Altın Palmiyeli Film

Justine Triet ´Bir Düşüşün Anatomisi´ ile Altın Palmiyeli üçüncü kadın oldu.

Sanat
7 Haziran 2023 Çarşamba

Dengeli bir ödül listesiyle jüri 22 filmin en iyisini Altın Palmiye ile taçlandırdı. Tamamına yakını bir duruşma salonunda geçen film, edebi ve psikolojik derinlikli senaryosu, temposu hiç düşmeyen özenli mizanseni ve olağanüstü oyuncu kadrosuyla övgüyü hak ediyor. Ödül törenindeki teşekkür konuşmasında, Justine Triet’nin geceye damgasını vuran sert politik eleştirileri Fransa’yı ikiye böldü.

‘L’ANATOMİE D’UNE CHUTE’

Yön: Justine Triet

Sen: J. Triet - Arthur Harari

Gör: Simon Beaufils

Kur: Laurent Sénéchal

Oyn: Sandra Hüller - Swann Arlaud - Milo Machado Graner - Antoine Reinartz - Samuel Theis - Jehnny Beth

76. Cannes Film Festivali’nin Altın Palmiye galibi Fransız Justine Triet (45), bu yarışmanın en büyük ödülüne ulaşan üçüncü kadın yönetmen oldu. ‘Bir Düşüşün Anatomisi / L’Anatomie D’Une Chute’ten önceki filmi ‘Sibyl’de olduğu gibi, senaryo yazarı-yönetmen Triet kahramanlarını edebiyat dünyasından seçiyor. Arzuladığı romanı yazabilmek için esin kaynağı arayan Sibyl’in yerini yeni filminde karı-koca yazar bir çift alıyor. Kadın, romanlarıyla başarıdan başarıya koşarken, sorunlu kocası ilham gelmesini bekliyor. Gizemli bir drama olan ‘L’Anatomie D’Une Chute’, şüpheli bir ölümle hayatı dağılan bir ailenin hikâyesine, ardından gelen sorunlara ve bir yargılama sürecine odaklanıyor.

Otopsi masasına yatırılan düşüş

Senaryo yazılımında Justine Triet ‘Sibyl’deki (2019), aynı zamanda yönetmen olan Arthur Harari ile iş birliğini sürdürüyor. 46 günde çekilen bu psikolojik dramada, kocasını öldürmekle suçlanan bir kadının hayatının en mahrem sırları bir duruşma salonunda açığa çıkarılıyor. Görme engelli erkek çocukları Daniel (Milo Machado Graner) ile bir yıldır bir dağ evinde yaşayan, üretken yazar Sandra ile (Sandra Hüller) kocası Samuel (Samuel Theis) arasında gözle görünür bir iletişimsizlik vardır. Evin ikinci katından düşen Samuel’in yerde kanlar içinde yatan cesedinin bulunmasıyla film bambaşka bir kulvara sapar.

Tek şüpheli evde bulunan Sandra’dır. Filmin tamamına yakını Sandra’nın mahkemedeki yargılama sürecinde geçer. Savcının (Antoine Reinartz), biseksüel ve kocasını aldattığını kabul eden Sandra’yı mahkûm etmek için tutarlı ve etkileyici tanıkları vardır. Sandra’nın avukatı (Vincent Swann Arlaud) ise müvekkilinin masumiyetini kanıtlayacak sakin ve ağırbaşlı bir savunma hazırlamıştır. Görme engelli Daniel, olay yerinde bulunan üçüncü kişi olarak bir ikilemle karşı karşıya kalır. Cinayet mi, intihar mı sorusuna cevap arayan filmde, ölümle neticelenen şüpheli düşüşün iki görgü tanığı görmeyen bir çocuk ve onun konuşamayan köpeği.

Mükemmel diyalogları, karakter tahlilleri, edebi ve psikolojik derinliğiyle öne çıkan özgün senaryosuyla, cinayetle suçlanan bir kadının görgü tanığı bulunmayan bir yargılama sürecini anlatan film, Triet’nin temposu hiç düşmeyen derinlikli mizanseniyle, izlenmeyi hak eden bir film. Justine Triet’nin duyguları ifade etmedeki, mizahı kullanmadaki, özgün konu bulmadaki becerisi, olağanüstü bir oyuncu kadrosunun varlığı bu Altın Palmiye Ödüllü filmi birinci sınıf bir seyirlik yapıyor. Triet bu filminde de yakınlık duyduğu evlilik, aile kısıtlamaları, iş hayatı, edebiyat gibi temalara yer veriyor. Triet kahramanı Sandra’nın beynine girip, onun bir kadın, bir anne, bir sanatçı olarak kim olduğunu anlamaya çalışıyor.

Stanley Kramer’in ‘Nüremberg Mahkemesi’ (1961), Billy Wilder’in ‘Beklenmeyen Şahit / Witness For The Prosecution’ (1957) gibi tamamı duruşma salonlarında geçen kült mahkeme filmlerinin seviyesine yaklaşan ‘Bir Düşüşün Anatomisi’ni Justine Triet, 2,5 saatlik süresinde polisiye film gerilimi içinde anlatıyor. Başlıktaki ‘anatomi’ kelimesinin ‘otopsi’ ile yer değiştirmesi de mümkün. Zira gizemli bir ölüm, otopsi masasına yatırılıp, çeşitli sürprizler eşliğinde didik didik ediliyor. Ustalıkla yazılmış, boşluk barındırmayan bir senaryo, gerilim tansiyonunu sürekli ayakta tutabilen bir sinema dili, müthiş bir oyuncu kadrosu, dinamik bir kurgu, ana yarışma jürisinin isabetli kararını doğruluyor. ‘Bir Düşüşün Anatomisi’ yarışmadaki 22 filmin arasında Altın Palmiye’yi en çok hak edendi.

Adaletle yüzleşme durumunda kalan Sandra’nın karmaşık dava dosyasındaki karakterlere eşit mesafede durmaya özen gösteren film, ‘katil kim?’ sorusunu ikinci plana itip, karakterlerin geçmişlerini didik didik ediyor. Tek şiddet sahnesine yer vermeden, kaderi pamuk ipliğine bağlı bir kadının akıbeti, filmin müthiş finalinde bir tanığın ifadesiyle şekilleniyor. 2,5 saat boyunca heyecanın diri tutulduğu filmde ustalıkla kurgulanmış geriye dönüşlerle, seyirci karakterlerin geçmişleriyle bilgilendiriliyor.

Hayatı pamuk ipliğine bağlı kadın

Bu gerilim filmi izleyiciyi psikolojik labirente kıstırılmış, kocasını öldürmekle suçlanan bir kadının masumiyetini ispat etmede kaydettiği yola götürüyor. Evdeki üçüncü kişinin görme özürlü olması seyirciyi ahlaki bir ikilemle karşı karşıya getiriyor. Samuel esin sıkıntısının yanında, oğlunun geçirdiği kaza, aile hayatındaki sorunlarla bunalım geçirmekte. Bu noktada Justine Triet “Bir karı-koca ilişkisi üzerinden bir çiftin düşüş öyküsüne odaklanmak istedim. Her zaman kadınlar etrafında filmler yaptım. Bu seferki anlaşılması kolay olmayan biri” dedi. Harari ile bu film üzerine üç yıl çalışan Triet, ‘bir çiftin evlilik hayatını otopsi masasına yatırıyor.

Cannes’daki basın toplantısında Fransız yönetmen, “Cannes’daki ilk filmim, Eleştirmenler Haftası’nın açılışını yapan ‘Victoria’dan sonra bir mahkeme filmi yapmaya odaklanmıştım. Mahkeme sahneleri çekerek filme hazırlandım. Senaryoyu yazarken Sandra Hüller’in varlığını içimde hissediyordum. Canlandırdığı karaktere yeni bir boyut katmadaki becerisini biliyordum. Senaryoda birlikte çalıştığım Arthur Harari ile rolü kabul etmesini arzuluyorduk. Alman olması karakterine yeni bir bakış açısı kazandırdı. Oğlunu canlandıran Milo Machado Graner oyun gücüyle bizi etkiledi. İlk kez bir çocuk oyuncuyla çalışmış oldum.”

Justine Triet’nin teşekkür konuşmasında sert ve kararlı bir tonla getirdiği politik eleştiriler Fransa’da derin etki yarattı. Salonda bulunan Cannes Belediye Başkanı David Lisnard vatandaşı Triet’yi hiç alkışlamadı, kendisini ‘şımarık bir çocuk’ gibi davranmakla suçladı. Triet’nin konuşması neoliberal Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u derinden vurdu. Triet Fransa’nın emeklilik reformuna karşı sözbirliği eden çok güçlü protesto hareketiyle sarsıldığını söyledi. “Sanatı koruma ve teşvik modeli yıkıldı, genç meslektaşlarım film yapma fırsatını bulamıyor” eleştirisini getirdi. Fransa Kültür Bakanı Rima Abdul Malak bu tespite katılmadığını söyleyerek tepki koydu ve Triet’yi nankörlükle suçladı. Ancak Fransa’ya 10. Altın Palmiye’sini kazandırdığı için kendisini tebrik etti.

Oyuncu kadrosunda göz kamaştırıcı performansıyla öne çıkan Sandra Hüller filmin yükünü omuzlarında taşıyor. Hüller aynı şeyi 2016’da Sinema Yazarları Birliği’nin En İyi Film Ödülünü kazanan Maren Ade’nin ‘Toni Erdmann’ filminde yapmıştı. ‘Bir Düşüşün Anatomisi’nde filmin kahramanı Sandra rolü icabı, ana dili Almanca, iletişim için İngilizce, mahkemede de elinden geldiği kadar Fransızca konuşmak zorunda. Hüller muhteşem oyun gücünü sergilemekle kalmıyor, mükemmel iki yabancı lisanıyla entelektüel kişiliğini de gözlere seriyor. Hüller kocasının şüpheli ölümünden sonraki yargılanma sürecinde içinde yaşadığı ruhsal çalkantıyı dışarıya yansıtmadan mücadelesini sürdüren bir karakterin hakkını veriyor. Filmde avukatı rolünde, François Ozon’un ‘Yüzleşme / Grace A Dieu’ (2018) filminden tanıdığımız César Ödüllü aktör Swann Arlaud sakin ve dengeli oyunuyla göz dolduruyor.

Yazımı, iki yıl önce ‘Titane’ ile Altın Palmiye kazanan Julia Ducournau’dan sonra Fransa’ya bu ödülü getiren ikinci kadın yönetmen Justine Triet ile bitirmek istiyorum. Triet Cannes’ın en büyük ödülüne ulaşmak için festivalin tüm basamaklarını on yıl boyunca tırmanmak durumunda kaldı. İlk filmi seçim öncesi kampanyalarını anlatan psikanalitik La Bataille De Solferino’ (2013) idi. 700 bin kişilik gişe başarısı yakalayan ‘Vicoria’yı Cannes Festivali lanse etti. En İyi Film César Ödülünü kazanan filmde bir avukatı canlandıran Virginie Efira yine César’da En İyi Kadın Oyuncu seçilmişti. Triet’nin ana yarışmaya terfi eden filmi ‘Sibyl’de (2019), yine Virginie Efira müşterilerinden bir aktrise bağlanan bir psikiyatrı canlandırmıştı. Oynadığı filmin yönetmeni rolünde Sandra Hüller vardı. Bazı filmlerinin gişe fiyaskosu yaşadığını itiraf eden Justine Triet, son filmiyle (yarattığı polemiğin de etkisiyle) yılın gişe şampiyonları arasına girmeye aday. ‘Bir Düşüşün Anatomisi’ 23 Ağustos’ta vizyona girecek.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün