Yahudi Kültürü Avrupa Günü; 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi ve Neve Şalom Sinagogunda, rekor katılımla gerçekleşti.
Avrupa’nın 35 farklı ülkesinde her yıl düzenlenen ‘Yahudi Kültürü Avrupa Günü’nün Türkiye ayağı büyük bir gönüllü ordusunun çalışması ve desteği ile 13 Kasım Pazar günü Neve Şalom Sinagogu ve Kültür Merkezi ile 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesinde yerli yabancı ziyaretçilerin yoğun katılımıyla gerçekleşti. Türkiye’de 2001’den beri düzenlenen etkinlikte bu yıl ziyaretçiler sohbetler, sunumlar, soru cevaplar, film gösterileri, sergiler ve konserlerle “Türk Yahudi Kültürü ve Mirasına yolculuk” yaptılar.
Tamamı halka açık olan etkinliklerde farklı içeriklerden oluşan program, katılımcıları Türk Yahudilerinin yaşam tarzına doğru bir yolculuğa çıkardı.
Gün boyunca müzenin sürekli sergisinin yanı sıra iki ayrı salonda iki ayrı sergi ziyaretçilerin akınına uğradı. Ödüllü fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar’ın yıllar içinde Türkiye’nin çeşitli bölgelerindenderlediği Sinagog fotoğrafları sergisi ile Mimar Çiğdem Öner’in Anadolu’da süre giden arkeolojik kazıların başkanları ve akademisyenlerle iş birliğinde yarattığı ve söz konusu kazılardan çıkan bilgiler ışığında Anadolu topraklarında Yahudi Varlığının 2600 yıllık tarihine vurgu yapan ve Antik Çağ sinagog mimarisinin saheserlerinden Sardes'in dijital canlandırmasının da yapıldığı ‘Taşlara Kazınan Yahudi Kimliği’ sergisi. Bu sergiye paralel olarak moderatörlüğünü Doğan Pinhas’ın yaptığı ‘Anadolu’da İlk Yahudiler’ başlıklı sunumda Türkiye'deki arkeolojik buluntuların ve yapılan kazıların ışığında, Anadolu ve Yahudilerin kesişme noktaları ortaya kondu. Daskyleion/ Bandırma'da MÖ 6. yüzyıl Pers döneminden kalma Aramice yazılı buluntunun Anadolu topraklarındaki en eski arkeolojik eser olduğu, Ovadya kitabının 20. satırında belirtilen Sefarad'ın SFRT olarak, Persce ve Likce'de Sart/Sardes satraplık merkezi oldugu, Anadolu coğrafyasında devam eden kazılarla beraber yeni buluntuların ortaya çıktığı dile getirildi.
İzzet Keribar
Yahudilerin Anadolu toprakları üzerindeki varlıklarının MÖ 6. yüzyılda başladığına değinen Dr. İnci Türkoğlu, bu varoluş sürecini, başlangıcından günümüze Ege ve Akdeniz bölgelerinde yapılan kazılarda elde edilen arkeolojik kalıntılar üzerindeki Yahudiliğe dair sembolleri yorumlayarak anlattı. Mimar Çiğdem Öner ise, aynı kazılarda elde edilen sinagog kalıntılarını üç boyutlu temsili çizimler üzerinden yorumladı. Doğan Pinhas sürecin tarihsel izdüşümünü paylaştıktan sonra dinleyicilerin sorularına açıklık kazandırılmasını sağladı. Taşlara Kazınan Yahudi Kimliği sergisi 20 Kasım’a kadar ziyaret edilebilir.
Doğan Pinhas, Mimar Çiğdem Öner, Dr. İnci Türkoğlu
Sohbetler hem bilgilendirdi hem keyiflendirdi
‘Bir Yahudiye Soralım’ adlı sohbette Yusuf Altıntaş, Yahudi olmanın ne olduğunu farklı tanımlar kullanarak anlatırken geniş toplumdan gelen tüm soruları anlaşılabilir bir dille cevapladı. Zaman zaman esprili zaman zaman düşündürücü bir dille ama hep pozitif bir şekilde bir tanıtıma vesile oldu.
‘Maymunlar, Patatesler ve Berlin Opera Binası’ konulu sohbette Moris Levi aynı isimli kitabından bahsetti. Sohbetin moderatörü olan Renan Koen’in sorularına Moris Levi müzik odağından cevap verince Renan da müzik kavram ve uygulamaları hakkında bilgi verdi. Levi sohbetinde kitaplarını yazarken ve yorumlarını yaparken müzik dinlemenin kendisine olumlu etkisini anlattı.
Renan Koen ve Moris Levi
İzzet Ers ‘Yahudi ve İslam Kaynaklarında Tevrat’ konulu sohbetinde Hz. Musa’ya Allah tarafından inzal olduğuna inanılan Yahudi kutsal metinlerinin toplamı olan Tora’nın yapısal özelliklerinin diğer kutsal metinlerden farklılık gösterdiğini dile getirdi. “Bu yapısal farklılıklar anlaşılmadığında inanan inanmadığı tarafın kitabının tahrif edildiğini düşünebilir” diyerek farklılık ve benzerliklerden örnekler verdikten sonra katılımcıların sorularını yanıtladı.
Karen Gerson Şarhon, ‘Ladino: Dün, Bugün, Yarın’ başlıklı sohbette Yahudilerin İspanya’da krallığın birkaç bölgeden oluşması nedeniyle farklı lehçelerde İspanyolca konuşmakla beraber bu bölgelerin en büyüğü Kastilya olduğu için daha çok Kastilyano konuştuklarını anlattı. İspanya ve Portekiz’den kovuluş sonrası Osmanlı’da tüm lehçelerin karışarak Ladino’yu oluşturduğunu söyledi. “Bugün dünyanın herhangi bir yerinde Ladino konuşan kişilerin kökleri mutlaka Osmanlıdan çıkmıştır” diyen Şarhon, lisana Fransızca kelimelerin eklenmesinin de Alliance Okullarının etkisiyle olduğunu belirtti.
Ladino ile ilgili yayın yapan, dünyadaki ilk ve tek dil bilimci olan Şarhon dünyanın her tarafındaki yazarlardan gelen yazılarla aylık El Amaneser’i çıkardıklarını ve Şalom’daki Ladino sayfasını hazırladıklarını anlattı. Hangi yayınlara nasıl ulaşılabileceğine dair linkler ve adresler verdikten sonra Ladino ile ilgili katıldığı konferanslardan da bahsetti.
Dr. Işıl Demirel yaptığı konuşmada gerek Naziler döneminde gerek Orta Çağ döneminde Avrupa’da yaşanan antisemitizm sorununa eğildi. Tarihten kronolojik olarak örnekler veren Demirel özellikle antisemitizm kavramının üzerinde durarak genel algısına eğildi. Konuşma sonrasında soru cevaplara da yer veren Işıl Demirel gördüğü ilgiden ve böylesine değerli bir günde yer almaktan duyduğu mutluluğu ifade etti.
Sergi ve sohbetlerin yanı sıra gün boyu iki ayrı film gösterimi de ziyaretçilerin ilgi odağındaydı.
Dr. Seyfi İşman ‘Burgaz’dayım’ adlı kısa filminde doğduğu ve büyüdüğü adanın hatıralarını, çocuk yaşında etkilendiği olayları Burgaz’ın eşsiz güzelliğini yansıtan sahnelerle Judeo Espanyol dilinde anlatıyor. Film Türkçe alt yazılı.
Yine gün boyu devam eden diğer film de Şef İvet Acu’nun ‘Türkiye Sefarad Yahudi Yemekleri’. Sefarad mutfağının, tarihinin, yemeklerin kökeninin hikayeleriyle anlatıldığı filmde İvet Acu bu mutfağın zenginliğini, nesilden nesle aktarılarak canlı tutulduğunu ve bunun aynı şekilde paylaşılarak canlı tutulması gerektiği belirtiyor ve çeşitli Sefarad yemeklerini pişiriyor. İlgiyle izlenen filmdeki tariflerbu özel gün için basılan broşürde de paylaşıldı.
Pınar Kılavuz
‘Sefarad Kimliğinin Nostaljik Unsurları’ adlı sunumda Pınar Kılavuz bir sosyolog bir akademisyen ve bir muhabir olarak ele aldığı Yahudi kimliğinin bireysel, kültürel ve sosyal süreçlerine, genel eğilimlerine, tarihine ve bugüne kadarki devinimine değindi. Özellikle kendi aile kimliğinden, göçmen olmaktan ve bu topraklarda yaşayan farklı kültürlerin gerek mutfakları gerek müzikleri, gerek dilleri, gerek gelenekleriyle bir bütünü oluşturduğunu dile getirdi. Sefarad kimliğinin nostaljik unsurlarını mutfağını, ladino dil ve müziğini ele aldığı konuşmasında ayrıca 15-20 Kasım saldırılarından dolayı duyduğu üzüntüyü belirttikten sonra bu saldırıların tezine etkilerinden bahsetti.
Yahudi Kültürü Avrupa Gününün vazgeçilmezleri
‘Gelin Tanış Olalım’ ekibi her yıl olduğu gibi bu yıl da yine tüm gün boyunca“aynı topraklarda büyüyen bizlerin çok da farklı olmadığını kendiniz deneyimleyin” mottosuyla katılımcılarla birebir sohbetler yaptı. Etkinliğe katılan misafirler, 20 dakikalık birebir yapılan samimi sohbetlerle Türk Yahudileri hakkında merak ettiklerini doğrudan sorma şansını yakaladılar.
İlgi eksilmediği için her yıl tekrar edilen diğer bir etkinlik de temsili geleneksel Yahudi düğünü. Yahudi toplumundan amatör oyuncuların canlandırdığı temsili düğünde katılımcılara geleneksel düğün tanıtılmış oldu.
European Days of Jewish Culture, 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi, United States Mission Türkiye, Neve Şalom Vakfı, Türkiye Hahambaşılığı Vakfı, Yahudi Kültürü Avrupa Günü, Smadar ve Mario Kornfild’in sponsorluğunda gerçekleşen etkinlik boyunca Şalom Dergi ve 75. yaşını henüz kutlamış olan Şalom Gazetesi ziyaretçilere tanıtılırken, müze dükkanda satışta olan kitap ve objeler de katılımcıların ilgisini çekti. Yapılan sohbetlerin kayıtları yayına hazırlanarak önümüzdeki dönemde müze tarafından yayınlanacak.
Pınar Kılavuz’un 15-20 Kasım 2003 saldırılarını konuşması esnasında Taksim’de gerçekleşen patlama yüzünden günün kapanışı olarak planlanan Albando ekibinin Sefarad Ezgileri ile bando konseri yarım kaldı.
Birlikte yaşamanın, birbirini tanıma çabasının bu kadar paylaşımcı bir şekilde yaşandığı bir günün böylesi acı bir olayla sonlanması hepimizi üzdü. Acılar ortak, kayıplar hepimizin. Yaralılara acil şifa, yaşamını kaybedenlere rahmet, yakınlarına sabır dilerken, duamız içimizi acıtan terör olaylarının son bulması ve huzur içinde hep birlikte yaşayabilmek.
Müze defterinden notlar:
“Dostluğa, güzelliğe, iyiliğe, kültüre atılan her güzel adıma teşekkürler…”
“İsrail’de yaşayan Danimarkalı aileden teşekkürler. Sizinle tanışmaktan keyif aldık”
“Her şeyiyle mükemmel bir kültür festivali”
“Yahudi halkı harikasınız. Bir gün ben de sizlerle olacağım. Bağımızın hiçbir zaman kopmaması dileğiyle”
“Sevginin gücü tek güneşimiz, doğadaki ağaçlar tek gölgemiz olsun”
“Sıcakkanlı Yahudi cemaati sizlerle tanışmak güzeldi”