Metin Sarfati'yi anarken: İktisat ve insan

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti (IFMC) tarafından 3 Temmuz´da kaybettiğimiz, iktisat bilimine dair özgün yaklaşımı ile tanınan Prof. Metin Sarfati adına bir panel düzenlendi.

Perspektif
16 Kasım 2022 Çarşamba

27 Ekim’de ‘İktisat ve İnsan’ başlığı ile Sarfati’nin iktisat bilimine bakışının ve çalışmalarının ele alındığı panelde, Prof. Burak Atamtürk, Prof. Kenan Mortan ve Prof. Burak Gürbüz konuşmacı olarak yer aldı.

İktisadı anlamak için önce insanı anlamakla yola çıkılmasını gerektiğine dair görüşü ile tanınan, iktisat bilimini edebiyat ve felsefe ile aynı potada eriten Sarfati’nin, birey, hümanizm, özgürlük, rasyonalite gibi üzerinde durduğu kavramlara dair görüşleri paylaşıldı.

Panel Kenan Mortan’ın sunuşuyla başladı. Modern iktisadın kurucusu Adam Smith’in amentüsü olan ve 1776’da yazdığı ‘Ulusların Zenginliği’nden 17 yıl önce 1759’da ‘Ahlaki Düşüncenin Temelleri’ (Theory of Moral Sentiments) kitabını yazdığını anımsatmak isterim. Bu nedenle, “Adam Smith ile iktisadın ilminden çok iktisadi düzenin ahlaki değerleri tartışılmaya başladı” demek daha doğru olur. Bu ifade ile Sarfati’nin iktisat bilimi çalışmalarında neden Adam Smith’in temel aktör olarak seçtiği konusuna değinilmiş oldu.

Mortan devam etti: Metin için ‘laik ve sorgulayıcı aklın’ isim babalarından sayılan filozof Baruch Spinoza değişmez bir amentüydü. “Bir özgürleşme etiği” diye tanımladığı Etika’nın rehberliğinde son 20 yılında sistemli olarak varlık sorununu araştırdı. ‘Sonsuz arzu’nun nedenlerini deşti. Bulduğu sonucu onun ifadesiyle vereyim: Arzu bireycidir, neş’e ise kolektiftir. Yayıldıkça artar. Umutsa, korkunun arka yüzüdür, bu yüzden umut beslenir ama hayaller üzerine kurulamaz…

Sarfati’nin son eserine de değinen Mortan şunları dile getirdi: Metin, Yahudi İnsandan, İnsan Yahudi’ye kitabında Spinoza izinde, özgürleşme yolunda ‘Yahudi Olmayan Yahudi’yi arar. “Anadolu’da 2000 yılı aşkındır var olan Yahudiliğin yaşamından portreler” çizer. Bu topraklarda Yahudi olmanın yazgısı “Düşük profil içinde yaşamak temel bir var olma biçimi”dir. Çünkü Anadolu “rasyonelin felsefesine geçit vermeyen bir coğrafya”dır.

Sarfati’nin kişisel anılarını paylaştığı ve İlkay Öz’ün Mülksüzleştirme ve Türkleştirme / Edirne Örneği ismiyle kitaplaştırdığı tez çalışmasına konuşmasında yer veren Mortan şunları ekledi: Aile kökeni Edirne olan Metin’in ailesinin 2510 sayılı İskan Kanunu’ndan hemen sonra patlak veren 1934 Trakya Olayları sırasında -Edirne 14. Tapu ve Kadastro Müdürlüğü kayıtlarına dayanarak- tüm mal varlıklarına nasıl el konulduğuna ve sonrasında 24 saat içinde İstanbul’a “tığ teber şah-ı merdan”(elde avuçta bir şey kalmamış) olarak nasıl göçe zorlandıklarını dudaklarım uçuklayarak öğrendim.

Kuşkusuz ‘İnsan Yahudi’nin diyeti bununla bitmedi, 1942‘de, bu kez 4305 sayılı Varlık Vergisi uygulamasıyla çifte kavrulmuşa döndü.

Metin’in birebir yaşadığı gibi, onları ‘misafir’ kabul ederek ötekileştirdiğimizde, biz de özgür toplum olma şansını yitiriyoruz.

Adam Schaff ve Simone Weil Örnekleri Üzerinden Hümanizma Tartışmaları başlığı altında konuşmasını gerçekleştiren Prof. Burak Gürbüz, Yahudi asıllı Schaff ve Weil’in Marksist teori üzerinden geliştirdikleri, modern devlet kurumların dışında kalan ve marksist teoride tartışmalı bir kavram olan birey üzerinden ‘kutsal insan’ı ele aldı.

Bilim olarak iktisadın sorumluluklarının hatta varlık nedeninin de sorgulanmasına yönelik oluşturulan İktisat Sadece İktisat Değildir adıyla kitaplaştırılan esere birlikte imza attıkları, aynı zamanda yakın dostu olan Prof. Burak Atamtürk panelin bitiş konuşmasını gerçekleştirdi.

Kapanış konuşmasında, Sarfati’nin düşünsel serüveninin son durağı olarak, Spinozist felsefede cevabını bulmayı ümit ettiği; özgürlük, kutsal ve insanın kaderi kavramları üzerinden yaptığı modernite sorgusuna yer verildi.

Geceyi izlemek isteyenler için: https://www.youtube.com/watch?v=n_GXoG70Gk0

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün