Hızlı ve öfkeli

Vin Diesel hayranlarının bile hızına yetişemediği bir üç hafta geçti piyasalarda. Üç haftayı özetlemeden önce kemerlerinizi sıkı bağlayın, piyasalar Fed´in deyimi ile yumuşak inişe geçti.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
29 Mart 2023 Çarşamba

Bu sayfada okuyanlar hatırlar, bu son finansal kriz çıkmadan kısa zaman önce bir fıkrayı hatırlatmıştık: “kaptan pilot, bir gün bağırmayacaklar, işte o zaman çakılacağız diye korkuyorum” der. Fed faizlerde uçuşa kalkarken aslında bağıra bağıra çakıldı; sonunda Ortodoks para politikası dünyada. Elon Musk, Stiglitz, BM, Dünya Bankası hatta Roubini bile “bu kadar hızlı faiz arttırmayın, faydası olmaz” demişti. Yine bu sayfada bizzat Ben Bernanke’nin makalesine atıfta bulunmuştuk. Bernanke demişti ki, “enerji fiyatlarının yani arz şoklarının yaşandığı dönemlerde politika faizinin sabit tutulması” gerekir. Bernanke ‘helikopter para’ tabirinin ve uygulamasının mucidi, tanımayanlar için. Nitekim Fed’in faiz artışına başladığı dönemde, geçen sene bu zamanlarda 120 dolar olan Brent petrol varil fiyatı, şu anda 75 dolar seviyesinde. Aradaki azalış farkı yüzde 37,5 iken, işin ilginç tarafı yüzde 9,1 ile zirveyi gören ABD tüketici enflasyonunun bugün geldiği yüzde 6 seviyesi ile arasındaki yüzdesel azalış farkı, petrolün bu fiyat değişimi farkı ile aynı. Bunu yine daha önceki ‘U.S. Bureau of Labor Statistics’ verileri üzerinden manşet enflasyonun kırılımında görülebileceğini anlatmıştık. Ulusal petrol rezervlerinin devreye alınması ile petrol stok grafiğindeki düşüş CPI (TÜFE) grafiği ile neredeyse aynıydı. Aslında 71-88 arası yaşananların bir benzeri idi bu dönem. İstanbul Ekolü olarak burada ve birçok yerde anlatmaya çalıştık. Bizzat Minneapolis veya Saint Louis Fed’in araştırma raporlarında var o döneme dair benzer bulgular. Volcker’ın şok faiz artışları değil, Kanada ve Meksika petrol kuyularının devreye girerek arzın artması ile enflasyonun düştüğüne dair akademik literatürde çalışmalar var. Yani Fed’in sıfırdan beşe hızla gelen faiz artışı bankaları batırıp, dünyayı krize sokarken, çekirdek enflasyon hâlâ yüksek ve kalıcı iken, kime ne faydası oldu bu işin?

Dünya Kupası Arjantin’in

Moody’s daha beş ay önce Deutsche Bank’ın uzun vadeli mevduat kredi notunu yükseltmişti. SVB Bank, Signature, Credit Suisse, First Republic Bank vakalarında CDS’ler uçup, hisseler çakılınca kredi derecelendirme kuruluşlarından ancak gelen not indirimleri, Arjantin için temerrüde düşme riski var diye aynı Moody’s tarafından bu hafta yine düşürüldü. Yani İsviçre Merkez Bankası rekor zarar açıklamış, sonbahardaki krizde NY Fed üzerinden 20 milyar dolara ulaşan swap yapmış, geçen hafta Fed bilançosu repo kaleminde 60 milyar dolar ile (sosyal medyaya göre Almanya merkez bankası) yabancı bir banka arka kapıdan para almış ama golü yiyen Arjantin oldu. Arjantin’in geçen yıldan beri faiz arttırmasına rağmen Peso’nun sürekli değer kaybı ve enflasyonunun üç haneye çıkması da bonusu olarak Ortodoks para politikalarının skorboarduna yazıldı. Ancak Falkland Adaları için mücadele eden taraflarda, futbolun bir diğer önemli ismi için nedense aynı durum söz konusu değil. Rekor faiz artışlarına rağmen enflasyonun iki haneye çıkması noktasında Bank of England sınıfta kaldı. Emeklilik fonları batmasın diye, bir haftada para politikasında U dönüşü yaparak, gilt alımları ile bilançoyu yine genişletmeleri aslında bugünlerin sinyalini veriyordu. İngiltere’nin faiz artışlarına rağmen enflasyonu düşürememesi faiz artışına geç başlamasından ve beklentilerdenmiş. Peki, o zaman Arjantin’i geçtik. Petrol zengini, cari fazla veren Norveç’te niye önden yüklemeli (yani geç kalmadan) tarihi faiz artışlarına rağmen, hem enflasyonu yükseliyor hem Kron 1 yılda yüzde 17’ye yakın değer kaybetti. Bank of Japan’ın tahvil portföyü arada göz kırpıyor, kupa yakında Japonya’ya gidebilir, giderse şaşırmayın.

Muhteşem iletişim, merkez bankacılığı örneği

Enflasyon olmaz, geçici, resesyon olmaz, kriz olmaz derken bugünlere kadar geldik. Şimdi guvernörler yavaş yavaş resesyon demeye de başladılar. Neydi Fed’i bu kadar yanıltan? 400 doktoralı iktisatçı mı bunları görememişti, FOMC’de oylamaya katılan guvernörler mi aslında konuları ıskaladılar? Neden 71-88 arasındaki gelişmeleri dikkate almadılar? Pandemiden çıkışta, Trump dönemine (ancak) ulaşan istihdam sayısı ve arz sorunları nedeni ile güçlü talebin yarattığı canlılık yanılttı büyük olasılıkla. İşsizliğin düşük görünmesi ve resesyon yok demeleri aslında yanılgılarının itirafı olarak görülmeli. Bu nedenle arz (enerji) enflasyonunda hızla faizi arttırdılar. Ve 2019 sonbaharında yaşadıkları likidite krizinin daha büyüğüne sebebiyet verdiler. Muhteşem iletişimle piyasaları hazırlıyorlar, merkez bankacılığı örneği gösteriyorlar denilirken, bugün hâlâ batan bankalar için risk yönetimi yapmadılar, sorun Fed’in faiz politikası değil deniyor. Bizzat Fed’in tahvil portföyünden zarar etmesi ve sermayesinin eksiye düşmesini nasıl açıklamak lazım o zaman? Uzun zamandır bu tezatlar var ekonomi yorumlarında. Yani Credit Suisse ve Deutsche Bank risk yönetimi ve aktif pasif yönetimi bilmiyor olabilir. BOJ ve BOE’nin tahvil pozisyonlarına ne demeli o zaman? Zarar açıklayan Hollanda ve İsviçre merkez bankalarına ne demek lazım? Merkez bankacılığı örneği mi gösterdiler? Merkez bankalarının kâr hedefi yoktur, zararlarını da bir nevi sigorta şirketleri gibi öteleyebilirler. Ancak zarar etmeleri halinde hazineye bağımlılıkları artar diyen de yine iktisat biliminin literatürü. Belki de geçen hafta, Powell ve Yellen’in konuşmalarındaki 180 derecelik farklı mesajlarla oluşan muhteşem iletişimin piyasanın kafasını karıştırması da bu bağımsızlık kavgasının yansımasıdır.

İktisat tarihi

İktisat bilimi kuralları demişken, Credit Suisse vakasında 17 milyar dolarlık tahvillerin yok sayılması akla Rus oligarkların mal varlıklarına konan blokajları getiriyor. O zaman demiştim TV’lerde, yazılarımda. Neoliberal iktisatta sermayenin artık hiçbir yerde garantisi yok diye. Nitekim ABD’de Fed’in faiz artışlarından bu yana bölgesel bankalardan büyük bankalara kaçan mevduat 600 milyar dolar. Bu son kriz gösterdi ki, Ortodoks para politikası güdümlü neoliberal sermaye anlayışı, çıktığı kaynakta yani Washington Konsensüsünde liberteryenizmi ilk finansal krize kadar savunabiliyormuş. Yellen mevduatlara bir garanti var bir yok derken, bir haftada bölgesel bankalardan çıkan mevduatın yarısı sistemdeki büyük bankalara gitti. Gerisi yastık (ve) altına. Fed’in bilançosu likidite sorunu yaşayanların talebi ile iki haftada 400 milyar dolar büyüdü. Tahvil alımı yok diye parasal genişleme yok diyenler repo, kredi ve swaplar ile arka kapı operasyonları sürdükçe, bilanço büyümesinin devam etmesi durumunda bakalım bu duruma ne isim verecekler. Faiz artışlarına rağmen düşmeyen enflasyonlar için ‘inatçı, dolgun, şişkin enflasyon’ gibi yeni tanımlar yazında kendine yer bulmaya başladı. Görünen o ki, iktisat biliminin kurallarının genişlemesi enflasyonla mücadele için izlenen Ortodoks para politikaları ile daha çok sürecek gibi. Tüm bu anlattıklarımız, makro ihtiyati tedbirler, heterodoks para politikası hâlâ değilse tabii. Ne dersiniz?

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün