Günümüzde Çekya sınırları içinde kalan Nazi kampı Terezin´in Türk kurbanlarının anısına bir plaket koyuldu. Düzenlenen törende Terezin bestecileri konusunda önemli araştırmalara imza atmış olan Renan Koen Terezin´in getto kısmında bir konser verdi.
İzmirli Roza Levi; İstanbullu Elia Israel Fermon, Sara Gabay, Sultana Gabay, Jak Haliyo, Viktorya Salmona, Suzan Taziel, Sara Veinstein, Sarina Aberbauch, Suzan Abut, Fortune Anav, Roza Bonzul, Sarina Cuk, Edmond Franko, Klara Politi, Batsheva Hakko, İsrael Hakko, Fany Kruh, Hugo Kruh, Bernarnd Levi, Jak Nahum, Jako Palaçi, Mois Rosenberg, Helen Salzer, Nissim Vitali, İzidor Weinberg ve Fortune Zacum; Bursalı Matilda Alkalay; Edirneli Nesim Çiprut; Dedeağaçlı Belina Goldstein…
…2021’in şubat ayında ‘Nefretin Tarihi, Theresienstadt, Pozirif Direnç Metodum, March of the Music’e yer verdiğim Pozitif Direnç başlıklı kitabımı yazarken, Sevgili Metin Delevi’nin mesajıyla öğrendiğim isimler. Meğer onlar da 1800’lerin sonu, 1900’lerin başında Avrupa’ya taşındıkları için yakalanmış Nazilerin ve işbirlikçilerinin sistematik bir şekilde Soykırm’a hareketine. Birçok kampa gönderildikten sonra Terezin/Theresienstadt kamp ve gettosuna hapsedilmişler. Kimisi orada, kimisi başka ölüm kamplarında ölmüş, öldürülmüş, kimisi ise şans eseri savaş bittiği için kurtulmuş.
Düştüm peşine bu isimlerin, önce Terezin Anıt Vakfı Başkanı Jan Roubinek’e yazdım; ardından İstanbul Çek Başkonsolosunun da yardımıyla Prag Ulusal Arşivlerinden belgelerine ulaşıp kitabımda basmak üzere izinlerini aldım ve nihayet 2021 Temmuz’unda Gözlem Yayıncılık’tan çıkan Pozitif Direnç kitabımda yer aldılar.
…Tesadüf bu ya, aynı yılın ekim ayında Prag Büyükelçisi Sayın Egemen Bağış ile bir davette tanıştığımızda bu vatandaşlar hakkında konuştuk. Bana, Jan Roubinek ile görüşeceğini, Terezin Anıt Vakfı’na Türkiye adına bir plaket koymayı arzu ettiğinden bahsedince çok mutlu oldum. İlk defa 2018 yılında, Theresienstadt bestecilerini seslendirmek için Terezin’de konser vermiştim. O bestelerin yapıldığı yerde çaldığımdaki duygularım ve sonrasında bu eserlere bakışımın nasıl derinleştiğini kelimelere dökmem zor… Aynı zamanda March of the Music öğrenci hareketimi başlattım o yıl. O zamanın İstanbul Çek Başkonsolosu Dr.Petr Mares, Jiri Cistecky’ye ulaşmış ve beraberce bu konserin festival kapsamında olması için epey çalışmıştık. March of the Music öğrenci hareketim için ise gerek gettoda kalışımız gerekse her gittiğimizde bir survivor ile tanışmamız, konuşmamız için Terezin Anıt Vakfı Başkanı Jan Roubinek kollarını açmış ve halen de süren bir çabayla elinden geleni yapmıştı. Sayın Bağış konuşurken tüm o çabalar ve duygular geçti aklımdan.
Büyükelçisi Bağış’ın girişimi ve bir sene süren detaylı çalışmalarıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin Terezin’e plaket koyma töreni 14 Aralık sabahı, II. Dünya Savaşı'nda Naziler tarafından Çek Cumhuriyeti'nin Terezin şehrinde kurulan Theresienstadt Toplama Kampı ve Gettosunda yukarıda saydığım isimler diğer kurbanların anısına TC Prag Büyükelçiliği tarafından Kolumbárium Müzesine yerleştirilen plaket ve sonrasında getto kısmında verdiğim konserle gerçekleşti.
Bu sefer bambaşka duygular eklenmiş olarak gittim oraya, ülkem, Auschwitz’te öldürülmüş Kastoria/Yunanistan kökenli Sefarad ailemin kökleri ve her zaman çok büyük bir hayranlıkla çaldığım Terezin/Theresienstadt bestecileri… İstanbul Sefarad Şarkılarını tema olarak kullandığım, piyano için bestelediğim ‘Djente de la Mar’ süiti, Ali Darmar’ın ‘Yokoluş’ adlı eserini ve hayranı olduğum Theresienstadt bestecileri; Gideon Klein ve Viktor Ullmann’ın kampta besteledikleri piyano sonatlarından bölümler seslendirdim..
Jan Roubinek'in açılış konuşmasıyla başlayan törende Egemen Bağış, Terezin tarihçisi Tomas Federovic ve Metin Delevi’nin konuşmasını yapmak üzere ben bir konuşma yaptım. Plaketi, Sefire Sayın Beyhan N. Bağış ve Dr. Roubinek ile birlikte açan Sayın Egemen Bağış yaptığı konuşmada Türkiye Cumhuriyeti’nin antisemitizmi en güçlü şekilde kınadığını ifade ederek, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi ile mücadelenin önemine dikkat çekti. Törene Almanya ve İsrail başta olmak üzere birçok ülkenin büyükelçileri, tarihçiler, Prag’da yaşayan bazı Türk vatandaşları katıldı.
15 Aralık’ta ise bu sene Çek Dışişleri Bakanlığının ev sahipliğinde, başkanlığını Prag Büyükelçisi Egemen Bağış’ın yaptığı İslam İş Birliği Teşkilatı Prag Büyükelçiler Grubu, Uluslararası İlişkiler Enstitüsü ve Anna Lindh Vakfı ile birlikte yedinci kez düzenlenen Din ve Kültürlerarası Diyalog Konferansının açılış oturumunda konser verdim. Burada ise karlar şehri Prag için besteci Ali Darmar’ın ‘Kar’ adlı prelüdünü ve benim için barışın temsilcisi ‘Pasharo d’Ermozura / Güzellik Kuşu’ adlı eserleri seslendirdim.
Černínský Sarayı’nda bu yıl yedinci defa düzenlen geleneksel Din ve Kültürlerarası Diyalog Konferansının açılışını Çek Dışişleri Bakanı Sayın Jan Lipavski ve Sayın Egemen Bağış yaptı. İslam İş birliği Teşkilatı Prag Büyükelçiler Grubu Başkanlığını da yapan Bağış, konuşmasında Avrupa genelinde artan İslam düşmanlığına dikkat çekerek Türkiye’mizin her türlü ayrımcılığa karşı olduğunu ve vatandaşlarının önemli bir kısmının kendini ateist olarak tanımlamasına rağmen Çek Dışişleri Bakanlığının bu konferansa her yıl ev sahipliği yapmasının umut verici olduğunu kaydetti.
Konferansta bir konuşma yapan AGIT İslamofobiyle Mücadele Özel Temsilcisi Büyükelçi Sayın İsmail Hakkı Musa hiçbir dinin terörle anılamayacağını vurguladı. Musa benim de çok yanlış kullanıldığını düşündüğüm bir kelimeye dikkat çekti: tolerans. Toleransın dinler ve kültürler arası ilişkilerde yanlış bir kavram olduğunu vurguladı. Bence de hoşgörü/tolerans ancak yanlış bir davranış karşısında takınılan bir tutum olabilir. Dinler ve kültürler arasındaki yaklaşımın ancak ve ancak diyalog olduğuna inanıyorum.
20 Aralık akşamı ise Işık ve Mucizeler Bayramı olan Hanuka Bayramı için, İsrail ve Alman Büyükelçiliklerinin ortak düzenledikleri kutlamada Ankara Alman Büyükelçiliğinde çalacağım. Din ve Kültürlerarası adlı konferansa katılan birçok ülkenin büyükelçisi, Çek eski Kültür Bakanı, birçok dini kurumun başkanları yanıma gelip, müziğin bu toplantıda ilk defa yer aldığını, eserleri çok beğendiklerini, sanki meleklerin ellerimde olduğunu söylediler ve eklediler: asıl diyalog müzik, çünkü müzik evrensel bir dili konuşur. Ullmann, Darmar, Noel şarkısı ‘Silent Night’ ve Hanuka şarkılarını seslendireceğim bu konserde müziğin evrensel tınısının Noel ve Hanuka’nın mucizeleri ve ışıklarını tüm dünyaya yayması ve daim kılması dileklerimle.