“Bugün benim için gerçekten çok zordu. Daha önce hiç bugün hissettiğim gibi bir şey hissetmemiştim. Bu maçta hissettiğim gerginliği daha önce hiç hissetmemiştim. Novak´a karşı oynamak kolay değil. Elbette sporumuzun bir efsanesi. Eğer birisi Novak´a karşı oynarken hiç sinirlenmeden sahaya çıktığını söylüyorsa yalan söylüyordur. Elbette bir Grand Slam yarı finalinde oynarken sinirleriniz çok fazla gerilir ama Novak´la karşılaştığınızda daha da fazla. Gerçek bu. Bir dahaki sefere Novak´la karşılaştığımda daha farklı olmayı umuyorum ama sinirlerim de orada olacak.”
9 Haziran günü oynanan Roland Garros yarı finalinde Novak Djokovic karşısında güçlükle kazandığı ikinci setle durumu setlerde dengeye getirmesine rağmen, kalan iki sette kramplar içinde kıvranıp maçı kaybettikten sonra böyle bir açıklama yapmıştı 20 yaşındaki genç İspanyol Carlos Alcaraz.
O zaman şöyle demiştim “Alcaraz’ın mental bir sıkıntısı var ve üstünde mutlaka çalışılmalı yoksa bu yetenek kaybolabilir.”
Neden böyle düşünmüştüm?
Carlos Alcaraz kim?
Alcaraz, 2022 yılında henüz 19 yaşındayken US Open kazanan müthiş bir yetenek. US Open denilen organizasyon dünyadaki dört major turnuvadan biri ve üstelik bu çocuk bir İspanyol yani toprak kortlarda doğmuş, yetişmiş. İşte bu toprakçı İspanyol çocuk gidip sert zeminli US Open kazanıyor, bizim Antalya tatil köyü turnuvası falan değil. Gerçi Alcaraz 17 yaşındayken bizim tatil köyü turnuvasında final oynamıştı ama iki yılda başka bir şeyler olmuş. Şubat 2020’de final oynadığında Carlos 407 numara, yenildiği Macar Zsombor Piros 440 numara. Piros bugün 109 numara fakat Alcaraz iki Grand Slam turnuvası kazanıp dünya 1 numarası oldu. Yani Şubat 2020 ile Mayıs 2021 arasında ne oluyorsa oluyor ve Carlos Alcaraz 400’lerden 90’lara zıplıyor.
2020’de oynadığı 12 turnuvanın tamamı toprak kort. Türkiye, İtalya, Brezilya haftaları dışında hepsi İspanya’da. Ertesi yıl AUS Open elemeden çıkıp ana tablodaki en genç sporcu, 17 yaşında. Roland Garros elemeden çıkıp üçüncü turda kaybediyor ama bütün dikkatleri çektiği organizasyon aslında 2021 US Open olacak. İlk turda İngiliz Cameron Norrie, üçüncü turda Yunanlı Stefanos Tsitsipas’ı mağlup ediyor. Özellikle iki seti tie-break olan beş setlik maç üzerine dördüncü turda bir dört set daha oynayınca çeyrek finalin ikinci setinde maçı yine kramplar yüzünden bırakmak zorunda kalıyor.
2022 US Open, Alcaraz’ın 1 numara koltuğuna oturduğu turnuvadır. Avustralya’da üçüncü tur, Paris’te çeyrek final, Wimbledon’da dördüncü tur ardından bir oyuncunun US Open kazanması özellikle erkek tenisinde pek beklenmeyebilir ama oluyor işte. Sezona 30 numara olarak girip majorlar sırasında ilk 10 içinde olan Alcaraz, New York’ta finalde Norveçli Casper Ruud’u 3-1 mağlup ederek ilk major şampiyonluğunu elde ediyordu. Bir turnuvaya 4 numara olarak girip 1 numara olarak çıkan Moya (Mart 1999), Agassi (Temmuz 1999) ve Sampras (Eylül 2000) yanına Alcaraz adı da böylece ekleniyordu. Ayrıca Hewitt’in rekorunu kırıp en genç 1 numara olurken Sampras’tan (1990) sonra en genç US Open şampiyonu da oluyordu. Bu sırada 19 yaş 4 aylıktır.
US Open Şampiyonu Alcaraz, 2022 sezonunu aslında bu turnuvayla kapatıyordu! ATP500 serilerinden Astana’da ilk turda, Basel’de yarı finalde kaybediyor ve ATP1000 Paris Masters çeyrek finalde maçı bırakıyordu. Kasımda sakatlanıp ATP Finalleri ile Davis Cup finallerinden çekildiğini açıklayacaktı. Karın kaslarındaki sakatlık nedeniyle 2023 AUS Open’a katılamadı. Yeniden korta çıkması şubat ayını buldu. Sonrasını biliyorsunuz. Djokovic karşısında RG yarı finalini kramplarla tamamladı fakat Wimbledon finalinde Sırp rakibine karşı bambaşka bir Alcaraz vardı artık. Elbette major majordur ve 2022 US Open bir zaferdir fakat Alcaraz için şanslı bir iki haftaydı. Öncelikle Djokovic malum aşı kuralları gereği turnuvaya giremedi. Nadal dördüncü turda elendi. Elenmeseydi yarı finalde bir usta-çırak kapışması izleyebilirdik. Böylece Alcaraz kupayı kaldıran taraf oldu.
“3 dünyanın en iyisine sahip”
Bana göre Carlos Alcaraz’ın rüştünü ispat ettiği turnuva bu seneki Wimbledon oldu. Roland Garros’taki mental zayıflığının üstesinden gelip krala kafa tuttu ve kralı yenip “yeni kral benim” dedi. Yarım saatlik ilk setin 6-1 bitmesiyle şoktan çıkan genç İspanyol, süper atlet Djokovic karşısında müthiş bir savunma ve insanüstü bir mücadele örneği verdi. Djokovic’in bu kadar çok basit hatasını ve filede kalan topunu görmemiştim.
Maçtan sonra Novak, “İnsanlar onun oyununun Roger, Rafa ve benden bazı unsurlar içerdiğinden bahsediyor. Buna katılıyorum. Temelde üç dünyanın da en iyisine sahip... Onun gibi bir oyuncuyla daha önce hiç oynamadım. Rafa’da gördüğümüz rekabetçilik, mücadele ruhu, inanılmaz savunma gibi İspanyol boğa zihniyetine sahip. Benim backhand vuruşumla bazı benzerlikleri var. Savunma ve uyum sağlayabilme. Bu benim kişisel gücüm. Onda da var. Bu yıl çimde bu kadar iyi oynamasını beklemiyordum ama hiç şüphesiz dünyanın en iyi oyuncusu olduğunu kanıtladı. Farklı zeminlerde harika tenis oynuyor. Bulunduğu yeri hak ediyor” dedi.
“Bunun büyük bir rekabetin başlangıcı olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna Djokovic gülerek şöyle cevap verdi: “Umarım öyledir. Yani, benim iyiliğim için. Uzun bir süre turda olacak. Ben daha ne kadar buralarda olacağım bilmiyorum.”
Son cevap aslında tenis gibi bireysel sporlardaki başarının sırrıdır. Rekabet ettiğiniz sporcuların seviyesi sizi yukarı çeker. 2 numara Novak’ın çeyrek finaldeki 7 numara Rublev ve yarı finalde 8 numara Sinner maçlarını izleyenler aradaki uçurumu görmüştür. Bu turnuvada Djokovic’in en zor maçının finaldeki Alcaraz olması aslında tenis için bir tehlike. Djokovic sonrası da Alcaraz için aynı tehlikeyi barındırıyor. Eğer Alcaraz bu performansını sürdürebilirse diğer genç rakiplerine büyük üstünlük sağlayacak ve uzun yıllar zirvede tek başına kalmasına yol açacaktır. Bakalım ‘next-gen’ tenisçiler nasıl bir yol izleyip Alcaraz’ın önünü kesecekler. Yine de “kral öldü, yaşasın kral” demek için erken çünkü süper atlet Novak Djokovic “bıraktım” demedikçe daha çok benzer mücadele izleyeceğiz. Unutmayalım ki Djokovic 36 yaşında; kendine iyi bakan, fizik ve mental olarak herkesten daha güçlü. Daha da ötesi kolay kolay sakatlanmayan bir sporcu.
Bu maçta mental olarak geriye düştüğü farkediliyordu fakat Alcaraz’ın basın toplantısında çok dikkat çekici bir itirafı var: “Novak gibi bir efsaneye karşı fırsatları değerlendirememek bir sorun... Eğer ikinci seti kaybetseydim, muhtemelen kupayı kaldıramazdım. Muhtemelen kaybederdim.” Bu itiraf çok dikkatimi çekti. Djokovic ilk seti öyle kaybetseydi benzer bir düşüncede olur muydu acaba? Alcaraz’ın Djokovic galibiyeti next-gen tenisçilerin de iştahını kabartmış mıdır? Belki ama hiçbiri bu finalin benzerini oynayacak seviyede görünmüyorlar, henüz tabii.
Seribaşı olmayan ilk şampiyon
Wimbledon erkekler tarafı üzerinde çok konuşulacak bir finale sahne oldu ama kadınlar turnuvası da gözlerden kaçmamalı.
Grand Slam turnuvalarında gözler hep final maçı, biraz da yarı final maçlarına çevriliyor ki bu normaldir. Finali oynayan iki sporcu, Tunuslu Ons Jabeur ve Çek Marketa Vondrousova bu ünvanı elde etmek için farklı hikayelerin kahramanı olarak buraya geldiler. Jabeur, Fransız ekolünden yetişmiş olsa da bir tenis ülkesinde doğmamış, tarihinde bir tenis sayfası olmayan, tenis imkanları kısıtlı ve bireysel çabalarla kendine zirvede yer bulmak zorunda kalmış bir sporcu. Dünyanın 6 numarası olarak zirvede yer alan ilk Tunuslu, ilk Arap ve ilk Afrikalı olarak yeterince büyük iş yaptı zaten. 2022 Wimbledon finalini Kazak Rybakina ve 2022 US Open finalini Polonyalı Swiatek’e kaptırınca bu defa olur mu dedik ama olmadı. Grand Slam finallerinin gedikli kadın tenisçisi etiketi üstüne yapışmadan bir major kazanmasının zamanı gelmiştir bence. 28 yaşındaki Jabeur daha kaç major finali oynar bilinmez. 2023 sezonuna 6 numara olarak başlayan Jabeur, AUS Open ikinci turunda Marketa Vondrousova’ya takılıyordu. Hemen ardından oynadığı WTA 1000 Serisi Indian Wells ikinci turunda da elendiği rakibi yine Vondrousova olacaktı. Allah’ın hakkı üçtür derler ya, kaderin cilvesi yılın ortasında Wimbledon finalini de yine Vondrousova’ya karşı oynayıp kaybediyordu. Ons’ta bir Marketa fobisi oluşmaz herhalde. Tatsız tuzsuz bir final, tutuk ve bitse de gitsek diyen bir Ons Jabeur yanında Çek ekolünün son temsilcilerinden 24 yaşında, gösterişsiz, sponsorsuz ve seribaşı olmayan 42 numara Marketa Vondrousova. Geçen yıl sakatlıklarla boğuşmuş, mayısta bileğinden ameliyat olup sezonu kapatmış, turnuvaları kaçırmış, sıralaması korumaya alınmış ve 2022 Wimbledon’a turist olarak gelmiş solak sporcu üstüne de bu yılın başında Nike sponsorluğunu kaybetmişti. Bu yüzden sponsor firma logosu taşımadan (kaçınılmaz olarak eskiden kalan bileklik ve siperlik hariç) maçlara çıkmak zorunda kalmış. Herhalde Nike bu fırsatı nasıl kaçırdığını düşünüyordur ve belki de sporcu temsilcisine depoda bir masa ayarlamışlardır bile!
Aslında Marketa pek dikkatleri çekmese de 16 yaşında JR 1 numara olmuş genç bir yetenek. 15 yaşında 2014 ve 2015 Roland Garros JR ile 2015 Wimbledon JR yarı finalleri oynamış. 2017 RG elemelerinden çıkıp ana tabloda ikinci tur oynadığında ise henüz 18 yaşında. 2019 RG finali neredeyse o güne kadarki kariyerinin zirvesi. Bugün tenisi bırakmış olan Avustralyalı Barty ile oynayıp kaybettiği finalden sonra 38 numara olarak girdiği turnuvadan 16 numara olarak çıkacaktır. Ne yazık ki Marketa’nın zirve yolculuğu orada sona eriyor. Bundan sonrası hep aşağıya doğru... Yine de 2021 Tokyo Olimpiyatları’na katılıp finalde İsviçreli Belinda Bencic’e kaybedip gümüş madalyayla yetinecektir. Olimpiyatlar Marketa için başka bir anlam daha ifade ediyordur mutlaka. Geçen yıl evlendiği eşi Stepan Simek ile Olimpiyatlar sırasında kortta nişanlanıyorlar. Eh Marketa Wimbledon’da kortlarda mücadele ederken eşi nerede diye soranlar olabilir, hemen cevap verelim. Marketa kortta, Stepan evde kedisi Frankie’ye bakıyor! Final maçı için bir bakıcı bulmuşlar da adamcağız gelip karısının maçını izleyip şampiyonluğuna tanık olabilmiş. Kedileri ben de severim ve ara sıra sayım yapmak zorunda kaldığım kadar kedim var da bu Frankie adlı Sphynks cinsi de pek bilemedim şimdi…
Neyse bunlar işin magazin tarafı ama tenis bir gösteri sporu olduğuna göre magazin tarafı, bizde olmasa da dünya spor kamuoyunda çok yer tutuyor. Marketa Vondrousova tarihe geçen bu zaferinden sonra dünya 10 numara olabildi ama Açık Dönem Wimbledon tarihinde seribaşı olmayan ilk şampiyon olarak tarihe geçti. 42 numara olarak girdiği turnuvada beş seribaşını peşkeşe eleyip korttan şampiyona olarak çıkıyordu.
Vondrousova’yı izlediğinizde dövmeleri dikkatini çekmiştir mutlaka. Böyle bir araştırma yapılmış mı bilmiyorum ama Marketa en fazla dövmeli Grand Slam şampiyonu olabilir.
Yazıyı bağlarken son Grand Slam şampiyonu Marketa Vandrosouva’nın sağ kolundaki dövmeye bakalım ne yazıyormuş: “No Rain, No Flowers” yani “Yağmur yoksa çiçek de yok!” Tercümesi: “İyi dönemlerin tadını çıkarmak için önce sıkıntıya ihtiyacınız var.”
Hayatın ve bireysel sporların özeti tam olarak bu işte!
*Yağmur yoksa çiçek de yok