İsrail´de eski Sovyet ülkelerinden göç eden ve Yahudi sayılmayan 400-500 bin arası göçmen bulunuyor. Karışık evlilikler günümüzde Diasporadan çok bir İsrail sorununa dönüştü. İsrail liberal-demokratik bir Yahudi devleti mi, yoksa Ortodoks Yahudiliğine göre yönetilen bir din devleti mi olacak?
Bazı dönemlerde kültürel veya inançlar arası farklılıklar evliliklerin önünde çok önemli engellerdi. Örneğin 20. yüzyıl başlarında Yahudilerde Sefarad aileden birinin Aşkenaz gelin alması tabu sayılır, büyük tepkiyle karşılanırdı. ‘The Beauty Queen of Jerusalem / Kudüslü Güzel’ filminde Gabriel Ermoza’nın Aşkenaz kızıyla yasak aşkı bunun bir örneği.
20. yüzyılın ortalarında geçen ‘Kulüp’ dizisinde Yahudi genç kız Raşel Aseo’nun Müslüman şoför Fıstık İsmet ile aşklarında olduğu gibi farklı dini inançlara sahip iki kişinin bir araya gelmesi toplum vicdanında kabul görmemektedir.
Kimi zaman dini farklılıklardan çok kültürel farklılıklar bu tür çatışmalarda etkin olmaktadır. Nitekim bu sıra gösterimde olan ‘Kızılcık Şerbeti’ dizisinde seküler bir ailenin kızı ile dindar bir ailenin oğlu arasındaki evlilikte aileler arası kültürel farklılıklar, çarpıcı bir şekilde ortaya konmaktadır.
Yahudi toplumlarında karışık evlilikler hiçbir zaman hoş karşılanmamış ve ‘asimilasyon’ Yahudiliğin en büyük tehditlerinden biri olarak algılanmıştır. 20. yüzyılın sonuna kadar süre gelen bu algı giderek değişiklik göstermiş, Diasporada ve özellikle ABD’de yüzde 50’yi aşan karışık evlilik olgusuna koşut olarak Türkiye Yahudileri arasında da karışık evlilikler olağan karşılanmaya başlanmıştır.
Peki halkının yüzde 70’i Yahudi olan İsrail’de durum nedir? İsrail geçmişte olduğu kadar değilse bile halen göç alan bir ülkedir. Konu ile ilgili araştırmalarda bulunan Dr. Nataniel Fisher’e göre, “Dünya Yahudi toplumu 50-70 yıl önceki toplum değildir. Özellikle Diasporada aynı dinden olmayan kişilerle evlenen Yahudilerin oranı her geçen gün hızla artmaktadır. Bu nedenle günümüzde İsrail’e göç hakkına sahip olanların sayısı eskisine oranla çok daha fazlalaşmıştır.”
İsrail’de ‘Geri Dönüş Yasası’na (Hok Haşvut) göre, her Yahudi’nin bu ülkeye göç etme hakkı vardır. Ancak 1970’te Rus Yahudileri Sovyetler Birliği’nden çıkmayı başarınca, 1950 tarihli Geri Dönüş Yasası’nda değişikliğe gidildi ve büyükanne veya büyükbabalarından sadece biri Yahudi olan kişiye ‘Aliya’ (İsrail’e göç) hakkı tanındı. Oysa Yahudilik anneden geçmekte ve Halaha’ya (Yahudi yasa sistemi) göre Yahudi anneden doğmayan kişi dini kurallara göre Yahudi sayılmamaktadır.
1990 yılında Sovyetler Birliği’nden göç eden Yahudilerin yüzde 93’ü Yahudi’ydi. Ukrayna-Rusya Savaşı’nın başlamasından sonra bu iki ülkeden İsrail’e göç eden 70 bin kişinin üçte ikisi Yahudi değil. Diğer bir deyişle günümüzde bu ülkelerden gelenlerin sadece yüzde 28,3’ü Yahudi.
İsrail’de halihazırda eski Sovyet ülkelerinden göç eden ve Yahudi sayılmayan 400-500 bin arası göçmen bulunmakta. Bu durum gelenekçi Ortodoks kesimi tedirgin etmekte; Likud Partisinden İletişim Bakanı Shlomo Kari, “Çocuklarımızın Yahudi olmayanlarla karışık evlilikler yapmalarını istemiyoruz” demektedir.
Aşırı sağ kanatta yer alan koalisyon ortağı Dinci Siyonist Parti Lideri ve Maliye Bakanı Besalel Smotrich daha da ileri giderek, Geri Dönüş Yasası’ndan dedelerden sadece birinin Yahudi olmasını yeterli gören ve toruna göç hakkı tanıyan hükmün kaldırılacağını, ülkeye Yahudi olmayan göçmenin girmesine izin vermeyeceklerini, böylece ülkedeki Yahudi varlığını tehlikeden koruyacaklarını belirtmektedir.
Ukranya'dan İsraile göç eden bir aile
Buna karşılık Rusça konuşan nüfusun yüzde yetmişi kendini İsrailli hissediyor. Yedi yıl önce Ukrayna’dan göç eden Valislavla Fadanov, “Bütün Yahudi bayramlarını kutluyorum. Mecbur olmadığım halde askere gittim, örnek asker seçildim. Bana burada olmamam gerektiği, doğru ülkede yaşamadığım söylendiğinde kahroluyorum” diyor.
Karışık evlilikler günümüzde Diasporadan çok bir İsrail sorununa dönüştü. Sonuçta İsrail liberal bir Yahudi devleti mi, yoksa Ortodoks Yahudiliğine göre yönetilen bir din devleti mi olacaktır? Kırılma sadece Doğu Avrupa ülkeleriyle değil, Kuzey Amerika Yahudiliğiyle de ortaya çıkmaktadır. Nitekim IAC (Israeli American Council) ve AIPAC (American Israel Public Affairs Committee) gibi etkin örgütler çoğu Reformist olan ABD Yahudiliğini karşısına alan olası yasal değişikliklere şiddetle karşı çıkmaktadırlar.
Ortada şöyle bir tarihi gerçek de var… Naziler sadece anneleri Yahudi olanları değil, dedeleri Yahudi olanları da gaz odalarına gönderdiler… Günümüzde iktidarda olan İsrail tarihinin en sağcı koalisyonu bu duyarlılığı göz ardı eder mi? Zaman gösterecek…