'Kaybettiklerimizin 40'ı bahur ve slika ile anıldı

Liza CEMEL Zaman Makinesi
22 Mart 2023 Çarşamba

Yas’ın anlamı TDK’ya göre Ölüm veya bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, matem

Tanıma geçmeden önce, kısa bir açıklama yapmam gerekirse; ‘Kaybettiklerimizin 40’ı anma etkinliği duyurusunu Şalom ArtıOnsekiz üzerinden 17 Mart Cuma, günü paylaşmıştık. Bu yazım ise etkinliğin gerçekleştiği 18 Mart’ı, ertesi günü ve belki de ondan önceki 40 günü, ondan sonraki anları, günleri, ayları, yılları esas alacak.

 

Bilenler belki hatırlar, Nehna’daki Yahudi bayram ve tarif yazılarına TDK tanımları ile başlamayı bir gelenek haline getirmiştim. Hem bu yazının Nehna etkinliği hakkında olması hem de anma geleneklerinden bahsediyor olması nedeniyle yeniden bir tanım kullanmak için tam yerinde bir an gibi geldi. Öte yandan, tanımlanamaz acılar için tanım kullanmak da hiç yerinde değil belki de. Ama tam da bu nedenden ötürü kullanıyorum tanımı. Bildiğimiz tanımlara sığmadan, kutulara sokmadan, etiketler yapıştırmadan yaşayalım yasımızı. Herkes kendine iyi gelen şekilde ama günün sonunda ortak olarak.

TDK’nın tanımından yola çıkarak; ölümlerin ve* felaketin, acının ve hüznün, öfke ve pişmanlığın, özlem ve korkunun, umut ve umutsuzluğun iç içe geçtiği, belki de birbirinden beslendiği, kişiye; topluma; dünyaya büyük yaralar açtığı bir süreç başladı deprem felaketinden sonra.

Ortak olmak…

Ortak acı,

Ortak hafıza,

Ortak tarih,

Ortak gelenekler,

Ortak yemek,

Ortak koku,

Ortak şehirler,

Ortak memleket,

Ortak anılar,

Ortak yas.

Ortak gibisi yoktur, birbirinizin varlığı güçlendirir sizi; iki taraftan biri olmadan yapamazsınız ortaklığınızı; size özgüdür ortaklığınız, özeldir. Ortaklık sağlayarak kurulan aileler; anlar; aşklar; gülümsemeler; evler; işler… Şimdi de ortak sembollerle anılıyor.

Bu zorlu sürecin belki de gerekli bir adımıydı yaşanan acılara ortak olmak, yası dillendirmek. Hele ki bu dillendirmenin yerel sembollerle ifade edilmesi çok anlamlı.

‘Kaybettiklerimizin 40’ı, kaybettiklerimizin 40. gününde birlik olma vesilesiyle gerçekleşti. Ertelenen acı ve tutulamayan yas o günde biraz olsun gün yüzüne çıktı.

Anma etkinliğinde hazırlanan slika, diş hediğinin yas hali diyebiliriz. Normal şartlarda dişi çıkan bebeklere, dişlerinin inci gibi olmasını temenni etmek amacıyla yapılır. Slika ise daha sade, daha az malzemeli ve yas haline daha uygun olarak yapılır. Anma etkinliğinde de buğdayın üzerine leblebi tozu, pudra şekeri ve biraz da çikolata kaplı badem şekeri koyuldu. Slikalara cenaze formu verildi. Geleneksel olarak 40’ında yapılan, kiliselere giden ve ayinden sonra dağıtılan haliyle yapıldı.

 

Slika’ya eşlik eden Antakya kahvesi ve bahur da anma etkinliğin olmazsa olmazlarındandı.

İstos Yayınları’nın Beyoğlu’ndaki ofisinde yapılan buluşmaya oldukça fazla kişi katıldı. 15.00 gibi başlanan törende giriş konuşmasını Nehna ekibinden Anna Maria Beylunioğlu yaptı. Neden ‘orada’ buluştuğumuzu, ne için toplandığımızı anlattı. Depremden sonra kaybettiklerimizi anamadığımızdan ve tutulamayan yastan bahsettikten sonra sözü konuşmak isteyenlere bıraktı.

 

Beylunioğlu’ndan sonra sözü, bir başka Nehna yazarı ve ekip üyesi olan Can Terbiyeli’nin annesi Janet Terbiyeli aldı. Anne Terbiyeli o gece bizzat yaşadıklarını anlattı. Etkinliğe Janet Terbiyeli gibi başka depremzedeler ve deprem yakınları da katılım gösterdi.

Sözü alan bir başkası ise deprem gecesi Hatay’daki bir hastanede üç gün boyunca hiç durmadan ameliyat yapan bir cerrahtı. Böylesine zorlu koşullarda var gücüyle emek veren tüm sağlık çalışanlarına bu vesileyle teşekkür etmek isterim.

Zorlu koşullardan ‘mucizevi’ anlara… O günlerde deprem bölgesinde doğumlar da gerçekleşti; yeni canlar da dünyaya geldi. Aynı cerrah nasıl Suriyeli bir kadına doğum yaptırdığını ve kadının ‘Şükran, şükran’ (shkran / شكرًا) diyerek doğurduğundan bahsetti.

Etkinlikte Samandağ’da kurulan aşevinin şefi Üzeyir Coşkun da vardı, kendisi de bir konuşma yaptı.

Mikrofon değiştikçe deprem farklı bakış açılarından ele alınıyordu.

Yaklaşık bir saat süren konuşmalardan sonra ortak alan açılarak slikalar yendi ve kahveler içildi. İstos kitap satışı yaptı. Tabii ki arkada en başta yakılan bahur kokusu geziniyordu. Yeri geldiğinde hüznü hatırlatan, yeri geldiğinde ise huzur veren koku tüm odayı sarmıştı.

Etkinlik, kalabalık azalarak saat 19.00’a kadar devam etti. Duygusal olarak ağır diye nitelendirebileceğimiz etkinlik fikri orada bulunan psikologlar tarafından da desteklendi. Birkaç psikolog bu sürecin iyi ve gerekli olduğundan bahsetti. Hem katılımcılardan gelen talepler doğrultusunda, hem de psikologların önerileri göz önünde bulundurulduğunda ilerleyen zamanlarda belki psikolog eşliğinde, farklı formatlarda ve daha yapılandırılmış şekilde bunu tekrarlama fikrinden de söz edildi.

Bu anma etkinliğinde emeği geçen tüm güzel kalplere teşekkür, sevgi ve şükranla…

 

Etkinliğe katılabilen Nehna ekibinin bir kısmı

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün