Protestolar 23. haftasında: 'Ara vermenin zamanı değil'

Daha öncekilere göre daha az katılımla, yaklaşık 80 bin kişinin toplandığı Tel Aviv´deki gösteride söz alan Macar protesto lideri, demokrasinin kendi ülkesindeki gibi yok edilmemesi çağrısında bulundu.

Rakela PALOMBO Dünya
14 Haziran 2023 Çarşamba

İsrail’de hükümetin yargı reformu tasarısını protesto eden halk gösterileri 23. haftasına girdi. Reformun kilit noktalarından biri olduğu bilinen Hakim Atama Komitesi üyelerinin atanmasına dair kanunun İsrail Parlamentosu Knesset’te oylanmasına günler kala, yine cumartesi akşamı, halk ülke çapında gösterilerle tasarıyı protesto etti.

Gösteriyi düzenleyenlerin 100 bin kişilik katılım bildirmelerine rağmen, İsrail televizyonunda verilen habere göre yaklaşık 80 bin kişi Tel Aviv Kaplan Caddesinde düzenlenen gösterinin yanı sıra ülke çapında 150 kadar başka noktada da, 23 haftadır kesintisiz devam eden protestolarla hükümetin şu an askıda olan yargı reformuna karşı yürüyüşler yapıldı. Geçen haftaki gösterilerde Tel Aviv’de 140 bin kişi, evvelki haftalarda ise yaklaşık 200 bin kişi bir araya gelmişti.

Tel Aviv’deki dahil, gösterilerinin çoğuna Arap topluluğunda artan suç dalgasının kurbanları adına yapılan saygı duruşuyla başlandı. On kişisi son hafta içinde olmak kaydıyla, sadece 2023 yılı başından beri Arap topluluğunda işlenen suçlarda 102 kişi hayatını kaybetti.

Kaplan Caddesindeki ana gösteride, protestocuların ellerindeki pankartlarda, İbranice’de söylenişi ikinci sınıf vatandaş ile benzeyen ‘Ölü sınıf vatandaş’ ibaresine yer verilerek, Arap topluluğundaki suçlar hedef alındı.

Programdaki konuşmaların sona ermesinin ardından, küçük bir grup gösterici Ayalon Otoyoluna doğru yönelerek, trafiği kısa süreli olarak kapattı. Şehrin ana yolu, polis müdahelesiyle kısa sürede tekrar trafiğe açıldı.

Hayfa’daki gösteride ise eski başbakanlardan Ehud Barak bir konuşma yaparak halkı şiddet içermeyecek şekilde devlete karşı ayaklanmaya çağırdı. Barak, İsrail Devlet Başkanı Herzog’un yönetiminde muhalefet ile hükümetin pazarlık masasına oturması konusunda da halkı uyararak, “Demokrasimizi kurtarma konusunda kararlıyız ve bunu başaracağız. Netanyahu artık, bu tasarıyı meclisten tekrar geçirmeye çalışırsa, demirden bir duvara çarpacağını biliyor. Henüz savaşı kazanmış değiliz. Ara vermenin zamanı değil. Oyunlara kanmamalıyız. Protestolarımızı sıklaştırmalı ve muhalefetle yapılan pazarlıklara son verilmesini sağlamalıyız. Protestolarımız artmalı ve sivil bir ayaklanmaya, şiddet içermeyen sivil bir kurallara uymama hareketine dönüşmelidir” dedi.

Modiin’de yapılan gösteride söz alan Macar protesto lideri Katalin Törley de, İsrail’de hükümetin yapmaya çalıştıklarını kendi ülkesindeki demokratik erozyona benzetti.

Törley, Macaristan Başbakanı Viktor Orban döneminde akademik özgürlük, toplum sağlığı, toplumsal eğitim, kadın hakları ve protesto haklarının da aralarında olduğu pek çok sivil hakkın yara aldığını, yıllar boyunca sadece yasakların ucu kendine dokunanların seslerini çıkarmak için toplandıklarını ve bunun yeterli olmadığını söyledi.

Çarşamba günü Knesset’te, şu an başkanlığını Likud Partisi’nden Adalet Bakanı Yariv Levin’in yaptığı dokuz kişilik Hakim Atama Komitesine atanacak iki üyenin oylanmaları bekleniyor. Gelenekselden ayrı olarak koalisyon, her iki üyenin de koalisyonun içinden seçilebileceğini söylerken muhalefet, bu şekilde bir oylama meclise getirildiği takdirde tüm pazarlık görüşmelerine son vereceğini açıkladı.

Hakim Atama Komitesinin seçimi, hükümetin adalet sistemi üzerinde kurmak istediği kontrolü kazanması açısından büyük önem taşıyor. Yargı reformu tasarısındaki en önemli ve en çok tepki çeken maddelerden biri olan komitenin yeniden yapılanması, hükümete doğrudan komitedeki çoğunluğu veriyor ve böylece tüm adli atamalarda söz sahibi olmasını sağlıyor.

Reform tasarısının kanun haline dönüşmeye tamamen hazır olduğu, Knesset’e sunulduğu gibi, ardarda oylamalarla onaylanabileceği biliniyor. Fakat bu şekilde yapılacak bir onaylamanın, tasarı askıya alınmadan önce olduğu gibi yoğun şekilde bir toplumsal tepkiyle karşılanacağı tahmin ediliyor.

Netanyahu’nun muhalefetle şartlarını görüşmek ve toplumun çoğunun kabul edeceği bir hale getirmek üzere yargı reformunu askıya aldıklarını belirttiği mart ayından beri, konu hakkında bir ilerleme olmadı.

Aylardır süren görüşmeler henüz bir sonuca ulaşmadığından, koalisyon ortaklarının reformun gerçekleşmesi için baskıları devam ediyor.

Netanyahu geçtiğimiz ay mecliste devlet bütçesinin onaylanmasının ardından bir açıklama yaparak, yargı reformunun ‘elbette’ halen gündemlerinde olduğunu söylemiş, yine aynı gün içinde yaptığı ikinci açıklamada ise, reformun herkesi memnun edebilecek hale gelmesi için, mümkün olduğu ölçüde geniş kapsamlı bir ortak nokta arayışlarının devam ettiği bilgisini paylaşmıştı.

Eleştirmenler, yargı reformunun Adalet Yüksek Mahkemesinin meclisi kontrol etme ve dengeleme yetkilerini kısıtlayacağını, bu şekilde İsrail’in demokratik yapısına zarar vereceğini ve ülkedeki azınlıkların hukuken korunmasız kalacaklarını söylüyorlar. Diğer yandan reforma destek verenler ise, kendilerine göre hali hazırda aşırı müdaheleci buldukları yargı sistemine hukuken bir düzenleme getirilmesi gerektiğini düşünüyorlar.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün