11 haftadır devam eden protestolar, geçtiğimiz cumartesi akşamı, ülke genelinde 250 binin üzerinde her yaştan İsrailliyi yeniden bir araya getirdi. Tel Aviv Ayalon yolları iki saat süreyle trafiğe kapatıldı. Genelde bu günlere kadar olaysız geçen protestolar artık daha tartışmalı bir boyut almaya başladı: Protestocuların arasına motosikletle giren bir genç tutuklandı; Herzliya’da bir gösterici ezildi ve hafif yaralandı; ilk kez Bedevi protestocular Negev'de İsrail bayrakları sallayarak yola çıktılar ve Likud taraftarları, protestoculara küfrederek yumurta attı.
Hükümetin, Devlet Başkanı Herzog'un "Halkın Ana Hattı" olarak hazırladığı anlaşma planını reddetmesi üzerine ülkenin hemen her kesimden halk sokaklara dökülerek endişesini açıkça sergiledi.
Protestolarda ünlü isimlerin konuşmalarının yanı sıra, televizyon ve basında önemli uyarı mesajları yayınlandı. Bunlardan biri cumartesi akşamı Tel Aviv’de konuşan
İsrail (Merkez) Bankası eski Başkanı Yaakov Frankel’di.
Frenkel, “Yıllarca birçok başbakanın hükümeti altında İsrail ve ekonomisi için hukuka uygun olarak hizmet verdim. 30 yıl önce buraya yatırım dahi yapmak istemeyenlerin karşısında bugün güçlü bir start-up ülkesi var. İsrail gurur duyulacak örnek ve demokratik bir ülke oldu. Demokrasiden ayrılma gibi bir durum ülke için çok tehlikeli bir durumdur; elimizdeki tüm imkanları kaybetmek ve sağlam olan ekonominin çökme tehlikesi de demektir. Netanyahu, seninle yıllarca birlikte çalıştık, birçok başarılar elde ettik. Şimdi bu reform dediğiniz şeylerlerle, tüm emekleri, çalışmaları yıkacaksın. Ve siz buradaki halk, karşı çıkmaktan asla vazgeçmeyin, durmayın ve yorulmayın!” dedi.
Kuzeyde gerçekleşen bir başka protesto gösterisinde söz alan eski General Uri Sagi sözlerine "Bibi Netanyahu, sana konuşuyorum” diye başladı.
"Bibi, sen burada maalesef bir Pandora kutusunu açtın. Görünüşte hukuk reformu, aslında bir darbe diye adlandırabileceğimiz bu durumla İsrail toplumunun önemli bir bölümünü de uyandırdın. Yıllardır bu ülkenin yükünü, devletin güvenliğini ve ekonomisini omuzlarında taşıyan bizler, İsrail Devleti'nin hem Yahudi devleti ve demokratik kimliği için mücadele ediyoruz.
40 yıl büyük bir aşkla devlet hizmetinde bulundum, çünkü burası bizim ülkemiz. Kimin Aşkenaz, kimin Sefarad, kimin dindar, kimin laik, kimin işçi yerleşiminden, kimin şehirli olduğuna hiç bakmadık. Birçok arkadaşımızı ve aile üyemizi kaybettik ama İsrail Devleti'nin güvenliği için elimizden gelenin en iyisini yaptığımızdan asla şüphe duymadık.
Bibi, sana göre Yahudi olmanın ne demek olduğunu unutmuşum. Bilgin olsun, ben İsrail'de yedinci nesil, ayrıca da dördüncü nesil toprak işçisiyim. Ne sen, ne Ben Gvir, ne Smotrich, ne de kışkırtıcı hahamlar bana Yahudiliğin ve toprak sevgisinin ne olduğunu öğretecek değiller. Şimdi bizler birden ‘anarşist’, ‘terörist’ oluvermişiz... Hepimizin sırtı sana dönük Bibi...” diye seslendi.
Atom Enerjisi Komitesi Başkanı Tuğgeneral Zeev Snir, Yediot Ahronoth Gazetesindeki röportajının ardından pazar sabahı Başbakan Netanyahu'ya sert bir mektup yazarak ülke güvenliğine zarar vereceğini düşündüğü hukuk devrimi teşvik etmeye karşı uyarıda bulundu.
“Yaratılan durumdan kim suçlu; sol, muhalefet, elitler mi? İranlılar ve düşmanlar burada olup bitenlere merakla bakıyor. Bizi yok etmek için nükleer silahlara ihtiyaçları yok, beklemek ve kendimize nasıl zarar verdiğimizi seyrediyorlar. Başbakan, liderliğinizde hükümetin kurulmasıyla, dört ana hedef vardı: İran, iç güvenlik, yaşam maliyeti ve barış çemberini genişletmek. Kuşkusuz bunlar önemli ve değerli hedefler. Hukuk reformundan ise hiç bahsedilmemişti. Bugün yaşadığımız gerçek ise sadece hukuk reformuyla yoğun bir meşguliyet içinde olmanız. Böylece, bugünü yaralıyorsunuz. Gelecekte belirlediğiniz dört hedef daha da büyük zararlar görecek. Durum, İsrail Devleti'nin uyumlu, birleşik ve demokratik bir ülke imajının zedelenmesine, derin anlaşmazlıklar, bölünme ve protestolar nedeniyle ülke güvenliğinin zarar görmesine, yasal reformun teşvik edilmesine verilen tepkiler sonucunda da ekonomik krize sebep verecek. Bu durumda sizin ve Maliye Bakanı'nın ne dediği değil, piyasanın, yüksek teknoloji ve dünya çapında saygın iktisatçıların nasıl tepki verdiği önemlidir.
Burada ‘iki taraf’ yok ve ‘müzakerelerin’ de anlamı yok: Seçilmiş bir hükümet var ve başında sizsiniz. Ülkeyi eskisine dönme sorumluluğu,akıl sağlığına, ekonomiyi güçlendirmeye, güvenlik tehditlerine hazırlanmaya ve bir uyumla kader birliği duygusunu beslemeye - yalnızca lidere, size - Başbakana bağlıdır. Durmazsanız ulaşılmaması gereken ve geri dönüşü olmayan yerlere varacağız” dedi.
"Durumun çok ciddi olduğunu düşünüyorum" diye açıklamada bulunan eski Maliye Bakanı Lieberman, "Netanyahu ile çalışan kişilerin söylediklerini inceledim. Güvenlikten ekonomiye kadar tüm üst düzey yetkililerin söylediklerini okuyunca çıkan tek sonuç şu: İsrail Devleti için en büyük tehlike İran değil, Hizbullah ya da Hamas değil, tehlike sadece Netanyahu’dur” yorumunu yaptı.
Son olarak haftanın en çok ses getiren ve ağır sözleriyle izleyenleri oldukça etkileyen kişi,
İlana Dayan’nın Uvda adlı Tv programında röportaj veren Şin Bet eski Başkanı Nadav Argaman oldu. Genelde ketumiyet konusunda hassasiyet gösterilen bir bölümde görev yapmasına rağmen konuşmayı yeğleyen Argaman “Netanyahu frenlerini kaybetti ve uçuruma doğru yarışıyor” yorumunu yaptı.
Şin Bet'in eski başkanı, yargı sistemini zayıflatma planına sert bir şekilde saldırdı ve bunun bir devrim, rejim değişikliği olduğunu söyledi. Ona göre darbeyi durdurabilecek tek kişiye Başbakan denir; dolayısıyla sorumluluğun Başbakan Netanyahu’da olduğunu vurguladı: “Rothman ve Levin ayakları gaz pedalında uyuyakaldıklarından araba uçuruma doğru gidiyor, sanırım direksiyonu Bibi çekiyor, ama yol kayıp… Başından itibaren dikkatli bir planlamayla tüm bu hamleyi zorlayan ve durdurabilecek olan yine başbakandır. Her şey baştan sona tamamen onun kontrolünde."
Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir için, “Anarşist hükümdar oldu" diyen Argaman, ülkeye yıllarca hizmet ederken her zaman en başta kanun ve hukuk kurallarına uygun çalıştıklarını açıkladı; “Biz ülke için varız, hükümdar için değil” uyarısı da bulundu.
Hukuk devrimine karşı protestoları düzenleyenler, eş zamanlı olarak önümüzdeki Başbakan Netanyahu'nun Londra'ya uçmasının beklendiği perşembe günü de
“Ulusal Grev /Felç Günü" ilan edildi. Protesto liderlerinin toplantılarına katılan bir kaynağa göre organizatörler, tren, otobüs ve taksiler dahil olmak üzere toplu taşıma arterlerinin kapatılması da dahil çeşitli seçenekleri değerlendiriyor. Tüm bunlarla birlikte, protestocuların Netanyahu'nun gelişi sırasında Ben Gurion Havalimanındaki trafiği de aksatmaya çalışması bekleniyor.
Kaynak: N12 Televizyonu, YNet haber sitesi, Haaretz gazetesi