Ağaçlar Bayramı, Ağaçların Yılbaşı olarak kutlanan Tu Bişvat Bayramı, bu yıl, 5 Şubat Pazar akşamı başlayıp, 6 Şubat Pazartesi akşamı sona eriyor. Tu Bişvat´ta, Kutsal Topraklarda yetişen meyvelerden yemeye özen gösterilir. “Buğday, arpa, üzüm, incir ve nar ülkesi, yağlık zeytin ve bal (veren hurma) ülkesi.” (Devarim: 8:8) Ağaçlar ve doğa, Yaratıcının en büyük tanıkları olmaya devam ederken Tu Bişvat Tanrı´yı doğaüstü olaylarda değil, doğanın içinde görmeye alışmamızı hatırlatıyor.
Şevat ayının 15’i anlamına gelen Tu Bişvat, Ağaçların Bayramı, Ağaçların Yılbaşı olarak kutlanan neşeli bir bayramdır. Bu dönemde kutsal topraklardaki ağaçlar kış uykularından uyanır, kendi öz sularıyla beslenmeye başlar ve yeni meyve verme evresine hazırlanır.
Tu Bişvat Bayramı’nın çıkış yeri Tora’daki ağaç ve meyvelerle ilgili mitsvaların doğru şekilde yerine getirilebilmesiydi. Ancak Yahudiliğin araştırıcı ve sorgulayıcı yapısı her yıl yeni bakış açıları ekleyerek binlerce yıllık geleneklerimizin her zamana uygun mesajlarına dikkat çekiyor ve bunların her daim güncel kalmalarını sağlıyor. Bu kapsamda Kabala’da Şevat ayı ile bağlantılı olan tsadik harfi ile insanın yemek yeme özelliğine nasıl kutsiyet katabileceğimizi, bu şekilde Adem ile Havva’nın hatasını kendi içimizde nasıl onarabileceğimizi, Tanrı’yı nasıl doğanın içinde görebileceğimizi anlamaya çalışıyoruz.
Tu Bişvat bayramı bu yıl 5 Şubat Pazar akşamı ve 6 Şubat Pazartesi günü kutlanıyor.
Tanrı’yı gizlendiği yerlerde görebilmek
R.Mark Wildes, sık sık karşılaştığı soruyu şöyle ifade ediyor: “Neden günümüzde Tora’da okuduğumuz mucizelerle karşılaşmıyoruz? Hayatımda tek gerçek mucize bile görebilseydim, o zaman ben de daha inançlı olurdum ve belki Tora'yı daha ciddiye almaya başlardım.”
Tu Bişvat döneminde okunan Beşalah peraşasında Tora’daki diğer peraşalardan çok daha fazla doğaüstü olaylarla karşılaşırız: Kızıldeniz'in yarılması, Tanrı’nın gündüz Bulut Sütunu ve gece Ateş Sütununun ilk kez ortaya çıkması, gökten sülün ve Man yağması ve kayadan su fışkırması! Bu mucizeler ne kadar etkileyici olsa da bize onlara bel bağlamamamız gerektiği öğretilir. Talmud bize (Pesahim 64b) “Lo samhinin anisa veya Aramice Ein Somhin Al ANes”i öğretir; yani bir mucizeden medet ummamamız gerekir. Bu mucizeler, belki o zamanlarda atalarımızı Tanrı’nın varlığına ikna etmek için gerekli olmuş olabilirdi, ancak Tanrı'yı bulmanın ideal yolu açık mucizeler değildir.
Tanrı’nın varlığı sadece doğaüstü mucizelerde mi?
R.Wildes’e göre Tanrı, O’nun varlığını yalnızca doğaüstü olaylarda, deniz yarılıp O’nun varlığı apaçık ortadayken değil, günlük hayatımızda -eğer bunları fark etmeyi seçersek- her gün gerçekleşen günlük mucizelerde görmemizi ister. Tu Bişvat Bayramı da tam olarak burada devreye girer. Tu Bişvat, Yahudi halkının doğal dünyayı kutladığı ve bize tüm meyve veren ağaçları sağladığı için Tanrı'ya şükrettiği gündür. Tanrı'yı doğaüstü değil, doğal dünyada görmeyi seçme günümüzdür. Doğa, Yaratıcı’nın en büyük tanığı olmaya devam ederken biz çoğu zaman bunu fark edemeyebiliyoruz. Her elmanın, her armudun, dünyamızda olup biten her şeyin arkasında bütün bunlardan sorumlu bir Yüce Varlık olduğunu unutabiliyoruz.
Tanrı'yı açık mucizelerde, doğaüstü olaylarda arama eğilimindeyiz ve bunlar olmadığında ‘Tanrı nerede?’ diye soruyoruz.
Neden Tanrı günümüzde mucizeler gerçekleştirmiyor?
Cevap; aslında gerçekleştiriyor. Ancak bunu açık bir şekilde değil, bizi Haşmeti karşısında şaşkınlık ve korku içinde bırakarak değil, gizlenerek yapıyor. Açık mucizeler olmayınca Tanrı’nın varlığını doğal olaylarda görmeyi, O’nu günlük hayatımızın içine almayı bir seçim olarak önümüze koyuyor.
Bu nedenle Beşalah peraşasının her zaman Tu Bişvat dönemine denk gelmesi tesadüf değildir çünkü biz denizin yarılması ve gökten düşen yiyecekleri okurken, Tu Bişvat şöyle der: “Evet, o mucizeler harika, ama doğal dünyada bulunan mucizeler de en az onlar kadar harika.” Başka bir çağdaş Rabi’nin belirttiği gibi: “Bir portakalın varlığı, Man’ın varlığından daha az mucizevi değildir.”
Şevat ayına Kabalistik bakış: Tsadi harfi
R.Menachem Weiman’a göre Kabalistik olarak Şevat ile bağlantılı olan harf, tsadik olarak da bilinen tsadi'dir. İbranicede tsadik kelimesi aynı zamanda dürüst, doğru olan anlamına da gelir. Tsadik'in özelliklerinden biri, tüm gündelik eylemlerini daha yüksek bir amaç için kullanmasıdır. Örneğin yemek yediğinde, elbette ki bunun keyfini alacaktır ancak amacı sadece yemeğin tadını çıkarmak değildir. Daha sağlıklı, daha güçlü olabilmek, yemek dualarıyla yediği yemeğe maneviyat katarak o yiyeceği yükseltmek, bu şekilde ruhunu da beslemek ve Yaratıcısına daha iyi hizmet edebilmek için yemek yer.
Şevat, günlük davranışlarımıza spiritüellik katma fikrine odaklanmak için çok elverişli bir aydır. Aslında elbette ki her zaman, ama özellikle bu ay işimizi, oyunumuzu, sporumuzu, yemek yememizi, okumamızı ve benzeri günlük eylemlerimizi gözden geçirelim ve bunlara nasıl spiritüellik katabileceğimizi düşünüp bu yolda harekete geçelim.
Yemek yemeyi kutsal hale getirmek
R.Weiman, Kabalistik olarak Şevat ile ilişkilendirilen insan özelliğinin de yemek yemek olduğunu belirtir. Bu günlük deneyim, Tanrı'nın Adem’e ve onun aktarmasıyla Havva'ya verdiği ilk mitsva ile bağlantılıdır: “Ancak İyi ve Kötüyü Bilme Ağacından yeme” (Bereşit 2:17). Adem ile Havva yasaklanan ağacın meyvesini yediler. Yemek yediğimiz her an bize ruhumuzun Cennet Bahçesi'ne uzanacak kadar derin ve içsel olan bir parçasını düzeltebilmemiz için bir fırsat verir.
R.Mark Wildes, Tanrı’nın doğayı, meyveleri ve ağaçları sadece beslenmemiz için değil, aynı zamanda O'nun varlığını dünyamızda açığa çıkarma fırsatı sağlamak için bize verdiğini belirtir. Wildes’e göre bunu yapmamızın bir şekli yemekler için söylenen Berahot/kutsama dualarıdır. Beraha kelimesi ‘briaha’ veya pınar terimiyle ilişkilidir, çünkü tıpkı bir pınarın tüm suyun kaynağı olması gibi, bir Beraha yaptığımızda, tadını çıkarmak üzere olduğumuz her şeyin arkasındaki kaynağın da Tanrı olduğu gerçeğini ifade etmiş oluruz. Bu nedenle her Beraha şu sözlerle başlar: “Baruh Ata Ad…/ Kutsalsın Sen Tanrı’mız.” Bu sözlerimizle bu ekmek parçasının, bu kurabiyenin, bu armudun kaynağının Tanrı olduğunun bilincinde olduğumuzu dile getiriyoruz.
Aslında mucizeler günümüzde hâlâ var, tek yapmamız gereken onları ortaya çıkarmayı, görmeyi seçmek. Albert Einstein’ın dediği gibi: “Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: Ya hiçbir şey mucize değilmiş gibi ya da her şey bir mucizeymiş gibi.”
Kısa Kısa TU BİŞVAT
İsmi: Şevat Ayı’nın 15’i anlamına gelir.
Çıkış yeri: Kutsal Kitap, İsrael topraklarındaki ağaçların, ekildiklerinden sonraki ilk üç yıl içinde meyvelerinin yenmesini yasaklar. Dördüncü yılın meyvesinden Bet Amikdaş’a sunu getirilir. Beşinci yıldan itibaren ağacın meyveleri serbestçe yenilebilir. Çiftçilerin başlangıç yılını hesaplayabilmeleri için Rabiler 15 Şevat’ı, gerçekten ekildikleri tarihe bakmaksızın tüm ağaçlar için genel bir doğum günü olarak sabitlemişlerdir.
Nerede bahsedilir? Sözlü Yahudi kanunlarının derlemesi olan Mişna, Tu Bişvat Bayramından takvimdeki dört yılbaşından biri olarak bahseder (Mişna Roş Aşana 1:1, Roş Aşana 14a). Diğer üç yılbaşı ise 1 Nisan (Kralların hükümdarlık döneminin başlangıcını ve Yahudi aylarının başlangıcını belirtir), 1 Elul (Hayvanlarla ilgili verginin başlama yılbaşıdır), 1 Tişri (Roş Aşana, yaradılışın başı, insanoğlunun yaratıldığı gün, yılların yılbaşıdır).
Neden 15 Şevat? Kabul görülen İllel görüşüne göre, yağmurların toprağı ve ağaçları suya doyurması, ağaçların artık topraktan su almayı bırakıp, kendi öz suları ile beslenmeye başlamaları, 15 Şevat tarihinde başlar.
Günümüzdeki mesajı: Günümüzde Tanrı’nın varlığını mucizelerde aramamıza gerek yok. Tanrı’nın Sözleri olan Tora gibi, Tanrı da “...bizim için erişilmez değildir, uzakta değildir. Göklerde değildir. Ve denizin ötesinde değildir. Aksine, bize çok yakındır-ağzımızda ve kalbimizdedir” (Devarim 30:11-14). Tek yapmamız gereken Tanrı’yı günlük hayattaki günlük mucizelerde görmeyi seçmektir.
Ne yapılmaz? Tu Bişvat bir bayram günü olduğundan, dualarda Tahanunim (Yakarışlar) bölümü okunmaz, bu günde (6 Şubat Pazartesi) oruç tutulmaz.
Ne yapılır: 5 Şubat Pazar akşamı masada özellikle Tora’da (Devarim 8:8) belirtilen ve Kutsal Toprakların mübarek kılındığı meyvelerin; buğday, arpa, zeytin, hurma, üzüm, incir, nar bulundurulmasına özen gösterilir. Sofradaki yiyecekler bir düzen-Seder-eşliğinde onlara özgü duaları-berahaları söylenerek yenilir, o sezon henüz tadılmamış bir meyve ilk defa yenilerek Tanrı’nın bizi bugünlere getirdiğine şükrettiğimiz Şeeheyanu berahası söylenir. Ayrıca Tu Bişvat’ta geleneksel olarak ağaç dikilir.
Tu Bişvat Sederi, Tu Bişvat Hakkında Bilinmesi Gerekenler, Tu Bişvat’ın ABC’si, Tu Bişvat Yemek Tarifleri, Tu Bişvat Felsefesi, Dört Element, İyi Seneler, Tu Bişvat Masasındaki Yiyecekler ve Dualarının Uygulamalı Videosu:
http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=36&Itemid=109
Önemli Not: Yazıda bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya konu hakkında fikir vermek amacıyla www.chabad.org, www.ou.org, aish.com, hazon.org, www.jewishagency.org, jewishweek.timesofisrael.com, https://mizrachi.org, www.livnot.org, http://adathisraelsf.org, https://blogs.timesofisrael.com sitelerinden, Gözlem’in El Gid Para El Pratikante ve Yahudilik Ansiklopedisi kitaplarından derlenerek hazırlanmıştır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.
*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.