•Failler listesinde sadece Almanya yoktur: “Slovakların bakire Yahudi kızları, askerlere ayrılmış genelevlere kapattıklarını biliyor muydunuz? Macaristan´da on binlerce Yahudi´yi Tuna´nın donmuş sularında boğduklarını biliyor muydunuz? Ya Romenlerin, gruplar halinde Yahudileri öldürmeleri ya Polonyalıların memleketlerini en uygun toplama kampları için önermelerinde hiç mi suç sayılmaz? Nazilerle el altından işbirliği yapan Fransız polis şefleri, hele 110 bin Hollandalının gönüllü olarak hücum kıtası SS´lere katılmalarına ne demeli?” Kurtulanlarsa, kurtulmayı başaran Avrupa Yahudileriyse bir daha asla eskisi gibi olamaz. Bunu kendisi de bir Holokost kurtulanı olan Jean Améry şöyle anlatır: “Yeni yurt/vatan´ diye bir şey yoktur. Yurt çocukluğun ve gençliğin ülkesidir. O ülkeyi kaybetmiş olan kişi, yabancı ülkede artık bir ayyaş gibi yalpalamamayı, tersine ayağını yere az çok korkusuzca basmayı istediği kadar öğrenmiş olsun, bir kaybeden olarak kalır.” HİLAL SOYLU - HÜRRİYET
Bu Haftanın “Takılanlar”ı
Peki Cenin neresi? Neden savaşı andıran görüntülerle gündeme geldi?
Cenin kampı 1948’den yani İsrail’in kurulmasından itibaren göçe zorlanan Filistinlilerin yerleştirildiği kamplardan biri. Elbette Cenin de birçok kamp gibi geçici olarak kurulmuştu ve yerleştirilen Filistinliler savaş biter bitmez evlerine dönecekti. Ancak öyle olmadı. Çadırlardan oluşan Cenin kampı zamanla gecekonduya ve içinde her şeyin olduğu bir kente dönüştü. Geçici olarak Cenin’e yerleşenlerin çocukları büyüdü, torunları yaşlandı ama Filistin meselesi bir türlü çözülemedi. Aksine yıllar içinde daha da karmaşıklaştı.
Gerçi 1990’lı yıllarda esen olumlu rüzgarla birlikte en azından iki devletli çözümün önü açıldı ancak bu yol haritası da zamanla geçerliliğini yitirdiği gibi Filistinliler lidersiz kaldı.
Daha doğrusu Filistinli gruplar kendi aralarında, Filistin Yönetimi ile Filistin siyasi ve siyasi direniş örgütleri birbirleriyle kavga ederken Filistinlilerin durumu daha da kötüleşti.
Nihayetinde işsizlik, yoksulluk, gençleri hayal kurmaktan bile alıkoyan çözümsüzlük milyonlarca Filistinliyi uluslararası toplumun ve BM’nin yardımları ile hayatta kalır hale getirdi.
Kamplar her ne kadar çadırlar bütününden çıkıp şehir görünümü alsa da yoksulluk ve yoksunluk on yıllardır büyüyen öfkeyi daha da büyüttü. Özellikle Filistinli gençler Filistinli gruplarla İsrail arasında neredeyse bir çapraz ateş altında kalmanın verdiği öfkeyle daha da keskinleşti.
Buna paralel olarak İsrail işgali altında olan ve Cenin kampının da bulunduğu Batı Şeria’da Yahudi yerleşimciler için inşa edilen yerleşim birimlerinin sınırları neredeyse Filistin kamplarının sınırına kadar dayandı.
Her yerleşim birimi yeni Filistinli göçmenler demekken iki toplum arasındaki düşmanlık da büyüdükçe büyüyor.
İşte Cenin kampı bütün bunların şiddetle hissedildiği ve yaşandığı ve aynı zamanda Batı Şeria’daki 19 kamp içinde işsizlik oranlarının en yüksek olduğu bölge.
Cenin intifada dönemleri başta olmak üzere defalarca İsrail saldırılarına hedef oldu. Nihayet uluslararası basının da gündemine düşen son saldırılar birkaç gündür şiddetlense de aylardır Cenin ve çevresinde saldırılar, çatışmalar sürüyor.
Bu yükselen şiddetin temel sebebi İsrail tarafına göre Cenin ve çevresinde ortaya çıkan yeni silahlı direniş örgütleri ki, İsrail endişesinde haklı. Cenin başta olmak üzere Filistinliler arasında 40 yaşını aşmayan ve büyük kısmı gençlerden oluşan yeni gruplar ortaya çıkmaya başladı. Bu grupları herkese muhalif gruplar olarak tanımlamak mümkün. Çünkü ne Filistin Yönetimi’ne güveniyorlar ne de silahlı direniş örgütlerine ve İsrail ile tek mücadelenin silahla olabileceğini savunuyorlar. Cenin’den gençlerin Yahudi yerleşim birimlerine saldırdığı, buna karşılık Yahudi yerleşimcilerin karşı saldırılarda bulunduğu çok sayıda olay yaşandı.
Hediye Levent
Tamamı: https://www.evrensel.net/yazi/93266/filistini-kim-kurtaracak
Latince ünlü bir söz şöyledir: “Voluntas hominis it ad malum”, yani insanın iradesi kötülüğe meyillidir. Bu meylin en açıkça görüldüğü yer de, dünya tarafından en kabul edilen hali de Yahudi Soykırımı olsa gerek. Hannah Arendt’in “Kötülüğün Sıradanlığı”nı da soykırım sonrası yazması tesadüf değil elbet. Ne de olsa, 1,5 milyonu çocuk 6 milyon Yahudi, Nazilerin ölüm makinesinde, “demokratik” bir seçimle iktidara gelmiş, sonra demokrasiyi yok etmiş, kendi hukuk kurallarını uygulamış ama soykırımı bile bu kurallar içerisinde yürütmüş Hitler rejiminin elinde, dünyanın gözü önünde, kimsenin de çok ses çıkarmadığı bir sürecin sonunda hayatını kaybeder. Bu nedenle “Tarla Kuşuydu Juliet” gibi eserleri Türkiye’de de çok sevilen Macaristan doğumlu Ephraim Kishon’un da dediği gibi, failler listesinde sadece Almanya yoktur: “Slovakların bakire Yahudi kızları, askerlere ayrılmış genelevlere kapattıklarını biliyor muydunuz? Macaristan’da on binlerce Yahudi’yi Tuna’nın donmuş sularında boğduklarını biliyor muydunuz? Ya Romenlerin, gruplar halinde Yahudileri öldürmeleri ya Polonyalıların memleketlerini en uygun toplama kampları için önermelerinde hiç mi suç sayılmaz? Nazilerle el altından işbirliği yapan Fransız polis şefleri, hele 110 bin Hollandalının gönüllü olarak hücum kıtası SS’lere katılmalarına ne demeli?”
Kurtulanlarsa, kurtulmayı başaran Avrupa Yahudileriyse bir daha asla eskisi gibi olamaz. Bunu kendisi de bir Holokost kurtulanı olan Jean Améry şöyle anlatır: “Yeni yurt/vatan’ diye bir şey yoktur. Yurt çocukluğun ve gençliğin ülkesidir. O ülkeyi kaybetmiş olan kişi, yabancı ülkede artık bir ayyaş gibi yalpalamamayı, tersine ayağını yere az çok korkusuzca basmayı istediği kadar öğrenmiş olsun, bir kaybeden olarak kalır.” İşte Serdar Korucu, 12. kitabında, Alfa Yayıncılık’tan çıkan son çalışmasında, “Türk Basınında Yahudi Mülteciler” kitabında, kesin bir ölümden, yani bir Yahudi olarak Nazi Avrupası’nda kalmaktansa her şeyi göze alıp yola çıkanları, sonundaysa birer “kaybeden” olarak yaşamak zorunda kalanları konu alıyor.
Serdar Korucu’nun da dediği gibi Türkiye’de bu konu konuşulduğunda ilk akla gelen Struma gemisi olmaktadır. Bunda Zülfü Livaneli’nin Seranad eserinin de hakkını teslim etmek gerekir. İşte bu dönemde Başvekil Refik Saydam, “Türkiye, başkaları tarafından arzu edilmeyen insanlara melce, olamaz. Türkiye başkaları tarafından arzu edilmeyen insanlar için vatan hizmeti göremez. Bizim tuttuğumuz yol budur” der. Bu tutulan yol trajedilere yol açmıştır, açacaktır da. Öncesinde tarihe “Silivri Faciası” olarak geçen Salvador gemisi ya da 1944’te Karadeniz’de saldırıya uğrayan Mefkûre en bilinenler arasında yerini alır. Türkiye’nin II. Dünya Savaşı politikası eleştirilebilir elbet. Kitapta da alıntılandığı gibi, Corry Guttstadt “tek taraflı tarafsız” kaldığını söyler, Zekeriya Sertel, dönemin iktidarını Türkiye’yi “yarı sömürge” yapmakla suçlar, savaşın sonuna kadar Türkiye’nin krom ticaretini Almanya’ya sürdürdüğünü hatırlatarak. Yoklukla anılan, dünyanın dört bir yanının ölümle anıldığı yıllarda İsmet İnönü ise halkına o ünlü sözünü söyler malumunuz: “Sizi ekmeksiz bıraktım ama babasız bırakmadım.”
Hilal Soylu
https://www.hurriyet.com.tr/kitap-sanat/turk-basininin-arzu-edilmeyen-insanlarla-imtihani-42295192
Takılan tweetler
BBC, bir sunucunun "İsrail güçlerinin çocukları öldürmekten mutlu olduğunu" öne süren tartışmalı açıklamalar yaptığı bir röportajın ardından bir özür yayınladı.
#BBC | #Israel | #NaftaliBennett
https://twitter.com/Jerusalem_Post/status/1676842347424894976
#OnThisDay 2016'da Elie Wiesel öldü. Bir yazar, profesör, siyasi aktivist, Nobel ödüllü ve Holokost'tan sağ kurtulan, Auschwitz ve Buchenwald toplama kamplarında bir Yahudi mahkum olarak deneyimlerine dayanan bir çalışma olan Gece de dahil olmak üzere 57 kitap yazdı.
https://twitter.com/wienerlibrary/status/1675520711643783170
Hitler'in Emriyle Yıkılan Münih Sinagogu'ndan Parçalar Nehirde Bulundu!
85 yıl önce Adolf Hitler'in emriyle yıkılan Münih sinagogu aynı zamanda ülkede başlayan ve tüm dünyayı kaosa sürükleyen Nazi yükselişinin ilk eylemlerindendi.
Sinagog, Hitler Almanya'sında yıkılan ilk Yahudi ibadethaneleri arasındaydı. Beş ay sonra, Naziler ülke çapında pogromlar düzenlediler ve ülkedeki sinagogların çoğunun yanı sıra Yahudi kültür kurumları ve işletmelerini yerle bir ettiler.
https://twitter.com/umuttgunerr/status/1677205205933228032
@TheEconomist tek amacı Yahudileri öldürmek olan teröristleri romantikleştiriyor. Derin bir hayal kırıklığına uğradık ve rahatsız olduk
https://twitter.com/StopAntisemites/status/1678082968349286401
OYUN BAŞLIYOR! #Israel’li video oyuncularından oluşan bir ekip, @FIFAcom
Dünya Kupası'nın video oyunu versiyonunda yer almak için hafta sonu Suudi Arabistan'a gitti.Bu,İsrail'in yarışmaya ilk kez katılmasıdır. #Israel -Suudi normalleşmesi ufukta görünüyor ve İsrail takımına şans diliyoruz! 🇮🇱🎮🇸🇦
https://twitter.com/StandWithUs/status/1677976679845707776
Büyükelçi @HMuratMercan ve Houston Başkonsolosumuz Serhad Varlı, Amerikan Yahudi toplumu mensuplarıyla biraraya gelerek, 🇹🇷-🇺🇸 ilişkilerini ele almıştır.
@TRConsulHouston
https://twitter.com/TurkishEmbassy/status/1678163039294554113
Netanyahu hükümeti, İsrail demokrasisini ortadan kaldırma niyetinden vazgeçmedi. Taktiklerini uzun süreli bir yıpratma savaşına çevirdi ve demokrasi savunucuları da hazırlanmalı. Şimdi topluca sokaklara, meydanlara, gösterilere, protestolara çıkma zamanı. Ve bu aynı zamanda başka nelerin yapılabileceğini veya yapılamayacağını düşünmenin de zamanıdır. Makale için: https://bit.ly/YNHhaaretz
https://twitter.com/harari_yuval/status/1677232636736032768
Ağa Takılanlar Öneriyor
https://www.bbc.com/turkce/articles/crg3gv17p00o
https://www.bbc.com/turkce/articles/crgdy33re7lo
https://harici.com.tr/cenin-saldirilarinin-hedefi-ne/
https://sputniknews.com.tr/20230706/1073249999.html
https://www.perspektif.online/washington-cin-arap-iliskilerinde-zamani-geri-alamaz/
https://www.aydinlik.com.tr/haber/olumun-adi-auschwitz-birkenau-402333
19. yüzyıldaki nüfus sayımlarında nüfusları iki binleri geçen Diyarbakır Yahudileri kendi aralarında ve aile içinde anadil olarak Arapça, günlük hayatta ise Türkçe ve Kürtçe konuşurlar. Kürtçeyi anadilleri gibi bilirler. Hiçbiri diğer batı Anadolu ve Trakya cemaatlerinde olduğu gibi Osmanlı / Türkiye Yahudilerinin anadili olmuş olan İspanyolca’yı bilmemektedirler.
...
Diyarbakır Yahudileri arasında sarraflık, kâtiplik veya tefecilikle meşgul olan kimse bulunmaz çünkü aileler çocuklarını okula göndermeyip küçük yaştan itibaren çalıştırırlar. Yenikapı’da bulunan sinagogun çevresinde oluşan küçük mahallede yaşarlar. Bazı kaynaklarda mahallenin adı Arap Şeyh Mahallesi olarak geçer. Günümüzde ise sinagogun kalıntılarına dahi rastlanmaz.
https://twitter.com/dkulturtabiat/status/1677372714057703425
https://www.cermikgazetesi.com/63-yil-once-goc-etmislerdi-mahalleleri-ve-ibadethaneleri-vardi
http://www.rifatbali.com/images/stories/dokumanlar/diyarbakir_yahudileri.pdf
https://hasturktv.net/biraz-da-nostalji-rafael-sadi4797-2/
https://hasturktv.net/biraz-da-nostalji-rafael-sadi4797-2/
https://www.turkisrael.org.il/single-post/bi%CC%87r-kuzey-makedonya-g%C3%BCzellemesi%CC%87
https://www.muhalif.com.tr/haber/ataturkun-hayatlarini-kurtardigi-yahudi-bilim-insanlari-149448
https://hasturktv.net/turk-yahudilerinin-kultur-ve-sanati-rafael-sadi4864-2/
http://www.mucerret.com/portre/yersiz-yurtlu-bir-arap-yahudi-tarihcinin-anilari/