Ela Cenudioğlu
Türkiye’de on şehri etkileyen deprem sonrasında memleketim Antakya yok oldu. Bu yazıyı memleketimi, amcamı ve onun eşini kaybetmenin acısını paylaşabilmek için yazıyorum. Yıllarca oturduğumuz ev, yürüdüğüm sokaklar, okulum, çocukluğum, gençliğim yıkıntılar altında kaldı.
Antakya özel bir yerdi. “-di” demek beni çok üzüyor ama maalesef artık şehir yok oldu. Antakya’ya “Medeniyetler Şehri” denmesinin bir sebebi var. Şehrin mottosu “Ezan, Çan, Hazan” üç dinin bir arada birlik ve beraberlik içinde yaşamasını sembolize eder. 25 yüzyıllık geçmişi olan şehirde Habib-i Neccar Camii, Katolik Kilisesi ve Antakya Sinagogu yan yanaydı ve bütün dinlerin duası birbirine karışırdı.
Şaul Amcam vizyonu olan, kendini Yahudi cemaatine ve onun temsil ettiği değerlere adamış biriydi. Gençlik yıllarının bir kısmı dışında hayatının çoğunu Antakya’da geçirdi. Küçük Antakya Cemaatinin gelişmesi, Türkiye’nin ve dünyanın geri kalanındaki Yahudi cemaatleriyle bağlantı kurabilmesi için elindeki her imkânı kullandı.
Amcamın eşi İskenderunluydu. Tanıştıklarında 18 yaşındaydı, amcam da 26. Üç çocuklu mutlu bir evlilikleri vardı. Kuzenlerimden ikisi Aliya yaptı, biri eşi ve iki oğluyla İstanbul’da yaşıyor.
Yahudi geleneklerini ve değerlerini uygulayan sevgi dolu bir evde büyüdüm. Hristiyan, Müslüman komşularımız vardı. Herkes barış içinde yaşar, hiç kimse bunu sorgulamazdı. Bizim için farklılıkları sorgulamadan bir arada olmak nefes almak kadar doğaldı. Adı “Cenudi Apartmanı” olan üç katlı aile apartmanımızda biz ilk katta otururduk, babaannem ve dedem ikinci katta, Şaul amcam ve yengem Tuna üçüncü katta. Yengem annem için abla gibiydi, ailede hepimize karşı sevgi doluydu. Hem amcamların evinde hem de babaannemde çok fazla vakit geçirdiğimizi hatırlıyorum. Pesah ve Roş Aşana sofraları, Şabat yemekleri… Geleneği devam ettirmek her zaman önemliydi. Talmud Tora’ya 12 yaşında gittim. Amcam Antakya Yahudi Cemaati’ni görünür kılmak için çok çaba harcadı. İstanbul Yahudi Cemaati ile yakın bir şekilde çalıştı, aynı zamanda dinler arası çalışmalar da yaptı. Kendisi “Kol Yisrael Arevim Zeh beZeh" (Her Yahudi birbirine karşı sorumludur) cümlesinin yaşayan örneğiydi.
Son yıllardaki cemaat üyelerindeki azalmaya rağmen küçük Antakya Yahudi Cemaati’nin bu kadar iyi tanınması amcam sayesindedir. Yengem çok şefkatli ve düşünceli bir insandı ve güzel ailelerini inşa etti. Çift olarak hep birbirlerini desteklediler, el ele ta ki geçen hafta pazartesi günü sonsuzluğa birlikte yürüyene kadar, yine el ele… Onlara veda etmek zorunda kaldığım için çok üzgünüm, ama anılarını onurlandırmak ve öğretilerini için elimden gelen her şeyi yapacağıma söz veriyorum. Ülke olarak bu karanlık günlerden geçtiğimiz için de çok üzgünüm, denir ki “Karanlığın olduğu yerde ışık da vardır.” Biliyorum ki ışık da yakında, hepimizin başı sağ olsun ve bu felaketten etkilenen herkese geçmiş olsun.