Şevat'ın 15'i geldi, ağaçlara bayram var…

İçinde bulunduğumuz kış mevsiminin ortasındaki şubat ayı, çoğumuzun aklına Valentine´s Day´i ve sevdiklerine vereceği çiçekleri getirse de bu yazımda, çiçeklerden ziyade, yakında tomurcuklanmaya başlayacak ağaçlardan bahsetmek istedim.

Nesim ŞALOM Perspektif
1 Şubat 2023 Çarşamba

Çocukluğumuzdan dilimize takılmış İbranice bir bayram tekerlemesidir “Tu Bişvat igia, hag lailanot” yani “Şubat’ın 15’i geldi, ağaçların bayramıdır.” İbrani Takvimi’ne göre Şevat Ayı tam ortasında kutlanan bu bayram aslında sadece Yahudiliğe has bir kutlama değil. Bazıları farklı tarihlerde ve kutlama yöntemleri farklı olsa da bütün dünyanın, doğanın tekrar uyanmaya başlaması ve ağaçlarla ilgili olarak kutlamakta olduğu birçok bayramları var. Farklı etnik kültürlerde ağaçlar ve doğanın uyanışı ile ilgili bazı örnekler derledim:

1- Yılbaşına girmemizden birkaç gün önce ülkemizde Akdeniz ve Ege’nin bazı yörelerinde Nardugan Kutlaması yapıldı. Orta Asya Türklerinin Hristiyanlıktan da çok önceki inançlarına göre, tüm doğaya hayat veren ağaçtır ve bu hayat veren ağacın sembolü Akça Ağacıdır. Bu ağacın özelliği yapraklarının mevsimden mevsime yeşilden kırmızıya bürünmesidir. Yaygın bilinen adıyla bu ağaca Hayat Ağacı (Etz Ahayim) denir. Daha sonraları yılbaşının sembol ağacı olarak çam seçilmesi ise, çamın hiçbir zaman yaprak dökmeyip hep canlı kalmasındandır. Orta Asya Türkleri için kutsal olan akça ağacın hayat bulması için, güneş ışığına ihtiyaç vardır. Dolayısı ile güneş ışığının yeniden artmaya başlaması, kutsal hayat ağacının yaşaması için gerekliydi. Öz Türkçe olan Nardugan adı da buradan gelir. Nar rengiyle adını kor, ateş ve ışıktan alır. Nur da bu kökten gelir. Yani ışığın ve nurun yeniden doğması. Dolayısıyla yılbaşı kutlamasının kökeninde, yaşam sembolü olan ağacın yeniden hayat bulmaya başlaması, güneşin ışığını ve sıcaklığını göstermeye başlaması yatar.  Noel’in de aslında etimolojik kökü buradan geliyor. Antik Yunancada Noio (yeni) ve Helios (güneş) kelimelerinin yan yana gelmesi ile türetilmiştir.

 Dalları narlarla süslü Hayat Ağacı desenli Türk işi İznik çini pano.

2- Peru’da, genellikle şubat ayı içine denk gelen 3 günlük bir bayram kutlanır, Yunza Festivali. And ve Amazon halkları geleneğinde yer alan Cortamonte olarak da adlandırılan bu festivalde yüksek ve gösterişli taze bir ağaç gövdesi toprağa dikilerek ağaç renkli balonlarla süslenir ve ağacın yüksekteki dallarına hediyeler ve meyveler asılır. Festivalin ağacı olarak genellikle Okaliptüs veya Söğüt ağacı tercih edilir. Etimolojik inanca göre toprak kadını ve toprağa dikilen ağaç erkeği temsil eder. Genç veya evlilik arifesindeki çiftler ağacın etrafında toplanıp dans ederler. Toprakta eğreti duran ağacı darbelerle devirerek dallarındaki hediye ve meyveleri toplamaya çalışırlar. Bunun anlamı yeni dikilen bir ağacın vereceği hediye ve meyvelerin bereketi gibi yuvaların üzerine de bereket gelmesini dilerler. Bu festivalin bitiminde yerinden sökülen veya kesilen bu ağaçlar tekrar dikilip kalıcı olarak büyümesi sağlanır.

Peru’da kutlanan Yunza Festivalinde ağaç etrafında dönerek dans edenler.

3- Gene ay takvimine göre, mevsimsel yılbaşı şubat civarında, Hong Kong’ta Lam Tsuen Festivali kutlanır. Gerçi gelen turist akınlarıyla artık bu kutlamalar bütün seneye yayıldı. Bu festival Lam Tsuen’de bulunan üç dilek ağacından iyi temennilerde bulunma bayramıdır. İnanışa göre bu ağaçlardan birincisi eğitim, iş, kariyer ve refahla ilgili temenniler, ikincisi evlilik hamilelik ve doğumla ilgili temenniler içindir. Üçüncü ağaç ise bunların dışındaki diğer dileklere cevap verir. Ağaçlara iletilen dilekler kırmızı renkteki küçük bir kağıt üzerine yazılıp bir portakalın üzerine bağlanır ve portakal ağacın dallarına asılır. Asılan dal ne kadar yüksekte olursa dileğin gerçekleşme ihtimali yükselir. Bu inanıştan dolayı geçmişte hem yüksek dallara ulaşmak için hem de ağaç dalları üzerindeki yükü taşıyamadığından, yaralanmalı muhtelif kazalar da yaşanmamış değil...

Hong Kong, Tai Po’da Lam Tsuen Festivali esnasında dilek ağacının dallarına asılan dilek portakalları.

4- Akdeniz coğrafyasında, badem ağaçlarının çiçek açmaya başladığı zaman şubat ayı sonuna doğrudur. Bu coğrafyanın ülkelerinden biri olan Fas’ta, Tafroute kasabası bu zamanda adeta görsel bir şölen yaşatır. Buradaki Badem Ağaçlarının tomurcuklarının beyaz ve pembe açan çiçekleri buraya dünyanın birçok yerinden turist gelmesine sebep olur. Bu vesileyle burada her sene bu mevsimde yerel Almond Blossom Festivali düzenlenir. Çiçek açan ağaçların altında dans ve müzik gösterileriyle yerel yemekler yenir, gece geç saatlere kadar hikayeler anlatılır. Meraklıları için etrafındaki kızıl dağlarında off road safari ve tırmanış doğa sporları etkinlikleri düzenlenir.

Fas Tafroute, Almond Blossom zamanı, doğa yürüyüşü yapan ziyaretçiler.

5- Mart ayının son günlerinde açmaya başlayan ve Japonya sokaklarını çiçeklerle bezeyen Sakura ağaçları, güzelliğiyle her sene bir festivale dönüşür. Baharın gelişini müjdeleyen pembe çiçekli Sakura ağaçları için kutlanan bu bayram Hanami Bayramıdır. Hanami ise sadece Japonların değil dünyanın her yanından doğanın bu mükemmel uyanışını izlemek isteyenlerin ilgi odağı olur. Sakura ağaçları, güzelliğinin yanında Japon halkı için felsefi anlamlar da içerir. Yaşamı ve hayatın aniden bitebilmesini simgeleyen sakuralar dallarında en fazla iki hafta kalır. Bu kısacık süre aynı zamanda yaşam döngüsünün sembolüdür ve en güzel şeylerin dahi gelip geçici olduğunu gösterir. Kuru bir daldan bir anda çıkan çiçek umudun ve mucizenin sembolü, bir anda dalından düşmesi ise sonun sembolüdür. Hanami Bayramı boyunca geceleri kağıt fenerler eşliğinde Yozakura denilen çiçek gezileri düzenlenir ve ağaçların altında sake içilir. Samuraylar savaşmaya gitmeden önce yanlarına sakura resmi alırmış. Böylece savaş sırasında hem hayatın güzelliğini hatırlayıp geri dönmek için kendilerinde güç bulurlar hem de ölümün ne kadar apansız gelebileceğini unutmazlarmış.

Hanami Bayramında, fenerlerle süslenen sakura ağaçları altında kurulan sofralar.

6- Yeni Zelanda'da 1890 yılından beri her haziran ayının 5’inde kutlanan bir bayram var; Ulusal ağaç dikme günü ve etkinliği. (Dikkat edilirse bu tarih Güney Yarımküre için kış mevsiminin ortalarıdır.) Bu etkinlik ilk olarak Yeni Zelanda’ya özgü olan Pohutukawa ağacının ve Norfolk çamlarının dikilmesiyle gerçekleşmeye başladı. Bu yöreye özgü tarihi bir miras olan Pohutukawa ağacı, Maori mitolojisinde kırmızı renkli açan çiçeklerinden ötürü, babasının intikamını almaya çalışırken ölen genç bir savaşçının kanını temsil ettiğine inanılır. Maori mitolojisinde ayrıca Pohutukawa ağaçlarının çiçeklenmesi de doğanın bir şöleni kabul edilir. Bu ağacın sert ve dayanıklı dokusundan ötürü, kerestesi gemi inşası için ideal bir hammadde kaynağıdır. Yerli Maoriler bu ağaçtan aynı zamanda tıp alanında da yararlanmışlardı. Pohutukawa ağaçları Yeni Zelanda'nın Kuzey Adası'ndaki kıyı ormanlarında yetişir ve burada kalın, kıvrık kökleri kayalıklarda büyümesine yardımcı olur. Bu ağaçlar güçlü güney okyanus rüzgarlarına, tuz serpintisine ve kuraklığa dayanır ve 1000 yıla kadar yaşayabilir. Bölgenin zorlu doğa şartlarından oluşan toprak erozyonuna karşı da önemli bir koruma sağlar.

Yeni Zelanda’nın sembol ağacı Pohutukawa.

7-   Almanya ve Kelt coğrafyasında, yazının başında bahsetmiş olduğum Nardugan Bayramına çok benzeyen ve 21 Aralık’tan başlayarak ocak ayının başına kadar süren Yuletide Festivali kutlanır. Noel tarihleriyle aynı zamana denk düşen bu festival 1500 yıldan fazla bir süredir kutlanmakta. Kutlanma amacı gene ağaçlar ve yakında tekrar uyanmaya başlayacak tabiatla ilgilidir. Hristiyanlığın Almanya’da yayılmaya başlamasından evvel çiftçiler ve yerel halk, bir Pagan tapınakta toplanarak Tanrı Odin’e kurban verilmesi amacı ile yiyecek, bira ve hayvanlar getirirlerdi. Buradaki sunakta kurban edilen hayvanların kanını da etrafa saçarlardı. Buranın eski halklarından olan Druidler de bu kutlamalarda, meşe ağaçlarında yetişen ökse otunu hayatın sembolü olarak sunarlar ve meşenin kütüğünü de sunakta yakarlardı. 7. yüzyıldan itibaren Avrupa’nın Hristiyanlaşmaya başlaması ile bu pagan gelenekler de Noel kutlamalarına devşirilmeye başlandı. Almanya’da halen Noel ile aynı zamanlarda ama Yuletide Festivali ayrı bir bayram olarak kutlanmakta. Şöminelerde meşe ağacı kütükleri yakarlar, evlerini ökseotu, porsuk çamı gibi yaprak dökmeyen ağaçların dallarından yapılmış çelenklerle süslerler, çam kozalakları ve hoş kokulu ağaç kabuklarından yapılmış tütsüler yakarlar, lezzetli yemeklerle masalar donatırlar ve tabii ki hayatın sembolü olarak ağaçları kutsarlar.

Kuzey Avrupa’ya özgü Yuletide kutlamaları için, meşe ağacı, yeşil yapraklı süslemeler, mum ateşi ve tatlı kurabiyelerle bezenmiş bir bayram masası.

Tu Bişvat doğanın bereketi ve ağaçların sonsuz armağanları ile gelsin.

İsrail’de, Tu Bişvat vesilesi ile çocukların meyve bahçesinde ağaç dikme etkinliği.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün