Dr. Ömür Tanyel
Günlük yaşamın memleketimizde pek çok kişi için stres dolu olduğu aşikardır. Bunun üstüne seçim stresi eklendiği zaman bu sadece ruhsal yapıda değil fiziki sistemlerimizde de bozulmalara yol açabilmektedir. Sadece seçim dönemi heyecanı denerek geçiştirilemeyecek bu durum son zamanlarda giderek artan sayıda bilimsel araştırmaya da konu olmaktadır.
Yaşanılan stresin herkesçe eşit algılanmadığı da tahmin edilebilecek bir gerçektir. Yaş, eğitim ve geçmiş politik kültür yapısı bu hissiyatta etkili olabilen faktörlerdendir. ABD’de son seçimler esnasında stresi baz alarak, belirli bir zaman dilimi içerisinde yapılan değerlendirmeler enteresan sonuçlar verdi. Seçimden önceki son 24 saat içerinde belirli bir politik faaliyetin içinde olan yetişkinler eğer yüksek eğitimliyseler yaşadıkları stres daha şiddetli olurken gençlerde bu durum tersine dönüyordu. Yüksek öğretim seçim kaynaklı stresörlere karşı genç yaşlarda koruyucu bir unsur olarak öne çıkıyordu.
Daha önceki çalışmalarda duygusal tepkilerde artışın seçimden hemen sonraki günlerde belirgin olduğunu, seçim sonuçları nedeniyle daha yüksek düzeyde algılanan olumsuz etki bildirenlerin, daha düşük fiziksel ve zihinsel sağlık düzeylerine sahip olabileceğine işaret etmişti. Sadece adayların değil seçmenlerin de, özellikle sandık başındayken, vücudun strese verdiği en önemli cevaplardan olan kan kortizol hormonu düzeylerinin yükseldiği bilinen bir durumdur. Düzensiz ve şiddetli dalgalanmalar gösteren kortizol ise zaman içinde organlarda istenmeyen durumlara yol açabilir. Memleketimizde özellikle son on yılda başta ekonomik alanda yaşananların başlı başına bir stres kaynağı olduğu düşünülürse toplumun en az yarısının bu katmerlenmiş stres faktörleri nedeniyle fiziksel sağlığını korumada risk altında olacağı aşikârdır.
Bu göz ardı edilen potansiyel tehlikeden kurtulmak ise maalesef kolay gözükmüyor. Konu hakkındaki tüm haberlerden, konuşmalardan ve ortamlardan uzaklaşmak, yani bir anlamda fişi çekmek en kestirme ama en zor çözüm yoludur. Bu olumsuz duyguları yaşarken yalnız kalıp içine kapanmamak, sosyal kabulünün olduğu çevrelerde yer almak tavsiye edilen bir durumdur. Önemli bir nokta ise kişilerin eğer seçim günü ve sonrası ile ilgili bir stres beklentileri varsa yaşayacakları stresin daha yüksek olacağı yönündedir. Eğer seçim gerçekleşmese bile kişi o güne kendini hazırladığı şekilde, yani mutsuz, kaygılı ve kasvetli bir gün geçirebilir. Bu nedenle otokontrol mekanizmalarını devreye sokmak da önleyici tedbir olarak değer taşımaktadır.
Profesyonel yardım günlük hayatın bizdeki kadar maceralı olmadığı batılı ülkelerde yaygın olarak başvurulan bir durumdur. Çünkü bozulmuş bir ruh sağlığının arkasından getireceği fiziksel harabiyetlerin hem maddi hem de manevi yükü çok daha fazla olacaktır.