Önceki yazımda yoganın ne olduğundan, faydalarından ve ülkemizdeki yaygın stillerinden bahsetmiştim. Bu yazımda ise yoganın felsefesinden bahsetmek istiyorum. Çünkü yoga, sadece asana dediğimiz bedeni çalıştıran pozlardan ibaret değil. İçinde yaşam öğretisini barındıran bir felsefe. Fiziksel hareketi temsil eden asana pratiği, Patanjali´nin Yoga Sutraları´nda yer alan sekiz basamaktan sadece üçüncüsü.
Yoga felsefesinin temel kitabı olarak kabul edilen Patanjali’nin Yoga Sutraları, hayat yolculuğumuzu nasıl daha dengeli ve etik bir halde şekillendirebileceğimiz konusunda yol gösterir. Daha anlamlı ve amacı olan bir yaşam için gerekli adımları sekiz basamakta toplar. Her basamak başlı başına birer öğretidir ve birbirleriyle bağlantılır. Yoganın özü olan bu basamaklar hayatımızın tüm yönlerini kapsar, dengeler ve geliştirir.
Bu basamaklar, sistematik bir şekilde bireyin en yüksek potansiyeline ulaşabilmesine yönelik kuralları içerir. Basamak denmesinin sebebi, adım adım her birinin diğerini izlemesidir. Organik bir bütünlük içindedirler.
Makro düzeyden bütünün iyileşmesi için mikro düzeyde kendi içimizde iyileşmeye ihtiyacımız var. Çünkü verdiğimiz her karar, ağzımızdan çıkan her söz, niyetlerimiz ve hayat amacımız bizden başlayarak toplumu etkiler. Patanjali’nin Yoga Sutraları, kendimizden başlayarak bütünün hayrına nasıl daha iyi hizmet edebileceğimiz konusunda bize ışık tutar.
Bu basamaklar: Yama, Niyama, Asana (Fiziksel Hareketler), Pranayama (Nefes ve Enerji Çalışmaları), Pratyahara (Duyuların Kontrolü), Dharana (Odaklanma Teknikleri), Dhyana (Meditasyon) ve Samadhi (Evrenle Bütünleşme, Aydınlanma) olmak üzere sıralanır.
Bu basamaklar, aydınlamaya giden yolda adım adım uygulanır ve müthiş bir adanmışlık gerektirir. Ancak, ilk iki basamak olan yama ve niyamaları öğrenmek yoga pratiğimizde derinleşebilmemize alan yaratır ve ileriki basamakları uygulamamız için zemin hazırlar.
Gelin, hep beraber yama ve niyamaları inceleyelim.
Yama
Yoga pratiği, yamalarla başlar ve içinde 5 pratiği barındırır. Bu pratikler bizim dış dünya ile iletişimimizi düzenler, çevremizle ilişkimizi güçlendirir. İçselleştirildiği takdirde daha bilinçli, dürüst ve ahlaklı bir hayat ortaya çıkar. Aslında çocukluğumuzdan beri toplumun bir parçası olmamız için öğretilen ahlaki kodları ve etik değerleri kapsar.
Ahimsa- Şiddetsizlik Yasası: Şiddet dendiği zaman ilk aklımıza gelen fiziksel şiddet oluyor. Ancak, fark etmesek de zihinsel yani düşünsel boyutta da sürekli şiddete maruz kalabiliyoruz. Kendimizi eleştiriyoruz, ağzımızdan çıkan bir söz, bir bakış, bir tavırla karşımızdakini incitiyoruz. Kendimiz dahil tanıdığımız ya da tanımadığımız herkese daha düşünceli, nazik, kabullenici ve affedici yaklaşmak, sadece kendi çıkarlarımızı düşünerek hareket etmek değil herkes için en iyisini istemek, kendimizle ve içinde bulunduğumuz toplum ile ahenk içinde yaşamak mümkün.
Satya- Dürüstlük Yasası: Kendimizle ve etrafımızdakilerle kurduğumuz iletişimlerde yalan söylememe ve doğruluğu savunma yasasıdır. Düşüncelerimiz, duygularımız, deneyimlerimiz; şu an içinden geçtiğimiz her durumu farkında olarak ya da farkında olmadan şekillendiriyor ve önyargı oluşturuyor. Oysaki, saf gerçeklik, olanı olduğu gibi kabul edebilmektir. Kişi, önce kendisine ve daha sonra etrafına dürüst olabilmelidir. Sağlıklı ilişkinin temeli dürüst iletişimdir.
Asteya- Çalmama Yasası: Hem maddi hem manevi anlamda çalmamayı temsil eder. Bu yasa, kendimize ait olmayan her şeyi içerir. Maddi şeylerin yanı sıra manevi alanı da kapsar. Farkında olarak ya da olmayarak karşımızdaki kişinin enerjisini, emeğini, zamanını da çalıyor olabiliriz. Kendi sınırlarımızı belirlemek, kişisel alanımıza sahip çıkmak ve aynı şekilde empati ile karşımızdakinin alanına saygı duymak önemlidir.
Brahmacharya- Arzuların Kontrolü Yasası: İrade ve içsel gücü fark etmeyi temsil eder. Geçici olan, maddesel zevklere yönelmek yerine enerjimizi doğru kullanmayı önerir. Bize neşe ve haz sağlayan unsurların dışarıda değil içimizde olduğunu hatırlatır. Bu pratikle, mutluluk için dış etkenlere -birine ya da bir şeye- bağlı ya da bağımlı olmadan yaşayabiliriz.
Aparigraha- Biriktirmeme Yasası: Sadece ihtiyacımız olanı almayı ve zamanı geldiğinde de bağlanmadan bırakabilmeyi temsil eder. Bu durum, hayatın akışına güvenmeyi, sadeliği, özgürlüğü ve teslim olma halini öğretir.
Alma-verme dengesini fark etmek beraberinde cömertliği ve paylaşımı getirir. Geçmişe tutunmamak, geçmişte yaşanan anların her ne kadar canımızı hala yaktığını düşünsek de aslında geçmişte yaşandığını kabul edebilmek, olan her şeyi affedebilmek kendimizi özgürleştirme yolunda önemli bir etki yaratır.
Niyama
Yamaların ışığında dış dünya ile iletişimimizi düzenledikten sonra iç dünyamıza dönmeye daha hazır hale geliriz. Niyamalar, yoga yolculuğundaki kendimize karşı sorumluluklarımıza, davranışlarımıza yönelik yasaları anlatır.
Saucha- Saflık Yasası: Bedensel ve zihinsel temizliği, arınmayı temsil eder. Beraberinde hafiflik ve canlılık hissini getirir. Tabii ki, belirli hijyen kurallarını uyguluyoruz ancak beden temizliğinin yanı sıra bedenimize soktuğumuz besinleri de dikkatli seçmeye özen göstermemiz ve zihnimizdeki düşüncelerin temizliği üzerinde çalışmamız gerekir.
Santosha- Hoşnutluk Yasası: Sahip olduklarımızla yetinme ve şükretme halidir. Mutluluğun aslında her an, her yerde olduğunu hatırlatır. Planladığımızdan farklı da olsa hayatın bize sunduklarının farkına varmak ve olandan tatmin olarak teslim olabilmeyi esas alır. Halihazırda olan durumu değiştirmeye çalışmak yerine, olduğumuz yerde, olduğumuz halimizle kendimizi kabul etmek ve sevmektir.
Tapas- Öz Disiplin Yasası: Tapas, Sanskrit dilinde ateş anlamına gelir. İçimizde var olan ateşin kendimizi ve etrafımızı aydınlatmasına izin verme halidir. Ateş, dönüştürücü bir enerjidir. İçimizdeki cesaret ateşini harlamak, hep korktuğumuz o ilk adımı atabilmektir. Günlük ve mevsime uygun rutinler oluşturarak öz disiplini sağlayabiliriz. Doğru adımları istikrarlı bir şekilde attıkça, evrenin de bizi desteklediğini fark ederiz.
Swadyaya- İç Gözlem Yasası: Bireysel çalışmalarla kendimizi daha iyi tanıyabilir ve geliştirebiliriz. Kendimizi tanıma yolculuğunda duygu ve düşüncelerimizi dürüstçe gözlemleyebilir, günlük tutabilir, doğada tek başımıza vakit geçirebiliriz. Bu sayede hayatımızın kontrolünü elimize almamız kolaylaşır.
İshwara Pranidhana- Teslimiyet Yasası: Hayata rağmen değil hayatla birlikte akabilme becerisidir.
Küçük adımlarla hayatımızda fark yaratabilme yolunda yama ve niyamaların önemini yadsıyamayız. Patanjali’nin belirttiği üzere, “Gerçek mutluluk, içeriden gelen bir haldir; dışarıdan, geçici olandan değil.’’