Küçüklüğünden beri sanata gönül veren parlak bir genç Yona Kohen… Maryland Institute College of Art Güzel Sanatlar bölümünden mezun olmasının ardından ailesiyle Türkiye´de olduğu süreçte pandemi başlıyor. Tam da o sırada Yona Kohen, Bursa Pazarı´ndan aldığı boncukları, ailesiyle Yunan Adalarına gittiği tatillerde topladığı deniz kabuklarıyla harmanlıyor ve ortaya enfes tasarımlar çıkıyor. Bu takılar kısa sürede New York´taki dükkanlarda kendine alıcı buluyor; Yona Kohen´in şöhreti Vogue ve The New Yorker dergilerinde yer almaya kadar gidiyor. Sanatın her dalını ayrı ayrı seven Kohen, sürekli üretmeye devam ediyor. Genç tasarımcı ŞALOM´a başlangıç noktasından itibaren bu başarı hikayesini anlattı.
Maryland Institute College of Art Güzel Sanatlar bölümünden mezun olmanızın ardından İstanbul’a geri taşınmanız ve pandeminin başlamasıyla serüveniniz start veriyor. Amerika’da takılarınızın keşfedilmesi hikayesini paylaşır mısınız?
Instagram’ı sosyal medyada var olduğundan beri keyif amaçlı kullanıyordum. Genelde gözlemlerimi ya da üniversitede yaptığım sanat eserlerini paylaşırdım. Türkiye’ye tam pandemi öncesi dönmüştüm. Annemle kumaş almaya Osmanbey’deki Bursa Pazarı’na gittik. Oranın alt katı tam bir boncuk cenneti… Ben de görünce kendime bir miktar satın almaya karar verdim. O hafta sonu yaptıklarımın fotoğrafını çekip paylaştım, o andan itibaren çok pozitif tepkiler aldım, satın almak isteyenler oldu. Sonra pandemi başlayınca çok boş zamanım oluştu ve bu yeteneğimi geliştirmeye başladım. İşlerim alıcı buldu; bu benim için en güzel şanslardan biriydi. Tüm vaktimi tasarıma ayırabiliyordum, bir hafta evden çıkmadan sadece boncuk yaptım. Hobi olarak başladım, şu an işim oldu.
“NEW YORK’TA RESTORANDAYKEN BİR KIZIN BOYNUNDA KENDİ TASARIMIMI GÖRÜNCE ŞOK YAŞADIM”
New York’taki konsept dükkanların üretimlerinize talep göstermesi, sanatınız konusunda doğru adımlar attığınıza dair ‘yola devam’ hissiyatı verdi mi?
Çok şaşırdım ve mutlu oldum. İnsanların el emeği olarak ürettiklerimi takmak istemeleri tatmin edici bir duygu. Takip ettiğim başka bir sanatçı vardı, onun desteğiyle takılarımı onun sattığı Chickee’s Vintage adlı dükkana sundum, onlara küçük bir koleksiyon hazırladım. İlk bağlantılarım bu yöndeydi. Uzun zaman sonra 2021 Kasım’da Esta ile New York’a yeniden gittiğimde ise orada alakasız bir restoranın tuvalet sırasında bir kızın boynunda yaptığım takıları gördüm ve şok yaşadım. Bu anı yaşamak beni doğru yolda olduğuma dair motive etti. Pandemi sona ermeye başladıkça yeni yeni dükkanlar açıldı, Tangerine gibi ve çalışmalarımı birbirlerine refere ettiler.
Amerikan basınında da Vogue ve The New Yorker dergilerinde ilgi çeken işlerinize yer verildi. Yurt dışındaki gazeteciler Yona Kohen’den yazılarında hangi ifadelerle bahsetti?
Tangerine adlı dükkan hakkında ilk açıldığında Vogue’ta bir yazı yayınlandı. İki kurucusu sattıkları tasarımlardan bahsederken benim takılarımdan da ‘Eşi benzeri bir ve el emeği’ diye bahsetmişlerdi, o dönem her yaptığımdan birer tane olması sebebiyle. İşler büyüyünce bu zorlaştı, çünkü mükemmeliyetçiyim ve tasarım çok vakit alan bir şey. New Yorker dergisinin Thanksgiving Hediye ekinde de kolyelerimden birini öneri olarak koydular, müthiş bir sürprizdi.
Takılarınızı yaparken Yunan Adalarında geçirdiğiniz yaz tatillerinden ilham aldığınızı söylüyorsunuz. Bu güzelliklerden en çok hangi noktada besleniyorsunuz?
Kendi üzerimde farklı giysiler ve takıları denediğim vakitler genelde yaz akşamları. Ailemle Yunan Adalarında çok güzel zamanlar geçiriyorum. Orada da çok eşsiz takılara rastladığım oldu. 12 Adalar’da hep küçük tezgahlarda takılar satılır ve İstanbul’a döndüğümde herkes nereden aldığımı sorardı. İlham böyle parçalardan geldi her zaman.
Malzemelerinizi nerelerden tedarik ediyorsunuz? Gittiğiniz tatillerden de topladığınız deniz kabukları, midyeler oluyor mu?
Yazın topladıklarım deniz kabuklarını koyuyorum, babam bana bir matkap hediye etti ve odamda onları tek tek deliyorum. Ben bu tatilleri bir yüzme macerası haline getirdim. Tekneden atlayıp karaya yüzüyorum ve sırtımda güneş yanıklarıyla deniz kabukları topluyorum. Yüzerek geri gittiğim için de topladıklarımı bir pet şişenin içine koymak durumunda kalıyorum. Şu an odamda altı pet şişe var ve içi birikmiş deniz kabuklarıyla dolu. Güzel boncuklarımı da hep Eminönü, Osmanbey civarından yani Türkiye’den buluyorum.
Çoğu genç arkadaşımız, okuduğu bölümlerle alakasız işler yapmak zorunda kalıyorlar. Sizce Yona Kohen’in şansı nedir ve kendi jenerasyonunuza ne öneriyorsunuz?
Hala bir şeyler başarmaya çalışıyorum. Sevdiğim işi yapmak beni çok motive ediyor, bir ürün yaratıyorum diye düşünmeden yola çıktım. Estetik bir şey oluşturmaya çalıştım, bu gözle bakan alıcılar samimiyeti görüyorlar. Kendi neslime hobilerine vakit ayırmalarını tavsiye edebilirim. Bundan gelen tatmin çok eşsiz. Benim şansım pandemi sürecinde sosyal medyadaki alışveriş rüzgarı oldu, çok fazla sipariş aldım.
Aileniz hangi sektörde faaliyet gösteriyor? Sizi ait hissettiğiniz alanda eğitim görmenize ve çalışmanıza dair desteklediler mi?
Annem ve babam mühendis. Küçüklükten beri sanatla ilgilendim ve resim çizdim, hep beni desteklediler. Resim dersine gönderdiler, her konuda beni beslemek istediler ve sanatta yetenekli olduğumu görünce yanımda oldular. Lise biterken “Ben sanat okuyacağım” dedim, annem de “Sanat dışında üniversitelere de başvur, ama biz seni her konuda destekleyeceğiz” cevabını verdi. Onlara çok teşekkür ediyorum. Amerika’da ilk yıl bölüm olarak spesifik olmamızı istemediler. Dijital sanat, heykel, resim hepsinden ders alıyorsunuz ve kendinizden emin değilseniz bile bu süreçte kendinizi keşfediyorsunuz. İkinci yıl bölüm deklare ediliyor. Genel Güzel Sanatlar Bölümünü seçip her alanda çalışma yapabiliyorsunuz, ben de yoluma böyle devam ettim.
Takılarınızın modelliğini de siz yapıyorsunuz. İleride model olarak da bir kariyer düşünür müsünüz, yoksa ürettiklerinizi kendinizin daha bir enerjiyle yansıttığına mı inanıyorsunuz?
Aslında en kolay model ben olduğum için. Kendi ürünlerimi başka insanların üzerinde görmek ve onları çekmeyi çok isterim ama fırsat gelirse neden olmasın? Ben de modellik yapabilirim.
“MÜKEMMELİYETÇİ OLDUĞUMDAN SANAT HER ZAMAN TERAPİ HİSSİ YAŞATMIYOR”
“Bazen yaptığım şeyden nefret ediyorum ve bazen de genel olarak bir şeyler yapmaktan nefret ediyorum, ama bazen bunu ben yapmış gibiyim” şeklinde duygularınızı vurguluyorsunuz bir paylaşımınızda. Her şeyden nefret ettiğinizde sanata mı sarılıyorsunuz?
Bu paylaşımımı hatırlıyorum, üzerinde çalıştığım kolyeyi yapmak tam da benim mükemmeliyetçi zamanlarıma geldi ve yap- sök derken son beğendiğim ürüne ulaşana kadar çok zaman geçti. Masadan kalkıp bağırasım geliyor bazen, bu sözler o yorgunluktan ileri geldi. Mükemmeliyetçi olduğumdan sanat her zaman benim için terapi hissi yaşatmıyor. Sıkıldığımda elime bir defter alıp resim çizmeye başlıyorum ve kendime öyle bir rahatlık tanımlayabiliyorum. Her türlü bir kaçış olarak sanatın başka bir dalına yönelebiliyorum. Şu an annemle seramik dersi alıyoruz ve bütün sevgimi oraya koydum.
Kolyeler, bileklikler gibi ürünlerin dışında moda adına da çalışmalarınız oluyor. Gelecekteki hedefiniz nedir?
Sanırım hedefim her zaman giyilebilir tekstil ve aksesuarlar. İnsanları dekore etmeyi çok sevdim. Moda tasarım ve sanat arasında çizgileri daha belirsizleştiren bir şekilde üretime devam etmek istiyorum. Ürettiğim ürünlerde sanatsal değerin görülmesini çok arzu ederim.
Şalom Gazetesi gençlerin düşüncelerine çok önem veriyor. Gazetemiz hakkında yorumlarınızı alabilir miyiz?
Şalom’a yazan arkadaşlarım da var, okuması çok keyifli. Ailecek takip ediyoruz, önce annem ve babamdan geçiyor, sonra bana geliyor. Ailede üçüncü okuyucusuyum. Başarılarınızın devamını diliyorum.