitrin camlarından alıyor.
Bazı kaynaklar Kristallnacht terimi yerine Kasım Pogromları (November Pogroms) demeyi tercih ediyor.
Bunun başlıca nedenleri: “Kristallnacht” teriminin başlangıçta Nazi propagandası için kullanılması, pogromların bir geceden ibaret olmaması ve Kristal Gece tabiri kullanıldığında; Yahudi yaşamını derinden etkileyen maddi ve manevi hasarların büyüklüğünün aza indirgenmiş olduğu düşüncesidir.
Defalarca yaşanan baskı, zulüm ve katliama rağmen, şehrin Yahudi yaşamının 13. yüzyıla dayanan ilginç bir tarihçesi var.
Mimar Karl Hermann Behaghel tarafından tasarlanan sinagog 1878’de inşa ediliyor. Ama ondan öncesinde 1714’ten beri aynı alanda asıl adıyla “Blaue Lilie” (Mavi Zambak) olarak bilinen bir ev bulunuyordu, dua evi olarak kullanılan bu bina artık küçük gelmeye başlamıştı. Bunu takiben Mavi Zambak, sinagoga dönüştürüldü.
9 Kasım 2022. 9 Kasım 1938’den tam 84 yıl sonra. Yine ayrı yerde.
Genç gönüllülerden biri olarak, ben de hayatımda hiç tanımadığım 39 kişinin ismini kürsüde mikrofonla okudum. Bu 39 kişi, Heidelberg’den sınır dışı edilip katledilen 348 kişiden yalnızca bir kısmıydı…
Biz isimleri okudukça yağmur ve rüzgâr yer yer kendini gösteriyor, okuma sonrası yaktığımız mumların kuvvetini sarsıyordu. Seslerin tınısını, bazen titreyişini dinlerken, bazen kendimi yalnızca dinleme eylemine bıraktım. Gözlerim ise sönen ve sonrasında tekrar yanan mumlardaydı.
Bir mumdan diğerine ışığını veren, ama kendi ışığından bir şey kaybetmeyen işte o mumlar. Umudun da ta kendisi…
Umarım bu umut ışığı zaman zaman hafife alınan nefret söylemlerine karşı dünyaca daha kararlı olabilmemiz için bir hatırlatma olacaktır.
Destekleyici Kaynaklar: