Azerbaycanlı ünlü içmimar Leyla Uluhanlı´nın Rizolli´den çıkan yeni koleksiyon kitabı ´Synagogues: Marvels of Judaism´in lansmanı, yazarın iştirakiyle, Nazlı Keçili moderatörlüğünde Artkolik´te yapıldı. Basın mensupları ve seçkin davetlilerin katıldığı tanıtım toplantısında, içinde 37 ülkeden 95 sinagogun fotoğrafları ve tarihsel bilgileri olan bu değerli eser herkes tarafından hayranlık topladı. Kitapta Türkiye´den de Büyük Edirne Sinagogu yer alıyor.
Toplantı, Leyla Uluhanlı’nın kitabını tanıtan Rusça konuşmasıyla başladı.
“Kitaplarımın esas mesajı, hangisi olursa olsun dünyada bütün dinlere karşı hoşgörüyü geliştirme çağrısıdır. Azerbaycan çok dilli, çok uluslu bir ülke ve Yahudilerin baskıya uğramadan yaşadıkları belki de dünyadaki tek coğrafya. Bakü’de çok güzel sinagoglar var. Onları gördükçe neden olmasın dedim. ‘Marvels of Judaism: Synagogues’un hazırlanıp yayınlanması üç yılı aldı. 37 ülkede bulunan 95 sinagog eserimizde tanıtılıyor. Bu kitap üzerine çalışmam daha kısa sürdü çünkü ilk eserim olan Camiler kitabını (Mosques: Splendors of Islam) hazırlarken karşılaştığım yasaklamalar ve kısıtlamalar bu defa yoktu. Toplumların yaşadıkları coğrafya her şeyden önce ibadethanelerin mimarisine önemli ölçüde etki etmiştir.
İlginizi çekecek olursa kısaca cami ile sinagog arasında ne fark var ondan söz etmek isterim. İslamiyet’te olsun, Hristiyanlık’ta olsun ibadethane dediğimizde bu Tanrı’nın evi olarak kabul edilir. Sinagoglar ise, kelime kökenine bakacak olursa Yunancada toplanma yeri anlamına geliyor. Özellikle 7. asırda ikinci mabet yıkıldıktan sonra Yahudilerin bir araya gelebileceği herhangi bir mekânları yoktu. Bu nedenle Yahudiler için sinagog dendiğinde Tanrı’nın evi değil de, toplanıp bir araya gelebilecekleri bir yer olarak düşünülüyordu. Asırlar boyunca birçok muhteşem eser inşa edildi sinagog olarak…”
Tanıtım konuşmasından sonra Artkolik’in kurucusu Nazlı Keçili’nin Uluhanlı ile sohbetine geçildi. Samimi bir havada gerçekleşen sohbette Keçili sanatçıya sorularını yöneltti.
Nazlı Keçili - Leyla Uluhanlı sohbetinden satırbaşları
Nazlı Keçili: İç mimari eğitimi aldınız; tasarımlarınızda nelerden ilham alıyorsunuz?
Leyla Uluhanlı: Tasarım konusuyla çocukluğumdan beri ilgileniyorum, bu her zaman hobim olmuştur. Hayatta her şey birbirini tamamlıyor. Ben Şarkiyat okuduktan sonra doğal olarak Ortadoğu’daki dillerle, kültür ve sanatıyla ilgilenir oldum. Bölgenin geleneklerini öğrendim; bana bunlar hep ilham verdi.
Bu birikimin mesleğinize yansımasını fazlasıyla görüyorsunuz değil mi? Aslında kitaplarınız da bunun birer sonucu diyebiliriz…
Doğrudur ama bildiğiniz gibi tarih boyunca Yahudiler sürekli baskıya uğramış ve dünyanın farklı yerlerine sürülmüşlerdir. Bulundukları coğrafya mabetlerinin mimarisine yansımış ama sadece dış cephelerine… İçlerine bakınca bütün sinagoglar birbirine benzer.
Leyla Uluhanlı - Tuna Saylağ
Kitapta çok güzel fotoğraflar var; bu ve başka konularda destek aldığınız kişilerden söz etmek ister misiniz?
Sinagoglar kitabımda tıpkı cami kitabında olduğu gibi konularında uzman birçok profesyonelden destek aldım. Fotoğrafçılarımız muhteşem insanlardı ve çok iyi iş çıkardılar; onların yanı sıra metin yazarlarından da bahsetmek isterim, hepsi çok donanımlı birer sanat tarihçisi ve tarihçi, çok başarılı yazılar kaleme aldılar. Kitabın önsözünü tarihçi ve Rochester Üniversitesi’nde Yahudi araştırmaları profesörü olan Aaron W. Hughes yazdı. Yazdığı diğer birkaç bölümle de Yahudilerin bir nevi bütün tarihini kitaba yansıtmış oldu.
Kendisiyle yaptığım sohbetlerde, tarih boyunca birçok coğrafyadan sürülen, göçebe durumuna düşürülmüş ve dünyada sayıları oldukça azalmış bir milletin, dini inançları sayesinde nasıl ayakta kaldığını anlatmıştır.
Kitaplarınızın yanı sıra Leyla Uluhanlı Interiors olarak da tüm dünyada tanınıyorsunuz; hangi ülkelerde projeler yürütüyorsunuz?
Yirmi yıldır faaliyetteyiz. Geniş bir coğrafyaya hitap ediyoruz. Sadece Rusya’da faaliyette olduğumuz şehirleri saysak uzun bir liste çıkar. Türkiye’de de mobilya tasarımında By Kepi ile çalışıyorum.
Tasarımlarınızı yaparken nelerden besleniyor ve ilham alıyorsunuz?
Sanatın birçok dalından beslenirim ama en büyük ilham kaynağım ana yurdum Azerbaycan ve doğduğum şehir Bakü’dür.
Kitaplarınızı nereden satın alabiliriz?
Her iki kitabım da Nişantaşı Patika Kitabevinde satışa sunuldu.
Sırada başka bir kitap var mı? Mesela bu kez de kiliselerle ilgili olabilir mi?
Cami kitabı benim hayalimdi, hazırlarken bir devamı geleceğini hiç düşünmemiştim. Camileri görme adına dünyanın birçok ülkesini ziyaret ederken başka mabetleri de görme fırsatı buldum. Sinagogları, kiliseleri gördükçe neden buralarıyla da ilgili bir kitap yapmayalım düşüncesi oluştu. Kim bilir sinagoglardan sonra sıra belki kiliselere de gelecektir.
Farklı ülkelerde birçok cami ve sinagog gördünüz; bunlardan en çok hangilerinden etkilendiniz?
Camilerde, daha iyi veya daha kötü olarak ayırım yapmak zor çünkü hepsinde bir sanat var ve bir sınırlılık dâhilinde inşa ediliyorlar. Geometrik şekillerle bir güzellik yaratmaları gerekiyor. Kısıtlılığa rağmen sanatçılar çizimleriyle çok güzel eserler meydana getirdiler. Hepsini beğeniyorum. Sinagoglara gelince favorim Roma Sinagogu. O bölgeye sürgün edilen Yahudiler, uzun süre gettolarda ve kapalı alanlarda yaşamak zorunda kaldılar. Ancak zamanla bazı haklara kavunca 18. yüzyılda büyük ve güzel bir sinagog inşa ettiler. Neredeyse kare şeklindeki kubbesiyle etkileyici ve müstesna bir eser. Yahudiler ibadet etmek için ille de bir mekâna ihtiyaç duymuyorlar, on kişi olmaları yeterli ama buna rağmen çok güzel sinagoglar yapmışlar. Kitapta Türkiye’den tek bir sinagog var o da Edirne sinagogu.
***
Eser hakkında ilginç bazı bilgiler…
Ödüllü iç mimar Leyla Uluhanlı, Yahudi dini mimarisinin çeşitliliğini yansıtan bu kitabında, dünyanın dört bir yanından hem eski hem de modern Yahudi kutsal alanlarının örneklerini bir araya getiriyor. Kutsal topraklardaki en önde gelen arkeolojik alanlarla başlayarak, dünyanın dört bir yanındaki en eski eserlerden en yenilikçi eserlere kadar Avrupa, Kuzey Afrika, Rusya, Kafkasya, İsrail ve Yeni Dünya’daki Yahudi kutsal alanlarına uzanan, dünya mimarlık literatürünün en prestijli yayınları arasına çıkar çıkmaz giren kitap, Pennsylvania’daki Beth Sholom Sinagogu, Paris’teki Büyük Sinagog, New York’taki Emanu-El Tapınağı ve Dresden’deki Neue Sinagogu gibi şaheserlerin muhteşem ayrıntılarını sergiliyor.
Kitap, tarihçi ve Rochester Üniversitesi’nde Yahudi araştırmaları profesörü olan Aaron W. Hughes tarafından Yahudi tarihi ve sinagogun gelişimi üzerine bir başlangıçla açılıyor. Hughes, Sinagogların tarihini ve gümüş menoralardan ve dokumalardan oyma ahşap dolaplara ve sonsuz ışık fenerlerine kadar ayinle ilgili mobilyaları vurguluyor. Bunun yanı sıra önde gelen akademisyenler Lidia Chakovskaya, Steven Fine, Max Fineblum, Mohammad Gharipour, Samuel D. Gruber, Sergey R. Kravtsov, Michael Levin ve Edward van Voolen, bir dizi etkileyici makalede sinagogların zengin ve karmaşık yapısını ve genellikle trajik olan tarihini yansıtan çeşitli mimari tarzları keşfediyor.
Fotoğraf sanatının hikâye anlatma becerisi ve büyülü ışık oyunları ile güçlendirilen bu olağanüstü sinagoglar doğada ve daha derinlerde bulunan bir geometriyi hatırlatıyor. Coğrafi olarak düzenlenen Sinagogların her bölümü, yerel Musevi cemaati ve bölgesel sanat, kültür ve geleneklerin sinagog tasarımı üzerindeki etkisi hakkında bir makale ile açılıyor. Okuyucu, İsrail’den Asya’ya, Avrupa’ya ve Yeni Dünya’ya kadar dünyanın dört bir yanındaki sinagogların çarpıcı fotoğraflarıyla karşılanıyor. Bu görsel olarak çarpıcı özet, dünya çapında 60’tan fazla ikonik sinagogun mimari ve tarihsel gelişimini gösteriyor.