Neden Mezuza'yı Öpüyoruz?

Onur ERGALİMİDİ Manevi düşünce
21 Temmuz 2023 Cuma

Mezuza, Mısır Çıkışı zamanında öğrendiğimiz, T-nrı’ya inanç ve güveni sembolize eden, evlerimizin kapısına astığımız bir kutucuktur. Bu kutucuğun içerisinde hepimizin bildiği “Şema” duası yer alır. Evlerimizin kapısına bu kutucuğu koyduğumuz zaman T-nrı’nın bir emrini yerine getirmiş oluruz ve inanırız ki bu obje vesilesiyle (sayesinde değil) evlerimiz daima T-nrı’nın yakın koruması altında olacaktır.

Mısır Çıkışı zamanında yapılması gereken, çağın şartlarına göre akılalmaz, bir görevimiz vardır. Mısır için kutsal kabul edilen hayvanı gözlerinin önünde kesip kapılarımıza sürmemiz gerekmektedir. Bu olayın sonucunda, Mısır’da gerçekleşen ilk doğanların ölümü belasından İsrael halkı etkilenmemiştir. Geçmişte yaşanan bu olaydan öğrenmemiz gerekir ki, çağın şartları ne olursa olsun, T-nrı’nın isteğini yapmak için gönüllü olmamız gerekir. Şüphesiz, oklar ne gösterirse göstersin, sonucun bizim tarafımıza zarara uğratacak olması mümkün değildir. Rabi Yehuda Ben Tema’dan öğrendiğimiz gibi: “T-nrı’nın isteğini yerine getirirken bir panter gibi atılgan, bir kartal kadar hafif, bir geyik kadar süratli ve bir aslan kadar güçlü ol.”

İlginçtir ki, bazı emirler toplumun daha geniş kitleleri tarafından diğer emirlere göre daha fazla kabul görmüştür. Aklıma gelen “popüler” emirlerden ikisi sünnet ve mezuzadır. Bu iki emir toplumun her kesiminde yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Mezuza konusunda karşımıza ilginç bir durum çıkar. Bu emirde hassas olan kişiler, kapılardan geçerlerken, mezuzaları öpme ihtiyacı hissederler. Çok ilginçtir ki, bizim mezuzayı öpmek gibi bir emrimiz olmamasına rağmen, sanki mezuzayı bile takmaktan daha değerli (!) gibi düşünülmektedir.

Çok basit bir bakış açısıyla, T-nrı adına fedakarlık yapılan her bir davranışın değeri hakkında tartışma yoktur. Kişilerin, emir olmamasına rağmen bazı durumlardaki gösterdiği hassasiyetler hem fedakardır hem de çok değerlidir. Bu pencereden bakarak, mezuzayı öperek “saygı” gösterenlerin üzerinde daima beraha olsun! Peki nereden öğrendik bu geleneği?

Talmud Avoda Zara 11a’da öğreniyoruz ki: Kalonimus oğlu Onkelos, bir gün kraldan gelen askerleri karşılar. Askerlerin hedefi Onkelos’un dinini değiştirmektedir. Onkelos, bir anda mezuzayı öper ve bu askerlerin çok dikkatini çeker ve neden böyle davrandığını sorar. Cevap eşsiz. “Bütün krallar içeride oturur ve hizmetçileri onu korur, T-nrı ise bize öyle bir değer vermiştir ki bizzat kendisi kapıların önünde sürekli nöbet tutar.”

Son olarak, mezuzaların üzerinde 3 tane ibranice harf bulunur, “şin, dalet ve yod”. Bu harfler, T-nrı’nın bizleri koruyan kutsal ismine işaret eder. Mezuzaları öperek gösterdiğimiz şudur ki, bizim güvendiğimiz hiçbir kişi olmamalıdır, kendimize bile, ancak ve ancak mahçup bir şekilde bu kutucukları öpmek, ellerimizi açıp T-nrı’ya dua ettiğimizin bir işaretidir. Aynı zamanda bu hareket her ne kadar emir olmasada, geçmişten gelen kutsal bir gelenektir.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün