Ah Selanik

Sefarad göçüyle önemli bir nüfus alan Selanik, zamanla farklı bir Osmanlı şehrine dönüşür. Çok dinli, çok kimlikli, Batı rüzgarlarına açık bir toplumsal yapı oluşur. Kent 19. yüzyılda işçisiyle, hamalıyla, esnafıyla Yahudi tarihinin unutulmaz bir yaşam alanıydı.

Perspektif
17 Mayıs 2023 Çarşamba

Nesim Bensusan

19. yüzyılın ikinci yarısında sanayileşme ön plana çıkar.  Selanik’in eğitim seviyesi yükselir. Deniz yolları ve demiryolları ile geniş pazarlara yayılma ayrıcalığına kavuşur. Sermaye sahipleri, esnaflar, yeni işçi sınıfı yan yana yaşar. Bu arada Makedonya'da Yunan ve Bulgar komitacıları kendi uluslarını kurmak ve özgürlük istemektedirler. Osmanlı aydınları da 1875 Anayasası'nın tekrar yürürlüğe konmasını isterken bunun kötü gidişatı durduracağını düşünür. Kentin yapısı, değişimi destekler niteliktedir.

Selanik, Mustafa Kemal'in doğup büyüdüğü, değişim rüzgarlarının beşiği, II. Meşrutiyet'in tohumlarının atıldığı, Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp gibi şahsiyetleriyle Türklerin kalbinde özel yeri olan bir şehirdir.

Kent 19. yüzyılda işçisiyle, hamalıyla, esnafıyla Yahudi tarihinin unutulmaz bir yaşam alanıydı. Şehrin eğitim düzeninde, finansal yapısında, sanayisinde Yahudiler en etkin cemaatti. Bazı tarihçiler şehri ‘The Jerusalem of Balkans’ olarak tanımlar.

Sabetay Zvi’cilerin kenti

Selanik, Sabetay Zvi'nin inancını yaşatma mücadelesi veren, çağdaş eğitim kurumları kuran, şehrin iktisadi, sosyal hayatında önemli rolü olan Zvicilerin de unutamayacakları bir kent.

Diğer yandan Yahudi cemaatinin içinde önemli roller oynayan İtalyan tebaalı Frankolar şehirde ağırlığı olan bir gruptu. Yabancı uyruklu olmanın getirdiği ticari ayrıcalıklarını etkin bir şekilde kullanıp muhtelif yatırımlar yaptılar. Şehirdeki birçok sinai ve finansal kurumların sahibi Livorno kökenli Frankolardı.

Kentin nüfus yapısı ülkenin genelinden çok farklıydı. 1897 nüfus sayımına göre Osmanlı devletinde yaşayanların yüzde 74'ü Müslüman, yüzde 26'sı gayrımüslimken Yahudi oranı yüzde 1'di. Selanik'te ise Yahudi nüfusunun oranı yüzde 40'tı. Şehir nüfusunun yüzde 10'u olan Dönmeler de eklendiğinde çok farklı bir demografi ortaya çıkar.

O dönem ülkeleri olmayan Yahudilerin çoğunluk olduğu bu kent adeta bir rüyadır. Nüfusu oluşturan Yahudiler, Müslümanlar, Rumlar, Bulgarlar rengarenk bir görüntü ortaya koyarlar.

Bölgede büyüyen Cahit Uçuk ‘Bir İmparatorluk Çökerken’ kitabında şu sözleri kullanır: "Selanik’in renkli ve aydınlık sokaklarında yaşayan bu insanlar çalışkandır, yeniliklere açıktır. Tolerans, hoşgörü şehrin özüdür. " Aynı mahallede yaşayan Mustafa Kemal'i edebiyat dersi veren Harbiye öğrencisi olarak tanımlar.

Şehrin önemli coğrafi konumu

Müthiş bir coğrafi konumu vardır şehrin: Payitahtı etkileyecek kadar yakın, baskılarından etkilenmeyecek kadar uzak. Limanıyla denizyolları bağlantısını sağlarken, demiryollarıyla Edirne, İstanbul, Üsküp, Viyana, Paris'e ulaşabilen; oralardan ticari veya turistik amaçlarla ulaşabileceğiniz bir konumdadır.  Avrupa'ya yaklaşırken Avrupa'nın geldiği bir Osmanlı şehridir. Fransız Devrimi'nin estirdiği hürriyet, eşitlik, kardeşlik rüzgarlarından etkilenirken, tüm İmparatorluğun dümenini çevirmek isteyen dinamiklere rahatça büyüme ortamı sağlayan bir toplumsal yapıya sahiptir.

 Şehrin batısında verimli topraklara sahip Vardar Ovası bulunur. Buğday, arpa, mısır, pamuk, tütün yetişir. Çok sayıda zeytin ağacı vardır. Koyun ve keçi hayvancılığı yaygındır. Elde edilen yünler şehir için değerli bir girdidir. Üretilen süt sayesinde mandracılık önemli bir iş alanıdır.

Ege'nin kuzeyinde yer alan kent limanı Avrupa, Asya, Afrika arasında insan ve mal ulaşımının sağlandığı bir merkezdir. Şehrin etrafındaki tarımsal alanlarda yetiştirilen ürünlerin gönderilmesi için mükemmel bir olanak sağlar. Denizyolu ile İstanbul'a bağlanır. Livorno, Trieste, Marsilya ile güçlü ticari bağları vardır. Şehirdeki birçok fabrikanın sevkiyatı buradan yapılır. Bu liman ve fabrikalarda çalışan çok sayıda Yahudi işçi 20. yüzyılın başındaki sosyalist hareketin tabanını oluşturacaktır.

19. yüzyılın ikinci yarısında Selanik ve limanını hinterlandına bağlayan demiryolları yapılır. 1871-1888 arası Avusturya sermayesi ile Selanik, Üsküp ve Mitroviçe'ye ulaşılır. Bu hattın Sırp hatlarına eklemlenmesi sonucunda 1888 yılında Paris'ten gelen tren büyük bir coşkuyla karşılanır.

1894'te Deutche Bank finansmanı ile Manastır'a; 1890'da Osmanlı Bankası ve Fransız sermayesiyle İstanbul'a bağlanır. Tüm bu gelişmeler kentin ekonomik ve sosyal yaşamında yeni ufuklar açacaktır. Ne yazık ki yıllar sonra bu vagonlar savaşa giden askerlerle yurdunu kaybeden insanları taşıyacaktır.

16. yüzyılda Sefarad cemaati yünlü kumaş dokumasında önemli bir üretim merkezi yaratır. Güçlü hammadde kaynakları, rekabetçi teknolojisi, Osmanlı ve İtalya pazarlarına yakınlığı ile avantajlı konumdadır. Ancak 17. yüzyılda hammadde fiyatlarının yükselmesi, İngiliz malları ile rekabet edememe sektörü zora sokar. Osmanlı yönetimi Yeniçerilere verilecek malın miktar ve fiyatını belirlerken gerçek fiyatların çok altında mal alır. Zorda kalan bir kısım esnaf şehri terk eder.

20. yüzyılın başında ise tekstil ve hazır giyimde 50-200 arası işçi çalıştıran 11 fabrika, 15 matbaa, 30 un fabrikası, ipek, tütün, kağıt, çivi, ispirto, sabun, bira, buz üreten, dökmecilik yapan büyük imalat tesisleri vardır. Şehir bir kısmı sendikalı olan 20000 işçi barındırır. 1904'te reji görevlileri, 1905'te dokuma işçileri, 1906'da Alatini Tuğla Fabrikası işçileri greve çıkmışlardır. 1909'da Selanik’e gelen Avram Benaroya güçlü bir sosyalist ve mücadeleci bir sendikacıdır. İkinci Enternasyonal ile de kuvvetli ilişkiler kurmuştur.

Ticaret ve üretim hacminin artması modern bir liman ihtiyacını doğurur. Deniz surlarının yıkılması sonucunda deniz kıyısında geniş bir mekan ortaya çıkar. Batısında yeni limanı, doğusunda Beyaz Kule ile oluşan bu yeni alan oteller, restoranlar, birahaneler, gazinolar ile batılı anlamda bir çekim merkezidir. Splendid Palas, Olimpos, d'Angleterr otelleri yerli yabancı çok sayıda misafiri ve politikacıyı ağırlar. Bir yanda 3. Ordunun subayları biralarını yudumlarken diğer yanda gayrımüslim kadınlar Paris kafelerine nazire yaparcasına kahvelerini içerler. 1908 Genç Türk devrimi Olympos otelinin balkonundan ilan edilir.

1890 yılında çıkan yangın büyük yıkıma yol açar. 3500 ev, 7 büyük, 25 küçük sinagog, birçok camii, klise, hastane yok olur. Evsiz  kalan 20 bin kişinin 15 bini fakir Yahudilerdir. Cemaatin varlıklı üyeleri bir fon oluştururlar, yurt dışından alınan desteklerle; temizlenen yeniden parsellenen bu alana şehircilik kurallarına uygun ızgara bir yapı çizilir. Bir kısım halk şehrin yeni gelişen bölgelerine yerleştirilir.

1908 yılında II. Meşrutiyet'in kıvılcımı Makedonya'da atılır. Askeriyle, farklı cemaatleriyle toplum değişimin arkasında güçlü bir şekilde durur. Anayasa tekrar yürürlüğe girer.

Ancak karanlık günler yaklaşmaktadır. 1912 Balkan Harbinde Osmanlı Devleti Rumeli de beklenmedik bir yenilgi yaşar. Selanik Yunanlılara teslim olur. Şehrin sakinlerinin yüzyıllar boyu yaşamaya alıştıkları düzen, yerini yabancı oldukları bir yönetime bırakmıştır.

Kaynaklar:

Esther Benbassa-Aron Rodrigue, Türkiye ve Balkan Yahudileri Tarihi, İletişim Yayınları, 2001.

Stanford J. Shaw, ‘Osmanlı İmparatorluğu'nda ve Türkiye Cumhuriyeti'nde Yahudiler’, Kapı Yayınları, 2008.

Meropi Anastassiadou, ‘Tanzimat Çağında bir Osmanlı Şehri Selanik’, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2001

İlhan Tekeli-Selim İlkin, ‘İttihat Terakki hareketinin Oluşumunda Selanik'in Toplumsal Yapısının Belirleyiciliği’, Cumhuriyetin Harcı Köktenci Modernitenin Doğuşu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2003, s37-38

 Kemal Karpat, Osmanlı Nüfusu 1830-1914, Timaş Yayınları, 2010

 Cahit Uçuk, Bir İmparatorluk Çökerken, Yapı Kredi Yayınları, 1995

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün