Rönesans ekolüne mensup ressam Francesco Bacchiacca´nın Hz. Musa Kayaların Arasından Su Çıkarırken isimli yağlıboya eserinin (1540-1545) orijinali, Scottish National Gallery Edinburgh´da bulunuyor. 1494-1557 yılları arasında yaşayan Bacchiacca, dönemin tanınmış ressamlarından olup ilk eğitimini Perugino´dan aldı.
Tufan Erbarıştıran
İsrailoğulları Mısır’dan çıktıktan sonra çölün yakıcı sıcaklığında yola devam etti. Bir yandan çöl sıcaklığı diğer yandan açlık ve susuzluk nedeniyle kafilede bazı itirazlar yükselmeye başlamıştı. Sözgelimi şöyle itirazlar vardı:
“Bize su verin de içelim.”
“Bizi Mısır’dan neden çıkardın?” … “Beni, çocuklarımı ve sürülerimi susuzluktan öldürmek için mi?” (Şemot, 17:6)
Tevrat’ta Musa Peygamber’in asasıyla yaptığı birçok mucizeden söz edilir; asanın yılana dönüşmesi, Nil’in kan rengine dönüşmesi, Nil’in ikiye bölünmesi gibi…
Bazı hahamlar ve bilgeler tarafından şöyle yorumlar da vardır:
Horev Dağı (ya da Bölgesi), Sina Dağı’nın eteklerinde bulunan biraz yüksekçe bir kayalıktır. Bazıları da buraya Horev Dağı ismini vermiştir. Ancak önemli olan burada yaşanan su mucizesidir. İsrailoğulları susuzluk nedeniyle kıvranırken, Musa’ya karşı çıkmaya başlar. Musa ise bu duruma üzülür ve Tanrı’dan yardım ister. Sonunda, Tanrı onun isteğini yerine getirir. Yanına birkaç kişi alarak hemen yola çıkmalarını söyler.
“Kayanın içine vurduğunda ondan su çıkacak ve halk içecek.” (Şemot 17: 6)
Musa elindeki asayla sert bir şekilde kayaya vurur, devasa ve berrak bir su kütlesi fışkırır. Bu su kütlesi temizdir ve içilecek gibidir. Konumuza ek bir bilgi olarak şu söyleyebiliriz:
“Midraş’a göre safirden yapılmış olan asa yaklaşık 300 kilo ağırlığındaydı (Meam Loez). Bu da asayı devamlı taşıyan Moşe adına aralıksız mucizeyi gerektiren bir durumdur.” (Şemot, sf.185 - Gözlem Yayıncılık)
Yukarıda sembolik bir resmini gördüğümüz bu konunun ressamı, Francesso Bacchiacca (1494-1557)’dır. Floransa’da doğmuştu. Çocukluğundan itibaren resim sanatına ilgi duymuştu. İlk eğitmeni Perugino’ydu. Birçok eğitmenin yanında uzun yıllar çalışarak hem kendini eğitmiş hem de sanat çevresinde tanınmasını sağlamıştı. Yaşadığı dönemin önemli sanatçılarından biriydi; eserleri halen ilgiyle izlenmektedir.
Resimde canlı renkler söz konusudur. Döneme uygun giysiler vardır. Öncelikle resimde neler olduğunu sıralayalım. Resmin tam ortasında bir kaya parçasından akan bir su kütlesi görülmektedir. Resmin alt ortasında elinde asasıyla yere diz çökmüş Musa vardır. Onun asasının küçük, ince oluşu aldatıcıdır aslında. Musa’nın üzerinde sarı-açık kahverengi bir giysi, ense tarafında görülen mavi renkli küçük bir örtü vardır. Musa, sakalını sıvazlarken dua ediyor gibidir. Resmin sağ tarafında ise daha çok kadınların yer aldığını görüyoruz. Bazılarının kucaklarında çocuklarla yanlarında küçük ve büyük baş hayvanlar da bulunmaktadır. Bakır ve çeşitli metalden yapılmış testilerine koydukları suları kana kana içmektedirler. Resmin sol tarafında ise erkekler biraz daha yoğundur, onlar da su içmektedir. Resmin sol alt köşesinde ise mor ve parlak renkli giysisiyle -olasılıkla- Harun görülmektedir. Harun su içerken yanında oturan sarı-hardal-kahverengili bir giysi içinde bir kadın vardır. Sanki onlara ressam tarafından özel bir statü verilmiştir.
Şimdi de suyun çıktığı kayayı tanıyalım. Dikkat edilirse kaya sanki tam ortadan bir mağara ağzı gibi kesik bir görüntü vermektedir. Kayanın tepesinden fışkıran su kütlesi ise ilahi bereketi sembolize eder. Yarıktan akan suları içen kadın, erkek, genç ve yaşlıların yüzlerine bakıldığında hepsinde bir dinginlik yansımaktadır. Onca susuzluğun ardından karşılarına çıkan bu mucizevî suyun sayesinde ölmekten kurtulmuşlardır. Suyun insan yaşamı için önemi bellidir. İnsan susuzlukla sayılı günler mücadele edebilir. Tanrı son anda onlara yetişmiş ve çölün ortasında bulunan bir kayadan su çıkartmıştır.
Resmin yukarı kısmında ise irili ufaklı ağaçlar vardır. Su içmeye gelenler ve gidenler görülmektedir. On binlerce insan, susuzluktan berrak bir suyla kurtulmasıyla yeniden yoluna devam edebilecektir.
Musa’nın yüzündeki şükür ifadesine odaklanalım şimdi de. Halkının isteğini Tanrı’ya ileten ve yardım bekleyen Musa’nın yüzünde bir şükür ifadesi olduğu kadar, rahatlama ve sakinlik duyguları da hâkimdir. Böylelikle hem Mısır’dan çıkardığı insanlara mahcup olmamış hem de peygamberliği bir kez daha tescillenmiştir.
Resmin sol üst tarafında ise açık bir gökyüzü çizilmiştir. Mavi gökyüzü üzerinde birkaç bulut kümesi bu görüntüyü belirginleştirmiştir. Daha ileride ise, bir kale ve yerleşim birimi vardır. Ancak ressam tarafından bunun neden çizildiği belli değildir. Çölde bu denli bir yerleşim bölgesi olabilir mi? Resmin genelinde ise, Tevrat’taki bir olayın tanımlanması söz konusudur. İsrailoğulları’nın yaşadığı birçok mucizeden sadece birisidir bu olay.
Kayanın yarık görüntüsü ise bir dişilik sembolü gibi ayrıktır ve üretkendir. Tanrı istediği yerden (doğanın her yanından; taş, kaya, dağ…) su çıkartabilir ve istediğine verebilir. Söz konusu yarıklık üretkenliği ve bereketi sembolize etmektedir sanki. Doğada ilahi bir mucize olduğunda en olmayacak yerden bile insana yönelik bir bereket çıkmaktadır. Tıpkı kurumuş çölün içindeki bir kaya parçasından çıkan bu su gibi…
Ressamın görsellik amacıyla yaptığı boyamalar, süslemeler ve eklemeler de mevcuttur. Resme bakanın sadece konu itibariyle değil, görsellik açısından da etkilenmesi istenmiştir. Musa’nın ayaklarının dibinde küçük bir çocuk iki eliyle su içmektedir. Şapkalı genç bir erkek ise bir elinde kuzusunu tutmakta diğer eliyle de maşrapasını doldurmaktadır. İnsan-kuzu-su (bereket/bolluk) üçlemesi burada karşımızdadır. İbrahim Peygamberin kuzu adağı ile Musa Peygamberin su mucizesi birlikte sezdirilmektedir. Birçok dinsel ve pagan öğretilerinde su mucizeleri bulunmaktadır. Burada ise bir mucize olduğu kadar insan-su birlikteliği betimlenmiştir. Ayrıca, Mısır’dan kaçanların fiziki yapılarındaki farklılık da göze çarpmaktadır. Sözgelimi koyu esmer, beyaz tenli, farklı yüz ifadeleri dikkat çekicidir. Demek ki Tevrat’ta anlatıldığı gibi Musa Peygamberin ardından gelen farklı ırk ve kültürden kişiler de bulunmaktadır. Ancak bu su mucizesi karşısında hepsi eşittir ve aynı kaynaktan beslenmektedir…
Kaynağın karşısında hepsi su içmek için sıraya girmiştir. Hepsi susuzluktan kurtulduklarının farkındadır artık. Yine dikkat edilirse kimsenin ‘önce ben içeyim’ diye bir kaygısı yoktur. Belli ki su boldur ve herkese yetecek kadardır.
Francesso Bacchiacca bu resminde Tevrat’taki bir olayı biraz da kurgusal bir anlamda nakletmiştir.