2000 yılındaki dot.com krizi sonrası dijital ekonomi ile girilen Endüstri 4.0 ile oluşan teknolojik hızlanma ve 2008 yılındaki Lehman Brothers ile oluşan küresel finansal kriz sonrasında siyah kuğuların miktarı her geçen gün daha da arttı ve bu tarz ekstrem risklerin daha sık görüleceği bir döneme girdik. Son olarak pandemi, ‘Soğuk Savaş’la birlikte Türkiye’de yaşanan son deprem felaketi sonrası küreselde ve bizim özelimizde zorlu bir süreçten geçiyoruz. 20. yüzyılın başına doğru hızlanan ‘3. Sanayi Devrimi’ sonrasında doğal kaynaklara hızla erişim için tetiklenen 1. Dünya Savaşı kapitalizmin hızlı sermaye büyümesini ‘1929 Buhranı’ ile düzeltirken, bu büyük kriz sonrasında dünya ekonomileri talep yönlü sorunla yüzleştiler ve yönetim, pazarlama fonksiyonları daha çok öne çıktı. 21. yüzyılın başında şahit olduğumuz internet odaklı süreç ‘4. Sanayi Devrimi’ ile hız kazandı ve 9/11 ile Ortadoğu’daki sorunlar son olarak Rusya-Ukrayna Savaşı ile yayılırken, nükleer savaş riski, 2020 pandemisi gibi siyah kuğular, 2022’de küresel enflasyon ve bankacılık krizi ile yeni zirvesine ulaştı ve bu sefer ekonomiler tedarik yani arz yönlü sorun yaşıyorlar.
Tüm bunlar bize aslında şunu söylüyor. Üretimi yani reel ekonomiyi (finansal ekonomi ile de) dengeli bir şekilde götürenlerin doğru patikaya evrildiği örnekler bunlar. Yaşadığımız sorunlar finansal ekonominin, 1990 sonrası ‘Washington Konsensüsü’ ile hızlanan neoliberal sermaye akımlarının dünyaya faturası iken, çözüm aslında üretimde yani reel ekonomide. 1985-95 arasında cari açık/GSYİH rekoru kıran Çin, ‘Pekin Konsensüsü’ denilen anlayışla zaman içerisinde yüksek teknoloji ve katma değerli üretim ve ihracat ile dünyanın tedarikçisi haline gelip, bugün sahip olduğu rezerv fazlası ile dünyadaki limanları, şirketleri satın alarak, IMF’in önünde dünyadaki en büyük kreditör konumuna geldi. Suudi Arabistan, Rusya, Fransa ile yapılan son Renminbi bazlı anlaşmaları ise bizleri (şimdilik) iki rezerv paralı sisteme doğru ve 1944 ‘Bretton Woods’ sonrası kurulan finansal mimarinin ciddi dönüşümlere uğrayacağı bir döneme sürüklüyor. ‘Occupy Wall Street’, GameStop, FTX ve teknolojideki ChatGPT, metaverse, blokzinciri, ticari uzay çalışmaları gibi örnekler aslında bu yeni girilen sürecin öncü sarsıntıları. Nitekim LIBOR’un ortadan kalması ile 1971-74 ‘Smithsonian’ sonrası geçilen ‘Serbest Dalgalı Kur Rejimi’ gibi dünya şu anda ‘Serbest Dalgalı Faiz Rejimi’ sürecine girdi. Bunun sancılı etkilerini tahvil faizlerindeki son dalgalanmalarda, İsviçre, Japonya, İngiltere merkez bankalarında ve bizzat Fed’in bilançosunda gördük. Sadece Fed’in ertelenmiş tahvil zararı 1,08 trilyon dolar. Fed’in ve ABD hazinesinin artan faiz yükü, gelişmiş ekonomilerin bütçe açıkları ve yapışkan enflasyonları, süreci ve sorunu önümüzdeki yıllara daha fazla yayacak.
İşte tüm bu yaşananlar arasında, TCMB istatistiklerine göre kambiyo kar-zarar toplamına göre finansman yükü açık ara yüksek olan şirketlerimizin düşük maliyetle üretimini teşvik etmesi, dolayısı ile istihdamı arttırması ve büyümeyi ihracat odaklı sürdürebilmesi adına enflasyon karşılığında bir tercih yapıldı. Dünyadaki bu gelişmelere karşı altına dönen rezervlerimizden oluşan kompozisyonun, dünyada doğrudan yatırımların azalması, enflasyon ve faiz politikaları, bilanço daraltma operasyonları ile birleşmesi sonucunda, döviz likidite ihtiyacımızın arttığı süreç birkaç başka siyah kuğu ile denk geldi. Pandemi döneminde “-40” dolara inen vadeli petrol fiyatı, Rusya-Ukrayna Savaşı ile 120 dolarla zirveyi gördü. Bu dış ticaret açığının kur geçişkenliği ile enflasyonu içerideki diğer dinamiklerle birleştirdi. Son olarak bu olguya deprem felaketinin ekonomik yansımaları eklendi. Önümüzdeki yıllarda ekonomideki varyansları nasıl azaltacağımız, para politikalarını öncelikleyen finansal ekonomi ya da maliye politikaları ile destekli üretim ekonomisi ile mi giderilecek, iç ve dış denge hangisi ile ve nasıl sağlanacak yaşayarak göreceğiz. Dünyada Renminbi ile şimdilik çift kutuplu rezerv para sistemine doğru gidilirken ve 1968 Prag Baharı sonrası küreselleşmeye kadar giden değişimler gibi, ticari uzay faaliyetleri ile farklı bir evreye giren süreçte yapılacaklar ülkelerin konumlarını belirleyecek. Burada son olarak unutmamamız gereken en önemli konulardan birisi de şu: pazarlama derslerinde sürekli anlatırız fiyatla rekabet uzun süreli ve karlı olmaz diye. Faiz paranın fiyatıdır, keza kur yerli paranın diğer dövizler karşısındaki fiyatıdır.
Not: Bu yazının/demecin/bültenin orijinali https://www.istanbularel.edu.tr/chatgpt-yeni-bir-surecin-habercisi/ adresinde yer almıştır.