Hayatımızla ilgili mesajları her daim güncel olan Işıklar Bayramı Hanuka´nın mumlarını yakmaya bu yıl 18 Aralık Pazar akşamı başlıyoruz.
Yahudi bayramlarının en belirgin özelliklerinden biri, bayrama ait uygulamaların hep aynı kalmalarına rağmen, bayramın bize verdiği ve hayatımıza ışık olan mesajlarının her sene üzerine yenilerinin eklenerek çoğalmasıdır. Işığın farklı şekillerdeki karanlığa karşı zaferini kutlayan Hanuka Bayramına denk gelen Miketz peraşası, bize bayram hakkında farklı bir bakış açısı kazandırıyor.
Miketz peraşasında Yosef’in hayatındaki çelişkileri inceleyen Alex Israel, peraşayı Hanuka Bayramına şöyle bağlıyor.
Hanuka ve Miketz Peraşası – Yosef ve çelişkiler
Tora’da Yosef’in hikâyesini okurken oldukça esrarengiz bir karakterle karşı karşıya geliriz. Yosef, kulağa hiç yabancı gelmeyen, Yahudi kimliği hakkında önemli soruları gündeme getirir. Yosef bir Yahudi mi yoksa Mısırlı mı? Hangi yöne bağlılığı daha ağır basıyor? Tora, Yosef’in Mısır'da 22 yıl geçirdikten sonra hâlâ babasının gözde oğlu olmaya devam ettiğini anlatırken, yine Tora Yosef’in Mısır hükümetinin zirvesinde oraya tamamen entegre bir şekilde oturduğunu ya da öyle göründüğünü de belirtiyor. Mısır kültürünün içinde gücün en üst seviyesinde duran Yaakov’un oğlu Yosef’i nasıl tanımlayabiliriz?
Yosef'i tanımlamak
"Yosef'in kardeşleri geldikleri zaman onun önünde yüzüstü yere eğildiler... Yosef kardeşlerini gördüğü anda tanımıştı… Ama onlar kendisini tanımamışlardı" (42:6-8).
Bir zamanlar birlikte yaşayan, birlikte oynayan, birlikte kutlamalar yapan ve birlikte şarkı söyleyen kardeşleri Yosef’i tanımazlar. Ne kadar değişmiş olursa olsun, onu yine de neden teşhis edemedikleri hakkında Tora yorumcuları farklı görüşler belirtir. Yosef’in eski tarzına benzemeyen sert ses tonu (Sforno), konuştuklarını çeviren tercümanların aralarında mesafe olmasına dikkat etmeleri (Raşbam), kraliyet kıyafeti giymiş Mısır genel valisi görüntüsünde olması (Ramban ve Radak), Yosef'in Mısır'daki kültürleşmesi, Mısır dilini konuşmadaki akıcılığı, Mısır sarayındaki Mısırlı adı, yaygın Mısır modasına uygun sakalı (Hizkuni) kardeşlerinin Yosef’i tanımalarını engeller.
Mısırlı Yosef
Kardeşlerinin Yosef’i Mısırlı görüntüsünden dolayı tanıyamamaları bize Yosef hakkında neler anlatıyor? Yosef bir Mısırlı gibi görünüyor, bir Mısırlı gibi hareket ediyor, bir Mısırlı gibi konuşuyor. Ve Paro’dan sonraki en yetkili kişi olarak Mısır toplumunun başında yer alıyor.
Yosef'in yeni ülkesine tamamen uyum sağladığını gösteren ek kanıtlar da var. Yosef Mısırlı bir isim alıyor (41:45) ve bir rahibin kızı olan Mısırlı bir kadınla evleniyor. İlk oğulları olduğunda ona Menaşe adını veriyor, yani; “Tanrı tüm zorluklarımı-hatta babamın evini bile-unutmamı sağladı.” İkinci oğluna da Efrayim adını veriyor; “Tanrı beni, ıstırap çektiğim ülkede verimli kıldı” (41:51-52). Midraş Mısırlılık konusunda daha da ileri giderek Yaakov’un torunlarıyla tanıştığında onların yabancı görüntüsünden dolayı Yosef’in çocuklarını tanıyamadığını belirtir: “Bunlar kim?” (48:8)
Bu verilere yüzeysel olarak bakıldığında, Yosef’in Tora’daki atalarımız seviyesinde biri olduğunu düşünmek pek mümkün olmayabilir. Görünürde Yosef tüm geçmişini geride bırakır ve kendine yeni bir kimlik bulur! Gerçekten bulmuş mudur? Yosef gerçekten ebeveynlerinin evini, geleneklerini, köklerini unutmuş mudur? Yosef, asimile olmuş Yahudi'nin kişileşmesi mi?
Yosef Atsadik - Erdemli, dürüst Yosef
Rabinik geleneklerimize göre Yosef, tsadik-dürüst, erdemli kişi lakabıyla anılır. İlk bakışta ona bu unvanı kazandıranın, Potifar'ın karısıyla yaşananlar olduğu düşünülür. Yosef, Madam Potifar'ın cinsel girişimlerine direnir ve muazzam bir özdenetim sergiler. Yosef genç, çekici, kaybedecek çok az şeyi olan bir köledir. Ve bu ilişkiden kazanacağı çok şey vardır. Madam Potifar ile olacak bir ilişki, konumunu daha iyi hale getirebilir ve onu daha da yükseltebilir. Reddetmenin sonuçları -hikâyenin sonunda gördüğümüz gibi- çok daha zorlu olacaktır. Madam Potifar defalarca ‘kesintisiz her gün’ Yosef’i baştan çıkarmaya çalışır (39:10); Yosef ise ısrarla günaha direnir (39:8-9).
Bu bölüm Yosef’in karakter sağlamlığı, dürüstlüğü ve öz denetimini gözler önüne serse de Yosef’e Tsadik unvanını veren, bundan daha fazlasıdır.
Yosef’in hikâyesini incelediğimizde her sayfasında ve Mısır'daki yaşamının her aşamasında Yosef’in hayatının bir parçası olan Tanrı bilinci dikkatimizi çeker. Tanrı’nın Adı sürekli Yosef’in dudaklarındadır.
Yosef, Madam Potifar olayında şehvetle boğuşurken; efendisinin karısına onun anlayabileceği şekilde sebeplerini anlattıktan sonra konuşmasını “Ve ben Tanrı’ya karşı günah işlemiş olacağım” (39:10) sözleriyle bitirir. Daha sonra hapishanede kilitliyken, kurtuluşu için ilahi takdir tarafından gönderilen elçilere şöyle der: “Tabirler Tanrı’nın işidir” (40:8). Nihayet hapisten çıktığı, tıraş olduğu ve kıyafetlerini değiştirdiği o harika anda, rüyalarının 'uzman' yorumunu isteyen Firavun'un karşısına çıktığı sırada ilk sözleri şunlar olur: “Bu yetenek benim üstümdedir. Paro’nun esenliği ile ilgili cevabı Tanrı verecektir.” (41:16)
Her aşamada Tanrı
Miketz Peraşasında (41:1-32) Yosef Firavun'un rüyasını yorumlarken de her fırsatta Tanrı’nın İsmini sözlerine ekler: “Tanrı yapmak üzere olduğu şeyi Firavun'a anlatmış” (41:25); "Tanrı yapmak üzere olduğu şeyi Paro’ya göstermiş” (41:28); “Rüyanın Paro’ya iki kez tekrarlanması; bu sürecin Tanrı tarafından başlatılmış olduğunu ve Tanrı’nın bunu yerine getirmek için hızlı davrandığını gösteriyor.” (41:32)
Yosef, büyük Firavun'un önünde durduğu zafer anında bile Tanrı'yı ön plana koyar. Rüya yorumlama becerisi kişisel bir yetenekmiş gibi davranmaz; tüm gücü Tanrı'ya atfeder.
Geçen haftaki Peraşa'da Yosef biraz kendini beğenmiş ve kibirli görünse de, şimdi otuz yaşında, daha olgun, daha tecrübeli, artık her şeyin merkezinde kendisinin değil, Tanrı’nın olduğunun bilincinde olan bir Yosef görüyoruz. Yosef bunu karşısına çıkan herkese iletmekten geri kalmaz. “Bunun gibi, Tanrı’nın Ruhu’na sahip bir başkası var mı ki?” (41:38).
Belki de Yosef'i Firavun'un sarayında farklı kılan tam olarak da Tanrı’yı hayatının merkezine koymuş olmasıydı. Kardeşler endişe içinde Yosef'in önünde durduklarında, Yosef onlara bir miktar güvence sağlayacağını düşünerek şöyle der: “Ben Tanrı’dan korkarım” (42:18).
Galut Yahudi’si
O halde Yosef asimile edilmiş Yahudi değil, Galut'ta yaşayan Yahudi'dir. Mısır yüksek sosyetesinin kurallarına, modasına ve saç kesimlerine, görgü kurallarına uymaktadır. O toplumla bütünleşmiş gibidir; ancak aynı zamanda Tanrı'nın adı sürekli dudaklarındadır, köklerinden gelen ahlaki standartları ve vatan özlemini korumaya devam eder. Yaakov’un tüm oğulları arasında sadece Yosef, çocuklarından -yemin ettirerek- kemiklerini Mısır'dan çıkarıp Kutsal Topraklara gömmelerini talep eder (50:24-25). Yosef’in Yahudiliği kardeşlerininkinden çok farklı olsa da sözleri ve yaptıkları, onun güçlü Yahudi kimliğinin göstergesidir.
Hanuka ve Yunan kültürü
Yosef'in hikâyesi her zaman Hanuka zamanına denk gelir ve Yosef, Işıklar Bayramı Hanuka’nın önemli bir ilham kaynağını oluşturur.
Hanuka’da, Yahudilerin Yunanlılara karşı kazandığı zafer kutlanır. Ancak savaş, ulusal anlamda, kendi kaderini tayin etme anlamında basit bir bağımsızlık savaşı değildi. Makabi isyanının başlayıp büyüdüğü atmosfer, ruhani bir çatışma atmosferiydi. Soru, Yahudilerin Yunan kültürünü ne ölçüde benimseyecekleriydi; spor, pagan tanrılar, mantık ve felsefe, bedene tapınma, mitoloji, sistematik düşünce. Yunan kültürü çekici bir kültürdü ve bazı Yahudiler onu sorgusuz sualsiz benimsiyorlardı. Makabilerin savaşı sadece Yunanlılara karşı değil, aynı zamanda Yunan yaşam tarzını benimsemeye çoktan hazır olan Helenistik Yahudilere karşı da girişilen bir savaştı. Bu, aslında Yahudiliğin ruhunu koruma savaşıydı.
Yunan düşünce tarzı kötü mü? Yunan’ın zengin fikir dünyalarından çıkan her şey Yahudiliğe karşı bir tehdit olarak mı görülmelidir? Buna bilgelerimizin verdiği cevap: ‘Hayır!’ Yahudilik, Yunan'ın gücünü, güzelliğini ve düzenini tanır. Mişna, ‘Bir Tora, Yunanca yazılabilir’ (Megilla 8b) der ve Gemara'nın bu hüküm için verdiği gerekçe de Yunan güzelliğinin Yahudilikte bir yer bulması gerektiğidir. Aynı şekilde Maimonides, Platon ve Aristoteles'in düşüncesinin birçok ilkesini benimsemiştir. Yahudilik dünyasında memnuniyetle karşılanan Yunan kültürünün unsurları vardır. Ancak putperestlik, bedene tapınmaya götüren güzellik tutkusu ve benzeri düşünce tarzı, bunlardan değildir ve kabul edilemez.
Yosef ve Hanuka
Yosef, yabancı kültürle iç içe yaşayan ve dinine sadık kalan Yahudi’dir. Yosef, ‘Yunan’ın kendisine sunduklarını özümsemesini bilen, ancak yine de Yahudi kimliğini koruyan kişidir. Neyi alıp neyi almayacağını bilir, seçicidir. Yabancı bir kültürün bir kişiye, bir topluma yararlı olan yönlerini nasıl benimseyeceğini bilir ve Yahudi yaşam tarzına ve ahlaki yapısına ters ve yıkıcı olan bu yönleri, Tora öğretileri doğrultusunda tanımlayıp reddedebilir.
Başka kültürlerin dünyasında yaşayan bizler için Yosef’in mesajı çok önemlidir. Onun yolu, yani yabancı bir kültürle iç içe yaşasa da Yahudiliğin değerlerini, geleneklerini koruyabilme yolu, yürümesi zor bir yoldur, ama inancımızla Batı dünyasının kültürü arasında bir uyum yaratmak istiyorsak bu yolu yürümek zorundayız. Neyi benimseyeceğimizi ve neyi bir kenara bırakacağımızı Tora’nın bize sağladığı iç görü ile ayırt edebilmeyi başarmalıyız. Bu şekilde biz de Yosef Atsadiğin-Dürüst Yosef mirasına uygun yaşayabiliriz.
*Alex Israel’in yazısından alıntıdır: https://elmad.pardes.org/2014/12/chanukah-parshat-miketz-josephs-ambivalence/
KISA KISA HANUKA
İsmi: Hanuka kelimesi adamak, eğitim ve başlangıç gibi farklı anlamlara gelir.
Makabiler Kutsal Tapınağı Yunanlılardan kurtardıklarında Yahudiliğin en kutsal yerinin kötüye kullanıldığını ve kutsallığının murdar edilmeye çalışıldığını gördüler. Tapınağın temizlik ve onarımdan çok daha fazlasına ihtiyacı vardı; yeniden Tanrı Hizmetine tahsis edilmesi gerekiyordu. Bu adanma, Tapınak ve Yahudi halkı için yeni bir başlangıç olur. Aynı zamanda Hanuka -Hinuh-eğitim anlamına da gelir. Yahudiliğin sürekliğinin eğitime, kültür ve değerlerimizi aktarmamıza bağlı olduğunu ifade eder.
Hanuka Bayramı: Kislev ayının 25’inde başlayan ve sekiz gece ve sekiz gün süren Hanuka Bayramı, Purim Bayramı gibi Rabilerimiz tarafından uygulamaya konan önemli bir bayramımızdır.
Hanuka gelenekleri: Dokuz kollu şamdan Hanukiya’nın mumları bayramın her gecesi bir mum arttırarak tüm aile bir aradayken ve dualar eşliğinde yakılır. Ponçiğe benzer sufganiya, patates gözlemeleri latke ve Hanuka’daki yağ mucizesine istinaden yağda kızarmış yiyecekler yapılır, çocuklara Hanuka hediyesi verilir, topaç çevrilir.
Hanuka’nın bugünkü mesajı: Nerede yaşarsak yaşayalım, karakterimizin içine işlemiş olan Tora öğretilerini ve köklerimizden gelen kültürümüzü de yanımızda getirir, onlara bağlı kalmaya devam ederiz.
Şabat günü Hanuka mumlarının yakılması: Bu yıl 23 Aralık Cuma günü önce Hanuka mumları yakılır. Ondan sonra Şabat mumları 17.25’den önce olacak şekilde yakılır. Hanukiya mumlarının veya yağının, akşam olduktan sonra yarım saat daha yanacak şekilde ayarlanması gerekir.
Hanuka’nın ABC’si, Hanuka Alahaları ve Yorumlar, Savaş Mucizesi, Neden Sekiz, Yardım Eden El, Hanuka Felsefesi, Hanuka Mumlarını Yakma Sırası, Hanuka Mumlarını Yakma Duaları ve Mumları Yakma Videoları, Geleneksel Hanuka Tatlıları ve Açıklamalı Tarifleri, Hanuka için gerekli tüm bilgiler:
http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=29&Itemid=107
Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya konu hakkında fikir vermek amacıyla Yahudilik Ansiklopedisi kitabından ve rabbisacks.org ve www.aish.com, www.myjewishlearning.com, https://schechter.edu, https://ncsy.org, www.chabad.org, https://ohr.edu, https://elmad.pardes.org, https://torah.org, https://blogs.timesofisrael.com, https://ots.org.il sitelerinden derlenerek hazırlanmıştır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.
*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.