´20 Maresfield Gardens… Bu gezegendeki son adresimiz.´
Sigmund Freud, yaşamının son yılını geçirdiği Londra’daki evine taşınırken günlüğüne bu notu yazar. Kızı Anna Freud’un 1982’de ölümüne kadar ailenin kullanımında olan Maresfield Gardens 20 numaradaki bu ev, 37 yıldır Freud Müzesi olarak konuklarını kabul ediyor. Geçtiğimiz ay müzenin kuruluş yıldönümünü kutlamak için verilen ‘Dinner with Freud’ adlı etkinlikte bir grup Freud sever çok sevdiği bahçesinde toplanarak onu andık.
Ünlü Freud araştırmacısı Prof. Bred Kahr’ın bir konuşma yaptığı gecede Freud’un oradaki günlük yaşantısından bazı detayları öğrenme fırsatımız oldu. Bu bilgiler arasında ilerleyen yaşına ve hastalığına rağmen sabahları yedide kalktığı, karısı Martha’nın yardımıyla giyindikten sonra her sabah kahvaltı öncesi berberinin gelerek saç ve sakalını düzelttiği, hastalarını gün aşırı, gerek görmesi halinde ise her gün kabul ettiğini öğrendik. Londra’nın güzel bir yaz akşamında, bir zamanlar onun da gözlerinin dokunduğu yerden yaşamına baktık. Bu yazıda Freud’un son ana kadar ayrılmamak için direndiği Viyana’dan Londra’ya gelişini anlatarak bu kutlamaya sizleri de dahil etmek istedim. Bunun için gelin Freud’un günlüklerinde biraz geri gidelim.
Freud’un Londra yolculuğu, 4 Haziran 1938'de arkadaşı Arnold Zweig'e gönderdiği ve üzerine “Bugün, 39 Elsworthy Road, Londra için yola çıkıyoruz” yazdığı kartla başlar. Aynı gün yolladığı bir başka karta ise İngilizce olarak “Bugün Viyana'yı ebediyen terk ediyorum” yazacaktır. Freud’un bu notları basit birer cümle gibi görünse de arkalarında uzun zaman ayak direttiği, ancak son gelişmelerle acil bir hal alan bir kaçış planı vardır.
Bu plan, Hitler'in 13 Mart 1938’de Avusturya’yı ilhak etmesiyle devreye girer. Almanlar Viyana’ya gelir gelmez Yahudi toplumunun önde gelenlerini tehdit etmeye başlar. Viyana’daki idari binalara, cadde ve sokaklara Nazi bayrakları asıldıktan birkaç gün sonra Freud'un evi ve yayınevi basılır. Bir hafta sonra kızı Anna tutuklanarak Gestapo tarafından sorgulanır. Bunun üzerine Freud uzun zamandır kaçtığı o zor kararı alır. Dört yaşından beri yaşadığı şehre on gün içinde ve bir daha dönmemek üzere veda eder.
Freud bu yolculuğu günlüğüne basitçe kaydedecektir: “Kalkış 3.25 Doğu Ekspresi. Almanya sınırını Kehl Köprüsünden geçtik. Paris'te psikanalist Prenses Marie Bonaparte'ı ziyaret etmek için bir mola. Kanal geçişi. Londra'ya varış.”
‘En Kısa Günlük’ adını verdiği bu notlarda Freud hafızasını tazelemeye yetecek kadar bilgiye yer verir. Duygularını, düşüncelerini aktarmaz. Belki de bu yüzden ölümünden sonra tüm günlükleri vasiyeti üzerine yakılırken bu notlara dokunulmaz.
Freud ailesi II. Dünya Savaşı’nın başlamasından üç ay önce, 6 Haziran 1938’de Londra’nın Victoria İstasyonuna varırlar. İstasyonda onları bekleyen kalabalık halk ve basın mensupları yüzünden tren başka bir perona yönlendirilir. British Psycho-Analytical Society tarafından sağlanan Maresfield Road’daki eve taşınmadan önce kısa bir süre Elsworthy Road 39 numarada yaşarlar. Bu kısa konaklama Viyana’daki eşyaların gelişi ve Maresfield Road’daki eve yerleştirilmeleri ile sona erer. Freud ailesi, ‘bu gezegendeki son adreslerine’ eşyalar yerleştirildikten sonra taşınırlar. Ancak bu öylesine bir yerleştirme değildir. Freud yabancılık çekmesin diye mümkün olduğunca Viyana’daki evin düzeni korunur. Londra’daki ev, Viyana’daki evin taşınmadan önce çekilen yüzlerce fotoğrafına bakılarak yerleştirilir.
Anna Freud'un meslektaşı August Aichhorn, genç bir fotoğrafçı olan Edmund Engelman'dan psikanalizin doğum yeri de olan Berggasse 19 numaradaki evin fotoğraflarını çekmesini ister. Engelman sistematik biçimde çalışarak Freud'un salonunu, bekleme odasını, muayene odasını ve çalışma odasını fotoğraflar. Tam üç gün süren çekimde kütüphanenin raflarındaki kitapların diziliş sırasından, Freud’un 2500 parçalık antik eser koleksiyonuna kadar her detay kayda alınır. Maresfield Road'daki evde hastalarını kabul ettiği muayene odası ve kitaplığı Viyana’daki odasının tıpa tıp aynısıdır. Freud’un çalışma odasında, koltuğunun hemen arkasında bulunan Lou Andreas-Salome, Prenses Marie Bonaparte ve Yvette Guilbert’in fotoğrafları Viyana’da terk ettikleri yerlerini Londra’da geri alırlar.
Bütün bu düzenlemeye rağmen Freud’un Londra günleri kolay başlamaz. İngiltere’ye gelişinden sadece beş gün sonra bir meslektaşına yaşadığı ve düşündüğü dilin farklı olmasından doğan kayıptan duyduğu acıyı yazacaktır. İngilizcesi mükemmel olsa da kimliğinin kökleri Almancadadır. İngilizcede tamamen var olamayacağını bilmek ona ağır gelir. Diğer taraftan, ‘kutsanmış, mutlu bir ülke’ dediği İngiltere’de olmaktan mutludur. Halkın ona gösterdiği sevgi, taksi şoförlerinin ve postacıların evinin yerini ezbere biliyor olmaları onu mutlu eder. ‘Dr. Freud, Londra’ olarak kendisine gönderilen her mektup eline ulaşır. Aile, İngiltere’ye çabuk adapte olur.
Maresfield Gardens 20 numaradaki iki katlı ev, Freud için, ‘dikey Berggasse’dir. Son yıllarını adadığı Musa ve Tektanrıcılık çalışmasını bu evde tamamlar. Sağlığı el verdikçe kendisine gelen her mektubu özenle cevaplar. Dört hasta kabul eder ve onların seanslarını yürütür. 1923’ten beri yakasını bırakmayan hastalığı yüzünden Londra günlerinin neredeyse tamamı bu evde geçer. 23 Eylül 1939’da gezegendeki son adresinde hayata veda eder. Yolu Londra’ya düşenler için Freud’un güzel bahçesi ve evinin kapıları hala açık. Gittiğinizde dopdolu bir hayat sizi bekliyor olacak.