•İsrail´de yükselen aşırı sağ Filistin´in Yahudileştirilmesi projesini hızlandırarak iki devletli çözümü imkansızlaştırabilir. Burada İsrail´in işgal siyasetini besleyen en önemli husus Filistin meselesinde lider aktörlük statüsünün Mısır ve Suriye gibi nispeten İsrail´i askeri sahada dengeleyecek aktörlerden Suudi Arabistan ve BAE gibi devletlere geçmiş olmasıdır. Yüz yıla yakın bir süredir devam eden Filistin Meselesi göstermiştir ki İsrail, askeri olarak dengelenemediği her durumda işgal siyasetini genişletmiştir. Çözümü askeri kapasiteye dayanan hiçbir bölgesel sorunda başarı şansı olmayan Körfez ülkelerinin Filistin Meselesinde liderliği üstlenmiş olması aşırı sağ yönetimindeki İsrail´in işgal siyasetini destekleyen önemli bir unsurdur. Dr. Necmettin Acar – www.aa.com.tr
Bu Haftanın “Takılanlar”ı
İsrail siyaseti, üç buçuk yıllık çalkantılı istikrarsızlık döneminden sonra aşırı ırkçı unsurların kendilerine ağırlıkla yer bulduğu bir hükümetin Kasım 2022 seçimlerinden sonra iş başına gelmesiyle yeni tartışmaların alevlendiği bir cadı kazanına dönüştü. Açıkçası sandıktan “sağ” blok ve bu politikaların hakim olduğu istikrarlı bir hükümet kurulması yönünde bir sonuç çıksa da hükümet içerisindeki aşırıcı unsurların İsrail toplumunun tamamını derinden sarsacak icraatlara imza atma potansiyeli ve hükümetin kendi iç istikrarını koruma çabaları adına atabileceği sert adımlar daha ilk aylarda sansasyonel sonuçlar doğurmaya başladı.
Hükümetin kurulduğu ilk günlerden itibaren Bezalel Smotrich ve Itamar Ben Gvir gibi iki ırkçı liderin Kudüs ve Batı Şeria’da yasa dışı yerleşim yerlerinin genişletilmesi hatta bu işgal topraklarının İsrail’e ilhakı gibi konularda mütecaviz politikalar izleyeceklerine kesin gözüyle bakılıyor. Saferad ultra Ortodoks Yahudilerinin temsilcisi Şas Partisi lideri olan ve Maliye Bakanlığı yapan Arya Deri’nin vergi kaçırması yüzünden bakanlığının düşmesi ise hükümet içi istikrarı bozan bir diğer mesele oldu. Hükümet ortaklarının menfaatlerini ve hükümetin devamını teminat altına almak isteyen Likud Partisi ve lideri Binyamin Netanyahu, ay başında ülke gündemine taşımış olduğu “yargı reformu” paketini Likudlu Adalet Bakanı Yariv Levin aracılığı ile Knesset gündemine taşıdı.
Sözde yargı reformu, yeni hükümetin üyelerini koruma altına almayı amaçlarken aynı zamanda İsrail Yüksek Mahkemesinin yapısını da değiştirerek mahkeme üyelerinin temsilini hükümete bağımlı hale getiriyor. Ayrıca bu sözde yargı reformu, İsrail’de herhangi bir yazılı anayasa kuralı bulunmasa da anayasa hükmünde değerlendirilen “Temel Yasalar” ile çelişen kanunları iptal etme yetkisine sahip İsrail Yüksek Mahkemesinin, iptal ettiği/edeceği kanunları meclis salt çoğunluğu ile tekrar geçerli kılabilmeyi amaçlıyor.
...
İsrail’de son yapılan seçimler bir önceki sekizli ve birbirinden çok farklı siyasi ajandalara sahip liderlerden oluşan mutabakat hükümetini ortadan kaldırarak hem sol ve merkez İsraillileri hem de Filistinlileri haklı endişelere sürükleyen aşırıcı sağcı bir hükümetin iş başına gelmesine sebep oldu. Sandık aritmetiğinin tatbik edilerek meşru bir şekilde vücuda gelen hükümetin önündeki en büyük açmaz, İsrail toplumunu kapsayıcı bir şekilde yönetecek icracı bir mekanizma mı olacağı yoksa kendi istikrarı uğruna her türlü karara imza atacak ve Binyamin Netanyahu’yu ne pahasına olursa olsun başbakan olarak tutacak politikalara mı imza atacağı noktasında düğümleniyor. Hal böyleyken hükümetin mevcut performansı hem İsrail toplumunun büyük bir kesiminde hem de uluslararası kamuoyunda endişe uyandırıyor.
Selim Han Yeniacun
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/3-soruda-israil-in-tartismali-yargi-reformlari/2796551
İsrail siyasetinde aşırı sağın yükselişi hem Filistin meselesinin geleceği hem de Orta Doğu bölgesinin güvenliği açısından önemli riskler barındırmaktadır. Öncelikle Arap Baharı sürecinde İsrail’in etrafındaki Lübnan, Suriye ve Mısır gibi ülkelerin içine düştüğü zayıflık hem bölgede bir güç boşluğu oluşturmuş hem de güç dengesini İsrail lehine değiştirmiştir. Revizyonist eğilimler taşıdığını gizlemeyen aşırı sağcı partilerin iktidarında İsrail, bölgede kendi lehine değişen güç dengesine dayanarak yeni çatışmalar başlatabilir. Komşu ülkelerin topraklarına yönelik saldırı ve işgallere teşebbüs edebileceği gibi Filistin coğrafyasında gerilimi tırmandırarak kırılganlaşan bölgesel siyasette yeni gerilimler üretebilir. Burada en zayıf halka Filistin meselesine son derece duyarlı bir kamuoyuna sahip olan Ürdün ve İsrail’e yönelik devlet dışı silahlı aktörlerin saldırılarına müsait olan Lübnan ve Suriye’dir. Dolayısıyla İsrail’de yükselen aşırı sağcı eğilimler bölgede yeni bir şiddet dalgasını tetikleyebilir.
İkinci olarak İsrail’de yükselen aşırı sağ Filistin’in Yahudileştirilmesi projesini hızlandırarak iki devletli çözümü imkansızlaştırabilir. Burada İsrail’in işgal siyasetini besleyen en önemli husus Filistin meselesinde lider aktörlük statüsünün Mısır ve Suriye gibi nispeten İsrail’i askeri sahada dengeleyecek aktörlerden Suudi Arabistan ve BAE gibi devletlere geçmiş olmasıdır. Yüz yıla yakın bir süredir devam eden Filistin Meselesi göstermiştir ki İsrail, askeri olarak dengelenemediği her durumda işgal siyasetini genişletmiştir. Çözümü askeri kapasiteye dayanan hiçbir bölgesel sorunda başarı şansı olmayan Körfez ülkelerinin Filistin Meselesinde liderliği üstlenmiş olması aşırı sağ yönetimindeki İsrail’in işgal siyasetini destekleyen önemli bir unsurdur.
Dr. Necmettin Acar
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/3-soruda-israil-de-asiri-sagin-yukselisi/2794810
İsrail yasalarında eksikler ve düzeltilmesi gereken konular vardır. Mesela hangi suçlardan ve kimlerin siyasi yasaklı olabileceği ile bakanlık ve Başbakanlık makamlarının kimler tarafından işgal edilebileceği konusuna sıkıntılar mevcuttur. Mesela suç duyurusu yapılan ve dava edilen biri siyaset yasaklı mıdır değil midir ve Bakanlık veya Başbakanlık yapabilir mi?
İddia tabii ki hakkında 4 adet dava dosyası olan Başbakan Binyamin Natanyahu. İsrail temel yasaları gereğince suç sabit olana kadar ve de hüküm giyene kadar kişi suçsuz sayılır. Bu nedenle de Natanyahu davaları devam ederken Başbakanlık görevine devam edebilir.
Şayet bu durum Bakan için olsaydı Bakanlık yapamazdı. Hatta hüküm giymiş ve hapis yatmış biri bakan olamaz. Hapis yatmamış ise mevcut yaslara göre yapabilir. Ancak Deri meselesi daha da karmaşık. Hüküm giydiği dava da son dakikada bir durum hasıl oldu ve mahkeme heyeti ile Arie Deri arasında bir anlaşma yapıldı ve cezası para cezasına çevrildi. Deri de milletvekilliği görevinden istifa etti. Mahkeme aldığı kararda kendisine siyaset yasağı koymadı. Unuttular herhalde.
Şimdi ise bu adamın bakanlığını ”Mantıksız bir Atamadır” gerekçesi ile geçersiz saydılar. Natanyahu da bugün kendisini bakanlığını iptal edecek ve kendisini görevden alacak. Peki bu tutarsızlıkların yasalar çerçevesinde düzeltilmesi ve şayet suçlu ise neden milletvekili olmasına izin var da Bakan olması yasak. Başbakan olabiliyorsa da Bakan neden olamayabiliyor gibi konuların daha net ve tartışmaya mahal bırakmayacak gibi düzenlenmesi gerekmez mi? Bence gerekir de muhalefetin derdi üzüm yemek değil bağcı ile bir alıp veremedikleri var belli ki.
Toplam 4 milyon oydan 2.3 milyon oyu almış olan bir iktidarın 100 bin veya 200 bin protestocu gösterisi ile devrileceğini düşünmek safdillik olur.
Tabii protestolar ve gösteriler idareciler için bir uyarıdır kırmızı alarmdır. Natanyahu’nun da bu konuda gerekeni yapacağından ve reform konusunda da orta yolu ve onun da kapısını aralık bırakacağından eminim.
İsrail son günlerini yaşıyor iddialarına ise tek bir cevabım var. Lütfen kimse korkmasın ve endişe etmesin. Ve inançlarını asla yitirmesin. Aradan 2000 sene geçtikten sonra bu ülke küllerinden doğmuştur ve ilelebet yaşayacaktır. Kimse bu ülkeyi yok edemeyecek kimse de antidemokratik yapamayacaktır.
Rafael Sadi
https://www.odatv4.com/makale/rafael-sadi-israil-din-devleti-mi-oluyor-267925
Netanyahu’yu iktidara getirenler, akıllanmış gibi görünüyor ve doğrudan yüksek mahkeme üyelerini seçen kurulun oluşturulma tarzının değiştirilmesini istiyorlar. Şu anda bu kurulda iki hukukçu, iki milletvekili, iki bakan ve üç yüksek mahkeme üyesi bulunuyor. Yargıtay’a atamalar için kurulda en az 7 üyenin oyu gerekiyor. Netanyahu, kurula bir milletvekili ve bir bakan daha girmek için harekete geçti. Koalisyonun bu değişikliği yapacak oy çoğunluğu var. İsrail Cumhurbaşkanı’nın ise yeni yasaları veto hakkı yok.
Ancak Cumhurbaşkanı İzak Herzog sıradan bir siyasetçi değil. İsrail’in kuruluşunda rol oynamış ve daha sonra iki dönem cumhurbaşkanlığı yapmış olan General Hayim Herzog’un oğlu. Olmert ve Netanyahu’nun kabinelerinde defalarca görev almış, uzun yıllar muhalefet liderliği yapmış, sonunda üniversiteye katılmış bir hukuk profesörü. İsrail’de doğmuş ilk cumhurbaşkanı. Belirtmek gerekir ki Herzog, dünyanın kâr amacı gütmeyen en büyük Musevi kuruluşu İsrail Yahudi Ajansı’nın da başkanıdır. (Bu kurumun görevi, “Dünyadaki bütün Yahudilerin ortak mirası olan güçlü bir İsrail’i inşa etmek için çaba göstermelerini sağlamak” olarak ifade ediliyor.)
Cumhurbaşkanı Herzog, geçen hafta sonu Netanyahu’yu uyararak, yüksek mahkemeye üye seçme sürecini siyasallaştırmanın ülkeyi “tam ortasından ikiye böleceğini” söyledi. Netanyahu’nun önerisinin yasalaşması halinde, İsrail’de kurulduğu günden bu yana en radikal sistem değişikliğinin yapılmış olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı, bununla da yetinmedi ve sıradan bir yurttaş gibi, yasa değişikliğini protesto edenlerin gösterisine katıldı.
Herzog’un bu açıklamasını ve bizzat protesto eylemine katılmasını yeterli bulmayanlar var. Örneğin, ülkenin önde gelen laik kuruluşları, Herzog’un sert mücadele etmesini istiyor. Bu gruplar, Herzog’u anayasada olmayan bazı yetkileri kullanmaya zorluyor. Örneğin Netanyahu’nun başbakanlık yapmaya yeterliği olmadığını ilan etmesi veya geçireceği yasaları imzalamamasını istiyorlar.
Hakkı Öcal
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/hakki-ocal/israil-cumhurbaskani-israil-hukumetine-karsi-6893703
Bu gün İsrail'e gidin, Hasbelkader de bir lokale veya bir gazinoya girin, En çok çalınan ve beğenilen müzik türlerinden biri de Türk müziği, her türlüsü... Türk sanat müziğinden arabeskine, türküsüne kadar! Bunlar çalındığı zaman yer yerinden oynuyor, İsrailliler Türkçe nağmelerle yatıp yatıp kalkıyor... Pekiii; Benzer bir olay Türkiye'de olsa? Burada bir gazinoda İsrail müziği çalınsa, N'olur? Alimallah bizim dinci kesim yakar yıkar ortalığı, "vay kafirler, vay Yahudi hayranları" diyerek mekanı basarlar, sıradan geçirirler masum müzik severleri... Evrensel bir dil olan müziği bile kalıbına uygun dinlemezsen, dinsiz olur çıkarsın...
Sermet Aksu
https://www.yeniadimgazetesi.com/turizm-turizm-makale,3731.html
Bazı Yahudiler futbolu sevmezler, kahve içmezler, şeker ve çikolatadan kaçınırlar. Öte yandan, yine de yabancılara çok şey borçlular. Yahudiliğin kutsal dili olan İbranice, kelime, deyim ve temel gramatik yapılarının birçoğunu Fenikece, Akadca, Yunanca, Arapça ve en önemlisi Aramice gibi diğer dillerden almıştır. Eski Ahit’in tüm parçaları, tıpkı Mişna, Talmud ve diğer önemli Yahudi metinlerinin büyük bölümleri gibi İbranice yerine Aramice yazılmıştır. Eski Aramiler, Yehova yerine tanrı Haddad’a tapındılar ve birçok Yahudi kralını öldürdüler ancak İbrani dili ve Yahudi kültürü, Aramilerin katkıları olmaksızın hayal bile edilemez. Yaklaşık 2500 sene önce bir dönemde, Yahudiler kendi İbranice yazı tarzlarını dahil terk ettiler ve Tevrat’ı, Talmud’u ve günlük gazetelerini Aramice yazıyla yazdılar.
Başlı başına “yazma” fikrine gelince, bu Aramilerin değil, eski Sümerlerin yaptığı bir katkıdır. İlk Yahudi’nin yaşamasından binlerce yıl önce, Sümerliler bir denemeye kalkıştılar. Bu, bir çamur parçası üzerine işaretler koymak için çubuk kullanmaktı. Günün sonunda bu işaretler için bir kod icat ettiler ve sonunda bize kitaplar, gazeteler ve web siteleri veren yazı teknolojisini yarattılar.
Yuval Noah Harari (Çeviren: Hasan Ayer)
Takılan tweetler
Yurtdışında Türk diplomatların üstün gayretleriyle yüzlerce Osmanlı Yahudisi Holokost’tan kurtarılmıştı.
19.yy sonunda Viyana’ya göçen Turkof ailesinin 20 yaşındaki genç üyesi Harry’nin hikayesi ilginç:
II. Dünya Savaşı’nda Gestapo’nun Viyana’daki Yahudileri toplama kampına götürdüğü esnada Türk Büyükelçiliği Harry'e ulaşarak ona ve 14 yaşındaki kardeşi Renee’ye Türk pasaportu verir ve ikisini ölümden kurtarır.
Türk vatandaşı olan Harry 1944’te vardığı Türkiye’de askere alınır. Savaşın bitimiyle 1948'de Viyana'ya geri dönmüş ve Tıp eğitimi almış...
https://twitter.com/ResuALKAN/status/1618936186382454785
#Ukraine Başkan @ZelenskyyUa Uluslararası #HolocaustRemembranceDay münasebetiyle bir tören için Babyn Yar'a Ukrayna'nın en iyi Hahamı Kiev'den Moshe Azman ile geldi.
https://twitter.com/Lazar_Berman/status/1618908607730581507
İstanbul'un en zenginlerindendi...
Osmanlı'yı Kırım Savaşı'nda finanse etmişler, Şirket-i Hayriye, tramvay ve kentteki ilk belediyecilik yapılanması 6. Daire'nin kurulmasına öncülük etmişler ve ortakları arasında yer almışlardı.
Onlar, Kamondolar...
Bugün adları bir merdivende kalan meşhur ailenin son üyeleri, Auschwitz toplama kampında katledildi.
İstanbul'a iz bırakan aileden geriye kimse kalmadı.
https://twitter.com/bellek365/status/1619619840624594944
İsrail'in kuruluşundan sonra başlayan Arap-İsrail savaşını anlatan Türkiye'de yayınlanan bir karikatür. İsrail'in başarısı "korkak Yahudi" algısını değiştiriyor.
“Kızıldeniz Kıyılarındaki Yahudiler
- Musa'nın ruhu bizi görse karşı kıyıya geçmemize yardım eder miydi?
- Ben öyle düşünmüyorum. Bizi görse bile bu cesaret ve kıyafetle bizi tanıyamaz!…”
Turhan Selçuk
Aydede, 12 Ocak 1949
https://twitter.com/LibraryLost/status/1618902495883038721
17. yüzyıl itibariyle Yahudilerin yerleşim bölgesi olan Kuzguncuk zamanla artan nüfuslarından dolayı “Musevi köyü” olarak anılmaya başlanmıştı. Kuzguncuk’un bir girişinde bir de yukarı tarafta bulunan sinagogların ağzına kadar dolu günler geçirdiği zamanlar dün kadar yakın.
“Bella Vista” (Güzel manzara) olarak adlandırdıkları Kuzguncuk’un Yahudiler için maneviyatı da büyüktü. Kutsal topraklara varmadan önceki son durakları olan Kuzguncuk her daim onlar için kıymetli oldu.
Kuzguncuk'un meşhur Bekçi Bahur'u
https://twitter.com/bellek365/status/1618175478652874754
1936 Nazi Olimpiyatları bir dönüm noktasıydı ve dünya tanık oldu. Dünyanın hatırlaması ve tanık olması için bugün Yahudi devletinin temsilcisi olarak aynı stadyumda bulunmaktan gurur duyuyorum: #WeRemember
Kampanyayı desteklediği için @HerthaBSC'e teşekkürler!
https://twitter.com/Ron_Prosor/status/1617972385768165376
Israel merkezli fintech sirketi ve ayni zamanda unicorn olan Papaya Global adalet reformunun verecegi zararlardan oturu Israel'deki tum finansal varliklarini Israel'den cikartacagini acikladi.Sirketin ceosu gecen cumartesi olan protestoda adalet reformuna karsi konusma yapmisti.
https://twitter.com/gbehiri/status/1618537397507215361
Koalisyondaki Sefarad Dindar Shas partisinin hayat pahaliligina karsi yasa tasarisi: Kagit paralara Ibranice olarak ABD'deki gibi "In God We Trust"yazilmasi. Tasarida,bu tabirin parada yer almasinin"Israel Devleti'nin ekonomik basarisi icin ugur" niteliginde olacagi belirtilmis..
https://twitter.com/gbehiri/status/1617863652195061760
Adalet Reformu'na karsi protestoya bazi hi-tech sirketleri/calisanlari da eklendi. Sloganlari: "Demokrasi yoksa hi-tech de yok". Adalet reformuyla ulkeye gelen yatirimin azalacagindan ve hi-tech sektorunun zayiflayacagindan endise ediliyor.
https://twitter.com/gbehiri/status/1617821193360539648
Cogunlugunu ergen genclerin oluşturduğu kafasiz bir grup Yerusalayim'de dun gerceklesen teror saldirisinin olduğu yerden yayin yapan Kanal 13 muhabirlerine saldirdi. Medyayi hedef haline getirmenin açık sonucu. Yok o solcu yok bu hain diye diye ulke kafayi yedi.
https://twitter.com/gbehiri/status/1619443338503131136
Ankara, 6 milyon masum Yahudi’nin soykırıma uğradığı felaketi hatırlayıp andı.👏👏
Türkler ve Yahudiler, yüzlerce yıl “bir arada yaşama ülküsü”nü hayata geçiren iki kadim halktır ve gelecek kuşaklara bunu -bölgesel tüm tahriklere rağmen- aktarmalıyız.
https://twitter.com/remzzicetin/status/1619382954333196289
Ailesi ve arkadaşları, bu hafta sonu Kudüs sinagogu katliamında yaralılara yardım etmeye çalışırken bir #Palestinian teröristi tarafından vurulan #Jerusalem 'dan evli bir çift #PalestinianNatalie Mizrahi'nin cenazesine katıldı. 🕯️
📸: Yonatan Sindel/F…
https://twitter.com/IsraeliCulture/status/1619664658662580226
Bugün uluslararası soykırım günü. Kısa bir süre önce, Auschwitz-Birkenau anıtı ve müzesinin ziyaretçileri için bir kısa film anlatma şerefine eriştim.
Bu, büyükbabamın içinde bulunduğu toplama kampının aynısı, zar zor hayatta kaldığı kamp...
Kayıt kabininde durup inanılmaz, dayanılmaz hikayeler anlatırken Saba'mı düşündüm ve torununun bu hikayeleri dünyanın duyması için İbranice anlattığını hayal edip edemeyeceğini merak ettim.
Bu, hayatımın en dokunaklı ve güçlü deneyimlerinden biriydi ve böylesine önemli bir davada yer alma ve kendi kişisel aile hikayemle tam bir döngü oluşturma fırsatı bulduğum için minnettarım.
Hep hatırlayalım ve asla unutmayalım.
Seni özledim Saba ♥️
https://twitter.com/GalGadot/status/1618749151038312448
Ağa Takılanlar Öneriyor
https://www.eurotopics.net/tr/295594/holokost-u-anma-guenue-avrupa-artik-hatirlamakta-zorlaniyor
Holokost kurtulanı Rozette Kats, Federal Meclis kürsüsünde
https://bianet.org/bianet/insan-haklari/273407-almanya-da-holokost-anmasi-hatirliyoruz-bir-daha-asla
İkinci Dünya Savaşı sırasında Auschwitz toplama kampı milyonlarca Yahudiye mezar oldu. 2005’ten bu yana 27 Ocak’ta soykırım kurbanları anılıyor. Peki Auschwitz’te katledilenler arasında bir de Alman millî futbolcu olduğunu biliyor muydunuz?
https://artigercek.com/forum/bir-daha-asla-237042h
Terezin, aynı zamanda Nazi toplama kampına Kızılhaç tarafından yapılan ve tutukluların nasıl muamele gördüğüne yönelik ilk ve son resmi denetime sahne olan yer olması bakımında da önemli.
Kızılhaç tarafından çekilen denetim fotoğraflarından
Terezin gerçek görüntüler
https://www.gercekgundem.com/yazarlar/bahar-akpinar/holokostu-anmak-408954
Eski Nazi toplama kampı Buchenwald'da öldürülen Sintiler ve Romanlar anıtına bırakılan çiçekler
https://www.bbc.com/turkce/articles/cn0kndrg63yo
https://www.radargazete.com/dusunce/tiyatro-ve-hafiza
İsveçli yazar Barbro Karlen, 1954'te İsveç’te doğdu. Karlen, baştan oldukça sıradan bir çocuk olarak görülüyordu. Ancak sonradan işler değişmeye başladı. Barbro Karlen, anne ve babasına gerçek anne ve babasının nerede olduğunu sormaya başladı. Karlen, ebeveynlerine daha önce hiç tanımadıkları insanlar hakkında sorular yöneltmeye başladı. Karlen büyüdükçe bu soruları daha sık sormaya başladı.
Kendisinin Anne Frank olduğunu iddia etmaye başladı. Ailesi Karlen’in bu iddialarına pek inanmadı. Hatta çocuklarında psikolojik bir rahatsızlığın olduğundan endişe ettiler. Karlen’i bir psikiyatriste götürdüler. Ancak Karlen’in hiçbir psikolojik sorunu çıkmadı. Psikiyatrist, Karlen’in muhtemelen fazla gelişmiş bir hayal gücüne sahip olduğunu söyledi.
Barbro Karlen, 1960 yılında Anne Frank’ın Hatıra Defteri ile tanıştı! Bu tanışıklık, Karlen için önemli bir dönüm noktası oldu. Frank’ın hatıralarını okuduktan sonra, Karlen için her şey daha anlaşılır hale geldi. Anne Frank, reenkarnasyon geçirmişti ve yeni yaşamını kendi bedeninde sürdürüyordu!
https://www.posta.com.tr/yazarlar/sadik-gultekinle-dogru-tercih/gel-de-inanma-2604388
“Öncelikle benim annem Kıbrıslı o yüzden bizde daha karma bir ortam var. Şabat’ın değeri daha çok aileyle ilgili bizim evde. Annem çok ilgilenir ve mutlaka “bu cuma hep beraberiz” diye tembihler. Şarap kesinlikle içilir. Yemek konusunda pırasa köftesi, ıspanak böreği gibi klasikler hep olur. Kardeşim et yemiyor, onun icin pırasa köftesinin etsizi yapılır. Bir de bizim soframızda Kurtuluş’ta mezecilerden alınmış ürünler mutlaka olur.
Kıbrıs'ta bambaşka bir yemek kültürü var. Çok fazla limon tüketiliyor. Ada toplumu olduğu için et yemekleri çok iyi. Hayatımda görmediğim otlardan inanılmaz güzel yemekler yapıyorlar. Onlar da bir şekilde entegre olmuşlar hayatımıza. Bizim evde bir Şabat sofrasının tamamı Kıbrıs yemeklerinden de oluşabiliyor. Bazı aileler Şabat sofralarını olabildiğince hiçbir şeyi değiştirmeden sadece Sefarad ya da Aşkenazi kültürü odaklı sürdürmeye çalışıyorlar. Bu geleneksel bakış açısını da çok seviyorum. Ama bizim ailede yemek daha çok gelenekleri hatırlamak üzerine, o yüzden değişime oldukça açığız. Yahudi kültürüyle alakası olmayan bir yemeğin de Şabat sofrasında olması bana iyi hissettiriyor çünkü hepsi bizim çocukluğumuza dair anıları canlandırıyor. Şabat'ın amacı zaten aileyi bir araya getirmek olduğu için sofraya konan yemek ne olursa olsun onları birleştirici unsurlar olarak görüyorum.
Bu tarz ritüellerin hayatta tutulması gerektiğini düşünüyorum. Mesela, Kipur’da nedenini bilmemekle beraber herkes yemek öncesi sütlü kahve içer, mutlaka yumurta olur.”
“Şabat sofrası kurduğumda genelde büyükleri çağırmadan, kardeşim ve kuzenler bir araya geliyoruz. Daha önceden yapılmış spesifik yemekleri yapmaya özen gösteriyorum çünkü o yemeği sofradaki herkes tanıyor. O tanışıklığın getirdiği bir rahatlık oluyor insanlarda. Mutlaka olur dediklerim arasında sade pilav ve yanında bol dereotlu bezelye vardır. Bizim evde pilava genelde kayısı, badem gibi malzemeler konulur. Sefarad mutfağına özgü olduğunu zannetmiyorum ama bizim için önemli olan aileyle olan bağı devam ettirmek olduğu için aile yemeklerimizle kurulan sofrayı devam ettirmeye çalışıyorum.”
Kaan Bergsen
https://aposto.com/i/tabakta-challah-ekmegi-sohbette-sefarad-ve-askenaz-mutfaklari
https://www.youtube.com/watch?v=wKWUU4yh-_E