Protesto gösterilerini organize edenler, muhalefete, hükümetle anlaşma yoluna gitmek için taviz verdiklerini belirterek Netanyahu´nun halkı oyalama taktikleri olarak niteledikleri pazarlık masasından kalkmaları çağrısında bulundu.
Hükümetin yargı reformuna karşı olan protestocuların ülke çapında düzenledikleri ve hükümet üzerindeki baskıyı azaltmamayı hedefledikleri gösteriler 18. haftasına girdi. Muhalefet ile pazarlık masasına oturan hükümet, bu süre boyunca yargı reformuna askıya aldı. Ancak görüşmelerin hakim seçimlerinde anlaşılamaması yüzünden tıkandığı bildiriliyor.
Protestocular gösterileriyle, sadece hükümete değil, muhalefet liderleri Yair Lapid ve Benny Gantz’a da koalisyon ile pazarlık masasından kalkmaları için baskı yapıyor. Karşı çıkanlar, Devlet Başkanı Yitzhak Herzog’un yönettiği görüşmelerin Netanyahu’nun yargı reformu için gerekli bütçeyi meclisten geçirmek niyetiyle muhalefeti oyalamak üzere yaptığı bir plan olduğunu iddia ediyor.
Reforma karşı çıkan gösterileri düzenleyenlerden bir ekip de açıklama yaparak, “Koalisyon üyelerinin sağcıların yaptıkları gösteriler sırasında söyledikleri ve verdiği aradan sonra görev başına dönen Knesset’te yaptıkları konuşmalar şüpheye yer bırakmamaktadır. Sadece biraz daha mantıklı olan her kişi, Netanyahu’nun amacının bir anlaşmaya varmak olmadığını, bunu istemediğini ve hakimleri seçecek bağımsız bir komite oluşturmaya kesinlikle karşı olduğunu anlayabilir. Bu tasarı hazırlandığından ve İsrail’i tek adamın yönettiği tehlikeli bir diktatörlükle başbaşa bırakma kararı verildiğinden beri, o diktatörlüğün kılıcı başımızda sallanmaktadır. İşte tam da bu sebeple, halkımızın geri kalanını da organize ettiğimiz protesto gösterilerine katılarak bizi desteklemeye çağırıyoruz,” diye konuştu.
Cumartesi akşamı Tel Aviv’de gerçekleşen gösterilere katılanlar arasında İsrail Dışişleri eski Bakanı Tzipi Livni, protestoların önderlerinden Shikma Bressler, avukat ve protesto hareketinin merkezindeki Nava Rozolyo ile İsrail’in önde gelen teknoloji girişimcilerinden Moşe Radman gibi isimler de bulunuyorlardı.
Cumartesiden önceki perşembe günü protestocular, ‘eşitlik günü’ adını verdikleri bir eylem düzenleyerek, sivil uyumsuzluk olarak adlandırılan, ülke çapında otobanları tıkamak gibi hareketlerle yine tepkilerini belli etti.
Göstericiler kabineden en söz sahibi olan bakanların evlerinin önünde ve devletin dini kurumlarının merkez binaları önünde toplanmaya devam ediyor. Yargı reformunun farklı etkileri üzerine çeşitli ve yaratıcı protestolarla ilgiyi canlı tutmaya çalışan göstericilerin yaptıkları arasında, kabinedeki bakanların bebeklik hallerinin hatırlatılması, üzerine kan saçılmış cansız mankenlerin öldürülen İsrail vatandaşlarını temsil etmek için kullanılması, ‘Damızlık Kızın Öyküsü’ dizisinden esinlenen kostümler içinde göstericilerin kadın hakları için yürümeleri ve Tel Aviv’deki hahambaşılığın önünde düzenlenen temsili resmi nikah gibi eylemler bulunuyor.
Koalisyonun yasa tasarıları programı ile hukuki ve yargı sisteminde yapmak istedikleri reformlarla ilgili tüm girişimler şu an için askıya alınmış olsa da, gösterileri organize edenler, her an tasarıların yasalaşabilecekleri korkusuyla, gösterilere katılımın azalmasını önlemeye çalışıyor.
Görüşmeler tıkandı
Channel 13’in cuma günü bildirdiğine göre, Herzog’un yönettiği görüşmeler, Yargı Seçim Komitesi üyeleri olarak atanacak isimlerde anlaşılamaması sebebiyle tamamen tıkanmış bulunuyor.
Koalisyon hakim atamalarının kontrolünün kendilerine verilmesi konusunda ısrar ederken, muhalefet ise hakim seçimi aşamasında herhangi bir politik kontrol sistemine kesinlikle karşı çıkarak, hali hazırda geçerli prosedürün devam etmesi konusunda ısrar ediyor.
Hükümet tarafından Meclis’e tasarı olarak sunulan pakette koalisyona, hangi parti döneminde olursa olsun, ilk iki Yargıtay hakimini atama yetkisi veriliyor. Bu şekilde hükümete Yargıtay’da otomatik çoğunluk gücü sağlanmış olup, koalisyonun zaten kendisi de komite masasında oturacak Yargıtay başkanını da atama niyeti ile birlikte, hükümetin yargı sürecinde herhangi bir karar ve atamada yeterli çoğunluk sahibi olması hedefleniyor.
Muhalefet ise statükoyu korumayı, yani Yargı Seçim Komitesi’nin dokuz kişilik ekibinin, tüm Yargıtay hakimlerini en az yedi oy çoğunluğu ile ve diğer mahkeme hakimlerini ise yine en az beş oy çoğunluğu ile ataması sisteminin geçerli olmaya devam etmesini talep ediyor.
Üç koalisyon üyesi politikacı, bir muhalefet milletvekili, üç Yargıtay hakimi ve iki İsrail Baro Birliği üyesinin oturduğukları masada, şu andaki sistemde atamaların yapılabilmesi için politik ve profesyonel temsilcilerin anlaşmaya varmaları gerekiyor.
Hükümet tasarısını eleştirenler bu değişimin yargı sistemine politikayı karıştıracağını, yargının özgürlüğünü engelleyeceğini ve hakimlerin politik görüşlerine göre atanmalarına yol açacağını bildiriyor.
Hükümetin yargı reformu tasarısı ilk günlerinden beri tüm İsrail’de geniş bir kitle tarafından protesto eylemlerinin yanı sıra, üst düzey hukuk, güvenlik ve ekonomik liderlerin de tepkisi ile karşılanmıştı. Tasarıya karşı çıkanlar, öneri yasalaştığı taktirde demokrasinin büyük yara alacağını, dengelerin bozulacağını ve bunun ülkenin hem güvenlik hem de ekonomisine yansıyacağını söylüyor.