Doğa ve Müzik

Sami ASA Sanat
15 Mart 2023 Çarşamba

İlk yazımda “aktif müzik dinleme’den ve ilgili ortamlarından bahsetmiştim. Odaklanmanın ön plana çıktığı mekanlar genellikle sakin ve görece izole yerler olsa da, bazı açık ortamlar da müziği çok iyi algılayıp hissetmemizi sağlayabilir. Özellikle de doğanın içinde. Şüphesiz, doğanın güzelliği ve sessizliği (bir başka deyişle sadece doğanın sesi – rüzgar, dalga, kuş sesleri gibi – veya sessizliğin sesi de denebilir!), kişinin iç huzurunu bulmasında ve yaşam sevincini hissetmesinde büyük etkendir. Sanırım hepimiz, hafta sonları veya tatilde, kısa dahi olsa yaptığımız doğa, park veya deniz kenarı yürüyüşleri veya spor sonrasında bu duyguyu hissetmişizdir. Doğanın dinginliğini bir süre hatmedip günlük yaşamda sürekli koşuşturan ruhumuzu bir nebze yavaşlattıktan sonra, doğa içinde, doğaya ve o anki ruh halimiz ile uyumlu sevdiğimiz müzikleri dinlemek, doğanın büyüsünü duygu ve düşüncelerimiz ile fark etmemize yol açabilir. Güzel manzaralı sakin bir plajda, mavi yolculukta turkuaz suları olan huzurlu bir koyda veya orman içinde doğanın güzelliklerini sunduğu bir köşede sevdiğiniz müziği dinlemenin tadı bir başkadır, müzikle yapılan bir nevi yolculuktur.

İşte, uzun yıllardır devam ettiğim bu birbirinden değişik müzik dinleme yolculuklarında karşılaştığım, dönem dönem veya sürekli bana eşlik etmiş olan müzik eserlerini sizlerle paylaşmak üzere yazılarımı hazırlıyorum. Belli bir müzik türüne bağlı kalmak gibi bir niyetim yok. Caz, rock, blues, klasik müzik veya herhangi bir etnik müzik arasında gezinmek bence çok daha keyifli. Ayrıca, yeni müzikleri tanıtmak veya günceli sunmak gibi bir amaç olmayacak. Ortak payda ise bu müziklerin içeriklerinde içten, abartısız ve sahici duygu ve ruh hallerini ifade ettiklerini hissetmek, her ne kadar malum bu hisler tamamen subjektif ve beğeniler ve zevkler kişiden kişiye çok farklı olsa da. Önerilerimden hiç değilse birkaçının, okuyucuların bir kısmının benzer müzik yolculukları yapmasına vesile olacağını umarak, bu yazımda ilk iki parçayı kaleme alıyorum. Bu iki parçanın da yer aldığı, Spotify üzerinden erişebileceğiniz iki müzik seçkisinden keyif almanız dileğiyle.

TWO MUCH / LOVE THEME - MICHEL CAMILO & TOMATITO

Michel Camilo, daha çok latin caz türündeki müziğiyle tanınan, Dominik Cumhuriyeti kökenli bol ödüllü bir piyanist. Tomatito ise, Paco de Lucia’nın Endülüs’te çeşitli mekanlarda çalarken keşfettiği bir gitar ustası, şimdi ise onun devamı olan kuşağın en önemli Flamenko gitaristlerinden. Bu iki değişik kültür ve müzik geleneğinden gelen iki sanatçı birlikte, yıllar içinde İspanya ile ilişkilendirdikleri üç albüm çıkarırlar, tanınmış Latin kökenli besteleri yorumladıkları gibi, kendi bestelerini de çalarlar. İlk albümleri “Spain” 2000 yılında çıkar ve Latin Grammy ödülünü kazanır. Daha sonra ise, 2006 yılında “Spain Again” ve 2016 yılında “Spain Forever” takip eder. “Two Much / Love Theme” ise “Spain” albümünden.

İki müzisyenin bu parçadaki uyumu, enstrümanları ile birbirleriyle adeta konuşmaları, yalın ama derinlikli ifadeyi enfes bir şekilde kotarmaları etkileyici. Parçada, önce Camilo girişi yapar, melodiyi geliştirir, Tomatito biraz da arka planda kalarak takip eder, fakat parçanın ortalarına doğru gitarını enfes bir şekilde konuşturmaya başlar ve nihayet sonlara doğru Camilo piyanosuyla tekrar karşılık verir ve başa dönerek sonlandırır.

Parçanın bendeki anısı ise şöyle: Covid salgınının sürdüğü ilk yazın son günlerinde, izolasyon kısıntıları kısmen de olsa hafiflediğinde Assos civarı deniz kenarındaki sakin güzel bir tesise tatile gittik. Bir akşam üstü plajda, güneşlenme, yüzme, dostlarla muhabbet safhası henüz sürmekte iken, bitişik lokantada akşam yemeğinde canlı müzik olacağı söylendi. Aradan bir yarım saat geçtikten sonra, akşam çalacak olan müzisyen sessiz sedasız orgunu plajın kenarına kurdu ve spontane bir şekilde enstrümanıyla tanıdık batı ezgilerini güneş batışı yaklaşırken çalmaya başladı. Plajdaki herkes sohbet etmeyi kesip sükûnet içinde ve hayranlıkla müziği dinlemeye koyuldu. Ve sonlara doğru, sanatçı bu parçayı çalmaya başladı ki, ortam ve müziğin uyumu ve dinleyenlere dokunuşu açıkça hissediliyordu. Yazımın başında anlattığım adeta sihirli bir müzik dinleme ortamı beklenmedik bir anda ansızın oluşmuştu!

KEITH DON’T GO – NILS LOFGREN

Nils Löfgren, Amerikalı bir rock müzisyeni ve bestecisi. Piyano ve akordeon çalsa da asıl gitarıyla öne çıkıyor. Bu parça, sadece akustik gitar ve vokal içeriyor ve ilginç bir hikayesi var. Nils Löfgren, 1974 yılında genç bir müzisyen olarak Neil Young’ın grubunda gitar çalmaktadır ve İngiltere’ye turneye giderler. O yılların özgürlükçü ruhuyla İngiltere rock müzikte yeni akımların ve yaratıcılığın merkezi olduğundan, genç Nils kendini tecrübe kazanacağı kalburüstü bir müzik çevresinde bulur ve kendi ifadesi ile cennette olduğunu düşünmektedir. Örnek aldığı “idol” lerinden biri de “Rolling Stones” grubunun ünlü gitaristi ve bestecisi Keith Richards’dır. Ancak, yakın çevresinden sürekli Keith Richards’ın uyuşturucu ile başının dertte olduğunu ve sağlığının hızla bozulduğunu duymaktadır. Ustasını kaybedebileceği endişesi ile, Keith’e hitaben, onları terk etmemesi ve onlara yol göstermeye devam etmesi için bu parçayı besteler, bu parçanın da olduğu kendi albümü bir sonraki yılın en iyi albümlerinden biri olarak kabul görür.

Kanımca sanatçı bu parçada gerek sesi ve doğrudan hitabıyla gerekse güçlü ve dolu dolu olan gitarıyla endişesini mükemmel bir şekilde yansıtmış. Sesindeki iniş ve çıkışlar, isyan ve haykırmaları damardan vermiş. Parçanın ortalarındaki akustik gitar solosu ise olağanüstü, birkaç kez peş peşe dinlenmeyi hak ediyor! Özetle, “Keith Don’t Go”, kendini henüz çırak gören genç bir müzisyenin ilham kaynağı olan ustasına ilettiği usta işi bir yakarış!

NOT:  Ocak ayında yaşama veda eden virtüöz rock gitaristi Jeff Beck ile şarkıcı, besteci ve gitarist David Crosby anısına 2.seçkiye onlardan birer parça ekledim.

KAYNAKÇA:

https://www.allaboutjazz.com/michel-camilo-from-dominica-to-spain-and-back-again-michel-camilo-by-derrick-a-smith

https://www.michelcamilo.com/discography

https://rollingstonesdata.com/trivia/nils-lofgren-keith-dont-go-song-keith-richards

https://www.guitarplayer.com/players/watch-nils-lofgrens-ridiculously-good-acoustic-rendition-of-keith-dont-go

SEÇKİLER:

Contemporary Jazz

  • Two Much / Love Theme – Michel Camilo & Tomatito
  • A boy named Charlie Brown / Vince Guaraldi Trio
  • Union Pacific / Marc Johnson – “The Sound Summer Running”
  • Sheherezadeh / Aziza Mustafazadeh
  • And I love her / Brad Mehldau – Blues and Ballads

 

Rock & Blues

  • Keith don’t go / Nils Löfgren
  • When a Blind Man Cries / Deep Purple
  • Always with me, always with you / Joe Satriani
  • The Calling Jam / Santana & Eric Clapton – Supernatural
  • Can’t Feel Anymore / Freddy Charles
  • Cause We’ve Ended as Lovers / Jeff Beck
  • Ohio – Live / Crosby, Stills, Nash & Young

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün