Polonya Başbakan Yardımcısı ve Kültür Bakanı Prof. Piotr Glinski, Varşova Gettosu Ayaklanmasının 80. yıldönümü vesilesiyle Yahudilerin gösterdiği büyük direnişte hayatını kaybedenleri andı.
Polonya Başbakan Yardımcısı ve Kültür Bakanı Prof. Piotr Glinski, Varşova Gettosu Ayaklanmasının 80. yıldönümü vesilesiyle Yahudilerin gösterdiği büyük direnişte hayatını kaybedenleri andı.
Glisnki, Ulusal Anma Enstitüsü (Instytut Pamięci NarŞdowej) ve Polonya Ulusal Vakfı ile ortaklaşa gerçekleştirilen tarih projesi kapsamında “Wszystko co Najważniejsze” adlı aylık Polonya dergisinde yayınlanan yazısında şöyle dedi:
‘‘Nisan 1943'te, Yahudilerin Pesah Bayramı arifesinde, Polonya başkentini işgal eden Almanlar, nihai tasfiyeye hazırlanmak için oluşturdukları Yahudi mahallesi olan Varşova Gettosu'nu kuşattı. 19 Nisan'da Alman polisi ve SS yardımcı kuvvetleri, imhayı tamamlamak için gettoya girdi. Gettonun sakinleri sığınaklara ve sığınma yerlerine saklandı. Yahudi isyancılar Almanlara ateşli silahlar, Molotof kokteylleri ve el bombalarıyla saldırdı. İki Alman aracı benzin şişeleriyle ateşe verildi. Şaşıran işgalciler başlangıçta getto savunucularının şiddetli direnişini kıramadılar.
Güçlü direniş karşısında başarısızlıklarla karşı karşıya kalan Almanlar, getto sokaklarını bir yangın alanına çevirerek sistematik olarak binaları yakmaya başladı. İçeride çatışma devam ederken, Polonya yeraltı ordusunun birlikleri gettonun dışında Almanlara karşı harekete geçti. Halk Ordusu'nun üç birliği, getto duvarlarını patlayıcılarla aşmaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Ölüme mahkum edilen Yahudiler, mayıs ayının başına kadar savaştı. Almanların Varşova'daki Tłomackie Caddesi'ndeki Büyük Sinagogu yıkması, ayaklanmanın bittiğine işaret eden son sembolik eylem oldu.
Varşova Gettosu Ayaklanması, Alman işgali sırasındaki ilk büyük şehir ayaklanması ve de aynı zamanda en büyük Yahudi isyanıydı. 19 Nisan 1943 öğleden sonra, savaşçılar sembolik olarak Polonya'nın kırmızı-beyaz bayrağını ve Yahudi Askeri Birliği'nin mavi-beyaz bayrağını Muranowski Meydanı'ndaki Yahudi Askeri Birliği kalesinin çatısına yerleştirdiler. Savaş halindeki gettonun yukarısındaki binanın çatısında birlikte dalgalanan iki bayrağın bu görüntüsü, Polonyalılar ve Yahudilerin ayrılmaz kaderinin bir simgesi haline geldi. Birkaç ay sonra, Ağustos 1944'te, İkinci Dünya Savaşı tarihindeki en büyük özgürlük dalgası olan, bağımsız Polonya için verilen bir mücadele olan Varşova Ayaklanması patlak verdi.
Polonya tarihi, edebiyatı, sanatı ve kültüründe ayaklanmalara yönelik çok sayıda gönderme vardır. Ayaklanmalar hep umut verdiler, ruhları yükselttiler ve yürekleri ferahlattılar ama neredeyse her zaman bölücüler ve işgalciler tarafından vahşice bastırıldılar. Trajik ve çoğu zaman kaçınılmaz olmalarına rağmen, bir topluluk kimliği oluşturdular ve nihayetinde yıllar sonra zaferi de getirdiler. Polonya toplumu ve tarihi üzerinde derin bir iz bıraktılar. Sonuç olarak, edebiyatta, resimde ve görsel sanatlarda sıkça kullanılan bir tema haline geldiler. Ve sanatçılar olayları çeşitli şekillerde tasvir etmelerine rağmen, ayaklanma fikrini neredeyse hiç eleştirmediler. Özgürlük mücadelesini kültürel kaideler mertebesine yükselterek savundular.
Yahudiler ve Polonyalıların, İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman suçlularla çatıştığı her iki ayaklanma da Polonya'nın başkenti Varşova'da gerçekleşti. Şehir sonunda harabeye döndü, yıkıldı ve yakıldı. Bu, Polonya'nın özgürlüğe olan tutkusunun ne denli güçlü olduğunu kanıtlıyor.
Şu soru sorulabilir: Neden Varşova'da? 1939'da, Almanya'nın Polonya'yı işgalinin arifesinde, yaklaşık 370 bin Yahudi'nin Varşova'da yaşadığını hatırlamakta fayda var. Yahudiler şehrin toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 30'unu oluşturuyordu. İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesini takip eden yılda, yaklaşık 100 bin Yahudi daha Polonya’nın başkentine geldi ve Almanlar tarafından Üçüncü Reich'a dahil edilen topraklardan ve Polonya'nın işgal altındaki topraklarından sistematik olarak yerlerinden edildi. 1940 baharında Almanlar, kapalı bir Yahudi mahallesi oluşturma sürecini başlattı. Varşova Gettosu'nun son mühürlenmesi Kasım 1940'ta gerçekleşti. Duvarların arkasında, 307 hektarlık bir alanda yaklaşık 400 bin Yahudi yaşıyordu. Nisan 1941'de yerlerinden edilen kişiler gettoya akın etti. Getto duvarları içine hapsedilen insan sayısı 450 bine yükseldi. Bu rakamları sebepsiz yere hatırlatmıyorum. Varşova Gettosu, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından oluşturulan Avrupa'nın en büyük gettosuydu. Temmuz 1942'de işgalciler, Yahudileri gettodan Treblinka imha kampına toplu olarak sürmeye başladılar. O dönemde 250 bin ila 300 bin Yahudi'nin öldürüldüğü tahmin ediliyor. Almanların yarattığı insanlık dışı koşullar sonucu gettoda yaklaşık 100 bin kişi açlık ve hastalıktan öldü.
‘Yahudiler’ diyoruz, ancak onların çok uluslu, çok kültürlü İkinci Polonya Cumhuriyeti’nin Polonya vatandaşları olduklarını da unutmamalıyız. II. Dünya Savaşı sırasındaki en büyük Yahudi ayaklanması ve işgal altındaki Avrupa'daki ilk şehir ayaklanması olan Varşova Gettosu Ayaklanması'nı anmak ve Alman işgalcilere direnenlerin bu cesaretini hatırlamak hepimizin ortak görevidir. Bugünlerde Polonya'da Varşova Gettosu Ayaklanması'nın 80. yıldönümünü resmi olarak anmak için 150'den fazla etkinlik düzenleniyor. Bu etkinlikler, Polonya Yahudilerinin mirasını ve hatırasını koruyan faaliyetleri desteklemek için Kültür ve Ulusal Miras Bakanlığı tarafından uygulanan programın bir parçası da dahil olmak üzere, Polonya hükümeti tarafından organize edilmekte veya finanse edilmektedir. Birleşik Sağ'ın (Lehçe: Zjednoczona Prawica, ZP) hükümeti devralmasından bu yana, faaliyetleri arasında Polonya'daki Yahudi azınlığın mirası da dahil olmak üzere çok kültürlü Polonya ulusunun hatırasını, kültürünü ve mirasını korumanın yanı sıra İşgal altındaki Polonya'da Almanlar tarafından Yahudilere karşı gerçekleştirilen Holokost’u anma etkinlikleri de yer alan kurumlara sağladığımız fonu üç kattan fazla artırdık.
Polonya hükümeti tarafından sübvanse edilen kurumlar arasında eski Alman ölüm kamplarındaki devlet müzeleri yer almaktadır: Oświęcim'deki Auschwitz-Birkenau Müzesi; Majdanek'teki Müze (Bełżec ve Sobibór'daki Müze ve Anıt Alanı ile birlikte); Sztutowo'daki Stutthof Müzesi; Treblinka Müzesi; Rogoźnica'daki Gross-Rosen Müzesi; Krakov'daki KL Plaszow Müzesi ve Anıt Alanı. Ayrıca Varşova Gettosu Müzesi, Markowa'daki Ulma Ailesi II. Dünya Savaşı Sırasında Yahudileri Kurtaran Polonyalılar Müzesi, Oświęcim Sakinlerini Anma Müzesi, POLIN Polonya Yahudileri Tarihi Müzesi, Emanuel Ringelblum Yahudi Tarihi Enstitüsü. Bunlar, onlarca yıldır var olan ve geçmişte genellikle yeteri kadar finanse edilmeyen kurumların yanı sıra son yıllarda anma uğruna kurulan kurumları da kapsamaktadır: Varşova Gettosu Müzesi, Markowa'daki Ulma Ailesi II. Dünya Savaşı Sırasında Yahudileri Kurtaran Polonyalılar Müzesi, Oświęcim Sakinlerini Anma Müzesi
Bugün, Varşova yaşayanların şehridir. Polonya yaşayanların ülkesidir. Geçmişi hatırlıyor ve daha iyi bir gelecek inşa etmek için tarihi deneyimlerden yararlanıyoruz. Ama ölenleri, öldürülenleri unutmuyoruz. Nesiller boyunca aktarılan hatıra sonsuza dek korunmalıdır. Ve bugün, biz onun bekçisiyiz.’’