Ecem Yüksel ‘A WARM WELCOME / SICAK BİR KARŞILAMA’ başlıklı ilk solo sergisiyle 11 Mart tarihine kadar KAIROS Gallery’ye konuk oluyor. Yüksel’in ilk solo sergisi, serginin başlığından hareket ederek izleyiciye sıcak bir davette bulunuyor. Yüksel’in üretimlerinde odaklandığı oyun ve izleyicilere olan yaklaşımı taraf olmak ve taraf tutmak eylemleri arasında ince bir sınır çiziyor. Sanatçı sergisinde, yoğunlaştığı plastik arayışların devamı niteliğindeki üretimlerini heykel ve resim gibi geniş bir medyum aralığında ve zengin renk yelpazesinde bir araya getiriyor.
REMIX-Material Archeology
SANATORIUM, 25 Mart’a kadar Clemens Wolf’un ‘REMIX-Material Archeology’ başlıklı Türkiye’deki ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, Wolf'un yağlı boya, aynalar ve paraşütler kullanarak malzeme üzerine yaptığı uzun soluklu araştırmalarına odaklanıyor. Wolf, işlerinde yakalamaya çalıştığı tekrar edilemez anları farklı malzemeler vasıtasıyla yerleştirmelere dönüştürüyor. Çit gibi endüstriyel malzemeler kullanarak kalın yağlı boya tabakalarını tuvale aktardığı bir yöntem geliştiren Wolf, REMIX-Material Archeology sergisinde bu yaklaşımı mekâna özgü bir şekilde SANATORIUM’a taşıyor.
Atay Gergin ‘HUMANIMALIUM’ sergisiyle YK bomontiada Galeri'de
Yapı Kredi bomontiada Galeri, kağıt sanatçısı ve sahne tasarımcısı Atay Gergin'in ekolojik yaşam dengesi ve çevresel dinamikleri merkeze aldığı ‘HUMANIMALIUM’ sergisine ev sahipliği yapıyor. Gergin'in kâğıt, ahşap ve buluntu nesnelerden oluşturduğu eserlerini içeren sergi, 26 Şubat’ta kadar izlenebilir. Ağırlıklı olarak kâğıtla üretim yapan, üç boyutlu eserlerde ise yardımcı malzeme olarak ahşap ve buluntu nesneler kullanan Gergin, eserlerinde sıklıkla kullandığı kafatası formu aracılığıyla izleyenlere doğanın en temel kurallarına dair bir sorgulama ortamı sunmayı amaçlıyor.
Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde PONTOS sergisi
Jochen Proehl’ün hazırladığı ‘PONTOS’ sergisi 11 Mart’a kadar Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde görülebilir. Proehl sergisinde toprak ile olan ilişkisini bu defa denizin altına taşıyor. Pontos serisinde ve daha önceki çalışmalarında Proehl’ün bize sadece mekânın maddi varlığını sunar. Bitki, hayvan ve insan namına onun manzaralarında hiçbir canlı yaşamın olmamasını da bu bağlamda düşünmek gerekir. Bu çalışmalar zamanın başlangıç anına olduğu kadar sonuna da işaret edebilir ki bunun anlamı aslında onun tüm zamanları kapsadığıdır. Sergideki fotoğrafların çoğu bir camera obscura ile çekilmiş.