Her yıl olduğu gibi bu yıl da sizlere geride bıraktığımız yılın ufak bir özetini bilimsel gelişmeleriyle birlikte derliyoruz. Seride dikkati çeken bir durumun altını çizmek isterim. 2018´de ´Yannie mi Laurel mı?´ ile, 2019´da duvara bantlanmış muzun 120 bin dolara satılması ile, 2020´de futbol maçlarında tribünlere konan kartondan taraftarla, 2021´de tek parmaklı eldiveniyle Bernie Sanders´lı fotoğraflarımızla toplumca eğlenebilmişiz. Omicron ile başladığımız 2022´de aşırı enflasyonist ortam, savaş ve belirsiz bir ekonomi ile sona yaklaşırken bizi ne güldürebilirdi ki? Jelibon imdadımıza yetişti çok şükür.
OCAK
Geçen senenin son günlerinde dolar 10-11-12..18’e kadar öyle bir fırlamıştı ki yılbaşı gecesi 10’dan geri sayabileceğimizden emin değildik. Hükümet faizleri arttırmadan doları düşük tutmak için ‘kur korumalı mevduat’ diye bir icat geliştirmiş, dolar 18’den bir anda 12’e inmişti. Bu enstrüman sokaktaki Ayşe Teyze tarafından benimsenmiş ve evet, dolar yıl boyunca artık kanıksadığımız 13-18 seviyelerinde takılmış, tüm dünya faiz arttırırken bizim faizler sürekli indirilmeye devam etmişti. Ancak ocak ayı zamlarla karşıladı bizi. COVID belasının da gitmeye niyeti yoktu sadece gündemde ikinci sıraya iniyordu. Canımız bir şeye daha sıkılıyordu, sanatçı Gülşen’in sahne kıyafetlerine laf edilmesine. Hepimiz Gülşen oluyorduk (keşke) ve eğer öyleyse bu daha iyi günlerimizdi.
O esnada bilimde, ilk kez ABD’de bir domuz kalbi, yaşayan bir insana nakledilmişti. CRISPR yöntemi ile domuz kalbine 10 genetik modifikasyon yapılmıştı, üç domuz geni insanların bağışıklık sisteminin bu yeni organı reddetmesine engel olması için kaldırılmış, altı insan geni bu kalbin kabul edilmesini kolaylaştırmak için eklenmiş, bir domuz geni de normalde 400 kilo olan bir domuzun kalbinin olabileceği boyuta gelmemesi için büyüme hormonlarından etkilenmesini durdurmak için kaldırılmıştı. Bu modifikasyonu unutmamaları çok yerinde olmuştu.
https://www.nature.com/articles/d41586-022-00111-9
Şubat
Rusya Ukrayna’ya resmen savaş ilan etmiş, üçüncü dünya savaşı senaryoları yazılıyor, “Virüsten sonra bir bu eksikti, acaba nükleer silah kullanılır mı?” diye felaket tellallığı yapılırken bu distopik atmosferde Ukrayna Başkanı Zelensky kahraman olarak yükseliyordu. Zelensky’nin Yahudi olması kimilerini şoke ederken ilginç bir şekilde Ruslar tarafından Nazi olarak suçlanması ise gerçeküstülükte en tepe noktasıydı. Pardon tepe noktası Zelensky’nin kariyerine bir komedyen olarak başladığı ve bir öğretmenken bir anda devlet başkanı olan bir karakterin anlatıldığı ‘Halkın Hizmetkârı’ dizisiyle popüler olduğuydu. Tarkan ‘geççek’ ve ‘gitçek’ diyor, birkaç saat içinde 5 milyon izleniyor şarkı herkeste ayrı çağrışımlar yaratıyordu… Ya da aynı çağrışımı mı? İlginçtir sonra şarkıyı pek duymaz olmuştuk.
O esnada bilimde, “Ölü hücreyi canlandıran Türk” diye atılan başlıklara tıklıyorduk. Northwestern Üniversitesinden Doç. Dr. Hande Özdinler beyinde (ölen değil) ölmeye meyilli motor nöronları iyileştiren NU-9 isimli ilk kimyasal maddeyi keşfetmişti. Kendiliğinden aşırı önemli bu haberi ölüyü canlandırmak gibi lanse eden medyaya da kızmamalıydık. ALS, Parkinson, Alzheimer gibi hastalıklara çare olabilecek bir ilaç umut vadediyordu, halkı haberdar etmenin yolu buydu.
https://doi.org/10.1002/ctm2.336
Mart
İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog'un Ankara'da Erdoğan ile bir araya gelmesi sevindirici olurken Rusya - Ukrayna savaşı tüm hızıyla devam ediyor, çok sayıda ülke Rusya’ya yaptırımlar uyguluyordu. ABD Rusya’da McDonald’s ve Coca Cola’nın satış faaliyetlerini durdurma kararı almış, Putin Pornhub ve Facebook’u kapatmıştı. Ruslar böylece dünyanın en sağlıklı, ahlaklı ve doğru bilgilendirilmiş halkı olma yolundaydılar. Bir nevi benzer yaptırımlar Will Smith’e de uygulanıyordu ne de olsa 2022 Oscar gecesinde milyonların önünde sunucu Chris Rock’ı tokatlamıştı. Sony ve Netflix projelerini durdurmuş, Akademi törene girişini 10 yıllığına yasaklamıştı. İyi haber, herkeste Alopesi (saç kıran) farkındalığı başlamıştı. Gururla söyleyebilirim ki Türkiye’de Alopesi farkındalığı yaratan kişilerden biri fotoğraftaki, kızımın arkadaşı Mediacat Ödüllü Ada Atakan’dır
O esnada bilimde, hep iyi haberler olacak değildi. Ocak ayında domuz kalbi nakli yapılan ve cesareti sebebiyle tıp literatürüne girecek olan David Bennett hayatını kaybetti. Domuzda bir virüs vardı ve görünen oydu ki basit bir enfeksiyondan hasta ölmüştü. Domuzun tamamen sağlıklı olmasından sorumlu Revivicor adlı şirket yorum yapmadı. Acaba sağlıklı bir domuz kalbi bir insanın içinde yıllarca atabilir miydi? Klinik deneyler devam edecekti, zaten bilim böyle ilerlerdi.
https://www.livescience.com/pig-human-heart-transplant-death
NİSAN
Maske zorunluluğunun kapalı alanlarda kalkması ile COVID’i geride bıraktığımız illüzyonuna kendi rızamızla katılıyorduk. İsrail-Türkiye ilişkilerinin de normalleşmesiyle Ramazan ayında İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Türkiye, Mısır, Ürdün, Bahreyn, BAE, Fas gibi ülkelerin İsrail'deki misyon temsilcilerine bir iftar yemeği veriyordu. Birkaç sene önce böyle bir sofrayı kimse hayal edemezdi. Fransa seçimlerinde Macron’un aşırı sağcı Marine Le Pen’i yenmesi de içimizi ferahlatmıştı. Bu güzel gelişmelerle anabileceğimiz bir nisan ayı olacakken Osman Kavala’ya daha önce beraat ettiği Gezi olaylarından vicdanları yaralayan müebbet hapis cezası çıkıyordu.
O esnada bilimde, magic mushroom olarak bilinen zehirli mantarların ihtiva ettiği psilosibin adlı maddenin, antidepresanların yapamadığı bir şekilde şiddetli depresyonu tedavi ettiği ortaya çıkıyordu. İngiltere’de yapılan deneylerde bilindik antidepresan kullananlara göre halüsinojenik madde içeren bu zehirli mantarı kullanan deneklerin, beyinlerinde yepyeni nöron bağlantıları oluştuğu, hep aynı kötücül duyguya takılmaktan kurtuldukları, esnek ve akıcı bir beyinle ruh hallerinin iyileştiği gözlendi. Ruh sağlığı göz ardı edilmeye asla gelmezdi.
https://www.livescience.com/magic-mushroom-psilocybin-treats-depression-brain
Mayıs
Kendi üçüncü sayfa haberlerimizden sıkılmıyormuşuz gibi Johnny Depp ve Amber Heard’ün davasına odaklanmıştık ki eski bir milletvekilimizin televizyonda verdiği demeçten sutyen giymemenin kanunen suç olduğunu öğreniyor, peş peşe iptal edilen konser ve festivaller sinirimizi ayağa kaldırıyordu. Sonra Mor ve Ötesi, İnönü Stadyumunda öyle bir konser veriyordu ki aşk şarkıları bile artık siyasi mesaj taşıyan birer seçim şarkısı olmuştu. 35 bin kişi Türkiye’nin dört bir tarafındaki şehirlere “Daha mutlu olamam” diye haykırarak ayağa kalkıyordu. Umarım ‘Evrene olumlu mesaj mı yollamıştınız? Ben onu yuttum’ durumuyla karşılaşmayız.
‘Kıyafeti kanunen suç’ olan Melis Sezen
O esnada bilimde, göğsümüzü kabartan Türk bilim insanı Feryal Özel, Samanyolu merkezindeki ‘nazik’ olarak nitelendirdiği kara deliğin alkışlar eşliğinde fotoğrafını ilk kez dünya ile paylaşan isim oluyordu. Bu gelişme galaksimizin merkezinde adeta bir laboratuvar kurulmuşçasına bir başarıydı. Gururlanmamak elde değildi.
https://www.salom.com.tr/koseyazisi/122217/kara-delikler-102
Haziran
“Donat, donat, donat, sağdan soldan üstten alttan önden arkaya…” Dunkin Donuts reklamından çıkma olmayan bu dizeler, cin çıkarmak için Pelin Hürman tarafından Beyaz TV’de canlı yayınında söylendi. Bir Twitter atasözünün de dediği gibi “Vatandaşı olmasak aslında eğlenceli ülke”idi. Diğer ülkelerde sanki çok iç açıcı durumlar vardı... Sene 2022; ABD’de kürtaj yasağı geri geldi, Rusya-Ukrayna savaşı devam ediyordu. İsrail’de yine erken seçim kararı çıktı. Bu sonuncusuna da artık gülünebilirdi; üç yılda beşinci seçimdi.
Eser: Alpgenart
O esnada bilimde, geleneksel bilgisayarların yerine kimyasal reaksiyonları kullanarak bilgi işleyen ‘kimysal bilgisayar’ ilk kez programlanıp karmaşık soruları çözüyordu. Geleneksel bilgisayarlar bilgi işlemek ve saklamak için elektrik sinyallerini manipüle 0 ve 1 şekline sokan transistörlerden oluşur. Daha bile hızlı çalışan kimyasal bilgisayarda bilgiyi kodlamak için iki asit bir tuzdan oluşan birbirine bağlı ızgara yuvalar içinde sıvılardan faydalanılıyor. Mekanik karıştırıcılar bu sıvıyı karıştırınca reaksiyon başlıyor. Karıştırıcıların hızı reaksiyon oranını değiştiriyor. Duruma göre odalar ya kırmızı ya mavi yanıyor. Beyin de örneğin gözlerden aldığı elektriksel veriyi kimyasal süreçlerden geçirip anlamlandırdığı için beynin sırlarını çözmeye de yaklaşıyorduk.
Temmuz
Bu yazının formatını değiştirecek bir şey oldu. Bilim asıl gündemdi. James Webb Uzay Teleskobundan gelen evrenin en uzak ve en erken zamanlarından inanılmaz görüntüler ABD Başkanı Biden tarafından dünyaya servis ediliyordu. Bu öyle bir teleskoptu ki, bize ilk galaksilerin nasıl oluştuğunu ve evrende yalnız olup olmadığımızı cevaplayacak. Ders kitapları yeniden yazılacak.
https://www.salom.com.tr/haber/123548/james-webb-teleskobunun-ilkleri
O esnada, Boris Johnson’ın partisindeki bir milletvekilinin bir gece barda içip iki erkeği taciz ettiğini bildiğini saklaması ve sonra da bunun ortaya çıkmasından dolayı istifa etmesi ya da Hasköy Mezarlığında Türk Yahudi Cemaatini derinden üzen bir vandalizmin yaşanması pekala önemliydi. Fakat gündeme bomba gibi düşen Melih Gökçek’in Adıyaman’da 6 milyar dolarlık Jelibon rezervi şakasını gerçek sanıp üzerine “Fake değil, resmi şey, arka arkaya bulunuyor” demesiydi. Ülke olarak en çok güldüğümüz gün olabilir. Bir de Zaytung olmayan bir tuhaf haber de şuydu: Pet shoplar kasaplar birliğine bağlandı. Gerekçesi her ikisinin de hayvan satıyor olmasıydı. Allah’ım aklımıza mukayyet olsundu.
Ağustos
Isınan madde genleşir’den midir yazın Türkiye iyice genleşmiş, gevşemişti sanki. Bu iyi bir şeydi. Bakınız Independent Türkiye başlığına: “Kadınlar sürücüsüz otomobil kullanmada erkeklerden daha iyi”. Dalga geçer gibi. Haber doğruydu ama. Kadınların gerektiği zaman sürücüsüz arabanın kontrolü devralma sırasında daha hızlı tepki sürelerine sahip olduklarını ortaya koyuldu. Beyler n’aber? Sonra bakınız BIM reklamına; BIM’de psikolog seans başına 199.99. Tabi ki bu fake bir tweet’ti. BIM o günlerde bunlarla uğraşıyordu, BIM o günlerde bunlarla uğraşıyordu, Aralık’ta enflasyonun sorumlusu olarak boykot edilmesi gereken 3 harflilerden biri olacağından habersiz. Hepimiz en son Gülşen’dik hani, kötü günümüz gelmişti. Bakırköy Cezaevi'nde beş, kendi evinde 15 gün hapiste kalan Gülşen’in suçu sahne arkadaşıyla şakalaşırken “İmam Hatip’te okumuş, sapıklığı oradan geliyor” demesi olmuştu. Türkiye ayağa kalktı. Gevşeme bitmişti. Zaten Sedat Peker yine tweetler atmaya başlamış bizi siyasi gündeme geri çağırıyordu. Seçim is coming’di.
O esnada bilimde, yetişkinliğe eriştikten sonra ölmek yerine yeniden gençlik yıllarına dönen ‘dohrnii’ türündeki deniz anasının genomu çıkartılmıştı. Yaşlanmayı tersine çeviren ve Ölümsüzlükle ilgili olan genler belirlendi. Dohrnii'de DNA onarımı ve korunmasıyla ilişkili genlerin, diğer denizanalarından iki kat fazla kopyaya sahip olduğu ortaya çıkarken, kromozom uçlarındaki telomerlerin bozulmasını önleyen mutasyonlar da belirlendi. Biz, deniz anası olmadığımız için ve yakında bu deniz analarından krem yapılacağına dair bir işaret olmadığı için hala hayat planınızı 80-90 yıllık olacak şekilde ayarlayabilirsiniz. Ama rejeneratif tıp için heyecan verici bir gelişme.
https://www.amnh.org/explore/news-blogs/on-exhibit-posts/the-immortal-jellyfish
Eylül
Tarkan o uzun zamandır duymadığımız ‘Geççek’ şarkısını İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yıl dönümünde sokak konserinde söylüyor ve tarihin en kalabalık 5. konserinin mimarı oluyordu. Bir başka mimar ise aslında işini yapıyor ve Kız Kulesinin külahını planlı bir restorasyon için uzaklaştırıyor ama ülke 2400 yıllık Kız Kulesini yıktılar diye ayağa kalkıyordu. Neymiş Kültür Bakanlığı’cığım, kamuyu bilgilendirmek gerekiyormuş. Yurdun sınırları dışında çok daha önemli şeyler oluyordu. İran’da Mahsa Amini ahlak polisi tarafından öldürüldükten sonra kadınların saçlarını kesmeye başlamasıyla protestolar tüm dünyada duyuldu. Hatta James Webb Teleskobu bile çektiği galaksi resmine Amini’yi yerleştirdi. En az Amini kadar gündem olan başak bir kadın vardı. Güle güle Kraliçe Elizabeth. Ne hükmettin öyle. 70 yıldır Long Live the Queen diyen İngiliz Milletler Topluluğu ve Crown dizisi hayranları artık Long Live the King diyecekti.
O esnada bilimde, NASA’nın on ay önce yolladığı araç hedefindeki asteroidi on ikiden vuruyor, yörüngesini değiştirtiyor, ileride Dünya'yı tehdit edebilecek olası katastrofik bir meteor çarpmasını engelleyebilecek kapasitede olduğumuz gözler önüne seriliyordu. Aynı zamanda ekonomi biliminde de çığır açıcı bir saptama yapılıyordu: “Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım, günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro ekonomi ile daha fazla önem kazanmaktaydı.”
Ekim
Aya damgasını vuracak olayların hepsi son bir iki gün içinde oldu. Cumhuriyetimizin 99.yıl kutlaması ile Türkiye’nin ilk yerli otomobili Togg’un tanıtımı aynı güne geldi. Ülke topluca gurur ve mutluluk içinde olması gerekirken yine ikiye bölündü. 29 Ekim 2022 Şalom gazetemiz için de çok önemliydi; 75. yaşımızı kutluyorduk. Aynı günlerde İsrail ile Türkiye birbirine karşılıklı büyükelçilerini yolluyordu. Gazetemizin geçirdiği en zor günler olarak aklımıza kazınan 2010 Mavi Marmara olayı ya da 2018’de ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması sonrası Gazze olayları gibi olaylarda büyükelçiler geri çekilirdi. Öyleyse büyükelçi atanmasının gazetemize harika bir 75. doğum günü hediyesi olduğunu söylesek yerinde olurdu. Abartılı olacak belki ama Elon Musk dünyanın kaderini 44 milyar dolara değiştiriyordu. Twitter ne Arap baharları ne rejimler ne seçimler üzerinde aşırı derecede önemli bir araçtı. O halde Musk’ın amacı olmasına şaşırmamalıydık. Dünyanın değiştiremediğimiz bir kaderi vardı ki o da ısınmasıydı. İklim aktivistleri yalnızca üstü camla korunmuş Van Gogh ve Monet tablolarına yemek fırlatmaya, mayıs ayında pastayla vurdukları Mona Lisa hareketinden devam ediyorlardı.
O esnada bilimde, milyarlarca insanı mutlu edecek bir mucize hapın icadı yolunda önemli adımlar atılıyordu. Hayır beyler onu demiyorum, o zaten bulundu. Zayıflatma hapından bahsediyorum. Bildiğimiz diyet yapan bir grup ile günde iki kez Hafnia Alvei adındaki bakteriden üretilmiş hapı yutan grup üç ay sonunda karşılaştırıldığında hapın daha etkili sonuç çıkardığı ortaya çıktı. Probiyotiğin ürettiği molekül iştah kesen alpha-MSH hormonu ile aynı etkiye sahipti.
Kasım
12 yıldır 300 milyar dolar harcayarak, Dünya Kupasına -ev sahipliği kontenjanından- katılabilen Katar, kendi grubunda hiçbir takımı yenemeyip turnuvaya veda ediyordu. Dünyanın en karizmatik sesine sahip mega star Morgan Freeman Dünya denen bir çadırın altında hoşgörü ve saygı ile beraber yaşamaya vurgu yaparken Katar’da eşcinsel ve bir de üstüne içki içenlerin çadıra kabul edilmediğinden bahsetmiyordu elbette. Kupa 18 Aralık’ta Arjantin’in olacak ama akıllara Nusret’in Messi’yi darlaması kazınacaktı. İsrail’de Netanyahu sandıktan galip çıkıyor, en sağcı hükümeti kuracağının sinyallerini veriyordu. Trump’a misafir olan Kanye West açık açık “Hitler’i seviyorum” diye haykırıyordu. Tam 8. milyarıncı bebek işte böyle bir dünyaya doğuyordu.
O esnada bilimde, bugüne kadar ilk kez havalanan, dünyanın en güçlü roketi SLS, 16 Kasım’da Orion adlı kapsülü Ay’a yollamak üzere yola çıktı; böylece insanlığın yarım yüz yıl sonra Ay’a geri dönüş misyonu olan Artemis´in ilk adımı atılmış oldu. Orion 11 Aralık’ta Ay’ın etrafında turlamalarını bitirip başarıyla geri dönecekti. Bakalım Artemis de Apollo gibi 17.misyona kadar devam edecek miydi? Beni kaçıncı misyona alırlardı?
https://www.salom.com.tr/haber/123888/artemis-1-ile-aya-donusumuz-basladi
Aralık
Özgürlükler ülkesi ABD kürtaj yasağından sonra kendi aklarcasına eşcinsel evlilikleri yasal olarak koruma altına alıyor, biz ise kendi hukuk sistemimiz karşısında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay hapis cezası verilmesiyle yine dumur oluyorduk. İstinaf ne demekti? Biz temyizi biliyorduk. Doğuya gittikçe hak hukuk hiç kalmıyor Afganistan’da kızlara ilkokul eğitimi bile yasaklanıyordu, Çin’de sanki paralel evrenmiş gibi COVID yasakları ancak esnetiliyordu. Paralel evren demişken, bir evrende mutlaka Victoria’nın melekleri halen yılbaşında göz ve gönülleri açıyordu. Bu seri devam ettikçe o evrenin temsilcisi olmaya ve yeni yılınızı onlarla kutlama geleneğini sürdüreceğim.
O esnada bilimde, fizikte çığır açıcı bir gelişme yaşanıyordu. Tarihte ilk kez bir füzyon reaksiyonundan sisteme koyulan enerjiden daha fazla enerji üretilmişti. Füzyon medeniyetimize sınıf atlatacak tertemiz ve sınırsız bir enerji kaynağı. Güneş mantığı ile iki hidrojeni bir araya getirip helyum yapıyor. Kaliforniya’daki bir laboratuvarda iki atomun birleşmesi için lazerle kullanılarak yeterli basınç, yoğunluk ve sıcaklığın Güneş’inkinden bile fazla olması sağlandı. Evlerimizde füzyon enerji kullanmamız için daha on yıllar var o yüzden küremizi ısıtmamaya dikkat etmemiz elzem.