Küstüm…

Bundan sonra seninle konuşmayacağım. İletişimi kesiyorum. Gözüme gözükme!

Aylin GERON Yaşam
7 Aralık 2022 Çarşamba

Cezalısın gibi bir şey! Seni benden mahrum bırakıyorum. Ben değerliyim, önemliyim ve sen artık benden eksiksin; bana ulaşman mümkün değil. Öyleyse şimdi sen düşün!

Etrafınıza bakın ve biraz da kendinize tabii. Küsenlerden misiniz?

Çevremizde sıkça gördüğümüz bir iletişim şekli; aslında iletişmeme şekli de diyebiliriz. Karşılanamayan bir ihtiyaç ya da beklentinin bir nevi dışavurumu küsmek.

İngilizce tam karşılığı gelmiyor aklıma. Tureng’e baktım: kızmak, bozulmak, tartışmak, fikir ayrılığına düşmek diye çeviriyor (be cross, quarrel, have a falling out). Tam da küsmek değil sanki… Ne dersiniz?

Bizim kültürümüzde ise bir hayli yaygın.  

Nazım Hikmet’in ünlü şiiri geliyor aklıma:

Küsmek nedir bilir misin?
Küsmek dürüstlüktür.
Çocukçadır ve ondan dolayı saftır. Yalansız’dır.
Küsmek; seni seviyorum’dur.
Vazgeçememektir.
Beni anlatır küsmek.
Kızdım ama hala buradayımdır, gitmiyorumdur, gidemiyorumdur.
Küsmek; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, benim için değerlisindir.
Küsmek, sevdiğini söyle demektir.
Hadi anla demektir.
Küsmek; umuttur, acabaları bitirmektir, emin olmaktır.
Yani, diyeceğim o ki:
Ben sana küstüm!

NAZIM HİKMET RAN

Küsme ile sevmek böyle karmaşık bir şekilde iç içe geçmiş. Faydasına inanlar çok. Sevgiliye değil de çocuğa küsme konumuz. Ebeveynlik rolünde etkili bir iletişim yöntemi!

Hepimizin ebeveynlik tarzı farklı. Kimilerimiz onlar için en doğrusunu bilen, kontrolcü, eleştiren ve otoriter ebeveynleriz. Bu durumda kontrol dışı davranış ve tepkilerin karşılığı olarak “küsüyoruz”. Kimimiz kendi hayatının içindeki yoğunluktan farkında değiliz nelerin olup bittiğinden - ki bu durumda küsme yok ama ihmal var. Bir de çocuklarının her türlü ihtiyacını görüp de duygusal ihtiyaçlarını fark edemeyenlerimiz var; bu durumda da duygusal ihmal söz konusu.

Küsme de bir nevi duygusal ihmal. Gençlerin tabiriyle “trip atma”!

Çocuklarımıza neden küseriz?

İnsan sevdiğine küsermiş… Bizi hayal kırıklığına uğrattıklarında, istemediğimiz bir davranış sergilediklerinde, yani öfkelendiğimizde, bağırıp çağırıp kavga etmeden tepki göstermek istediğimizde küsüyoruz. Öfkenin sessiz hali küsme… Patırtı gürültü olmadığı için tercih edenler var küsmeyi. Ancak sağlıklı bir iletişim şekli olmadığını düşünüyorum. Genellikle o durumla baş edemediğimizi gösteriyor küsme davranışı. Sağlıklı ve yapıcı yöntemler geliştiremediğimizin kanıtı küsme.

Çocuksudur küsme. Henüz zorlayıcı hislerle ve durumlarla nasıl baş edeceğini bilmeyen çocuk çaresizlikten küser oyun arkadaşına. Ama çocuktur nihayetinde ve unutuverir küstüğünü. Eğer ebeveyn küsüyorsa onun da durumla ya da hisleriyle baş edemediği sonucuna varabiliriz. Ebeveynlik birçok durumu ve hissi aynı anda en etkili bir şekilde yönetme becerisi gerektiriyor. Kitaplarda yazdığı gibi olmuyor; kurslardan öğrenilmiyor. Ebeveyn de hisleri ve beklentileri olan bir varlık; robotik bir şekilde davranmıyor. Kendi hislerinin, inançlarının etkisinde kalıyor:

Beni o kadar kızdırdın ki seni bir süreliğine sevgimden ve ilgimden yoksun bırakıyorum. Bu süre boyunca neyi yanlış yaptığını düşün1.

Bir de küsüp küstüğünün farkında olmayanlar var…

Soğuk davranmak, bilinçli ihtiyaçlarını karşılamamak da küsmenin farklı şekilleri değil mi?

Bir ebeveyn davranışları sebebiyle çocuğunu sevmekten vazgeçer mi?

Vazgeçmez tabi diye düşünüyor olabilirsiniz ama bilin ki bizlerin sevgiden yaptıklarımız çocuklarımıza her zaman “sevgidenmiş” gibi gelmiyor!

Küserkenki niyetiniz terbiye etmek, ders vermek, ceza vermek ve bir şeyler anlamasını sağlamak ise bu iletişim ve bağ kurmadan ne kadar sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilir ki?

Doğan Cüceloğlu, “Küsme sağlıksız bir tavır ve bu sağlıksız tavır içinde sağlıklı çocuklar yetiştiremeyiz” diyor. Kendini güçsüz ve çaresiz hisseden küsüyor.

Peki diyelim küstüm, nasıl barışacağız?

Kuru kuru bir özür ile mi? Bir öpücük keser mi? Kaç güne geçer öfkem? Eskisi gibi olur mu her şey?

Bu pasif agresif tutumların çocuklara yansımasına bakalım…

Yaşa bağlı olarak etkisi değişse de küsülen çocuk eğer hiçbir açıklama yapılmamışsa başta ne olduğunu anlamakta güçlük çeker. Dağ dağa küsmüş dağın haberi yok misali…

Küsülen çocuk sevilmediğini düşünür, değersiz ve yalnız hisseder. Çocuk ona küsüldüğünde sorunun kendisinde olduğunu düşünür ve durumu düzeltmek için baskı hisseder. Ne yaptığı önemli değildir. Çıkarımları ve bu durumu bertaraf etmek için harekete geçmesi beklenir:

-                Ben sevilecek biri değilim.

-                Hata bende.

-                Beni sevmeleri için kendi gerçeğimden vaz geçmem gerek.

-                Her şeyi olduğu gibi paylaşmam kabul görmediğine göre seçici olmalıyım.

-                Annem babam bu yöntemi kullanıyorsa bu geçerli bir iletişim yöntemi ben de küsebilirim.

Küstüğümde bırakmak istediğim farkındalıklar bunlar mı?

Travma hakkında yazdığı kitaplarıyla bilinen Dr. Gabor Mate, ‘çocuğun sevilmek için en kolay vazgeçtiği şey kendi benliğidir’ der. Duygusal olarak orada olamayan ebeveynin onu görebilmesi için, sevebilmesi için ödeyeceği bir bedeldir bu. Çocuklukta hissedilen bu eksiklik yetişkin dünyasında zor ve karmaşık ilişkileri yönetebilmeyi zorlar. Sevilmek için, kabul görmek için en olmadık kişilerle yakın ilişkiler kurar, bağımlılıklar geliştirir. Masum görünen sıradan küsme davranışı çocukken kendimizi konumlandırmamızı etkileyen hayatın tümüne derin etkileri olan bir psikolojik şiddet.

Küsmeyin!

Küsmekten vazgeçmeliyiz.

Konuşun. Açıklayın. Dinleyin.

Küsme hissi geliyorsa bir nefes alın. Duruma geniş bir perspektiften bakın. Çaresizliğinize temas edin. Onu kontrol etmek kendi hayal ve isteklerin doğrultusunda şekillendirmeye çalışmak yerine değerlerden ve önceliklerden bahsedin. Nazik, sevgi dolu, şefkatli ve ilgili olun. Duygusal olarak ihtiyaçlarının farkında olun. O sinirlendiğinde, kendisini anlaması için zaman verin. Merakla neler olduğunu, ne hissettiğini sorun.

Onu kendinizle ve sevginizle cezalandırmayın. Sizin değerinizi öğrenme şekli mahrumiyetten geçmemeli.

 

 

---

1 Paradokslarla dolu kafa karıştırıcı bir söylem! Açıklayayım:

 Hislerimin sorumluluğunu alamıyorum ve tüm yükü sana yani çocuğuma veriyorum; yetişkin olan benim ben kızıyorum ama beni kızdırıyorsun diyorum. Benim üstümdeki gücüne dikkat çekmek isterim! Öte yandan seni sevgi ve ilgimle cezalandıracak kadar da güçlüyüm karşında…Yoksa güçsüz müyüm? Sana ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmiyorum da ondan mı küsüyorum?

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün