Alsancak Limanını elden çıkaracak kadar sıfırı tüketmek

Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU Dünya
12 Temmuz 2023 Çarşamba

Alsancak Limanı 2017 yılında Türkiye Varlık Fonuna devredilmişti. Abu Dhabi Port’un 2021’de Varlık Fonu ile liman ve lojistik yatırımları yapmak için stratejik ortaklık anlaşması imzalamış olması, o tarihten beri hangi limanların Körfez ülkelerine devredileceği konusunda çeşitli spekülasyonlara neden olmaktaydı. Çünkü uzun zamandır Türkiye Ege’deki limanlarda işletme haklarını satmak için Körfez Arap ülkeleriyle müzakere masasında. Sonunda birkaç gün önce yeni Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, bir açıklama yaparak görüşmelerin sonuç vermeye başladığını söyledi. Henüz satış yöntemi, şartname, fiyat veya sözleşme ile ilgili bir bilgi yok. Buna karşılık yabancı yatırımcı bulmak için işe limanların satışından başlanması çok düşündürücü.                                           

Emsal Satışlar İyi Emsal mi?

Liman özelleştirilmesi ve işletme haklarının devri dünyada örnekleri olan uygulamalar. Ancak birçok ülke günü kurtarma hesabını stratejik güvenlik konuları ile birlikte düşünerek limanların veya bu tür altyapı varlıklarının işletme hakkını satılığa çıkarıyor. Bazen de bir üst akıl konuya müdahil olabiliyor ve pişmiş aşa su katıyor. Örneğin Hayfa limanına Çin talip olduğunda, satışa ABD itiraz etmişti. Bu nedenle Çin, Hayfa yakınlarında kendine ufak bir liman inşa etmek zorunda kalırken, Hayfa limanının işletme hakkını, İsrail Şubat 2023’de Adani adlı bir Hindistan şirketine 1,2 milyar dolara satıverdi. Bir başka yakın coğrafya örneği de Pire limanı. Bu limanın çoğunluk işletme haklarının da 2009’da Çin şirketi China Ocean Shipping Company’ye devredildiğini hatırlamakta yarar var.

Liman satışları Türkiye için de yeni bir şey değil. Bir örnek İstanbul’da var. Kumkapı’daki Kumport, 2007’de FİBA Holding ve TURKON’a satılmıştı. 2008’de TURKON hisselerinin tamamını FİBA Holding’e devretti. 2015 yılında FİBA, limanın yüzde 60’ını COSCO Pasifik’e ait iki şirkete sattı. Şimdi ise kalan hisseler Umman Devlet Fonuna devredilmiş bulunuyor. Eskisinden daha mı etkin çalışıyor? Bu artık ne Denizcilik İşletmeleri veya Ulaştırma Bakanlığının, ne de FİBA Holding’in derdi. Çin’in Tek Kuşak-Tek Yol katarlarının Çin’den Ma Çin’e uzanan çift yönlü kargo trafiği düzenli ise ne ala! Ticaretin dini, imanı, dili ve milliyeti yok. Küresellikte hizmet etkinliği tüm değerlerin üstünde.

Bir başka örnek ise Akkuyu Nükleer Santralı. Türkiye ve Rusya arasında 2010 yılında imzalanan bir anlaşmaya göre başlatılan santral projesini üstlenen Rusya Atom Enerjisi Kurumu Rosatom, 2019’da ortaklık anlaşmasına bir ekleme yaparak, Akkuyu’da fabrika, depo, liman, terminal ve ticari işletmeler kurmaya veya satın almaya odaklandı. Böylece denizcilik ve liman işletmeciliği kapsamında, yükleme, boşaltma, depolama ve nakliye faaliyetlerine girme ayrıcalığını da elde etti. O tarihte Rusya’nın Türkiye’de kazandığı hakların gelecekte askeri ve istihbarat amaçlı kullanılabileceği, hatta limanın günün birinde Rusya’nın askeri üssü haline gelebileceği çok konuşuldu. Ne yazık ki bu kritik sorular hala cevapsız.

                                  

 

Alsancak sıradan bir ticari liman mı?

Alsancak limanı Türkiye’nin en önemli ihracat limanı. Bir hayli ihmal edilmiş, son yıllarda hiçbir önemli yenileme yapılmamış. Uzun zamandır daha modern donanıma kavuşturularak daha etkin çalışmasının sağlanması gerektiği konuşuluyordu. Hatta 6 Temmuz’da Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi bir açıklama yaparak “limanın etkin hizmet verebilmesi için satılması gerektiğini” tekrar dile getirip, el değiştirmenin şeffaf olmasının önemine dikkat çekti. Bu açıklamayı yaparken belki daha önce özelleştirme için açılan ihaleye Hutchinson Port Holdings ve Global Yatırım Holding’in girdiğini fakat mahkeme kararıyla 1,28 milyar dolarlık satışın durdurulduğunu unuttu. Ama Jak Eskinazi, keşke Alsancak limanının başka küresel ticari limanlardan çok farklı olduğunu hatırlasaydı!

Şimdi bazı soruların cevaplanması ve kamuoyuna bilgi vermekten kaçınılmaması önemli. Akla gelen ilk soru, eğer TCDD tarafından işletilen Alsancak limanı karlı ve etkin olmayan bir işletme ise neden Varlık Fonuna devredildi? Varlık Fonu sorunlu işletmelerin reorganizasyona girdiği bir birim değil ki! Öte yandan satmakla, koşullu özelleştirme, rıhtım kiralama ve işletme hakkı devri ayrı şeyler. Neden İzmir Sanayi Odası, Ege İhracatçılar Birliği resmi veya özel başka bir ülke kuruluşuna devretmeme koşulu ve belli bir süre (20 yıl) için Alsancak liman işletmesini devir almıyor? Sayın Eskinazi bu koşulla Alsancak limanının devir işlemini organize etsin de görelim. Neden biz, Türkiye’de özellikle kamuya ait şirketlerin etkin çalışmasını sağlayamıyoruz? Bu da sorulması gereken bir başka soru.

“Dost diye nicesine veya denize düşüp yılana sarılmak”

Alsancak limanı ‘dost’ bir ülkeye satılacakmış. Veysel’in “Dost, dost diye nice, nicesine sarıldım” dizesindeki düş ve kalp kırıklığı vurgusunu dahi anlamayanların, Alsancak limanının anlamını düşünerek, o fevkalade hamasi ‘yerli ve milli’ kavramının içini doldurmalarını beklemek abes. Ama Sayın Cumhurbaşkanı’nın yakında satış için Körfez ülkelerine bizzat gidecek olması ve müzakerelerin aceleye getirilmesi çok ürkütücü ve müessif. Yoksa Türkiye Cumhuriyeti 100. yılında böylesine sıfırı tüketip denize düştü de herhangi bir yılana mı sarılacak?

Ne olursa olsun Alsancak limanı ile tüm Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanı ve iki dudağına bakan yeni ekonomi bürokrasisi, İzmir’in, limanları, dağları, çiçekleri, şehitleri ve yetimleriyle Kurtuluş Savaşı açısından önemini hatırlamak zorunda. İzmir, Kurtuluş Savaşı ateşinin hala tüttüğü bir yer olduğu için Alsancak limanı Körfez’deki Arap ülkelerine, Rusya’ya, Yunanistan’a, Fransa veya İngiltere’ye, İsrail, Çin veya Hindistan’a satılmamalı.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün