Rav Hayim Palaçi´nin ikamet ettiği yapının varlığının tescili, kentin kültür varlıklarının envanterinin çıkarılması ve kentin turizm potansiyeli açısından son derece önemli bir gelişmedir. Ayrıca yapının varlığı, İzmir Tarihi Liman Kenti´nin Unesco Dünya Mirası Listesine dahil edilmesi için yapılan çalışmalar, İzmir kenti için önemli bir avantaj olarak karşımıza çıkar.
2012 tarihinden beri, Rav Hayim Palaçi hakkında araştırma yapıyorum. 2021 yılının aralık ayında, Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgeleri üzerinde çalışırken, Palaçi ailesiyle ilgili önemli bir bilgiye ulaştım. Arşivlerde araştırma yapanlar iyi bilir. Pek çok bilgi ve bulgu, dosyaların, defterlerin sayfaları arasında saklıdır. Bazen bir dosyayı ya da defteri günlerce incelersiniz. İşinize yarayacak tek bir veriyle karşılaşmazsınız. Ya da, son sayfasına varıncaya dek inceler ve son sayfada, sizin için büyük bir değer taşıyan olağanüstü bir bilgiyle karşı karşıya kalırsınız. Palaçi ailesine ilişkin bilgiyi de bu şekilde buldum. Ailenin, İber kökenli (muhtemelen İspanya/Cordoba) ve Livorno göçmeni Toskana vatandaşı bir Rabbi ailesi olduğunu öğrendim. Bu bilgiyi, 26 Ocak 2022 tarihli Şalom gazetesinde paylaştım. 29 Aralık 1845 tarihli kayıtta, Rav Hayim Palaçi ve Rav Avraam Palaçi’nin ikametgâh adresleri de mevcuttu. Rav Hayim Palaçi, Eski Cezayir Han (Arap Han) civarında 11 numaralı hanede kiracıyken; Rav Avraam Palaçi, mülkü olan 10 numaralı hanede ikamet ediyordu (Belge 1).
BELGE 1. RAV HAYİM PALAÇİ VE RAV AVRAAM PALAÇİ'NİN ADRESLERİNİN YER ALDIĞI 29 ARALIK 1845 TARİHLİ BELGE
1845 ile 2022 tarihleri arasında, İzmir kentinin imar planında ve dolayısıyla kent profilinde, esaslı değişiklikler meydana geldi. Özellikle 1922 yangını, kentin büyük bir bölümünü yok ettikten sonra, 1925, 1950 ve 1972 tarihlerinde, İzmir İmar ve İzmir Nazım İmar Planları hazırlandı. Sadece yangın sırasında tamamen yok olan bugünkü Alsancak ve Kahramanlar bölgesi değil; aynı zamanda, İkiçeşmelik/Mezarlıkbaşı da, değişime ayak uydurdu. Yeni sokak ve caddeler açıldı ya da sokakların güzergâhı değiştirildi. Bazı parseller üzerinden yol geçirilirdi ve bazı eski büyük parseller bölünerek yeni parseller oluşturuldu. İkiçeşmelik/Mezarlıkbaşı’nda yer alan pek çok konut ve iş yeri, ya yıkıldı ya da yok oldu. Dolayısıyla bu bölgede yer alan bir yapının, 1845 tarihine ait hane kapı numarasından hareket ederek bugünkü yerini saptamak ve orijinal niteliklerini, minimal düzeyde de olsa korumuş vaziyette bulmak oldukça güçtü.
1845 tarihinde 10 ve 11 numaraya sahip yapıların yer aldığı bölge, bugün İzmir Konak Güzelyurt Mahallesi sınırları içinde. Bu mahalle, 1885 tarihine değin, Cami-i Atik Mahallesi sınırları içinde yer alıp zikrettiğim adla anılırken; 1885 yılında Cami-i Atik Mahallesi’nden ayrılmış ve Hahambaşı Mahallesi adını almıştır. Başlangıç noktam, 1845 tarihli belgede adı geçen ve bugün Güzelyurt Mahallesi sınırları içinde yer alan Eski Cezayir Han’dı (Arap Han). Bu han, Anafartalar (Kemeraltı) Caddesi üzerinde ve Beit Hillel Sinagogu (Rav Palaçi Anı Evi) yakınındaydı. Araştırmalarım sırasında, 1930/31 tarihli son derece değerli bir krokiye ulaştım (Belge 2). Bu kroki sayesinde, Rav Hayim Palaçi’nin ve Rav Avraam Palaçi’nin konutlarının yerini saptadım. Güzelyurt Mahallesi’nde 1930/31 tarihlerinde mevcut yahudihanelerin yerlerini belirledim. Ayrıca, Rothschild Hastanesi’nin yerini de bir kez daha doğruladım. Şimdi, 1930/31 tarihli krokiyi birlikte inceleyelim:
BELGE 2. 1930-31 TARİHLİ GÜZELYURT MAHALLESİNE AİT KROKİ
Krokide, Türk Pazarı Çarşısı olarak adlandırılan sokak, Havra Sokağı Pazarı’dır. Azizler Sokağı’yla Havra Sokağı’nı birleştiren Şan ve Gebeş sokakları ise, bugün mevcut değil. Krokide, parseller üzerine kırmızı kalemle yazılan numaralar, parsellerdeki yapıların, 19. yüzyılda sahip olduğu kapı numaralarını ifade etmektedir. Hemen yanlarına kara kalemle yazılan numaralar ise, 1930/31 tarihine ait numaralar. Buna göre, Gebeş Sokağı’nın Azizler Sokağı’yla birleştiği noktada yer alan 1 (kırmızı) kapı numaralı büyük parseldeki yapı, Musevi cemaatine ait Rothschild Hastanesi’dir. Öte yandan, kırmızı kalemle yazılı 6, 8, 10, 12, 14, 18, 81, 82 ve 86 numaralı yapılar ise, yahudihanelerdir. 35 numaralı Piyaleoğlu Han ile 41 numaralı Arap Han’ın hemen arkasında, 10 ve 11 numaralı yapılar yer almakta. 11 numaralı yapı Piyaleoğlu Han’la 10 numaralı yapı, Arap Han’la sırt sırtadır. 1930/31 tarihinde, Mişa Avimelah üzerine kayıtlı olan 10 numaralı yahudihanede, Rav Avraam Palaçi; 11 numaralı hanede ise Rav Hayim Palaçi ikamet etmektedir. O halde 1930/31 tarihli krokiye göre, Piyaleoğlu Han’la sırt sırta olan 11 numaralı yapı, Rav Hayim Palaçi’nin ikametgâhıdır. Bu yapı, çıkmaz sokağın tam köşesinde yer almaktadır. Krokide, 10 ve 11 numaralı hanelerin yanında kara kalemle yazılmış olan 43 ve 45 numaraların bugünkü izini sürdüm. 43 ve 45 numaralara sahip yapılar, bugün aynı bölgededir. Fakat, farklı sokaklarda yer almaktadır. Bunun üzerine 1970’li yıllara ve günümüze ait Güzelyurt Mahallesi krokilerini inceledim (Belge 3). 1930/31 tarihli kroki ile bugüne ait krokiyi üst üste getirdim ve şu sonuca ulaştım.
BELGE 3. GÜZELYURT MAHALLESİNİN GÜNÜMÜZE AİT KROKİSİ
Günümüze ait Güzelyurt Mahallesi krokisinde yer alan 920 sokak, 1930/31 tarihli krokide, Azizler Sokak olarak kayıtlıdır. Her iki krokide de, bu sokak, Piyaleoğlu Han’ının hemen arkasında, çıkmaz sokak olarak nihayet bulmaktadır. 1930/31 tarihli krokide yer alan 8 (kırmızı) numaralı yahudihane, bugün yıkılmış ve araba parkı haline getirilmiştir. 9 (kırmızı) numaralı yapı ise, günümüzde 39 olarak numaralandırmış. Onun karşısındaki 12 (kırmızı) numaralı yahudihane de, üç parsele ayrılmıştır. Ayrıca, 1930/31 tarihli krokide verilen bilginin aksine, 41 (kara) numara olarak değil; 33/A, 33/B ve 33/C numaralar olarak numaralandırılmıştır. Kısacası, 1930/31 tarihli krokide, kara kalemle belirtilen kapı numaralarında, 1972 tarihinden sonra, değişiklikler meydana gelmiştir. “O halde, 10 (kırmızı) ve 11 (kırmızı) numaralı yapılar, bugün nerede? Bu yapıların bugünkü kapı numaraları nedir?”
2011 ile 2016 tarihleri arasında, Piyaleoğlu Han’ın restorasyonu sırasında, 1930/31’de Reyna Hanım’ın üstüne kayıtlı olan 11 numaralı yapı, Piyaleoğlu Han ile birleştirilerek yeniden restore edildi. Üstelik ev vasfını da kaybetmedi. “Nereden mi biliyorum?” Çünkü 7 Nisan 2018 tarihinde, bu yapının içinde, değerli dost, değerli araştırmacı ve yazar İlhan Pınar’a ait Sahaf İlhan Kitap-Akademi’de, İzmir Yahudi tarihine ilişkin bir sunum yaptım. Üstelik 2016 ile 2019 tarihleri arasında hizmet veren Sahaf İlhan Kitap-Akademi, bu yapıda pek çok bilim insanı, akademisyen, araştırmacı ve dinleyiciyi ağırladı. Kısacası üç yıl boyunca, yapının sahaf ve bir kültür merkezi olarak kullanıldığını söyleyebilirim.
11 NUMARALI YAPI VE GRUBUN ARKASINDA BİR BÖLÜMÜ GÖRÜLEN 10 NUMARALI YAPI. RAV AVRAAM PALAÇİ'NİN İKAMETGAHI
1930/31 tarihli krokide, Piyaleoğlu Hanı ile 11 numaralı konut ve Anafartalar Sokağı (920 Sokak) arasındaki kot farkı açıkça görülmektedir. İki yapının birleştirilmesi sonucu, bugün o kot farkı ortadan kalkmıştır. “11 numaralı yapı, hangi koşullar altında ve hangi nedenlerden dolayı Piyaleoğlu Han’la birleştirilmiştir?” Bilmiyorum. Ancak, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ve Konak Belediyesi’ne, Yahudi tarihi üzerine araştırma yapan ve çalışan bir bilim insanı olarak müteşekkir olduğumu, özellikle ifade etmek isterim. İyi ki, hanı ve 11 numaralı yapıyı birleştirmişler. İyi ki, Rav Hayim Palaçi’nin konutunu farkına varmadan koruma altına almışlar. İyi ki, restorasyon sırasında 11 numaralı yapının konut vasfını da yok etmemişler.
Elimde mevcut arşiv belgeleri vasıtasıyla, İzmir Başhahamı Rav Hayim Palaçi’nin konutunun yerini saptayabildim. Bu yapının derhal tescil edilip, kamulaştırılarak koruma altına alınması gereklidir. 18. yüzyıldan itibaren, toplumsal çöküşün bütün belirtilerini taşıyan ve yansıtan İzmir Yahudi Cemaati’nin bekasını, Alliance Israélite Universelle’den de önce, başarılı faaliyetleriyle garanti altına alan Rav Hayim Palaçi, Aşkenaz ya da Sefarad kökenli dünya Yahudileri nezdinde, sevilen ve sayılan bir din büyüğü, hukukçu, alim ve yazardır. Her yıl İbrani takvimine göre ölüm tarihinde (genellikle ocak ayına denk gelir) dünyanın dört bir köşesinde yaşayan Rav Palaçi takipçileri/ inananları, İzmir’e bir ‘hac ziyareti’ düzenlenir. Gelenler, Gürçeşme Yahudi Mezarlığı’nda yer alan kabrini, mezarlıktaki mikveyi ve Beit Hillel Sinagogunu sırasıyla ziyaret ederek ‘pırlanta üçgeni’ oluşturur. Rav Hayim Palaçi’nin ikamet ettiği yapı tescil edilip, koruma altına alındığı zaman; pırlanta üçgenini oluşturmak amacıyla kente gelenlerin sayısı da artacaktır. Yapının varlığının tescili, kentin kültür varlıklarının envanterinin çıkarılması ve kentin turizm potansiyeli açısından son derece önemli bir gelişmedir. Ayrıca yapının varlığı, İzmir Tarihi Liman Kenti’nin Unesco Dünya Mirası Listesine dahil edilmesi için yapılan çalışmalar da İzmir kenti için önemli bir avantaj olarak karşımıza çıkar.