Sürprizi finale kadar taşıyamayan ‘Bıçaklar Çekildi’ serisinin ikinci filmi ilki kadar etkileyici değil. İki filmi birbirinden ayıran fark, ilkindeki soylu zenginlerin yerini devam filminde sonradan görmelerin alması. Google’a göre dünyanın en iyi dedektifi olan Benoit Blanc’ın ikinci filmde dehasını kullanmasına pek ihtiyaç kalmıyor. Vasat zekâlı katilin kim olduğu kolaylıkla tahmin edilebiliyor.
‘KNIVES OUT MYSTERY: GLASS ONION’
Yön ve Sen: Rian Johnson
Gör: Steve Yedlin
Müz: Nathan Johnson
Kur: Bob Ducsay
Oyn: Daniel Craig - Edward Norton - Kathryn Hahn - Ethan Hawke - Kate Hudson - Dave Bautista - Janelle Monae - Leslie Odom Jr. - Madelyn Cline - Noah Segan
1973 Maryland doğumlu Amerikalı yönetmen, senaryo yazarı, oyuncu, yapımcı ve müzisyen Rian Johnson’ın altıncı uzun metrajlı filmi ‘Bıçaklar Çekildi: Gizemli Bir Serüven / Knives Out Mystery: Glass Onion’, üç yıl önce kendisine En İyi Özgün Senaryo dalında Oscar adaylığı getiren ‘Knives Out’un devam filmi. 300 milyon dolar hasılat yapan bu filmin arkasının gelmesi kaçınılmazdı.
Yozlaşmış karakterler resmi geçidi
Rian Johnson senaryosunu yazarken ilhamını Agatha Christie’den ve eski usul cinayet romanlarından aldığını söylüyor. Filmde ıssız bir adada bir araya getirilmiş, hep zengin sınıftan seçilmiş, yozlaşmış eksantrik karakterler resmi geçidini izliyoruz. Başlangıçta cennetten bir köşede, lüks içinde güzel bir tatil olarak başlayan ada sefası, misafirlerden birinin ölü bulunmasıyla adeta kâbusa dönüşüyor. Bütün detayları gözden geçirip katili yakalamak serinin ünlü dedektifi Benoit Blanc’a (Daniel Craig) düşüyor.
İlk filmle devam filmini birbirinden ayıran fark, ilk filmdeki servetini sindirmiş eski zenginlerin yerini, parayı yeni bulmuş bir grup Makyavelist hırslı, sonradan görmelerin alması: Günümüzün gözdeleri, teknoloji satıcıları, sosyal medyacılar, influencer parti kızları. Teknoloji milyarderi, bütün dünyaya kendisinin bir deha olduğuna inandırdığı, sahtekâr Miles Bron’un (Edward Norton) orijinal olduğunu iddia ettiği bütün fikirleri çalıntı. Tek becerisi ileride işine yarayacağını düşündüğü kişileri parayla kendine bağlayıp onları manipüle etmek. Film yalancı, hırsız, cahil ama harika bir imajı olan Bron üzerinden çağımız girişim ruhunun temsilcilerini hedef tahtasına koyarak, bir sosyal eleştiri getiriyor. Akla, gündemdeki Elon Musk tarzı yeni nesil şımarık zenginleri geliyor.
İkinci uzun metrajlı filmi ‘Tetikçiler / Looper’ (2012) ile ünlenen Rian Johnson, bir grup tetikçiyi merkezine alan bir bilimkurgu filmi yapmıştı. ‘Yıldız Savaşları’ zincirine sekizinci halka olarak katılan ‘Son Yedi / The Last Yedi’ (2007) 1 milyar doları aşan bir hasılata ulaşmıştı. Agatha Cristie’nin ‘ansambl cinayet’ (meurtre collectif) konseptini ortaya koyan, ‘Doğu Ekspresinde Cinayet’ romanı, sinemaya birden fazla aktarıldığında rağbet gördü. Agatha Cristie’nin ‘katil kim’ gizemini çözmeye çalışan dedektifi Hercule Poirot, Rian Johnson’un aynı konseptindeki ‘Bıçaklar Çekildi’ serisinde Benoit Blanc olarak karşımıza çıktı.
Sürprizlerin birbirini kovaladığı ilk filmde hayranlık uyandıran dedektiflik becerisiyle, Benoit Blanc cinayet olaylarını çözüyor. Devam filminde ise senaryodan gelen aksaklıklarla Blanc’ın dehasını kullanmasına pek ihtiyaç hissetmediğini görüyoruz. Az sürprizli filmdeki vasat zekâlı katilin kim olduğunu tahmin etmek zor değil. Rian Johnson öyküsünün gizemini finale kadar taşımaktansa, katilin kim olduğu ipuçlarını çok erken veriyor. Bu tercihi devam filminin ilki kadar etkileyici olmasını engelliyor. Ben ‘Bıçaklar Çekildi: Gizemli Bir Serüven’ filmini keyif almadan, zaman zaman sıkılarak izledim.
İlginç giyim tarzıyla, kayıtsızlığı ve parıltılı zekâsıyla tanınan Kentuckyli (güneyli aksanlı) kibirli dedektif Benoit Blanc, bu kez Yunanistan’da bir milyarderin malikânesinde yaşanan gizemli olayları çözmek için iş başında. Film, ev sahibi teknoloji milyarderi Bron tarafından davet edilen bir grup eski arkadaşa odaklanıyor. Açılış sahnesinde Senato adayı, Connecticut Valisi Claire Debolla’yı (Kathryn Hahn) evindeki bir canlı yayında görüyoruz. Moda tasarımcısı gamsız Birdie Jay (Kate Hudson) ve asistanı Peg’i (Jessica Henwick) bir ev partisi sırasında, erkek hakları aktivisti Duke Cody (Dave Bautista) ve kız arkadaşı Whiskey’i (Madelyn Cline) bir video kaydı sırasında tanıyoruz.
Teknoloji satıcıları, ‘influencer’ler
Miles Bron beş eski arkadaşını hafta sonunda sayfiye evine davet etmek için küp şeklinde gizemli kutuların içinde davetiye yolluyor. Bron’un eski ortağı Cassandra (Janelle Monae) ve dedektif Blanc bu esrarengiz cinayet partisinin son konukları. Flashback sekanslarından, tüm konukların birbirlerini öldürmek için nedenleri olduğunu seziyoruz. İhtilafların kökeninde, yeni kurulmuş bir şirketin gelirinden faydalanmak için yarışan eski dostların çatışması var.
Film adını altı eski arkadaşın tanıştıkları ve sürekli takıldıkları ‘Glass Onion’ adlı bardan alıyor. Bar yıllarca evvel kapanmış, altı arkadaş çevirdikleri dolaplarla zengin olmuşlardır. Ancak menfaat çatışmalarıyla araları açılmıştır. Miles Bron inşa ettirdiği villasının tepesine soğan şeklinde bir cam kubbe yaptırmıştır. Salonun ortasında antika bir Liberace piyanosu ve sayısız kristal heykel vardır.
Katı hidrojen yakıtı buluşuyla devrim yapmayı düşünen Bron, engel çıkaracaklarını düşündüğü eski arkadaşlarını bir araya getirmiştir. Gerekçesi ise “Bu gece bir cinayet işlenecek, ben öldürüleceğim; suçluyu bulana büyük bir ödül verilecektir” şeklindedir. Grubun ortak noktası tümünün ahlaksız ve kişiliksiz oluşudur. Dev cüsseli Duke Cody havuza girdiğinde bile mayosundaki kılıfta saklı silahını yanından eksik etmez. Google’ın ‘dünyanın en iyi dedektifi’ olduğunu iddia ettiği Benoit Blanc’ın adaya Bron tarafından davet edilmediği ortaya çıkar. Beş davetliden biri kendi davetiyesini dedektife ulaştırmıştır. Onun kimliği konuya yeni bir gizem katar.
Senaryodaki hoşluklardan biri evin salonundaki Mona Lisa (La Giaconda) tablosudur. Bron, resim sanatının en ünlü eseri, Leonardo de Vinci’nin tablosunun varlığını, pandemi döneminde ekonomik krize uğrayan Fransa’dan satın almasıyla açıklar. Elektronik koruma altındaki Mona Lisa, altı dolandırıcının sergiledikleri yüzsüzlükleri muhteşem tebessümüyle izlemektedir.
İlk ‘Bıçaklar Çekildi’nin görkemli bir oyuncu kadrosu vardı: devam filminde Jamie Lee Curtis, Michael Shannon, Anna De Armas, Toni Collette, Don Johnson yok. Ünlülerin sayısı sadece üç (Daniel Craig, Edward Norton, Kate Hudson). Hugh Grant’ın, Ethan Hawke’un, Serena Williams’ın isimleri jenerikte yer alıyor, ancak 1- 2’şer dakika gözüküyorlar. Sean Connery’den sonra en etkileyici James Bond olarak, zihinlere en karmaşık meseleleri zekâsıyla çözen dedektif imajlı Daniel Craig’in ‘Bıçaklar Çekildi’nin kadrosuna alınması çok isabetli. İngiliz Agatha Christie’nin Hercule Poirot’sundan sonra, Amerikalı Rian Johnson’un da dedektif kahramanına bir Fransız ismi yakıştırması manidar. Daniel Craig en zor durumlarda bile soğukkanlılığını koruyan, sağduyulu, sakin mizaçlı, zeki dedektif Benoit Blanc rolünün hakkını veriyor. Sapık milyarder Bron’da Edward Norton teatral performansıyla, şımarık oportünist Birdie Jay’de Kate Hudson bilinen rahatlığıyla, oyuncu kadrosunda öne çıkıyorlar.
‘Bıçaklar Çekildi: Gizemli Bir Serüven’ filmini NETFLİX’te izlemek mümkün.