Takvimler 2023´e girmenin heyecanını yaşatırken globalleşmenin etkileri ekonomik, tıp ve ziraat alanlarında hayli görünür bir hal aldı.
Son yıllarda İsrail ve BAE arasında kurulan köprüler iş birliklerini de beraberinde getirmeye devam ediyor. Bunlardan en önemlilerinden biri de hidrojen kaynaklı yatırımlar. Dış kaynaklar ve Israel Trade ofis tarafında yayımlanan detaylı bilgiler eşliğinde yenilikleri izleyebiliyoruz.
Temiz yakıta olan talep küresel olarak artarken ve karbonsuzlaştırma çabaları hızla yükselirken hidrojenin temiz bir enerji seçeneği olarak ortaya çıkması birçok ülke tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Ekonomiler ve endüstriler iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek için düşük karbonlu bir dünyaya geçiş yaparken hidrojenin önümüzdeki yıllarda kilit bir rol oynaması beklenmektedir. Hidrojen yatırımlarının 2030 yılına kadar 300 milyar doları aşacağını tahmin eden Fitch Solutions’a göre 2017 yılında 129 milyar dolar olan hidrojen endüstrisinin büyüklüğünün 2023 yılına kadar 183 milyar dolara ulaşması hedefleniyor.
Bilindiği gibi hidrojen mavi, yeşil ve gri dâhil olmak üzere çeşitli formlarda bulunuyor. Mavi ve gri hidrojen doğal gazdan üretilirken yeşil hidrojen suyun elektroliz yoluyla ayrıştırılmasından elde ediliyor. Yeşil hidrojen yenilenebilir kaynaklardan üretilirken doğal gaz mavi ve gri hidrojen ortaya çıkarır. Gri hidrojen mavi hidrojene benzer bir üretim sürecine sahip olsa da karbondioksit tutmamaktadır. Pembe hidrojen, güç kaynağı olarak nükleer enerji kullanılarak elektroliz yoluyla üretilmektedir.
Şu anda Birleşik Arap Emirliklerinde amonyak ve endüstriyel süreçler için hammadde olarak hidrojen üretimi gerçekleştirilmekte. Ancak bu esas olarak üretimi doğal gaza dayanan gri hidrojendir. ADNOC (Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi) karbon yakalama kapasitesini 2030 yılına kadar beş kat artırarak 800 bin tondan beş milyon tona çıkarmayı planladığını açıkladı. Bu da Abu Dabi’yi dünyanın en düşük maliyetli ve en büyük mavi hidrojen üreticilerinden biri haline getirecektir.
BAE, COP26 Glasgow’da üst düzey Hidrojen Yol Haritasını ve düşük karbonlu yeşil ve mavi hidrojene odaklanarak küresel hidrojen pazarının yüzde 25’ini elde etme niyetiyle uluslararası hidrojen enerjisi pazarında bir lider olma hedefini açıkladı. Ağırlıklı olarak gelişmekte olan uluslararası pazarlara ihraç etmek üzere birçok ülkeyle görüşmeler de devam etmektedir.
Abu Dabi Enerji Bakanlığı henüz geçtiğimiz ay hidrojen politikası ve düzenleyici çerçevesinin geliştirildiğini duyurdu. Bu çerçeve, BAE’nin ulusal hidrojen stratejisini desteklemek, hızlandırmak ve ülkenin düşük karbonlu ve temiz hidrojen konusunda küresel liderliğe ulaşmasına yardımcı olmak adına düşük karbonlu hidrojen sertifikasyonu düzenleme politikası, teknik standartlar ve lisanslama prosedürlerini içermektedir.
Çerçevede belirlenen kilit stratejik yaklaşımlar arasında araştırma ve inovasyonda küresel iş birlikleri yer almaktadır ve çerçeve kamu hizmetleri, mobilite ve endüstriler gibi tüm ana sektörlere ivme kazandıracak yol haritasını daha da geliştirmek için uluslararası ortaklıklara açık durumdadır.
İsrail’de devlete ait Israel Electric Corp (IEC) (ISECO.UL) ve BAE merkezli sürdürülebilir yatırım şirketi Energroup arasında İsrail’de mavi ve yeşil hidrojen üretimi geliştirmek için kısa süre önce bir anlaşmaya varmış olan BAE ve İsrail halihazırda iş birliği yapmanın yollarını aramakta. Anlaşma kapsamında gruplar, yeşil ve mavi hidrojen projelerinin tedariki, geliştirilmesi, uygulanması ve işletilmesi konularında iş birliği yapacak.
Aynı zamanda İsrail merkezli bir başka şirket Doral- Energy, ulaşım sistemleri ve sanayi tesisleri gibi endüstriyel altyapılarda kullanılmak üzere yeşil hidrojen üretecek olan İsrail’in ilk yeşil hidrojen projesini inşa edecektir. Doral, Technion’dan (İsrail Teknoloji Enstitüsü) araştırmacıların kurduğu İsrailli bir genç yatırımcı şirket olan H2Pro tarafından geliştirilen elektrolizör teknolojisini kullanacaktır. H2Pro, elektrik kullanarak suyu Hidrojen ve Oksijene ayıran tescilli yeni bir elektroliz yönteminin öncüsü olmuştur. E-TAC adı verilen bu teknoloji, Hidrojen ve Oksijenin üretildiği aşamaları birbirinden ayırarak geleneksel elektroliz yöntemlerinin temel zorluklarını çözmektedir. E-TAC’ın ana avantajı, işletme maliyetlerini önemli ölçüde azaltan benzersiz yüzde 95’lik çığır açan elektrik verimliliğidir.
Ayrıca membran içermeyen iki aşamalı proses, yüksek basınçlarda üretim yapılmasını sağlayarak üretim maliyetini önemli ölçüde düşürür ve daha güvenli bir şekilde yapılandırılır. Son olarak teknoloji, basit ve modüler tasarımı sayesinde kolayca ölçeklendirilebilir durumdadır.
H2Pro, Bill Gates’in Breakthrough Energy Ventures şirketi, dünyanın en büyük Amonyak üreticisi olan Yara, çelik devi ArcelorMittal ve İsrail Enerji Bakanlığı da dâhil olmak üzere önde gelen yatırımcılar ve sektör ortakları tarafından desteklenmekte. H2Pro ayrıca Shell’in Yeni Enerji Yarışmasını da kazandı. Bu ekonomik ve verimli yöntemle yeşil hidrojen üreterek temiz enerji hem mevcut endüstriyel tüketiciler hem de ulaşım, mobilite ve enerji depolama gibi gelişmekte olan hidrojen uygulamaları için erişilebilir hâle getirilebilir.
Karbonsuzlaştırma çabalarının bir parçası olarak çeşitli teknolojileri kapsayan elektrik enerjisi üretim yatırımlarının 2025 yılına kadar 50 milyar Birleşik Arap Emirlikleri Dirhemi’ne, 2050 yılına kadar da en az 80 milyar BAE Dirhemi’ne ulaşması ve temiz ve yenilenebilir enerjinin yalnızca Abu Dabi’de toplam enerjinin yaklaşık üçte ikisini oluşturması bekleniyor.
İsrail’in ilk hastane hidrojen yedek güç çözümü, İsrail’de bu tür yatırım çabalarının bir göstergesidir. GenCell, ABB ile birlikte hayat kurtaran ekipmanlar için 7/24 güvenilir güç sağlayan benzersiz bir hidrojen bazlı Kesintisiz Güç Kaynağı (KGK) kurulumu gerçekleştirmektedir. Emisyonları, maliyetli arıza sürelerini ve onarım çalışmalarını azaltan yenilikçi çözüm sistemine sahip bu çığır açıcı yakıt hücresi yedekleme teknolojisi, İsrail’deki hastaneler için bir ilk. Bu kurum Hillel Yaffe Tıp Merkezidir.
Susuz amonyaktan talep üzerine hidrojen üreterek yakıt hücresi tabanlı güç çözümleri üreten, satışını yapan ve hizmet sunan GenCell‘in yakıt hücresi çözümleri, şebeke dışı ve düşük kaliteli şebeke telekomünikasyonu ve kırsal elektrifikasyon için birincil güç sağlamaktadır. Şirket kamu hizmetleri, iç güvenlik, sağlık hizmetleri, otomatik endüstriler, okullar ve su arıtma sistemleri için yedek güç sağlamaktadır. GenCell, 2019 yılında Frost & Sullivan tarafından Avrupa Etkinleştirici Teknoloji Liderliği Ödülü’ne layık görüldü.
Bu alanda geçişin gerçekleştiği kesin olduğundan esas çığır açıcı gelişme, ısı ve buhar üretmek için yanma işlemlerinde fosil yakıtların yerini almak olacaktır. Yine de şu anda petrol rafinasyonu, küresel hidrojen talebinin yüzde 30 ila yüzde 35’ini oluşturarak hidrojen için en büyük pazar olmaya devam etmektedir.
Rafineriler, sektörün daha fazla karbonsuzlaştırılması için elektrikli ısıtma, karbon yakalama ve ana karbon emisyonu ünitelerinde depolama ve biyokütle gazlaştırma gibi ilave düşük karbon teknolojilerini araştırmaktadır. Bir İsrail teknolojisi olan IImubit yeni bir Derin Öğrenme Süreci Kontrol Platformu sayesinde yeni optimizasyon ve fırsatları keşfetme ve bunlardan para kazanma konusunda petrol rafinerisi ve kimya tesisi liderlerine hâlihazırda destek vermektedir. Imubit, en kârlı süreçler için doğru bir model oluşturan ve bunları tam operatör kontrol edilebilirliği ile planlama tarafından yönlendirilen kapalı bir döngüde optimize eden, derin hidrokarbon işleme uzmanlığını içeren bir yapay zekâ çözümü sunmaktadır. Buna ek olarak yenilenebilir enerji ve düşük karbonlu ham madde ve ürünlerin kullanımı da emisyonların azaltılmasına yardımcı olacaktır.