Nefes kesici bir konserin heyecan verici filmi:'Tamiri Mümkün'

Erdoğan MİTRANİ Sanat
16 Ocak 2023 Pazartesi

Alternatif Turkish Rock müzik grubu Mor ve Ötesi’nin temelleri, 90'ların başında Alman Lisesinde okuyan Harun Tekin ve Kerem Kabadayı’nın kurduğu Decision grubuyla atılmış. 1995'te Harun Tekin (vokal & gitar), Alper Tekin (bas), Derin Esmer (vokal & gitar) ve Kerem Kabadayı (davul) tarafından kurulan Mor ve Ötesi 1996'daki ilk çıkışından bu yana çağcıl Türk rock müziğinin güç merkezi oldu, şarkı sözü ve aranjörlük yetenekleriyle nesiller boyu müzisyenlerimize ilham verdi.

1996’da gruptan ayrılan Tekin’in yerini Burak Güven’in alması, 1999’da ABD’ye taşınan Derin Esmer’den boşalan gitar kadrosuna Kerem Özyeğen’in gelmesiyle günümüze kadar gelmiş olan son şeklini alan topluluk alternatiften ana akıma geçti, Türk Rock müziği ortamında oluşturduğu müthiş yaratıcı ve sağlam yeri, çeyrek yüzyıla yakın süre başarıyla korudu.

Mor ve Ötesi’nin 28 Mayıs 2022’de İnönü Stadında verdiği ve 35 bin seyircinin katıldığı efsanevi ilk stadyum konseri, bu kez yapımcılığını Mor ve Ötesi, Marsel Kalvo ile Armağan Lale’nin, yönetmenliğini Recep Yılmaz'ın üstlendiği bir konser filmi olarak ‘Tamiri Mümkün’ adıyla sinema salonlarımıza taşındı.

Yaşım icabı artık stadyum konserlerine pek gidemediğimden, öncelikle konserin teknolojik başarısı beni çok şaşırttı. Müthiş ses düzeni, tüm alanı bir ses ve ışık gösterisine dönüştüren profesyonel ışıklandırma ve projeksiyonlara topluluğun son derce kaliteli müziği eklenince, yurt dışı konser filmlerinin görkemli görsel-işitsel düzeyini kesinlikle aratmayan çok etkileyici bir iş çıkmış.

İzleyici sayısına gelince, otuz beş bin söylenmesi de yazılması da uzun bir rakam. Harun Tekin, filmin / konserin sonlarına doğru şarkıları telefonlarının ışığıyla aydınlatan seyircilere “yakın, hepsinin ışığını yakın” diye seslendiğinde, koca stadyum, sahası ve tribünleriyle sanki Samanyolu yıldız kümesine evrilince seyirci sayısını tam olarak algılayabildim.

Şarkıların tamamını solistlerle birlikte kelimesi kelimesine söyleyen, kimi zaman bir operanınkileri kıskandıracak derecede uyumlu koroya, kimi zaman eşlikçi vokalistlere dönüşen bu 35 bin kişiye seyirci ya da izleyici demek kanımca eksik kalıyor. Onlar olsa olsa, tüm müziği toplulukla birlikte söyleyip yaşayan konserin fiilen öğesi olmuş katılımcılardır.

Gelelim bu özel konserin sinemaya aktarılmasına. ‘Tamiri Mümkün’ konserinkiyle yarışan bir görsel-işitsel teknik başarıyla, usta işi belgesel yapımın kalıplarını aşan bir çalışma. Öncelikle filmi izleyeni o tarihi geceye, stadın içine götürüyor; hatta çok sayıda kamerayla yapılmış çekimler ve dört dörtlük ses düzeniyle, seyirciyi konserde en önlerde olsa bile ulaşamayacağı bir yere, sahnenin ta içine sokuyor. Tüm mekânı tepeden gösteren çok sayıda drone çekimiyle de olayın kapsamı başarıyla aksettiriliyor.

Filmin final jeneriğinde, çoğu müzisyen olan ünlülerin konserle ilgili fikir ve duygularını paylaşmaları etkileyici bir son söz oluşturuyor. Ama asıl etkileyici olan, stadın içinde gerçekleştirilmiş başarılı çekimlerle, bu fenomen topluluğun fenomen izleyicisinin konser boyunca benzersiz katılımının, duygularının, heyecanlarının, aldığı keyfin, mutluluğunun birebir yansıtılabilmesi.

Sonuç olarak ‘Tamiri Mümkün’, sıra dışı bir topluluğun sıra dışı konserinin heyecan verici tanıklığının yanında, sinemasal anlatımıyla da çok başarılı bir belgesel. 13 Ocak’ta vizyona girdi. Kaçırmayın ama, sakın sadece seyirci ya da izleyici olarak da kalmayın derim.

Filmin girişinde esprili bir görsellik eşliğinde yapılmış olan anonsa kulak verin. ‘Tamiri Mümkün’ü izlerken telefonlarınızı kapatmanın gerekmediğini, resim, video ya da selfie çekebileceğinizi, bunları anında sosyal medyada paylaşabileceğinizi, şarkılara eşlik etmenin, el çırpmanın, alkışlamanın, dans etmenin serbest olduğunu unutmayın.  Eğer konsere gitmişseniz o geceyi tekrar yaşamanın, gitmemişseniz o gecenin içine dalarak katılmanın keyfini çıkarın.

Final jeneriğiyle ilgili kişisel bir notum var. Filmi gerçekten çok beğendim ve son derece tarafsız olarak eleştirmeye çalıştım ama bu son jenerikte yapım koordinatörü olarak büyük torunum Eren Kalvo’nun adını gördüğümde müthiş gurur duyduğumu itiraf etmek isterim.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün